Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 10,25 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrası faiz kararını açıkladı.Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 10,25 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi. Kurul ayrıca, para politikası operasyonel çerçevesinde değişikliğe giderek Geç Likidite Penceresi işlemlerinde uygulanacak Merkez Bankası borç verme faiz oranı ile gecelik borç verme faiz oranı arasındaki farkın 300 baz puan olarak belirlenmesine karar verdi.
Karar metninde “Küresel ekonomide, ülkelerin attığı normalleşme adımlarıyla üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma sinyalleri gözlenmekle beraber toparlanmaya ilişkin belirsizlikler devam etmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürmektedir. Salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkiler yakından takip edilmektedir.
İktisadi faaliyetteki toparlanma devam etmektedir. Son dönemde atılan politika adımlarıyla birlikte ticari ve bireysel kredilerdeki normalleşme eğilimi belirginleşmiştir. Salgın tedbirleri kapsamında uygulanan destekleyici politikaların kademeli olarak geri alınmasıyla ithalatta öngörülen dengelenmenin başladığı görülmektedir. Mal ihracatındaki güçlü toparlanma, emtia fiyatlarının görece düşük seviyeleri ve reel kur düzeyi önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesini destekleyecektir.
Güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir. Enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve enflasyon görünümüne yönelik risklerin sınırlanması amacıyla para politikası ve likidite yönetimi kapsamında atılan adımlarla finansal koşullarda belirgin bir sıkılaşma sağlanmıştır. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin sabit tutulmasıyla birlikte, likidite yönetimindeki esnekliğin arttırılmasına ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar likidite tedbirlerinin sürdürülmesine karar vermiştir” denildi.
Kurul, dezenflasyon sürecinin yeniden tesis edilmesinin, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirdi. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerektiğinin vurgulandığı karar metninde, “Bu çerçevede, parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.
Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır” ifadelerine yer verildi.
Sudan’da kaynaklar ve yağmalanan zenginlikler için çatışmahttps://turkish.aawsat.com/ekonomi%CC%87/5199337-sudan%E2%80%99da-kaynaklar-ve-ya%C4%9Fmalanan-zenginlikler-i%C3%A7in-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fma
Sudan’da kaynaklar ve yağmalanan zenginlikler için çatışma
Görsel: Peter Reynolds
Şerif Muhammed
Sudan’da ordu ile ayrılıkçı paramiliter grup Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında patlak veren iç savaş üçüncü yılını doldururken, ufukta barışçıl bir çözüm umudu görünmüyor. Bu savaş, savaşan tarafları meşruiyet kazanma umuduyla nüfuzlarını genişletmek için savaşmaya itiyor.
Sudan ordusu ve HDK, son aylarda kendi destekleri hükümetlerin kurulduğunu duyurdu. Sudan’da çatışan taraflar, dünyanın en kötü insani krizlerinden birine ve savaş suçlarına yol açan çatışmanın ardından uluslararası tanınma arayışına girdiler. Başta ABD, Suudi Arabistan ve Mısır'ın öncülüğündeki çabalar olmak üzere Sudan’da savaşı sona erdirmek için yapılan diplomatik çabalar çıkmaza girdi.
Londra King's Koleji Güvenlik Çalışmaları Fakültesi'nde kıdemli öğretim üyesi olan Dr. Andreas Krieg, “Sudan savaşında meşruiyet ve kaynaklar aynı madalyonun iki yüzüdür” değerlendirmesinde bulundu. Dr. Krieg, Al Majalla’ya verdiği röportajda, “Sudan ordusu ve HDK, savaş çabalarını finanse eden, nüfusu besleyen ve sadakat ağlarını sürdüren kaynaklar üzerinde kontrol sahibi olmadan hükümeti güvenilir bir şekilde destekleyemezler. Petrol ihracatı, altın satışı, tarımsal fazlalıklar veya gümrük gelirleri yoluyla işleyen bir ekonomi sergileyebilenler, iktidarı ele geçirme konusunda daha güçlü bir iddiaya sahip olacaklar” ifadelerini kullandı.
