İsrail ordusu önceliklerini yeniden düzenliyor

İsrail ordusunun kara savaşı yürütemeyeceğine karşı uyarıda bulunuldu. (AFP)
İsrail ordusunun kara savaşı yürütemeyeceğine karşı uyarıda bulunuldu. (AFP)
TT

İsrail ordusu önceliklerini yeniden düzenliyor

İsrail ordusunun kara savaşı yürütemeyeceğine karşı uyarıda bulunuldu. (AFP)
İsrail ordusunun kara savaşı yürütemeyeceğine karşı uyarıda bulunuldu. (AFP)

Amal Şehade
İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi’nin ‘Tnuva (Savunma Gücü)’ adlı planına rağmen İsrail Devlet Murakıbı’nın yıllık raporu, askeri ve güvenlik kurumlarında karışıklığa neden oldu. Raporda, İsrail’in karşılaşabileceği tehditlere ilişkin değişikliklerin, ordunun çeşitli düzeylerindeki hazırlıklarına yansımadığı uyarısı yapıldı.
Murakıp ‘devletin güvenliğinin korunması’ gerekçesiyle raporun tamamını yayınlamadı. Aynı şekilde Knesset’teki Devlet Kontrol Komisyonu’na bağlı alt komite de raporu gündeme almama kararı verdi.
Raporun yayınlanmasına izin verilen kısımları, ordunun hem sahip olduğu teçhizat hem de bu tür saldırılara hazır olması açısından çeşitli düzeylerde kimyasal veya biyolojik çatışmaları engelleyemediği ve risklerle yüzleşemediğini ortaya koydu. Verilere göre ayrıca ordu, personellerini de herhangi bir kimyasal veya biyolojik tehditle mücadele edecek şekilde eğitecek bir plana sahip değil.

Stratejik düzenlemeler
Rapor, İsrail ordusunun ‘güvenlik tehdidi oluşturan cephelerin öncelikleri ve cephelerde olası bir mücadeleye hazırlık’ açısından askeri planında stratejik düzenlemeler yaptığı bir dönemde hazırlandı. 
Genelkurmay Başkanı’nın planına göre Hizbullah ve İran, İsrail’in bölgedeki en büyük sorunu olarak kabul edilirken ordunun önceliklerinin de başında yer alıyor. Aynı şekilde ordu, Hizbullah’ın beşinci sıraya gerilemesi için özellikle Ras el-Nakura’da Beyrut ile Tel Aviv arasında müzakerelerin başlamasından sonra hazırlık ve savunma planlarında değişiklikler yaptı. Gazze Şeridi ve Hamas Hareketi, son dönemde güney kasabalarına fırlatılan roketlerin ardından sakinliğin bozulması nedeniyle önceliklerin ilk sıralarında bulunuyor.
İsrailli bir subay, Gazze meselesinin önceliklerin başına yükseltildiğini belirterek ordunun, kendisini ‘Gazze Şeridi’ne girdiği bir operasyon yürütmeye zorlayacak’ bir gerilimle karşı karşıya kalmayı beklediğini vurguladı. İsminin verilmesini istemeyen subay, Yediot Aharonot gazetesine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Öncelikleri düzenleme kararı, Hamas ile uzlaşıya varılamaması sonunda oluşan koşullar ve Gazze’den zaman zaman atılan füzeler konusunda yapılan araştırmalardan sonra alındı. Karar, Katar desteğinin bir yıllık bir süre için aktarılması, Gazzeli işçilerin çalışmak için İsrail’e gelmelerine izin verilmesi, deniz suyunun tuzdan arındırılması, bir sanayi bölgesi inşa edilmesi ve tutuklu ve kayıp kişiler sorununun çözülmesi meselelerini kapsıyor.”
Ordunun İran’ı ve ‘Suriye, Irak ve Yemen’de ek cepheler kurması ve güçlenmesi’ endişesini ikinci sıraya koyması ise dikkat çekici. Aynı zamanda Tahran’ın ‘karadan karaya’ füzeleri veya bunların bir kısmını Suriye’ye sevk ettiğine dair haberler de İsrail’de endişeye yol açıyor.
Üçüncü sırada ise İran’ın nükleer projede hızlı ilerleme olasılığını engelleyici ekipmanlarla ilgilenme meselesi yer alıyor. Aynı zamanda füzeler, hava ve siber savunma sistemleriyle silahlanması meselesi ve ordunun her an patlayacak bir bomba olarak gördüğü Batı Şeria konusu da bu kapsamda değerlendiriliyor.
Dördüncü sırada ise Hizbullah bulunuyor. Hizbullah ve kuzey cephesinin yanı sıra deniz sınırlarının çizilmesine yönelik müzakerelerin ilk oturumundan bu yana İsrail, genel olarak Lübnan’a ve özel olarak da Hizbullah’a yönelik tehditlerini ve uyarılarını azalttı. Ancak ordudaki üst düzey bir subay, Hizbullah’la bir çatışma olasılığına karşı acil bir hazırlıktan söz ederken İsrail’in kuzey cephesiyle ilgilenme politikasındaki bir çelişkiye değindi. Bu durumun beşinci sıraya yerleştirilmesini ise mücadele imkanlarındaki gerileme nedeniyle değil, ‘savaştan birkaç gün sürebilecek bir gerilime kadar her türlü mücadele için tüm hazırlıkların tamamlanmasından’ kaynaklandığı belirtti. Söz konusu subay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Lübnan ile savaşa yönelik askeri planlar modernize edildi. Bu durum yıkıma neden olabilir. Temmuz 2006 savaşında 33 gün boyunca Lübnan’ın maruz kaldığı koşullar, şimdi bir gün içerisinde yine açığa çıkacak.”

