Pompeo, İran’a uygulanan BM silah ambargosunun ihlal edilmesine karşı uyardı

İran, silah ambargosunun ‘otomatik olarak bittiğini’ duyurdu

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo
TT

Pompeo, İran’a uygulanan BM silah ambargosunun ihlal edilmesine karşı uyardı

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İran ile yapılacak herhangi bir silah anlaşmasının yaptırımlarla sonuçlanacağı konusundaki uyarısını dün bir kez daha yineledi.
Öte yandan İran Dışişleri Bakanlığı, Nükleer programıyla ilgili anlaşmayı onaylayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2231 sayılı kararı uyarınca Birleşmiş Milletler’in (BM) konvansiyonel silah satın alma ve satma yasağı ile askeri komutanlara yönelik seyahat yasağının dün itibarıyla ‘otomatik olarak sona erdiğini’ duyururken BMGK’dan veya nükleer anlaşmanın taraflarından, bu konuda herhangi bir açıklama talep etmedi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından yapılan açıklamada, “ABD, İran'a gelişmiş silahlar tedarik edilmesine, satışına ve transferine somut olarak katkıda bulunan herhangi bir kişi veya kuruluşa yaptırımlar uygulamak için ulusal makamlarını kullanmaya hazırdır” ifadeleri yer aldı. Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı’ndan (AFP) aktardığı haberine göre Pompeo açıklamasında ayrıca, “Ortadoğu'da barış ve istikrar isteyen ve terörizmle mücadeleye destek veren tüm ülkeler, İran'la silah kaçakçılığı yapmaktan kaçınmalıdır” dedi.
Pompeo sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkeler, son on yıldır, BM’nin çeşitli kararları çerçevesinde İran'a silah satmaktan kaçındı. Bu yasağa uymayan her ülke, barışı ve güvenliği teşvik etmek yerine açıkça çatışmaları ve gerilimleri körüklemeyi seçiyor demektir.”
Öte yandan İran Dışişleri Bakanlığı’ndan Pompeo’nun yukarıdaki açıklamaları öncesinde yapılan açıklamada, silah satın alma ve hem siyasi hem de askeri yetkililere uygulanan seyahat yasağının kaldırılmasının ‘BMGK’dan herhangi bir yeni açıklama veya herhangi bir yeni adım gerektirmediği’ belirtildi.
AFP’nin haberine göre İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İran’a silah satışı ve İran'dan silah satın alınması ile ilgili faaliyetlere ve mali hizmetlere ilişkin tüm kısıtlamalar ve bir dizi İran vatandaşı ve askeri yetkiliye uygulanan BM üyesi ülkelerin topraklarına giriş veya geçişlerine yönelik tüm yasaklar otomatik olarak kaldırılmıştır” ifadelerine yer verdi.
Reuters’ın aktardığı, Tahran’dan yapılan açıklamada ise Tahran’ın ‘savunma konusunda kendine güvendiği ve BM’nin konvansiyonel silah yasağının sona ermesiyle silah satın almak için acele etmeye gerek görmediği’ vurgulandı. BMGK’nın 2231 sayılı kararı ile onaylanan nükleer anlaşma kapsamındaki silah ambargosunun kaldırılmasına yönelik madde uyarınca 18 Ekim 2020 tarihi itibarıyla nükleer anlaşmanın imzalanmasından beş yıl sonra ambargonun kaldırılması kararlaştırılmıştı.
ABD, Mayıs 2018'de İran’ın balistik füze programını kontrol altına almayı, bölgesel davranışını değiştirmeyi ve nükleer anlaşmaya yeni kısıtlamalar getirmeyi amaçlayan 12 koşul belirleyerek tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekildiğini duyurdu.
ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, BM silah ambargosunun uzatılması için girişimde bulundu. Ancak, BMGK üyelerinin çoğunluğu ambargonun uzatılmasına karşı çıktı. Bu durum ABD'yi geçtiğimiz ay, ‘snapback’ mekanizmasını etkinleştirdikten ve diğer ülkeleri yaptırımları görmezden gelmemeleri konusunda uyardıktan sonra BM yaptırımlarını eski haline getirerek azami baskı stratejisinin seviyesini yükseltmeye itti.