Sudan’da iç savaş, ordunun ve HDK adlı ayrılıkçı paramiliter grubun arasında üçüncü yılını doldururken, barışçıl bir çözüm umudu görünmüyor. Bu çatışma, savaşan tarafları meşruiyet kazanma umuduyla etkilerini genişletmek için savaşmaya itiyor.
Dr. Krieg: Tamamen ekonomik açıdan bakıldığında, HDK ülkenin en değerli doğal kaynaklarını kontrol ederken, ordu ise bu kaynakların uluslararası pazarlara ulaşmasını sağlayan limanları, kurumları ve altyapıyı kontrol ediyor.
Doğu'da limanlar ve tarım, Batı'da altın ve petrol
Halen üstünlüğü elinde bulunduran ordu, hayati önem taşıyan Kızıldeniz kıyılarını, tarım ürünlerini, kamu hizmetlerini, petrol taşımacılığı altyapısını, Sudan'ın elektriğinin çoğunu üreten hidroelektrik barajlarını, uluslararası yardımı ve başkent Hartum'u kontrol ediyor.
Görsel: Peter Reynolds
Darfur ve Kordofan’da HDK, Sudan'ın altın ve hayvancılık zenginliklerinin yanı sıra, akasya ağaçlarından elde edilen ve esas olarak tatlandırıcılar ve diğer ürünlerin üretiminde kullanılan bir madde olan arap zamkının (akasya sakızı) çıkarıldığı alanların çoğunu kontrol ediyor. Dünyadaki arap zamkının yaklaşık yüzde 80'i Sudan tarafından karşılanıyor.
Dr. Krieg, değerlendirmesinde, “Tamamen ekonomik açıdan bakıldığında, HDK ülkenin en değerli doğal kaynaklarını kontrol ederken, ordu ise bu kaynakların uluslararası pazarlara ulaşmasını sağlayan limanları, kurumları ve altyapıyı kontrol ediyor” diye ekledi.
RANE Sahra Altı Afrika Güvenlik Analisti Muzungu: HDK'nın varlıkları önemli gelirler sağlasa da Sudan ordusu limanlar, finans kurumları, tarım arazileri ve devlet altyapısı üzerindeki kontrolü, ona daha güçlü bir stratejik temel sağlıyor.
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) Sudan'daki petrol kaynakları için savaşıyor. Bu kaynakların kontrolü, iki taraf arasındaki çatışmada belirleyici bir dönüm noktası olabilir.
Dr. Krieg, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Her iki tarafın da tanınması, meşruiyet, davranış ve uluslararası hukuka olduğu kadar kaynakların kontrolüne de bağlı. Ancak bu çıkmaz durum uzarsa, petrol, onu kontrol edenlerin Sudan’da meşru bir hükümet olarak kendilerini tanıtmak için kullanabilecekleri güçlü bir araç haline gelecek. Şu anda, uluslararası anlamda meşruiyet Sudan ordusunda kalmaya devam ediyor. Sudan ordusu, Sudan'ın Birleşmiş Milletler’deki (BM) resmi koltuğunu elinde tutuyor ve bir devlet kurumu olarak görülmeye devam ediyor.”
Orduya uluslararası destek
Sudan ordusunun HDK'dan çok daha fazla uluslararası siyasi destek gördüğü açık. İran, Sudan ordusuna silah ve insansız hava araçları (İHA) tedarik ederek, HDK'nın savaşta ilerleme kaydettiği ve Afrika'nın üçüncü büyük ülkesinde başkent Hartum da dahil olmak üzere daha fazla toprağın kontrolünü ele geçirdiği bir dönemde dengeleri değiştirdi.
Sudan'ın başkenti Hartum'un 800 kilometre doğusundaki çöldeki Ariab altın madeni, 3 Ekim 2011 (AFP)
Bu güçlü dış destek, Sudan ordusunun son zamanlarda elde ettiği zaferlerle taçlandırıldı. Mart ayında Hartum'un kontrolünü geri alan ve kısa süre sonra aynı adı taşıyan eyalet üzerindeki hakimiyetini güçlendiren ordu ayrıca HDK'dan, ihracat gelirlerinin önemli bir kaynağı ve Sudan'ın büyük bir kısmına gıda sağlayan başlıca tarım merkezi olan el-Cezire eyaletinin kontrolünü de geri aldı.
