ABD: Cumhuriyetçiler seçim hezimetinden endişeli

Cumartesi akşamı Michigan eyaletinin Muskegon ilçesinde seçim mitingi yapan Trump (AFP)
Cumartesi akşamı Michigan eyaletinin Muskegon ilçesinde seçim mitingi yapan Trump (AFP)
TT

ABD: Cumhuriyetçiler seçim hezimetinden endişeli

Cumartesi akşamı Michigan eyaletinin Muskegon ilçesinde seçim mitingi yapan Trump (AFP)
Cumartesi akşamı Michigan eyaletinin Muskegon ilçesinde seçim mitingi yapan Trump (AFP)

ABD’de Cumhuriyetçi Parti’den bazı önde gelen isimlerin yaptıkları açıklamalar ile Cumhuriyetçilerin bir seçim “hezimetine” maruz kalma ihtimaline karşı uyarıda bulunması, Cumhuriyetçilerin 3 Kasım’da sadece ABD başkanlık seçimlerini değil, aynı zamanda Senato ve Temsilciler Meclisi’nin yanı sıra bazı eyaletlerin valilik seçimlerini de kaybetme ihtimaline yönelik derin bir endişe duyduğunu gösteriyor.
Daha önce seçime iki hafta kala hiçbir yetkili bu şekilde endişelerini dile getirmemişken, istatistikler eyaletlerde özellikle Demokrat Parti yanlılarının erken oy kullanma oranının, ABD seçim tarihinde daha önce eşi görülmemiş bir şekilde hızla arttığına işaret ediyor.
Teksas eyaletinin Cumhuriyetçi Senatörü Ted Cruz, Watergate skandalının kriterlerinde “Cumhuriyetçilerin ağır bir hezimete uğrayacağına” dair uyarıda bulundu. Watergate skandalı sadece Başkan Richard Nixon’un istifa etmesine değil, aynı zamanda başkanlık görevini tamamlayan ancak Jimmy Carter ile karşı karşıya geldiği seçimleri kaybeden başkan yardımcısı Gerald Ford’un da güçsüzleşmesine yol açmıştı. Böylece Cumhuriyetçiler 1976 yılında Senato ve Temsilciler Meclisi’ni kaybetmiş olmuştu.
Nebraska eyaletinin Cumhuriyetçi Senatörü Ben Sasse eyalet vatandaşlarına uyarıda bulunarak Başkan Donald Trump yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını yönetmede başarısız olduğu ve “Washington ile dünyadaki müttefikleri arasında bir çatlak” oluşturduğu için Cumhuriyetçilerin “Senato’da hezimet” ile karşı karşıya kalabileceklerini söyledi.
Cruz ve aynı şekilde Sasse’nin bu açıklamaları Cumhuriyetçi Senatör Mitt Romney’nin, Kovid-19 hastalığı ve Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Önemlidir) hareketi hakkında sosyal medyada yanlış bilgiler yaymakla suçlanan QAnon hareketini kınamayı reddeden Başkan Trump’a yönelik eleştirilerde bulunmasından bir gün sonra geldi. Romney Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Başkanın tehlikeli ve saçma bir komplo teorisini kınamaya yanaşmaması endişe verici bir hızda devam ediyor” ifadelerini kullanmıştı.
Trump Romney’in bu sözlerine cevap vermese de Ben Sasse’nin açıklamalarına hızlı bir şekilde yanıt verdi. Trump Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Sasse’nin “sevimsiz ve aptal üslupları” ifadelerini kullanarak Sasse’nin açıklamalarını kınadı.
Demokratların “nispeten rahat” olmasına rağmen kendi adaylarının açık bir şekilde önde olduğunu gösteren kamuoyu anketlerinin doğruluğu hakkındaki şüpheler, 2016 yılındaki seçimlerde Trump’ın rakibi Hillary Clinton’u sürpriz bir şekilde hezimete uğratmasının ardından çok sayıda ABD’liyi ortak bir paydada buluşturdu.
Demokratlar, Trump’ın eylemlerini ve açıklamalarını kestiremedikleri ve “bir Ekim sürprizi” yaşanmasından korktukları için uygun zamanı bekleyerek kazanma ihtimallerine karşı duydukları hissi abartmamaya çalışıyorlar. Yapılan tüm kamuoyu anketlerinde Trump’ın önünde olan Demokrat Parti’nin başkan adayı Joe Biden bir açıklama yaparak ABD’lileri oy vermeye ve anket sayıları ile yetinmemeleri çağrısında bulundu.