İran Dışişleri Bakanı Zarif Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “ABD'nin tüm kötü niyetli girişimlerine karşı çıkıp BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararı ve (Viyana'da imzalanan nükleer anlaşmanın resmi adı olan) Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nı (KOEP) koruyan uluslararası toplum için çok önemli bir gündür” ifadelerini kullandı.
İran Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise Washington'a ‘BMGK’nın 2231 sayılı kararına yönelik yıkıcı yaklaşımından vazgeçmesi, BM’nin meşruiyeti altındaki yükümlülüklerini yeniden tam olarak uygulaması, uluslararası hukuku ihlal etmeyi bırakması, uluslararası düzeni görmezden gelmeye ve Batı Asya bölgesini istikrarsızlaştırmaya bir son vermesi’ çağırısı yapıldı.
İran, ABD yaptırımlarına yanıt olarak başlangıçta anlaşmadan kademeli olarak geri çekilme olarak nitelediği ve izlediği yol çerçevesinde, geçtiğimiz yıl içinde altı aşamada nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerinin bir kısmını askıya aldı. Buna karşın İran’a mali taleplerinin karşılanması ve yaptırımların kaldırılması için nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerini yeniden uygulamaya başlaması şart koşuldu.
Tahran’dan yapılan açıklamada, ambargonun kaldırılmasına karşı herhangi bir adım atılmaması konusunda uyarıda bulunuldu. Açıklamada, aksi takdirde bunun ‘BMGK’nın 2231 sayılı kararına ve KOEP’e yönelik önemli bir ihlal’ olacağı ve böyle bir durumda İran’ın ulusal çıkarlarını korumak için gerekli karşı önlemleri alma hakkını saklı tuttuğu’ vurgulandı.
BM’nin İran’a uyguladığı ve 2007'de başlayan silah ambargosunun kaldırılması, İran'ın tanklar, zırhlı araçlar, savaş uçakları, saldırı helikopterleri ve ağır toplar dahil olmak üzere konvansiyonel silahları alıp satmasının önünü açacak.
Dışişleri Bakanı Zarif açıklamasında, “İran bugünden itibaren herhangi bir yasak ve engel olmadan kendi savunma ihtiyaçları doğrultusunda silah satın alabilecek ve yine kendi politikasına uygun olarak savunma silahları satabilecektir” ifadelerini kullandı.
AFP’nin haberine göre Zarif, Twitter'da Arapça paylaştığı mesajında ise şunları söyledi:
“BMGK’nın 2231 sayılı kararı uyarınca ülkemize uygulanan silah ambargosu bugün (dün) otomatik olarak sona eriyor. Ayrım gözetmeksizin silahlanmalara karşı çıkmamız garip değil. Çünkü İran'da silahlar savunma amaçlı olmuştur. Diğer ülkelerdeki gibi, ne savaş başlatmıştır ne de yolsuzluğa yol açmıştır. Güvenliğin halkımızın iradesi ve kendi kendine yeterliliği ile sağlandığına inanıyoruz. Hedeflerimiz her zaman barışçıl ve savunma amaçlıdır” dedi.
Zarif, İran'ın savunma gücünü sürdürmeye yönelik tüm hamlelerinin arka planındaki başlıca nedenin bu olduğunu ve bu olmaya devam edeceğini söyleyerek, İranlı yetkililerin ülkenin ‘savunma doktrini’ hakkında ileri sürdükleri iddiaları bir kez daha tekrarladı. Zarif tweetinde, “İran'ın savunma doktrininde geleneksel olmayan silahlara, kitle imha silahlarına ve konvansiyonel silah satın alımında aşırılığa yer yoktur” yazdı.
Reuters ise haberinde Batılı askeri analistlerin, Washington'ın nükleer anlaşmadan çekilmesine katkıda bulunan uzun menzilli balistik füze programı hakkındaki endişelere rağmen, İran'ın silahlarıyla ilgili konuşmalarda genellikle abartılı bir tutum sergilediğini söylediklerini aktardı.
Reuters’ın haberine göre Zarif dünkü açıklamasında ayrıca, “İran'ın dünya ile savunma iş birliğinin normalleşmesi, bölgemizde çoğulculuk, barış ve güvenlik davası için bir zaferdir” dedi.