Tehdit Değerlendirme ve Değişim Ağı'nda (RANE) Sahra Altı Afrika Güvenlik Analisti Hellen Abatoni Muzungu, konuyla ilgili Al Majalla’ya yaptığı değerlendirmede, “HDK'nın varlıkları önemli gelirler sağlasa da Sudan ordusu limanlar, finans kurumları, tarım arazileri ve devlet altyapısı üzerindeki kontrolü, ona daha güçlü bir stratejik temel sağlıyor” dedi.
Afrika'nın üçüncü büyük altın üreticisi olan Sudan’da bu kıymetli metal Darfur'un Libya, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti ile olan sınırlarından kaçak olarak getiriliyor.
Sudan ordu, bu yıl hükümetini önemli bir ticaret yolu olan Kızıldeniz'deki Port Sudan'dan Hartum'a taşımayı planlıyor. Bu, ordunun üstünlüğünü sağlamak için atılan sembolik bir adım. Şehir harabeye döndükten sonra bu taşınma konusunda şüpheler var.
Darfur’dan altın kaçakçılığı
Çatışmaların yoğun olduğu ve kıtlık riskinin arttığı el-Faşir şehri hariç, Batı Darfur eyaleti şu anda HDK'nın kontrolü altında bulunan en önemli bölgelerden biri. HDK, bölgedeki sivillere karşı yıllarca süren ve yüzbinlerce kişinin ölümüne ve milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden olduğu düşünülen zulümlerin ardından, 2017 yılından bu yana Kuzey Darfur'daki altın madenleri üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmış durumda.
Eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in iktidarı döneminde Darfur, isyancılarla aynı etnik gruba mensup kişilere karşı yürütülen yakıp yıkma kampanyasından büyük zarar gördü. O dönemde Cancavid milisleri olarak bilinen HDK, belirli toplulukları hedef alarak onlara sürekli hava saldırıları düzenledi.
Başkent Hartum'un kuzeydoğusundaki Sudan çölünde bir altın madeni üretim hattında çalışan Sudanlı bir adam, 3 Ekim 2011 (AFP)
Burhan ve Hamideti, 2019 yılının nisan ayında Beşir’i devirmek için güçlerini birleştirdi ve onun 30 yıllık diktatörlüğüne son verdi. Ancak üç yıl sonra, aynı ay içinde, ikisi birbirine düşman oldu. O zamandan beri savaşın finansmanı için altın kaçakçılığı yapıldığına inanılıyor.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Afrika’nın üçüncü büyük altın üreticisi olan Sudan’da bu kıymetli metal Darfur'un Libya, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti ile olan sınırlarından kaçak olarak getiriliyor. HDK, bu metali ‘uluslararası pazarlar aracılığıyla yurt dışına kaçak olarak çıkarmakla’ suçlanıyor.
“RANE Sahra Altı Afrika Güvenlik Analisti Muzungu:
HDK'nın Kordofan üzerindeki kontrolünü güçlendirmesinin, mali tabanını ve siyasi etkisini genişletmesi, paralel hükümet yapılarını güçlendirmesi, çıkmazı derinleştirmesi ve Sudan ordusunun ulusal otorite iddiasını zayıflatacağı düşünülüyor.
Sudan ordusu geçtiğimiz haziran ayında Libya komutanına sadık savaşçıların HDK ile birlikte çatışmalara katıldığını duyurdu. Kenya, bu yılın başlarında HDK ve destekçilerinin kontrol ettikleri bölgeleri yönetmek üzere sözde birlik hükümetini ilan eden bir anlaşma imzaladıkları bir toplantıya ev sahipliği yaptı.
Kordofan’ın stratejik önemi ve petrol
Kordofan, Sudan ordusunun kontrolündeki Hartum eyaleti ile HDK'nın kontrolündeki Darfur arasında yer alıyor. Son aylarda, iki tarafın petrol zengini olan bu eyaletin kontrolünü ele geçirmek için rekabet etmesi nedeniyle, bölge şiddetli çatışmalara sahne oluyor. HDK şu anda Kordofan'ın kuzey, batı ve güney bölgelerini kontrol ediyor.