Demokratların rekor seviyede bağış toplaması ve Cumhuriyetçilerin çeşitli medya kuruluşlarındaki reklam harcamalarını geride bırakmasına rağmen Cumhuriyetçiler, Trump’ın önümüzdeki perşembe günü yapılacak son müzakerelerde Biden karşısındaki düşüşünü kırabileceğini düşünüyor.
Çok büyük bir ekip Trump’ı, rakibine cevap verebilmesi için her yönden donatıp gerekli bilgileri kendisine sağlamaya çalışıyor. Ekip böylece Trump’ın ilk münazarada çizdiği imajı değiştirmeyi ve geçtiğimiz perşembe günü NBC kanalında halk ile birlikte açık bir diyaloğa katıldığında aynı gece ABC’ye çıkan Biden’ın izleyicilerine kıyasla düşük bir izleyici kitlesine ulaşmasını telafi etmeyi umuyor. Aynı zamanda Cumhuriyetçiler önümüzdeki perşembe günü Cumhuriyetçi Senatör Mitch McConnell tarafından yapılan bir çağrı ile Senato’da Yargıç Amy Coney Barrett’ın Yüksek Mahkeme yargıçlığına atanmasına ilişkin yapılacak oturumu ve bunun muhafazakar fikirlere sahip katı ve bağımsız seçmenlerin düşünceleri üzerinde yapabileceği olumlu etkinin üzerine bahse giriyorlar.
Binlerce kişi cumartesi günü başkent Washington ve bazı büyük şehirlerde Yargıç Barrett’a karşı gösteriler düzenledi. Bununla birlikte bazı Cumhuriyetçi strateji uzmanları, Trump’ın seçmenlerin büyük bir kesimini oluşturan kadınların desteğini toplamada stratejik eksiklikten mustarip olduğuna dair uyarıda bulunuyor. The Wall Street Journal ve NBC tarafından yapılan son ortak ankette, kadınların yüzde 60’ının Biden’ı tercih ederken yüzde 34’ünün Trump’ı tercih ettiğini, erkeklerin ise yüzde 50’sinin Trump’ı tercih ederken yüzde 45’inin Biden’ı tercih ettiğini ortaya koydu.
İki cinsiyet arasındaki bu büyük tercih farkı, seçim kampanyasının bitimine iki hafta kala bu gerçeği değiştiremeyeceklerine dair uyarıda bulunan Cumhuriyetçiler arasında uyarı çanlarının çalınmasına yol açtı. Bazıları Trump’ın kadınların arasındaki oy oranının düşük olmasının sebebini ya ilk başkanlığını damgalayan kaosa ya da olumsuz, git gide birikme etkisi olan şahsa yönelik kötü hakaretler savurmaya yatkın olmasına bağlıyor.
Ancak gerek seçmenlerin görüşünü değiştirebilecek bir süpriz ya da skandal olması gerek demokratların erken oylamada kırdıkları rekor sayılara rağmen oylamaya az bir katılım göstermeleri gerekse siyahları kendine safına çekerek ya da oy verme oranlarını düşürmeye çalışmak olsun Trump’ın her zaman kazanma ihtimali bulunuyor.
Bununla birlikte anketler aşağı yukarı şimdi olduğu gibi kalırsa ve Trump bunlara rağmen seçimleri kazanırsa bu büyük bir bombanın patlaması demektir. Bu yalnızca araştırma ve oylama merkezlerinin güvenilirliği hakkında değil, aynı zamanda oylamanın bütünlüğü hakkında da sorular sorulmasına sebep olacak.
Trump’ı destekleyenler kamuoyu anketlerinin çoğunun ya yöntemlerinin belirsiz olduğunu ya da verilerin belirlenirken hata yapıldığını düşünüyor. Zira okuma yazma bilmeyenlerin, işçilerin veya çiftçilerin yüzdesini belirlemede yapılacak bir hata farklı sonuçlara yol açacaktır. Bu iddia, bu anketlerdeki hata paylarının çok büyük olduğu düşüncesine dayansa da -ki bu, anketi yapanlar tarafından reddediliyor- Biden’n katettiği ilerleme, hata oranının sonuç üzerindeki etkisini daha aza indirgiyor. Hatta seçimlerle ilgili istatistiksel bilimsel sonuçlara yer veren ünlü 538 sitesi, Biden’ın cumartesi akşamı itibarıyla yüzde 87’lik bir oranla önde olduğunu öne sürdü.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.