Doğu Akdeniz krizi: Mısır Yunanistan ve Güney Kıbrıs Türkiye’ye karşı birleşti

Üçlü zirvede ‘bölgesel güvenlik’ ele alınırken Türkiye, yeni bir Navtex ilan etti

Mısır Cumhurbaşkanı, GKRY Cumhurbaşkanı ve Yunanistan Başbakanı dün Lefkoşa'daki üçlü zirvede bir araya geldiler (AP)
Mısır Cumhurbaşkanı, GKRY Cumhurbaşkanı ve Yunanistan Başbakanı dün Lefkoşa'daki üçlü zirvede bir araya geldiler (AP)
TT

Doğu Akdeniz krizi: Mısır Yunanistan ve Güney Kıbrıs Türkiye’ye karşı birleşti

Mısır Cumhurbaşkanı, GKRY Cumhurbaşkanı ve Yunanistan Başbakanı dün Lefkoşa'daki üçlü zirvede bir araya geldiler (AP)
Mısır Cumhurbaşkanı, GKRY Cumhurbaşkanı ve Yunanistan Başbakanı dün Lefkoşa'daki üçlü zirvede bir araya geldiler (AP)

Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) liderleri, Türkiye'nin Doğu Akdeniz’de izlediği ve ‘bölgede istikrarsızlığa neden olan politikalarına karşı mücadele’ için anlaştıklarını açıkladılar. Liderler, Güney Kıbrıs’ın başkenti Güney Lefkoşa’da (Nicosia) düzenlenen Üçlü İşbirliği Zirvesi sonunda yaptıkları açıklamada, ‘bölgesel güvenlikle ilgili ihtiyaçlara cevap vermeye devam etmek için gerekli önlemleri almak üzere uluslararası ortaklarla koordinasyon halinde olacaklarını’ vurguladılar.
Güney Lefkoşa, 2014 yılında başlayan üçlü işbirliği mekanizması çerçevesinde dün Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in bir araya geldiği Üçlü İşbirliği Zirvesi’nin sekizincisine ev sahipliği yaptı.
Üç lider, zirvede özellikle enerji alanında ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nda olmak üzere üçlü iş birliği ve Doğu Akdeniz'deki bölgesel siyasi meselelerin yanı sıra uluslararası meseleleri ve özellikle terör ve yasadışı göçle mücadele konularını ele aldılar.
Zirve çalışmalarının bitiminde düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Türkiye'nin adını açıkça belirtmezken, terörle kararlı bir şekilde mücadele etmek için uluslararası çabaların iki katına çıkarılması, terörü silahlanma, finansman ve eğitim alanlarında destekleyen ülke ve oluşumlara hoşgörü gösterilmemesi, terörün tüm köklerini ve terörizme yol açan nedenleri ele almak için kapsamlı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguladı. Sisi, uluslararası toplumu, “teröre sponsorluk yapan, ona güvenli sığınak ve çeşitli şekillerde destek sağlayanlara karşı sorumluluklarını üstlenmeye” çağırdı. Ayrıca “uluslararası hukuka aykırı, provokatif politikaların izlenmesini, silahlı güç kullanma tehdidinde bulunulmasını, komşu ülkelerin egemenlik haklarının ihlal edilmesini ve radikalizm ile terörizmin desteklenmesini” de kınadı.
Mısırlı bazı makamlar, Ankara'yı “terör örgütü” üyelerini desteklemek, ev sahipliği yapmak, barındırmak, Kahire yönetimine karşı provokatif TV kanalları finanse etmekle suçluyor. Dahası, Mısır Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Suriye'deki operasyonlarını ve hareketlerini “işgal” ve Türkiye’ye karşı direnmeyi “meşru bir hak” olarak görüyor.
Zirvenin, başta Doğu Akdeniz bölgesi olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili görüş birliğini yansıtan yapıcı tartışmalara sahne olduğunu belirten Sisi, uluslararası hukuk kurallarını ihlal eden provokatif politikalar, silahlı güç kullanma tehditleri, komşu ülkelerin egemenlik haklarına yönelik ihlalleri, radikalizmin ve terörizmin desteklenmesi ve çatışma bölgelerine yabancı savaşçılar taşınması konularının ele alındığını kaydetti.
Öte yandan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Mısır ve GKRY cumhurbaşkanlarını “Türkiye'nin Yunanistan'a yönelik saldırgan hamleleri” konusunda bilgilendirdi. “Ankara’nın saldırgan bir politika izlemeyi tercih ettiğine” işaret eden Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Türkiye'ye silah satmamaları talebinde bulundu. Yunanistan Başbakanı, “Barışı kucaklayan bir tarafın, silah temin etmesi ve bu silahları Avrupa ülkelerine karşı kullanması düşünülemez” ifadelerini kullandı.