Moskova’da ise Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, TASS Haber Ajansı’nın aktardığı açıklamasında, Rusya’nın alıştığı için artık ABD yaptırımlarından korkmadığını söyledi. Ryabkov, ülkesinin, İran ile çok taraflı iş birliğini geliştirmeye çalıştığını, askeri-teknik alanda iş birliğinin de, tarafların ihtiyaçları ve bu iş birliğine karşılıklı olarak hazır olma durumuna göre sakin bir şekilde devam edeceğini belirtti.
Rusya'nın Tahran Büyükelçisi Levan Jagaryan ise dün Rus Interfax Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, BM silah ambargosunun kaldırılmasının, ülkesinin Tahran ile askeri iş birliği alanındaki etkileşimini ‘kolaylaştıracağını’ söyledi. Bu alanda ‘belirli ufukların açılmasını’ beklediğini kaydeden Büyükelçi Jagaryan, “Rusya'nın uluslararası hukuk ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olarak hareket ettiği ve yükümlülüklerini sıkı bir şekilde yerine getirdiği vurgulanmalıdır” diye konuştu. ABD'nin bu alandaki yaptırımlarıyla ilgili olarak ise Jagaryan, Washington'ın ‘bu tür tehditlerle Rusya’yı korkutamayacağını’ belirtti.
Bölgedeki mevcut gerilimi, ABD’nin bölgedeki askeri varlığına ve askeri ittifaklarına bağlayan Jagaryan, mevcut İran yönetiminin ‘ABD’nin düşmanca yaklaşımı’ konusundaki ciddi endişeleri olduğuna işaret etti. Jagaryan, bu ay BMGK dönem başkanlığı yapacak olan ülkesinin görev yaptığı süre boyunca bölgedeki aktörler arasında yapıcı bir diyalog oluşturma girişimlerini harekete geçirme niyetinde olduğuna işaret ederek, “Ortadoğu ülkelerinin iyi niyetlerinin küresel güçlerin olumlu katkısıyla bir araya geleceğine inanıyoruz. Böylece dünyanın bu değişken bölgesinde durumun istikrara kavuşturulması sürecinde önemli ilerlemeler kaydedilebilecektir” ifadelerini kullandı.
Öte yandan İran’ın nükleer anlaşmayı imzalayan ülkelerde ve diğer Avrupa ülkelerindeki büyükelçilerinin, dün silah ambargosunun sona ermesini desteklemeye yönelik ortak çabaları dikkat çekti. Konuya ilişkin basında yer alan açıklamalarda büyükelçiler, ‘tek taraflı politikalara karşı duruş’ ifadesini sık sık dile getirdiler.
İran'ın Paris Büyükelçisi Behram Kasımi, yaptığı açıklamada, İran'ın ‘uluslararası barışı, istikrarı ve güvenliği savunmak için çalışacağını ve haklarını tanınmış uluslararası mekanizmalar yoluyla koruyacağını’ söyledi.
Büyükelçi Kasımi, ABD’nin İran’a uygulanan silah ambargosunu uzatmaya yönelik girişimlerini yoğunlaştırmasını ‘mantıksız, yasadışı ve BMGK’da tek taraflı politikaları geliştirmeye çalışma’ olarak değerlendirdi. Kasımi, ABD’nin bu girişimlerinin ‘dünyadaki çoğu ülkenin gerçekçi vizyonu karşısında başarısız olduğunu’ kaydetti.
İran'ın Londra Büyükelçisi Hamid Baeidinejad ise açıklamasında ülkesinin ‘politikasına ve savunma ihtiyaçlarına göre’ silah ihracatı ve ithalatı yapmaya başlayacağını söyledi. Bir yılı aşkın bir süre önce ABD'nin silah ambargosunun sona ermesini engellemek için ülkelere karşı adımlar atmaya ve baskı uygulamaya yöneldiğini belirten Büyükelçi Baeidinejad,  ancak, uluslararası toplumun desteği ve BMGK üyelerinin muhalefeti ile ABD'nin bu çabalarının başarısız olduğunu kaydetti.
Son olarak İran Moskova Büyükelçisi Kazım Celali, Twitter hesabından Rusça olarak paylaştığı mesajda, “Tek taraflı eylemden rahatsız olan uluslararası toplum, uluslararası anlaşmaların uygulanmasında  kararlı” ifadelerini kullandı. Büyükelçi Celali, İran'a yönelik silah ambargosunun kaldırılmasını ‘tek taraflılığa karşı diplomatik bir zafer’ olarak değerlendirdi.



Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
TT

Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yaklaşık bir yıldır İsrail’in işgali altında bulunan Suriye’nin güney bölgelerine yaptığı provokatif turdan ve aynı anda Suriye’den yürütülen silah kaçakçılığı ağının ortaya çıkarılmasından bir gün sonra, İsrail makamları dikkat çeken bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre İsrail, Suveyda’dan 17 Dürzi gencine profesyonel yangın söndürme eğitimi vermeyi ve vilayete bir itfaiye aracı hediye etmeyi planlıyor.

Bu açıklama, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Paylaşımların çoğunda, İsrail’in niyetlerine yönelik eleştiriler ve uyarılar öne çıktı. Sosyal medya kullanıcıları, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana İsrail’in 450 kilometrekareyi aşan Suriye toprağını işgal ettiğine (1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ne ek olarak) ve Şam’dan ülkenin güney ve güneybatı sınırlarına uzanan bölgede güvenlik kontrolünü dayattığına dikkat çekti.

İsrail güçlerinin Suriye topraklarına ilk adım attığı günden bu yana bölgede gerilim yarattığı, toplumsal çatışmaları körüklemeye çalıştığı, hava saldırıları ve topçu bombardımanları düzenlediği, hatta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı hedef aldığı belirtildi. Bu adımların, Şam yönetimine baskı kurmak ve onu güvenlik anlaşmalarına zorlamak amacı taşıdığı ifade edildi.

Gelen son bilgilere göre, Arap karşıtı söylemleri, aşırı sağcı tutumu ve ırkçı görüşleriyle bilinen İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir bakanlığına bağlı İtfaiye Kurumu’na Suveyda’ya bir itfaiye aracı gönderilmesi yönünde talimat verdi. Ben-Gvir bu adımı ‘üst düzey insani bir girişim’ olarak tanımladı. Ancak bölge kamuoyu, özellikle Araplarla ilgili politikaları göz önüne alındığında, Ben-Gvir’in bu girişiminin insani amaçlar taşıdığına pek ihtimal vermiyor. Bu nedenle söz konusu adımın gerçekten Suveyda’da çıkabilecek yangınlara destek olmayı mı hedeflediği, yoksa bölgede yeni fitneler ve çatışma alanları yaratmayı mı amaçladığı yönünde soru işaretleri doğmuş durumda.

cdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 28 Ocak 2024 tarihinde Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın kuzeyinde yerleşim yerlerinin yeniden inşası için çağrıda bulunan bir konferansta konuşuyor. (Reuters)

Gelen bilgiler, söz konusu girişimin İsrail’in güney Suriye’deki nüfuzunu ‘insani yardım’ görünümü altında genişletmeyi hedefleyen daha kapsamlı bir planın parçası olabileceği yönünde. Bu çerçevede İsrail’in, Suriye toplumunda ayrışma yaratmak amacıyla Dürzi topluluğu ile ‘özel bağlara’ sahip olduğu iddiasını öne çıkardığı değerlendiriliyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot’tan aktardığına göre Dürzi topluluğundan 17 genç, üç hafta sürecek yoğun bir itfaiyeci eğitimine tabi tutulacak. Programın ardından her bir katılımcı, tam teçhizatlı şekilde Suriye’ye dönecek. Ayrıca Suveyda’da yeni bir itfaiye istasyonu kurulacağı ve bölgeye bir itfaiye aracı gönderileceği bildirildi.

Haberde, Ben-Gvir’in “Suriye’deki itfaiye istasyonu acil durumlarda kurtarma kapasitesi sağlayacak” dediği aktarıldı. Haberin devamında, İsrail’in, güney Suriye’deki Dürzilerle ilişkisini ‘derin bir stratejik bağ’ olarak nitelendirdiği ve sınırın ötesinde yaşayan Dürzi aileleri de bu çerçevede değerlendirdiği ifade edildi.

Ben-Gvir’in ayrıca şu sözlerine yer verildi: “İsrail’deki Dürzi topluluğuyla ilişkileri güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bunu hem ulusal güvenlik kurumlarında Dürzi subayların üst görevlere getirilmesiyle hem de ihtiyaç duyulan her alanda destek ve yardım sağlayarak yapacağız.”

xsd
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nden İsrail ile Suriye sınırında kaçakçılık faaliyetlerinin artması, bu bölgeyi ‘Ekim 2023'ten bu yana silah ve uyuşturucu kaçakçılığının aktif bir merkezi’ haline getirdi. (İsrail Ordusu)

Söz konusu haber, çarşamba günü ortaya çıkarılan Suriye kaynaklı silah kaçakçılığı ağına ilişkin polis tarafından yayımlanan yeni detaylarla aynı dönemde gündeme geldi. Tel Aviv tarafından ‘Dürzi ağı’ olarak adlandırılan yapılanmanın tüm üyelerinin (18 kişi) Dürzi kökenli olduğu açıklandı.

Ağda yer aldığı belirtilen bazı isimler kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre Şefa Amr kentinde yaşayan 49 yaşındaki Rami Ebu Şah, yapılanmanın lideri olarak gösteriliyor. Diğer üyeler arasında Suriye’nin Hadr köyünden Yaser Burcas (29), Revad el-Bassar (25) ve Selman Ebu Kays (51) bulunuyor.

İsrail tarafında gözaltına alınanlar arasında ise Rami Ebu Şah’ın yanı sıra Yarka köyünden Emir Selman (25) ve Munir Ebu Davud (26) yer alıyor. Ayrıca İsrail ordusuna mensup askerler arasında İyad Halebi (45), Emel Selim (26), Suheyl Meadi (21) ve Şefa Amr’dan Salih Hanayfis’in (23) tutuklandığı bildirildi. Kimliklerinin açıklanmasına izin verilmeyen sekiz kişinin daha gözaltında olduğu ifade edildi.

xsdf
Suriye'den İsrail'e silah kaçakçılığı… Tel Aviv, düzenli ve yedek askerler dahil olmak üzere beş kişinin olayla ilgisi olduğunu açıkladı. (Polis Sözcüsü)

İsrail basınında yer alan sızıntılara göre, silah kaçakçılığında kullanılan araçların orduya ait kamyon ve askeri taşıtlar olduğu iddia edildi. Silahları ülkeye getirenlerin ise Bedevi aşiretlerin saldırısı sırasında Suveyda’yı savunmak için Suriye’ye geçtiklerini öne süren İsrailli Dürziler olduğu belirtildi. Bu kişilerin bölgede çok büyük miktarda silah buldukları ve bunları son derece düşük fiyatlara satın aldıkları ifade edildi. Aktarılan bilgilere göre bir tabanca bin şekel (yaklaşık 300 dolar), bir makineli tüfek 3 bin şekel, bir RPG roketatar ise 4 bin şekele alınmış; bu silahların İsrail’de beş ila on katı fiyatlarla satıldığı kaydedildi. Ayrıca, Suveyda’ya gönderileceği duyurulan itfaiye aracına ilişkin haberin, silah ticareti skandalının üzerini örtmeye yönelik bir girişim olabileceği ihtimali de gündeme geldi.


