İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Birimi Araştırma Dairesi Başkanı Şalom: Hizbullah, İsrail’le savaşa girerse Lübnan tamamen kaybeder

Şalom, Tel Aviv’in isteseydi Lübnan Hizbullahı Lideri Nasrallah’ı öldürebileceğini söyledi

İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Birimi (AMAN) Araştırma Dairesi Başkanı Darur Şalom (Elaph)
İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Birimi (AMAN) Araştırma Dairesi Başkanı Darur Şalom (Elaph)
TT

İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Birimi Araştırma Dairesi Başkanı Şalom: Hizbullah, İsrail’le savaşa girerse Lübnan tamamen kaybeder

İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Birimi (AMAN) Araştırma Dairesi Başkanı Darur Şalom (Elaph)
İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Birimi (AMAN) Araştırma Dairesi Başkanı Darur Şalom (Elaph)

İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Birimi (AMAN) Araştırma Dairesi Başkanı Darur Şalom (Dror Shalom) Elaph gazetesine verdiği ve cuma günü yayımlanan röportajda, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın, İsrail’e savaş açması durumunda ‘Lübnan'ın tamamen kaybedeceğini’ söyledi. Şalom, Tel Aviv’in Nasrallah'a suikast düzenlemekle ilgilenmediğini belirterek, “Eğer onu öldürmek isteseydik, gerçekten öldürebilirdik” ifadelerini kullandı.
AMAN Araştırma Dairesi Başkanı Şalom, Hizbullah’ın İsrail ile savaş girmekten çekinmesine neden olan ‘büyük bir iç baskı’ altında bulunduğunu, fakat bu durumun ‘endişe verici’ olduğunu söyledi. Nasrallah’ın Suriye’de bir Hizbullah üyesinin öldürülmesine karşılık olarak bir İsrail askerini öldürme konusunda söylediklerini, ‘yükselmek’ olarak nitelendiren Şalom, Hizbullah’ın bir İsrail askerini öldürmeye çalışırken ‘yanlış bir şey yapabileceğini’ söyledi.
Hizbullah’ın geçtiğimiz günlerde bir İsrail askerini öldürmeye çalıştığını, fakat başarısız olduğunu belirten Şalom, “Hizbullah’ın yanlış bir davranışta bulunmasından ve hem Lübnan'ı hem de bölgeyi bitmeyen bir çatışmaya sürükleyeceğinden endişe ediyorum” şeklinde konuştu.
Şalom sözlerine şöyle devam etti:
“Nasrallah Lübnan’ı ve silah deposu olan tüm bölgelerini kontrol ediyor. Olası bir çatışma durumunda, Tüm bu füzeler üzerimize fırlatılmadan önce onları vuracağız.”

Yerleşim bölgelerindeki patlamalar
Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamada olduğu gibi ‘aşırı ihmalkar bir tutumla depolanan bu tehlikeli maddeler’ nedeniyle başka patlamaların da yaşanmasını beklediğini söyleyen Şalom,  bu patlamaların Lübnan'ın Hizbullah tarafından kontrol edilen farklı bölgelerinde gerçekleşebileceğini, fakat söz konusu patlamaların arkasında İsrail’in olmayacağını, zira ‘bu maddelerin yerleşim bölgelerinde ihmalkarca depolanması sonucu bu patlamaların meydana geleceğini’ açıkladı.
Nasrallah’ın gazetecileri, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndaki konuşmasında bahsettiği Beyrut'un El Cenah Bölgesi’ndeki depoya davet edeceğinden emin olduğunu zira İsrail'in ‘gazetecilerin ziyareti öncesinde söz konusu bölgeden bazı ekipmanların nakledildiğini gözlemlediğini ve bunu herkese ispatladıklarını söyledi. Şalom, Hizbullah Genel Sekreteri’nin gazetecileri Netanyahu’nun konuşmasında bahsettiği diğer iki noktaya gitmelerine ise izin vermediğini vurguladı.
Nasrallah’a tuzak kurduklarını ve onun da bu tuzağa düştüğünü söyleyen Şalom, “Nasrallah’a onunla ilgili her şeyi bildiğimizi açıkladık” diye konuştu.

Sınırlara ilişkin tartışmalar
Lübnan ile İsrail arasındaki sınırların belirlenmesine yönelik 14 Ekim'de başlayan görüşmelerle ilgili olarak ise Şalom, bu görüşmelerin ‘Nasrallah'ın karşı karşıya olduğu baskının en iyi kanıtı’ olduğunu ve krizden çıkmasına yardımcı olduklarını söyledi.  İsrail'in ‘bu görüşmelerde barış anlaşması değil, daha çok doğalgaz konusunda mutabakata varmak ve ekonomiyi kurtarmak için’ bir arayış içerisinde olduğuna dikkati çeken Şalom, İsrail’in Hizbullah'ın müzakerelere verdiği desteğe şaşırmadığını vurguladı. Şalom, Lübnan hükümetinin Tel Aviv'le konuşmaktan korktuğunu, ancak artık ‘her şeye yön veren ‘ekonomi’ adında yeni bir denklemin’ olduğunu söyledi.