Yunanistan ile Mısır arasında, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının imzalanmasının ardından duyduğu mutluluğu ifade eden Miçotakis, “Bu anlaşma, ülkelerimiz arasında münhasır ekonomik bölge için tarihi bir anlaşmadır. Bununla birlikte bir ay önce Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kuruluş belgesini de imzaladığımızı unutmamalıyız” dedi.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis şöyle devam etti:
“Üçlü zirvede, Türkiye’nin provokatif uygulamalarının sonuçları gözden geçirildi. Ankara ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) arasında imzalanan ve var olmayan deniz sınırlarına dayanan yasadışı muhtıranın pek çok sonucu olabilir.”
GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ise konuşmasında bu üçlü zirvenin “kimseye karşı yapılmadığını, Doğu Akdeniz'de istikrar ve güvenliği hedeflediğini” iddia etti. Anastasiadis, “Herkesin Doğu Akdeniz bölgesinde güvenlik ve istikrarın sağlanması için çalıştığı bir dönemde Türkiye, bölgesel istikrarı baltalayan hukuksuz uygulamalarda bulunuyor” şeklinde konuştu. Ankara'nın “Suriye, Libya ve Azerbaycan'a paralı asker göndermeye devam etmesinin istikrarı baltalayan bu uygulamalar arasında” olduğunu düşünen Anastasiadis’e göre Türkiye ayrıca Akdeniz'de siyasi sınırları da ihlal ediyor.
Türkiye ile UMH arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nın “uluslararası hukuka aykırı” olduğu konusunda Mısır ve Yunanistan liderleriyle hemfikir olduğunu belirtti.
Buna karşın Türkiye dün, Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'nde yeni bir NAVTEX ilan etti. Semadirek (Samothraki) Adası’nın karasularında yeni bir keşif duyurusu gelirken, dün yapılan NAVTEX ilanında Yunanistan'a ait Samothraki, Limni ve Bozbaba adalarında sondaj ve keşif çalışmalarına başlandığı bildirildi.
Yayımlanan Navtex ile Türkiye’ye ait Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi, Yunanistan sahiline 18 mil yaklaşırken Meis adasına çok yaklaşmış olması, Doğu Akdeniz'deki çatışmayı körükleyecek bir adım olarak görüldü.
Öte yandan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı bir konuşmada “Bin yıldır vatanımız olarak gerektiğinde canımız pahasına sahip çıktığımız bu coğrafyadan bizi tasfiye etme hayallerinden vazgeçmeyenlere daha çok kâbuslar yaşatacağız” ifadelerini kullanarak, Yunanistan ve GKRY’e ‘üstü kapalı’ mesaj gönderdi.
Salı günü başkanlığını yaptığı Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin istikrar yolunda ilerlemeye devam ettiğini ve Türkiye’nin ‘krizleri üzerine yıkmak amacıyla yapılan tüm saldırıları engellemeyi başardığını’ belirtti.
Bu arada Almanya, Yunanistan'ın “Ankara'nın bölgedeki saldırgan politikaları” nedeniyle Türkiye'ye askeri mühimmat ihracatının askıya alınması talebine yanıt verdi.
Atina merkezli Kathimerini’nin haberine göre Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Federal hükümet, kısıtlayıcı ve sorumlu bir silah ihracatı politikası izliyor. Türkiye'ye silah satma izinleri, dikkatli bir değerlendirmeden sonra ve dış ve güvenlik politikası standartları çerçevesinde verilmektedir” ifadeleri yer aldı. Bakanlık açıklamasında ayrıca, Türkiye'ye silah ihracatı izinlerinin sayısının ‘çok az’ olduğu vurgulandı.
Diğer yandan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Salı günü, Almanya, İspanya ve İtalya'daki meslektaşlarına yazdığı mektuplarda, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de askeri yollarla ‘oldu-bittiler’ yaratmak amacıyla gerçekleştirdiği ‘son provokatif eylemler’ nedeniyle Türkiye'ye silah ve askeri teçhizat ihracatının durdurulması çağrısında bulundu.



Birçok isim, tek gerçek: Savaş

Rusya ile Ukrayna arasında Donetsk bölgesinde devam eden çatışmaların ortasında, bir Rus ulusal kampında eğitim alan genç erkekler (Reuters)
Rusya ile Ukrayna arasında Donetsk bölgesinde devam eden çatışmaların ortasında, bir Rus ulusal kampında eğitim alan genç erkekler (Reuters)
TT

Birçok isim, tek gerçek: Savaş

Rusya ile Ukrayna arasında Donetsk bölgesinde devam eden çatışmaların ortasında, bir Rus ulusal kampında eğitim alan genç erkekler (Reuters)
Rusya ile Ukrayna arasında Donetsk bölgesinde devam eden çatışmaların ortasında, bir Rus ulusal kampında eğitim alan genç erkekler (Reuters)

Carl von Clausewitz'in dediği gibi, savaş başka araçlarla yapılan siyasetse ve savaşın doğası siyasi amaçlar için yapıldığı konusunda sabitse, o zaman savaşın tanımı ve özellikleri tamamen kullanılan araçlarla ve bu araçların kullanım şekliyle bağlantılıdır.

İnsanlık tarihi boyunca savaş, en kanlı toplumsal çatışma olmuştur. Savaşın da, savaş öncesinde veya sonrasında, zaferde veya yenilgide, kendi ritüelleri ve sembolleri vardır. Ancak kesin olan şey, bu ritüellerin ve sembollerin savaşa meşruiyet ve kutsallık kazandırmaya yardımcı olduğudur. Ayrıca, düşmanı yok etme sürecini kolaylaştırmak için düşmanın imajını çarpıtmayı da amaçlarlar.

xdfgt
Önlerinde ‘siber güvenlik’ ifadesi bulunan bilgisayar ve akıllı telefonların etkileyici çizimi... (Arşiv – Reuters)

Savaşlar genellikle birden fazla cephede yapılır. Kara, deniz, hava, uzay veya siber savaş olabilir. Kara savaşının zaferi belirleyen faktör olduğuna alışkınız. Ayrıca, savaşın tüm cephelerde birleştirilmesine de alışkınız. Örneğin, ABD genellikle hava gücüyle savaşlara başlar ve düşmanın ağırlık merkezlerini, özellikle komuta ve kontrol merkezlerini hedef alır. Ancak aynı zamanda, siber yeteneklerini kullanarak düşmanın dijital yeteneklerini felce uğratır.

Bazı strateji uzmanları, yapay zekânın savaş alanına girmesinin, eski savaş yöntemlerine meydan okuyan ve savaşın yürütülüşünde, özellikle de askeri doktrin olarak bilinen alanda radikal değişiklikler gerektiren, olağanüstü bir dönüştürücü güç olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle, özellikle süper güçler arasında, gelecekteki savaşlara askeri güçleri nasıl hazırlayacakları konusunda küresel bir kafa karışıklığı vardır. Bu savaşların bazı özellikleri, özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'ya resmen savaş ilan etmeyip savaşı ‘özel bir askerî harekât’ olarak nitelendirmesiyle, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşında ortaya çıkmaya başladı. Bu bağlamda ABD de Rusya'dan farklı değildir. Tarihi boyunca ve kuruluşundan bu yana beş kez resmen savaş ilan etti. Ancak, savaş ilan etmeden de birçok sınırlı savaş yürüttü. Bunların en önemlileri şunlar: Kore Savaşı, Vietnam, Körfez Savaşı, Afganistan ve 2003'teki Irak Savaşı, Grenada, Kosova, Libya ve diğerleri gibi daha küçük askeri operasyonlar da cabası.

Belirli savaş türlerine verilen isimler neler?

1. Topyekûn savaş: Bu tür savaşlarda, bir ülke savaş ve zafer için, ya da en azından ulusal güvenliği korumak için tüm boyutlarda tüm kaynaklarını seferber eder. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı bu kategoriye girer. Topyekûn savaş, sınırlı araçlarla sınırlı siyasi hedefler elde etmeyi amaçlayan sınırlı savaşın tam tersidir.

2. Hibrit savaş: Bu tür savaşlarda, geleneksel savaş yöntemlerinin yanı sıra gerilla savaşı, terörizm ve siber savaş gibi geleneksel olmayan taktik ve yöntemler de aynı anda kullanılır. Bu tür savaş, düşmanın zayıflıklarına odaklanarak onların bilişsel durumlarını etkilemek ve moralini bozmak amacıyla yapılır. Bu tanım bizi bir sonraki kategoriye götürür. Bu kategori, bu tür savaşı uygulayanlar topyekûn veya sınırlı savaşa girmek istemediklerinde kullanılır.

3. Gri alan savaşı: Bu, gerçek savaş eşiğine ulaşmayan ve onu aşmayan bir savaş türüdür. Bu tür savaşlarda, belirli araçlar, inkâr edilebilirlik sağlayan ancak savaşa girmeyen bir şekilde kullanılır. Genellikle savaş, kırmızı çizgileri aşmadan stratejik kazanımlar elde etmeyi amaçlar. İttifak içindeki bazı kaynaklara göre, Rusya şu anda NATO'ya karşı bu tür bir savaş (hibrit + gri alanlar) yürütmektedir.

4. Algoritma savaşı: Yapay zekâ savaşa girdikten sonra, savaşın doğası kökten değişti. Bu tür savaşlarda, algoritmalar büyük miktarda veriyi analiz ederek savaşı hızlandırmak için kullanılır. İnsanlar bu savaşa hâlâ hâkim, özellikle de yapay zekânın insan bilinci ve zekâsına paralel veya ondan üstün hale geldiği sözde tekilliğe henüz ulaşmamış olması nedeniyle. Yapay zekâ, savaşta inisiyatifi elinde tutmak amacıyla karar verme sürecini hızlandırarak bu savaşa katkıda bulunur. Ayrıca savaş alanının dijitalleşmesine katkıda bulunur ve farklı silahların savaş güçlerini gerçek zamanlı bir ağ (Battlespace) içinde birbirine bağlar.

5. Vekil savaşı: Yapay zekadaki olağanüstü ilerlemelerin ardından, savaşın yeni özellikleri ve karakteristikleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunların en önemlisi, ‘vekil savaşı’ veya ajanlar tarafından yürütülen savaştır. Antik ve modern askeri tarih, insan vekilleri tarafından yürütülen savaş örnekleriyle doludur, ancak 21. yüzyılda insan ve makinelerin karışık ve melez bir şekilde yürütülen vekalet savaşları görülecektir.

Bu savaşta, veri toplayabilen, algılayabilen, analiz edebilen ve bunları bilgiye, karar almaya ve uygulamaya dönüştürebilen akıllı sistemler, insan unsuruna başvurmadan kullanılacaktır.

Son olarak, gerilla savaşı gibi kentsel savaşlardan bahsedebiliriz.

Kentsel savaş, düşmanın yoğunlaştığı kentsel ortamı kontrol etmeyi amaçlar. Geleneksel ordular için çok zor ve maliyetli olan bu tür savaşlarda, çatışmalar evden eve gerçekleşir. Bu tür savaşlarda, tanklar gibi geleneksel silahların önemi ve etkinliği azalır.

xscdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanlar, 20 Ekim 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi'nde, tünel ağının temsil ettiği dikey coğrafi derinlikle birlikte, şu anda bir şehir savaşı yaşanıyor. Gerilla savaşı, vur-kaç taktikleri, pusular ve diğer taktiklere dayanır ve amacı her zaman düşmanı mümkün olduğunca yıpratarak siyasi kararlarını değiştirmeye zorlamaktır. Bu nedenle, bu savaş aynı anda hem askeri hem de siyasi olmak üzere ikili bir nitelik taşır. 1985'ten 2000'e kadar, İsrail'in Güney Lübnan'dan çekildiği yıla kadar süren Hizbullah ile İsrail arasındaki savaş, tam anlamıyla bir gerilla savaşıydı.

*Bu analiz, Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı


İsrailli bakan, Yahya Sinvar'ın cenazesinin yakılmasını önerdi

Sana'da İsrail'e karşı düzenlenen protesto sırasında Hamas'ın merhum lideri Yahya Sinvar'ı tasvir eden bir pankart (EPA)
Sana'da İsrail'e karşı düzenlenen protesto sırasında Hamas'ın merhum lideri Yahya Sinvar'ı tasvir eden bir pankart (EPA)
TT

İsrailli bakan, Yahya Sinvar'ın cenazesinin yakılmasını önerdi

Sana'da İsrail'e karşı düzenlenen protesto sırasında Hamas'ın merhum lideri Yahya Sinvar'ı tasvir eden bir pankart (EPA)
Sana'da İsrail'e karşı düzenlenen protesto sırasında Hamas'ın merhum lideri Yahya Sinvar'ı tasvir eden bir pankart (EPA)

İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, güvenlik kabinesinin yakın zamanda yaptığı bir toplantıda, Gazze'deki eski Hamas lideri Yahya Sinvar'ın cenazesinin yakılmasını önerdi ve "bazı sembollerin iade edilmemesi gerektiğini" savundu.

Regev, 2011 yılında ABD özel kuvvetleri tarafından öldürülen ve denize atılan El Kaide lideri Usame bin Ladin'e atıfta bulunarak, "Amerikalıların bin Ladin'e yaptığının aynısını bizim de yapmamız gerektiğini gördüm" dedi.

Regev, "Bu öneriyi kabineye sundum ve iade edilmemesi gereken semboller var" diye ekledi. Yedioth Ahronoth'a göre, Regev'in önerisinin İsrail güvenlik yetkilileri tarafından incelendiği düşünülüyor.

Sinvar, 16 Ekim 2024'te Gazze Savaşı sırasında İsrail ordusunun düzenlediği bir operasyon sırasında öldürüldü. Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde rutin bir devriye sırasında öldürüldü. 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail tarafından en çok aranan kişiydi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Sinvar'ın cesedi diş kayıtları ve DNA testiyle teşhis edildi ve İsrailli yetkililer kısa süre sonra ölümünü doğruladı.

Şarm el-Şeyh görüşmeleri sırasında Hamas, yakın zamanda imzalanan esir değişimi ve ateşkes anlaşmasının bir parçası olarak, Gazze'deki iki eski lideri Yahya ve Muhammed Sinvar kardeşlerin cenazelerinin İsrail'den teslim edilmesini talep etti. İsrail bu talebi reddetti.


Netanyahu: Gazze savaşına karşı çıkanları dinleseydim, İsrailliler ‘nükleer duman’ içinde ölmüş olacaktı

TT

Netanyahu: Gazze savaşına karşı çıkanları dinleseydim, İsrailliler ‘nükleer duman’ içinde ölmüş olacaktı

Netanyahu: Gazze savaşına karşı çıkanları dinleseydim, İsrailliler ‘nükleer duman’ içinde ölmüş olacaktı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, Hamas'ın ‘boğazına kılıç dayandığını’ hissettiğini ve İsrail, ordusunu son büyük kalesi olan Gazze şehrine gönderdiği için mevcut ateşkes anlaşmasını kabul etmek zorunda kaldığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın The Times of Israel'den aktardığına göre Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze şehrine girmesiyle ‘Hamas'ın yok olmanın eşiğinde olduğunu anladığını’ belirtti.

Netanyahu, İsrail parlamentosunda (Knesset) yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Bu salonda ve dışında, savaşı durdurmamı, teslim olmamı, boyun eğmemi isteyen birçok kişinin sözünü dinleseydim, bu taleplere cevap verseydim, savaş Hamas ve tüm İran ekseni için ezici bir zaferle sona ererdi. Bunu siz de biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz.”

7ı8
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 20 Ekim 2025 tarihinde Kudüs'te Knesset'in kış oturumunun açılışında bir konuşma yaptı. (EPA)

Muhalefet milletvekilleri, Netanyahu'nun konuşmasını böldükleri için salondan çıkarıldı. Netanyahu, Gazze Şeridi'ndeki savaşı erken durdursaydı, toplumun tüm kesimlerinden İsraillilerin ‘nükleer dumanın içinde Tanrı'nın yanına yükseleceklerini’ iddia etti.

‘Süper güç konumumuzu sağlamlaştırdık’

Netanyahu, ‘savaşın, Hamas'ın talep ettiği teslim şartlarıyla, ne yazık ki İsrail içindeki unsurların da yardımıyla sona ermesini kabul etmeyeceğini’ açıkladı.

asd
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 20 Ekim 2025 tarihinde Kudüs'te Knesset'in kış oturumunun açılışında bir konuşma yaptı. (EPA)

Netanyahu, “Hamas'a karşı caydırıcılığımızı güçlendirdik, konumumuzu düzelttik ve rehinelerimizi geri getirdik. Bazı ölüler halen orada, onları da geri getireceğiz... Süper güç konumumuzu sağlamlaştırdık, ancak operasyon henüz bitmedi” şeklinde konuştu.

Pazar günü Gazze Şeridi'ne ‘153 ton’ bomba atıldı

Netanyahu, Hamas'ın Refah'ta İsrail ordusu güçlerine yönelik ölümcül saldırısıyla ateşkesi açıkça ihlal ettiğini söyledi. İsrail'in Hamas'a, üst düzey liderler de dahil olmak üzere onlarca hedefe 153 ton patlayıcıyla yanıt verdiğini doğruladı. Netanyahu, “Ateşkes, Hamas'ın bizi tehdit etmesi için bir izin belgesi değildir... Bize karşı saldırganlık göstermenin bedeli çok ağır olacaktır” dedi.

dfghy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 20 Ekim 2025 tarihinde Kudüs'te Knesset'in kış oturumunun açılışına katıldı. (EPA)

İsrail ordusu pazar günü, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta çıkan çatışmalarda iki askerin öldüğünü duyurdu. Gazze Şeridi'ne bir dizi hava saldırısı düzenleyen ve Hamas'ı ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayan İsrail ordusu, ateşkesin yeniden başladığını duyurdu.

Netanyahu, İsrail'in barış içinde yaşamak isteyenlere de elini uzattığını vurguladı. Netanyahu, “Barış zayıflarla değil, güçlülerle yapılır ve bugün herkes İsrail'in çok güçlü bir ülke olduğunu biliyor. Her zamankinden daha güçlü bir ülke” ifadelerini kullandı.

Hamas ise Refah'ta çatışmaların yaşandığını bilmediğini belirtti ve 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkese tam bağlılığını yineledi.

Zorluklar ve fırsatlar hakkında görüşmek

İsrail Başbakanı, bugün başlayacak olan İsrail ziyaretinde ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile bölgedeki zorluklar ve fırsatlar hakkında görüşeceğini söyledi.

Netanyahu, Knesset'te yaptığı konuşmada ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump'ın bölgede barış anlaşmaları imzalamasını beklediğini bildirdi.