Putin, askeri liderlerle bir araya gelerek Ukrayna'da savaş hedeflerine tam anlamıyla ulaşılması çağrısında bulundu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)
TT

Putin, askeri liderlerle bir araya gelerek Ukrayna'da savaş hedeflerine tam anlamıyla ulaşılması çağrısında bulundu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)

Kremlin, dün yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Genelkurmay Başkanı, Harekât Dairesi Başkanı ve Batı ve Güney askeri gruplarının komutanlarıyla bir araya geldiğini duyurdu.

Kremlin açıklamasına göre Putin, Rus askeri liderlerine Ukrayna'daki özel askeri harekâtın hedeflerine tam olarak ulaşılması gerektiğini vurgulayarak, Kupyansk -Oskol civarında yaklaşık 15 Ukrayna silahlı kuvvetleri taburunun kuşatıldığını kaydetti.

Kremlin, Putin'in Ukraynalı askerlerin silahlarını bırakıp teslim olma yetkisine sahip olması gerektiğini ve Ukrayna'daki siyasi liderliğin "iktidarı gasp eden bir suç örgütünden ibaret" olduğunu söylediğini belirtti.

fgth
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin'de Rusya Güvenlik Konseyi toplantısına başkanlık ediyor (AFP)

Putin, "Kiev rejiminin temsilcileri altın saraylarda oturuyor ve Ukrayna ve askerlerinin kaderini düşünmüyorlar" ifadesini kullandı.

Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov ise Rus güçlerinin Ukrayna'nın kuzeydoğusundaki Kobani şehrinin tam kontrolünü ele geçirdiğini ve Rus silahlı kuvvetlerinin operasyonlarını sürdürdüğünü, neredeyse her yöne doğru ilerlediğini vurguladı. Ayrıca, Harkov bölgesindeki Volçansk şehrinin topraklarının yüzde 80'inden fazlasının kurtarıldığını da kaydetti.

Putin'in askeri liderlerle görüşmesi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için hazırladığı 28 maddelik planın onaylandığına dair medya haberlerinin ardından geldi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise "bu ABD planının taslağı üzerinde çalışmayı" kabul ettiğini doğruladı.


İsrail, Gazze'deki kontrolünü sağlamlaştırmak için suikastları yoğunlaştırıyor

İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).
İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).
TT

İsrail, Gazze'deki kontrolünü sağlamlaştırmak için suikastları yoğunlaştırıyor

İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).
İki Filistinli kadın, İsrail'in Ams kentine düzenlediği hava saldırısında yakınlarını kaybetmelerinin acısını paylaşıyor (EPA).

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesten bu yana düzenli aralıklarla gerçekleştirdiği hedefli suikastlar aracılığıyla bölge üzerinde güvenlik kontrolünü sağlamaya çalışıyor. Bu operasyonlar son zamanlarda yoğunlaşarak, sözde geri çekildiği "sarı hattı" bile aştı ve böylece ateşkes anlaşmasının "ikinci aşamasına" geçişi engelledi.

İsrail, iddia edilen güvenlik olaylarını saldırı düzenlemek için defalarca istismar ederken, diğer durumlarda, özel kuvvetlerinin silahlı mensuplarını veya Filistinli işbirlikçilerini kullanarak aktivistlere suikastlar düzenledi.

İsrail, çarşamba akşamı düzenlediği bir dizi hava saldırısında onlarca kişiyi ve en az iki Hamas saha komutanını öldürdü.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Ordu Radyosu'ndan aktardığına göre Şin Bet güvenlik servisi, Gazze Şehri'nin Zeytun semtinde Kassam Tugayları komutanlarının bir toplantısı hakkında kesin istihbarat aldı. Toplantıya saldırı düzenlendi ve komutanlardan en az ikisi öldürüldü.