Bedreddin suikastı
Hizbullah liderlerinden Mustafa Bedreddin'in 2016 yılında Suriye'de Hizbullah tarafından öldürüldüğünü söyleyen Şalom, “Çünkü Bedreddin, Kasım Süleymani’ye baş kaldırdı" dedi.  Bu olayın Hizbullah içinde ‘derin bir yara’ olduğunu belirten Şalom, Nasrallah'ın Suriye’deki savaşın patlak vermesinden bu yana ‘Lübnan'ı mafyavari bir şekilde yönettiğini’ kaydetti.
Bununla birlikte Şalom, Hizbullah’ın, eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'yi, 2005 yılında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Hizbullah liderlerinden İmad Muğniye ile iş birliği içinde öldürdüğüneü öne sürdü.

İran
İran'ın kullanıma hazır bir nükleer bomba elde etmesi için en az iki yıla ihtiyacı olduğunu vurgulayan Şalom, ancak İsrail'in bu bombayı elde etmesine ‘asla izin vermeyeceğinin’ altını çizdi. Şalom, “Tel Aviv, İran'ın ne pahasına olursa olsun nükleer bomba elde etmesi engelleyecektir. Bunun bedeli, Lübnan, Suriye, İran, İsrail ve belki de Gazze ve diğer yerlerde topyekun, büyük bir savaş, çok fazla kanın akması ve çok sayıda insanın ölümü olacaktır” ifadelerini kullandı.
Şalom, şu anda ABD’nin Tahran’a uyguladığı yaptırımların tek başına ‘mükemmel bir etkiye sahip olduğunun’ altını çizerek, Tahran'a karşı askeri seçeneğin ‘ancak onu niyetlerinden vazgeçmesi tehdidinde kullanılacak bir tetikleyici olması gerektiğini’ söyledi. Şalom, bence Ortadoğu, İran’la soğuk savaş dönemindeki gibi mücadele etmeli. Yani onu tecrit etmeli ve ekonomik yaptırımlar uygulamalı. Bu uzun vadede işe yarayacaktır” şeklinde konuştu.

Suriye
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i, ‘İsrail düşmanı’ olarak nitelendiren Şalom, ancak Tel Aviv’in onu ortadan kaldırmak için hiçbir şey yapmadığını, bunun da siyasi liderliğin kararıyla ilgili bir referans olduğunu belirtti. Şalom, “Siyasi ve stratejik olarak doğru değerlendirmelerde bulunduklarını düşünüyorum.  Suriye dosyasına, İran’ın Suriye'yi yeni bir Lübnan haline getirebilecek eylemlerini engellemek için müdahale ediyoruz” dedi.
Suriye’nin yeni bir Lübnan olmasına asla izin vermeyeceklerini söyleyen Şalom, bunun için gerekirse Suriye’ye büyük bir askeri müdahalede bulunabileceklerini, Esed’in de bunu bilip engel olmaması gerektiğini söyledi. Esed'in İsrail ile müzakerelere girebileceğini ima etmesiyle ilgili olarak ise Şalom, kendisiyle bunun mümkün olmasına ihtimal vermediğini açıkça belirtti. Şalom, “Çünkü bir devleti değil, belirli bir bölgeyi yönetiyor. Rusya'nın desteği olmadan orada kalamazdı” diye konuştu.

Filistinlilerle ilişkiler
İsrailliler ve Filistinliler arasında ‘insanlara sakin ve düzgün bir hayat sağlamak için ortak konular’ olduğuna inanan Şalom, ‘en nihayetinde İsrailliler ile Filistinliler arasında müzakerelerin yapılabileceğine ve uzlaşıya varılabileceğine, fakat bunun yavaş yavaş olabileceğine’ işaret ederek, “Filistin halkı ile aramızda bir arada yaşam konusunda bir anlaşma sağlanmalı. Bu da daha sonra uzlaşıya ve anlaşmaya yol açacaktır” ifadelerini kullandı. Filistin Yönetimi ile güvenlik koordinasyonunun ‘bir şekilde durduğunu’ belirten Şalom, “Otoriter bir politika izliyorlar. Fakat korkarım ki biri hata yapacak ve sokak patlayacak” ifadelerini kullandı.

Barış Anlaşmaları
İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında imzalanan barış anlaşmalarına ilişkin olarak da Şalom, “Bizim ve Körfez ülkelerinin birçok ortak noktası olduğuna inanıyorum. Ortak bir düşmanımız var, o da İran. Sanırım Ortadoğu'da ortak bir NATO savunma ittifakı kurmanın zamanı geldi. Ortadoğu'da bir Sünni İsrail NATO'sundan bahsediyorum. İran'la Suriye'de ve başka yerlerde fiilen sadece biz savaşıyoruz. İran'a karşı savaş başlatmayı önermiyorum, onunla, hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bana Kabinet’te (İsrail parlamentosu) barış anlaşmalarına nasıl baktığım soruldu. Onlara, İran'ın tepkilerini okuduğumu ve verdiği tepkilerin, bu anlaşmaların doğru ve iyi olduğunun kanıtı oldukları cevabını verdim” dedi.



Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.