Ordu mücadele veremiyor
Söz konusu subayın dikkat çektiği tehditlerin ciddiyeti, askeri kuruluşun bazen de olsa siyasi karar vericilerin takip ettiği politikayla tutarlı. Ancak bu kez bazılarının ‘gövde gösterisi’ olarak adlandırdığı bir politika gündemde. Öyle ki Devlet Murakıbı’nın raporu, yalnızca kimyasal veya biyolojik savaşlar açısından ordunun başarısızlığını ortaya çıkarmakla kalmıyor, tehditlere dair her koşulu da boşa çıkartıyor. Aynı şekilde rapor, modern ve isabetli füzelerin ve teçhizatın kullanılması durumunda ordunun herhangi bir kara savaşı yürütemeyeceği konusunda da uyarı yapıyor.
Raporda belirtilenlere göre savaş birimleri arasında yapılan testler, ‘askeri emirlere rağmen kara kuvvetlerinin, bu emirlerin uygulanmasını ve tehditlerle mücadele eden araçları kontrol etmediğini’ gösterdi.
Devlet Murakıbı, birimlere dağıtılması gereken temel unsurları bile raporuna ‘mevcut değil’ olarak not etti. Bu unsurlar arasında ordunun 2017’den bu yana yeterli donanım sağlamadığı, kimyasal silah tehdidini önleyici gözlükler de mevcut.

Kochavi’nin planı çıkmazda
Devlet Murakıbı raporu tartışılırken Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi de ‘Tnuva’ adlı uzun dönemli planını tartışılması için gündeme getirdi.
Askeri ve siyasi liderler, ‘İsrail ordusunu savaşlarda daha ileri ve ölümcül hale getirmeyi amaçladığı için’ Kochavi’nin planında sunduklarıyla çelişen bir durum olduğuna dikkat çektiler.
Planı tasarlayan Kochavi'ye göre İsrail ordusunun son yıllarda öğrendiği en önemli derslerden biri, ordunun ‘savaşları hızlı ve kararlı bir şekilde kazanması gerektiğinin’ anlaşılması oldu. Bu bağlamda Genelkurmay Başkanı “Düşmanlarımızı yıpratmalıyız” dedi.
Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, söz konusu planın bazı maddelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bölgedeki gelişmelerin, eski askeri düşüncenin etkisiz hale gelmesi sonrasında yeni bir askeri düşünce gerektirdiğini vurguladı. Kochavi, “İsrail için temel stratejik zorluk, başta İran ve Suriye’deki diğer güçler ve Hizbullah'ın hassas füze projesi olmak üzere kuzey arenasında yatıyor” dedi.
Kochavi'ye göre planda ülkenin ‘hükümetin sorumluluğu altında faaliyet gösteren’ altyapısının büyük bir kısmının Hizbullah’ın savaş gücüne hizmet ettiği" göz önüne alındığında Lübnan, ‘düşman devlet’ olarak niteleniyor. Kochavi, ordunun bu plan uyarınca eğitildiğini belirtirken bugün tehlikeli senaryolarla yüzleşmeye hazır olduğunu vurguladı. Ancak Devlet Murakıbı’nın raporu, ordu için farklı bir tablo ortaya koydu.



Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
TT

Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)

Beyaz Saray Sözcüsü Karolyn Leavitt, dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy arasında bu hafta herhangi bir görüşme planlanmadığını söyledi.

Reuters'a konuşan kaynaklar, Zelenskiy'nin bu hafta Trump ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planının hassas yönlerini görüşmek üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gidebileceğini söyledi.

Leavitt, Washington ve Kiev'in Rusya'nın Ukrayna'daki savaşını sona erdirme amaçlı olası bir anlaşma konusunda verimli görüşmelerde bulunduğunu ve hâlâ "sadece iki anlaşmazlık noktası" olduğunu ifade etti.

Fox News'in The Story programına verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma olasılığı konusunda iyimser olduğunu belirtti.

Leavitt, özellikle Cumhuriyetçi Parti içinden Başkan Donald Trump'a yöneltilen, Trump'ın Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirme çabalarında Rusya'ya karşı taraflı davrandığını eleştirilerine yanıt verdi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Beyaz Saray sözcüsü, "Amerika Birleşik Devletleri'nin bu savaşı sona erdirmek için her iki tarafla da eşit şartlarda çalışmadığı" fikrinin tamamen yanlış olduğunu belirtti.

Levitt, Trump'ın, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için bir plan üzerinde çalışma olasılığı konusunda "iyimserlik ve umut" ifade ettiğini söyledi.

Benzer bir bağlamda, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün yaptığı açıklamada, ABD ve Avrupa ile görüşülen önerilen barış planının "doğru" noktalar içerdiğini, ancak Amerikalı mevkidaşı Donald Trump ile görüşeceği hassas konular olduğunu söyledi.

Zelenskiy, dün akşam televizyonda yaptığı konuşmada, "Cenevre görüşmelerinin ardından, şu an itibarıyla daha az madde var- artık 28 değil- ve bu çerçeveye önemli sayıda doğru unsur dahil edildi" dedi.

Zelenskiy, "Ekibimiz bugün yeni taslak adımlar hakkında bir rapor sundu ve bu gerçekten doğru bir yaklaşım. Hassas konular ve en hassas noktalara gelince, bunları Başkan Trump ile görüşeceğim" ifadesini kullandı.

ABD yönetiminin önerdiği plana göre Moskova'nın hak iddia ettiği doğu Ukrayna'daki Donetsk ve Luhansk bölgeleri ile Rusya'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım Yarımadası, ABD de dahil olmak üzere "fiilen Rus toprağı olarak tanınacak".

28 maddelik Amerikan planı, iki güney bölgesinin, Herson ve Zaporijya'nın bölünmesini öngörüyor. Kiev mevcut formülü kabul ederse, NATO'ya katılma hedefinden de vazgeçmeli ve bunu anayasasına dahil etmelidir.

Planda ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin askerle sınırlandırılması, NATO'nun Ukrayna'ya asker konuşlandırmaması, ancak Avrupa savaş uçaklarının Kiev'i korumak için Polonya'da konuşlandırılması öngörülüyor.


Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
TT

Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, araştırmaları hızlandırmak ve bilimsel atılımlar gerçekleştirmek için yapay zekayı (AI) kullanmaya yönelik olan ‘Genesis Mission’ isimli ulusal girişimi başlatan kararnameyi imzaladı.

Genesis Mission, yapay zeka kullanarak kamu araştırmalarından bilimsel veriler toplayabilen bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Başkanlık kararnamesine göre bu alan yeni yapay zeka modellerinin geliştirilmesine, araştırmanın belirli aşamalarının otomatikleştirilmesine ve yeni hipotezlerin test edilmesine olanak tanıyacak.

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, telefonla düzenlediği basın toplantısında çip devleri Nvidia ve AMD'den bahsetti. Ayrıca, bulut bilişim şirketleri Dell ve HP'nin de projenin ortakları olduğunu belirten Bakan Wright, başka şirketlerin de projeye katılacağını kaydetti.

Genesis Mission girişimi, laboratuvarlar ve devlet kurumları arasında veri toplamanın yanı sıra platform kullanıcılarına yeterli bilgi işlem gücü sağlamak için büyük bulut altyapılarının kullanılmasını da öngörüyor. Dün yayınlanan başkanlık kararnamesi, Enerji Bakanlığı'na, nükleer füzyondan yarı iletken üretimine kadar çeşitli alanlarda keşifleri hızlandırmak için ülkenin süper bilgisayarlarını, federal bilimsel veri setlerini ve araştırma tesislerini bir araya getiren entegre bir yapay zeka platformu kurma yetkisi veriyor.

Kararname metninde, “ABD, yapay zeka geliştirme alanında küresel teknolojik üstünlük için rekabet ediyor” deniyor. Yapay zeka, ‘bilimsel keşif ve ekonomik büyüme için önemli bir sınır’ olarak tanımlanıyor. Girişimin merkezinde, araştırmacılara yüksek performanslı bilgi işlem kaynaklarına, yapay zeka modelleme araçlarına ve bilimsel modelleri eğitmek ve araştırmaları otomatikleştirmek için geniş federal veri koleksiyonlarına erişim sağlayacak olan Amerikan Bilim ve Güvenlik Platformu yer alıyor.

Öncelikli alanlar arasında ileri imalat, biyoteknoloji, biyomalzemeler, nükleer enerji, kuantum bilişim ve yarı iletkenler bulunuyor. Tüm bunlar, ABD'nin Çin'den artan rekabetle karşı karşıya olduğu alanlar. Başkanlık kararnamesi, hassas araştırmaların güvenliği için sıkı siber güvenlik önlemleri alınarak özel şirketler, üniversiteler ve ulusal laboratuvarlarla iş birliği yapılmasını öngörüyor.


Tayvan Başbakanı: Çin'e geri dönmek Tayvan halkı için bir seçenek değil

Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
TT

Tayvan Başbakanı: Çin'e geri dönmek Tayvan halkı için bir seçenek değil

Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)

Tayvan Başbakanı Chu Jung-tae, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde Pekin'in Tayvan üzerindeki egemenlik iddialarını güçlendirmesinin ardından bugün yaptığı açıklamada, adanın 23 milyonluk nüfusu için Çin'e geri dönmenin bir seçenek olmadığını söyledi.

Şi dün Trump'a, II. Dünya Savaşı'nın sonunda "Tayvan'ın Çin'e dönmesinin" Pekin'in dünya düzeni vizyonunun önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tayvan'ın demokratik olarak seçilmiş hükümeti, Çin'in bu tutumunu şiddetle reddediyor.

Chu, parlamento dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, Tayvan'ın "tamamen bağımsız ve egemen bir ülke" olduğunun tekrar vurgulanması gerektiğini söyledi. "Ülkemizin 23 milyonluk nüfusu için (geri dönmek) bir seçenek değil, bu çok açık" ifadelerini kullandı.