Kedi paraziti insan beynini kontrol edebilir mi?

Kediden insana geçen parazitten mustarip kişiler, onun emirlerini uygulayan “zombiler” olarak düşünülmemeli (Unsplash)
Kediden insana geçen parazitten mustarip kişiler, onun emirlerini uygulayan “zombiler” olarak düşünülmemeli (Unsplash)
TT

Kedi paraziti insan beynini kontrol edebilir mi?

Kediden insana geçen parazitten mustarip kişiler, onun emirlerini uygulayan “zombiler” olarak düşünülmemeli (Unsplash)
Kediden insana geçen parazitten mustarip kişiler, onun emirlerini uygulayan “zombiler” olarak düşünülmemeli (Unsplash)

Toxoplasma gondii isimli tek hücreli bir parazit, normalde riskten kaçınan bir fareyi cesur bir kemirgene dönüştürüyor ve kedilere av olmasını sağlıyor. Parazit, beyin manipülasyonu denen bu yöntemle kedilerin bağırsaklarına yerleşip, buradaki uygun koşullarda üreme imkanı buluyor. Hatta bu fareleri yiyen kediler, paraziti insanlara da bulaştırabiliyor.
Peki insanlar da tıpkı fareler gibi parazitin kontrolüne mi giriyor? Sorunun cevabı biraz karmaşık. Araştırmalara göre paraziti taşıyan kişilerin bazı risklere girme olasılığı diğerlerinden daha fazla. Ancak bunun nasıl mümkün olduğu henüz belli değil.
İnsanların Toxoplasma gondii’ye karşı bağışıklığı bulunmuyor. Aslında dünya nüfusunun en az üçte birinin bu parazitin neden olduğu toksoplazmoz enfeksiyonuna yakalandığı düşünülüyor. İnsanlar evcil kedilerinin kumunu temizlediklerinde veya sadece az pişmiş etle yeterince yıkanmamış sebzeleri tüketerek bu paraziti kapabiliyor.
Parazitin iş dünyasında alınan kararları nasıl etkilediğini inceleyen strateji ve girişimcilik profesörü Markus Fitza, “Enfekte olduğunuz anda grip benzeri hafif semptomlarınız olabilir ama çoğumuz farkına varmayız” diyor. Live Science’a konuşan Fitza, sözlerini şöyle sürdürüyor:
İnsan beyninin esasları, büyük şemada fareninkine epey benzer.
Kısacası tıpkı enfekte olmuş bir farenin daha maceracı olması gibi, enfekte olmuş bir insanın da risk almaya daha yatkın olduğu düşünülüyor. Örneğin Türkiye’de 370 kişinin, Çekya’da da 600 kişinin incelendiği iki çalışma, Toxoplasma gondii’ye karşı antikor geliştirdiği tespit edilen insanların araba kazası geçirme ihtimalinin arttığını gösteriyor.
Parazitin insanların davranışlarını nasıl etkilediğine dair yeterli veri bulunmasa da iki çalışmaya imza atan bilim insanları, parazitin beyinde bıraktığı kistlerin rol oynayabileceğini söylüyor. Çünkü bu kistlerin, beyinde dopamin üretimini arttırdığı ve dopaminin de insanların ödül ve risk değerlendirmelerini etkilediği biliniyor.
Toksoplazmoz bunun yanında, öfke problemleriyle de bağlantılı. Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre IED (Aralıklı Öfke Patlaması) diye bilinen psikiyatrik bozukluktan mustarip kişilerde, toksoplazmoz tanısı olasılığı iki kat daha fazla.
Öte yandan Fitza’nın kendi çalışması, parazitin etkilediği risk eğiliminin iş dünyasında olumlu sonuçlanabileceğini de ortaya koyuyor. Fitza'ya göre, paraziti taşıyan girişimciler, taşımayanlara kıyasla, yılda ortalama 6 bin dolar fazla kazanma eğilimi gösteriyor.
Fitza ve meslektaşlarının gerçekleştirdiği çalışmanın teorisine göre, Toxoplasma gondii'nin insanların beyinlerini manipule ederek, kendi şirketlerini kurmaktan ve bunun için mevcut işlerini bırakmaktan daha az korkmalarını sağlıyor.
Ancak Toxoplasma gondii'nin insan zihnini kontrol edebileceği bir yol en azından şimdilik bulunmadı. Yani Toksoplazmozdan mustarip kişiler, parazitin emirlerini uygulayan “zombiler” olarak düşünülmemeli.
Ayrıca farelerin aksine insan davranışlarını daha riskli hale gelmesi parazite fayda sağlamıyor. Yine de insanlarda bazı davranış değişikliklerine yol açtığı düşünülürse, kedi kumlarına, ve çiğ etlere ve kirli sebzelere karşı dikkatli olmakta fayda var.

Independent Türkçe, Livescience



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science