Sudan ordusu Kordofan'da galip gelirse, bu durum onları Darfur'daki HDK kalelerini tehdit edecek güçlü bir konuma getirecek. Eğer aksi bir durum olur ve HDK eyaletin kontrolünü ele geçirirse, Hartum'un kontrolünü geri kazanmaya bir adım daha yaklaşmış olacak.
Sudan’ın başkenti Hartum'un kuzeydoğusundaki Ariab çölündeki bir maden ocağından toplanan altın parçaları, 3 Ekim 2011 (AFP)
Muzungu, HDK'nın Kordofan eyaleti üzerindeki kontrolünü güçlendirmesinin (ki zaten büyük bir kısmını kontrol ediyor) mali tabanını ve siyasi nüfuzunu genişleteceğini, bunun da paralel hükümet yapılarını güçlendireceğini, çıkmazı derinleştireceğini ve Sudan ordusunun ulusal otorite iddiasını zayıflatacağını söyledi.
Kordofan'ın kontrolü, Sudan'ın petrol arzının büyük bir kısmının kontrolü anlamına da geliyor. Dr. Krieg, Kordofan'daki petrol sahalarının kontrolünün, pratik açıdan güç dengesini kesinlikle değiştireceğini belirtti. Petrol, Sudan'ın en önemli stratejik kaynağı olmaya devam ediyor, çünkü sadece iç tüketime yakıt sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomisi neredeyse tamamen Sudan'ın boru hatları üzerinden kuzeye ham petrol pompalamaya bağlı olan Güney Sudan’dan transit ücretleri de elde ediyor.
Dr. Krieg: Sudan’ın toplumsal yapısı Libya’dan daha karmaşık. Kabile ağları, etnik milisler ve değişen ittifaklar, doğu-batı arasında net bir ayrışma olasılığını ortadan kaldırıyor. Sudan, birden fazla derebeyliğe bölünme riskiyle karşı karşıyadır.
Sudan’ı geçen bir boru hattı, Kızıldeniz kıyısına 150 bin varilden fazla petrol taşıyor.
Dr. Krieg, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Port Sudan'a petrol akışının kesintisiz olmasını garanti edebilen taraf, hem ulusal hem de bölgesel düzeyde daha güçlü bir müzakere pozisyonuna sahip olacaktır. Orta ve uzun vadede, bu kontrol daha büyük bir diplomatik etkiye dönüşebilir. Güney Sudan gibi komşu ülkeler ve Çin gibi uluslararası yatırımcılar, petrol üretimini sürdüren otoriteyle anlaşmak zorunda kalacaklar. Bu durum, doğudaki petrol terminallerinin kontrolünün uluslararası tüccarları Bingazi'deki ayrılıkçı yönetimle anlaşmaya zorladığı Libya'daki deneyimi hatırlatıyor.”
Sudan umudunu yitirirken Libya senaryosu mu tekrarlanacak?
Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden ve öldürülmesinden bu yana, biri BM tarafından tanınan Trablus'ta, diğeri Temsilciler Meclisi’nin (TM) desteklediği Bingazi'de olmak üzere iki yönetim tarafından yönetiliyor.
Her hükümet farklı varlıkları kontrol ediyor. Sudan'daki iki rakip hükümet uzun süre kutuplaşmış pozisyonlarını sürdürürse, bu bölünme benzer bir durum yaratacak ve siyasi geçiş ve ekonomik toparlanmayı neredeyse imkansız hale getirecek bir senaryo ortaya çıkacaktır. RANE’den Muzungu, “Her iki taraf da kesin bir zafer elde edemezse, kaynakların ve toprakların bu bölünmesi kalıcı hale gelecek ve iki rakip hükümetin yıllarca bir arada var olmasına yol açacak” yorumunda bulundu.
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’deki hayvan pazarından çıkan yangından dumanlar yükseliyor, 1 Eylül 2023 (AFP)
Sudan’daki savaş on binlerce kişinin hayatına mal oldu, 12 milyondan fazla insanı yerinden etti ve 30 milyondan fazla insanı gıda yardımına muhtaç bıraktı. Ayrıca ekonomiyi de çok kötü bir duruma düşürdü. Mevcut durum uzun süre devam ederse, Libya'daki ikilemle benzer şekilde daha da kötüye gitmesi kaçınılmaz olacak.
Sudan'daki sosyal yapı, kabile ağları, etnik kökenli milisler ve değişken ittifaklar nedeniyle Libya'dakinden daha karmaşık olduğunu düşünen Dr. Krieg, bu durum, doğu ile batı arasında net bir ayrım yapılmasını zorlaştırıyor. Sudan, iki uyumlu devletin ortaya çıkması yerine, her biri farklı kaynaklara ve dış destekçilere dayanan çok sayıda feodal beyliğe bölünme riskiyle karşı karşıya.
Dr. Krieg’e göre bu anlamda, Libya ile yapılan karşılaştırma Sudan krizinin derinliğini yansıtmayabilir, zira Sudan sadece iki paralel hükümetle karşı karşıya değil, aynı zamanda rakip savaş ağalarının kaynakları tükettiği uzun süreli bir kaos olasılığıyla da karşı karşıya.
Trump, ABD otomobil üretimine yönelik gümrük muafiyetlerini onayladıhttps://turkish.aawsat.com/ekonomi%CC%87/5198686-trump-abd-otomobil-%C3%BCretimine-y%C3%B6nelik-g%C3%BCmr%C3%BCk-muafiyetlerini-onaylad%C4%B1
Trump, ABD otomobil üretimine yönelik gümrük muafiyetlerini onayladı
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, dün ABD merkezli otomobil ve motor üretimine önemli gümrük muafiyetleri sağlayan ve 1 Kasım'dan itibaren ithal orta ve ağır hizmet tipi kamyon ve parçalarına %25 oranında yeni gümrük vergileri getiren kararnameleri imzaladı.
Trump ayrıca ithal otobüslere %10 gümrük vergisi getirdi.
Trump, otomobil üreticilerine, 2030 yılına kadar ABD'de montajı yapılan araçların önerilen perakende fiyatının yüzde 3,75'ine eşit bir krediyi, yedek parçaya uygulanan gümrük vergilerini dengelemek amacıyla alma yetkisi verdi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Ortadoğu ve Orta Asya Departmanı Direktörü Cihad Azur, bölgenin çeşitli zorluklarla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Ortadoğu ülkelerinin çoğunda enflasyonun yüksek seviyelerde seyrettiğini ve bu durumun politika açısından sürekli dikkatli olunmasını gerektirdiğini belirtti. Aynı zamanda, Bölgesel Ekonomik Görünüm raporunun sunumunda belirttiği gibi, Ortadoğu'da büyüme hızının 2025 yılında hızlandığını ve tahminlerin önceki yıla göre daha iyi bir bölgesel büyüme oranı gösterdiğini belirterek, bölgenin ekonomik görünümünün olumlu işaretler gösterdiğini ifade etti. Bu durum, bölgenin halen incelenmekte olan borç sorununa rağmen, Körfez ülkelerindeki petrol dışı sektörlerin dayanıklılığı tarafından destekleniyor.
Bazı ülkelerdeki toparlanma zorluklarına ilişkin olarak Azur, Lübnan ve Suriye'nin toparlanma yolunun derin reformlardan geçtiğini belirtti. İstikrarın sağlanması ve yeniden yapılanma sürecinin hızlandırılması için temel bir unsur olarak finansal istikrarın önemini vurguladı. Sonuç olarak Azur, son dönemde alınan ticaret önlemlerinin bölge üzerindeki etkisinin şu ana kadar sınırlı olduğunu söyledi.
Mısır ile ilgili olarak Azur, IMF'nin programının ekonomik istikrarın sağlanmasında ilerleme kaydettiğini belirterek, Mısır ekonomisinin son iki yılda somut bir iyileşme gösterdiğini kaydetti.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة