Bilim Kurulu Üyesi Ünal açıkladı! Kovid-19 mu, mevsimsel grip mi?

Fotoğraf: Pixabay
Fotoğraf: Pixabay
TT

Bilim Kurulu Üyesi Ünal açıkladı! Kovid-19 mu, mevsimsel grip mi?

Fotoğraf: Pixabay
Fotoğraf: Pixabay

Solunum yolu enfeksiyonları mevsiminin geldiğini ve bu dönemde ekstra dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, vatandaşları mevsimsel grip veya Kovid-19 ayrımını yapmaya uğraşmak yerine şikayetlerinin artması halinde vakit kaybetmeden bir hekime başvurmaları konusunda uyardı.
Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, solunum yolu enfeksiyonları mevsiminin gelmesi ile birlikte insanların ‘mevsimsel grip mi yoksa Kovid-19 mu oldum‘ sorularının arttığını, bu iki hastalığın ancak sağlık kuruluşlarında uygulanacak testler sayesinde ayırt edilebileceğini belirtti. Bununla birlikte iki hastalığın da damlacık yolu ile bulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Ünal, maske kullanımının iki virüsü de aynı anda engelleyebileceğini vurguladı.

“Kovid-19 mu mevsimsel grip mi oldum ayrımını yapmaya uğraşmak çok gerekli olmayabilir”
Kovid-19 enfeksiyonu ortaya çıkmadan önce grip ve nezle arasındaki farkların merak edildiğini ama bu sene özel olarak bu iki hastalığın arasına Kovid-19'un da dahil olduğunu belirten Prof. Dr. Serhat Ünal, “Kovid-19, bilindiği üzere halsizlik, bitkinlik, boğaz ağrısı, kas ağrısı, yüksek ateş bulgularıyla seyreden ve mevsimsel gribe çok benzeyen bir tabloya neden olan, bir solunum yolu viral enfeksiyonudur. Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları meydana getirmektedir. Bu nedenle bu ikisinin ayrımı hakikaten önemli olabilir. Ancak bu mevsimde nedeni grip de olsa Kovid-19 da olsa, yüksek ateş, kas ağrısı, halsizlik, bitkinlik, boğaz ağrısı olduğu zaman, bunun nezleden (soğuk algınlığı) ayırt edilmesi, hatta ikisinin birden nezleden ayırt edilebilmesi söz konusudur. Özellikle kas ağrısı, boğaz ağrısı, ateş çok belirgin ise mutlaka hekime başvurmaları gerektiğinin altını çizelim. Kovid-19 mu grip mi oldum ayrımını yapmaya uğraşmak çok gerekli olmayabilir. Çünkü ikisi de zaten hekime başvurmayı gerektirebilir. İkisini klinik olarak da ayırt etmek zaten pek mümkün de olmayabilir. Kovid-19'a özel olan tat alma, koku alma hislerinde azalma gibi bazı semptomlar var. Ancak bunlar bütün solunum yolu enfeksiyonlarında bir miktar görülebileceği için şiddetine göre ayırmak da pek mümkün olmayabilir. Bu Sağlık kuruluşlarında her iki virüse de özel testlerin yapılması ile ancak ayırt edilebilmektedir” açıklamalarında bulundu.

“İkisini birbirinden ayırt etmek pek mümkün değil”
Mevsimsel grip ile Kovid-19'un benzer belirtiler gösterdiğini ve bu nedenle de ayrımının ancak klinik testler ile yapılabileceğini belirten Prof. Dr. Ünal, “Özetleyecek olursak, solunum yolu enfeksiyonları mevsiminde nezle, grip ya da Kovid-19 olabilir. Nezle yani soğuk algınlığı daha hafif bir tablodur, ateş ,kas ağrısı gibi belirtiler çok belirgin değildir. Hapşırma, burun akıntısı, gözlerde sulanma daha belirgindir. Nefes darlığı yoktur. Buna karşılık mevsimsel gripte ve Kovid-19'da halsizlik, bitkinlik, boğaz ağrısı, kas ağrısı daha belirgindir. Ateş daha çok şiddetlidir. Kovid-19'da bunlara ilave olarak koku ve tat almada bir miktar azalma meydana gelebilir. Her ikisinin de ilave olarak karın ağrısı ve ishal gibi semptomları olabilir. O yüzden bu ikisini birbirinden ayırt etmek pek mümkün değil. İlave testler yapılarak ayırt edilebileceklerini söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

“Korona virüse karşı korunduğumuzda otomatik olarak gribe karşı da korunacağız”
Kovid-19 ve grip enfeksiyonlarının ikisinin de damlacık yolu ile bulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Ünal, “Griple ilgili bu seneye ait olmak üzere bir iyi haber verilebilir. Kovid-19 salgını devam ettiği için hepimiz maske, mesafe ve el hijyeni kurallarına uymak zorundayız. Grip ile Kovid-19 birbirine çok benzer şekilde damlacık yoluyla bulaştığı için bir kişi korona virüse karşı korunur ve bu tedbirleri alırsa doğrudan influenzaya (grip) karşı da korunmuş olur. Böyle olunca da tabi beklenen grip vakalarının önceki yıllara oranla az olmasıdır. O nedenle korona virüse karşı tedbirleri almışsak gribe karşı da korunmuş sayılabiliriz. Böyle olunca da tabii beklenen grip vakalarının az olması gerekir ve hakikaten Güney Yarımküre'de kışken, solunum yolu enfeksiyonları mevsiminde geçen yıllara göre grip sayısı daha düşük. Yüzde 50-60 oranında düşüş tespit edildi. O nedenle bir iyi haber bu sene korona virüse karşı korunduğumuzda otomatik olarak gribe karşı da korunacağımız için gribin daha düşük olmasını bekliyoruz” diye konuştu.

“Grip aşıları yeni tanımlanan risk gruplarına göre yapılacak”
Grip aşılarının Sağlık Bakanlığı tarafından Kovid-19 kapsamında yeni tanımlanan risk gruplarına uygulanacağını belirten Ünal, “Grip aşısının geçen senelerde olduğu gibi riskli gruplara yapılması planlanmıştır. Riskli grupların tanımı Sağlık Bakanlığı tarafından Kovid-19 salgınına özel yeniden oluşturulmuştur. O tanımlamalara göre gerekli görülen kişilere grip aşıları yapılacaktır. Ama tekrar söylüyorum, yeni tanımlanan risk gruplarına göre. İki hastalıkta de benzer şekilde bulaştığı için bir kişiye Kovid-19 ve grip beraber bulaşabilir mi, evet bulaşabilir. İkisi beraber ise benzer hastalık yaptıkları için tabloyu bir miktar ağırlaştırmaları beklenebilir” ifadelerini kullandı.



Rus istihbaratı Telegram operasyonunu hızlandırdı: Çocukları devşiriyorlar

Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)
Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)
TT

Rus istihbaratı Telegram operasyonunu hızlandırdı: Çocukları devşiriyorlar

Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)
Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)

Rusya, sabotaj ve saldırı eylemleri için Telegram üzerinden Ukraynalı gençleri devşirme faaliyetlerini hızlandırdı. 

Ukrayna'nın iç güvenlik teşkilatı Ukrayna Güvenlik Servisi'nin (SBU) verilerine göre Rusya, son iki yılda en az 800 Ukraynalı genci Telegram üzerinden işe aldı. Bunlardan yaklaşık 200'ünün 18 yaş altı olduğu iddia ediliyor. 

Ukraynalı siber güvenlik uzmanı Anastasya Apetik, Rus istihbaratının 9 ya da 10 yaşlarında çocukları bile kendi tarafına çektiğini savunuyor. 

Ukrayna Ulusal Polisi Yardımcı Direktörü Andriy Nebitov, Kremlin'in özellikle savunmasız çocukları manipüle etmeye çalıştığını ileri sürerek şunları söylüyor.

Çocuklar eylemlerinin sonuçlarını her zaman tam olarak anlayamayabilir. Düşman, ev kimyasallarından patlayıcılar yapıp bunları askerlik şubeleri veya polis karakolları gibi noktalara yerleştirmeleri için çocukları kullanmaktan utanmıyor.

SBU devşirme çalışmalarının çoğunlukla Rus girişimci Pavel Durov'un CEO'su olduğu Telegram üzerinden gerçekleştirildiğini bildiriyor. Buna ek olarak TikTok ve çeşitli oyun platformlarında da benzer faaliyetler yürütüldüğü belirtiliyor.

BBC'nin incelediği Telegram kanallarında açıkça Rusya yanlısı mesajlar paylaşılmadığına dikkat çekiliyor. Bunun yerine Ukrayna'daki yolsuzluk iddialarına veya askere alım sürecine dair olumsuz gönderiler paylaşıldığı aktarılıyor. 

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı, sözkonusu hesaplardan bazılarıyla iletişime geçti. Haberde, çeşitli kundaklama ve saldırı eylemleri için banka havalesi ya da kripto parayla ödeme teklif edildiği yazılıyor. 

Bir postane kundaklama eylemi için 1500 dolar, bankaya saldırı içinse 3 bin dolar teklif edildiği aktarılıyor. Hesaplardan gönderilen mesajlarda kullanıcılara molotofkokteyliyle saldırı düzenleme talimatı verildiği belirtiliyor. 

Bunlara ek olarak iş arayan Ukraynalı vatandaşlara bile sabotaj için para teklif ediliyor. 

SBU, mevzubahis hesapların Rus istihbaratı tarafından kontrol edildiğini savunurken, BBC bunun bağımsız olarak doğrulanamadığını yazıyor. 

Londra'daki Rus Büyükelçiliği'nden kamu yayımcısına gönderilen açıklamada, bu faaliyetleri yürüten tarafın Ukrayna istihbaratı olduğu öne sürüldü: 

Bahsettiğiniz uygulamalar Ukrayna istihbaratının bilindik eylemleri haline geldi. Özellikle çocuklar dahil sivilleri; belirli kişileri, binaları veya araçları kundaklayıp bombalamaları ya da sabotaj eylemleri düzenlemeleri için işe alıyorlar.

Ukrayna, başta kritik altyapı ve savunma birimlerindekiler olmak üzere kamu çalışanlarının resmi cihazlarda Telegram kullanmasını geçen yıl yasaklamıştı. 

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Malezya'da tartışma yeniden alevlendi: Doğru zaman diliminde miyiz?

Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
TT

Malezya'da tartışma yeniden alevlendi: Doğru zaman diliminde miyiz?

Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)

Malezyalı bakan Tengku Zafrul Aziz'in Sabah'ta erken sabah koşusunun keyfini çıkardığına dair sosyal medya paylaşımı, Güneydoğu Asya ülkesinin "yanlış" zaman diliminde olup olmadığı tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Kuala Lumpur ve Singapur, Bangkok ve Cakarta'yla hemen hemen aynı boylamda yer alsa da doğudaki Manila şehriyle aynı hizada oldukları için bir saat ilerideler. GMT+8'e yapılan bu yapay geçiş, Malezya yarımadasında gün doğumunu sabah 7 civarına, yani Jakarta'da sabah 5.30'dan veya Manila'da sabah 6'dan çok daha sonraya kaydırıyor; zira yerel saat güneşin konumunu daha yakından takip ediyor. Eleştirmenler, bunun sabah gün ışığını sınırladığını ve sirkadiyen ritmi bozduğunu savunuyor.

Hevesli bir koşucu olan Aziz, Kota Kinabalu'daki daha erken gün doğumunun, sabah 8.30'daki randevusundan önce sabah koşusunu araya sıkıştırmasını sağladığını söyleyerek bu tezatı vurguladı.

Kota Kinabalu, Borneo'daki Sabah eyaletinin başkenti.

Malezya Yarımadası, Güneydoğu Asya anakarasında; Sabah ve Sarawak, Güney Çin Denizi'nin karşısındaki Borneo adasında yer alıyor.

Ticaret ve Sanayi Bakanı, X'te paylaştığı gönderide, "Bugün KK'de birçok koşucuyla karşılaştım! Enerji! Sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmeye devam edelim" dedi.

Paylaşımı, Tayland ve Endonezya'nın batısında uygulanan saat dilimi olan GMT+7'ye dönülmesi çağrısında bulunan çok sayıda tepki aldı.

Birçok kişi, Malezya Yarımadası'nda yaşayanların erken gün ışığının tadını çıkarma şansından "mahrum bırakıldığını" ve geç gün doğumunun onları doğal vücut ritimleriyle uyumsuz kıldığını savundu.

Malezya Yarımadası, II. Dünya Savaşı'ndan sonra GMT+7.30'daydı ancak 31 Aralık 1981'de dönemin başbakanı Mahathir Mohamad, yarımadayı Sabah ve Saravak'la hizalamak için saatleri 30 dakika ileri aldı.

Singapur da yolcuları ve işletmeleri gereksiz aksaklıklardan korumak istediğini söyleyerek aynı şeyi yapmıştı.

dfyh
Eski lider Mahathir Mohamad, Malezya'yı GMT+8 saat dilimine geçirmişti ​​(AP)

X'te faal olan niş bir grup, Malezya'yı yıllardır saatleri geri almaya çağırıyor ve sabahları daha fazla güneş ışığının diyabet ve obezite gibi sağlık sorunlarıyla mücadeleye yardımcı olabileceğini savunuyor.

Öneri Mart 2024'te parlamentoda yeniden gündeme geldiğinde, hükümet sağlık iddialarını kabul etse de saat diliminin değiştirilmesinin önemli ekonomik sonuçlar doğuracağını savunmuştu.

Dönemin Yatırım, Ticaret ve Sanayi Bakanı Liew Chin Tong, "Hükümet 1981'de kararlaştırılandan sapmaya istekli değil" demişti.

Gönderiye yorum yapanlardan bazıları, Aziz'in paylaşımına değişiklik çağrısında bulunarak yanıt verdi. Biri, Malezya yarımadasına atıfta bulunarak "Semenanjung'a GMT +7'yi GERİ GETİRİN!!" diye yazdı.

Independent Türkçe 


Günde sadece iki sigara bile ölüm riskini yüzde 60 artırıyor

Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
TT

Günde sadece iki sigara bile ölüm riskini yüzde 60 artırıyor

Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)

Bilim insanları günde sadece birkaç tane sigara içmenin bile kalp hastalığı ve ölüm riskini ciddi derecede artırdığını tespit etti.

Tütün kullanımının kalp sorunları ve kanser gibi hastalıklarla yakından ilişkili olduğu geniş çapta biliniyor. 

Bazıları alışkanlıklarını tamamen bırakmasa da sigara tüketimlerini azaltarak bu riskleri düşürmeye çalışıyor. 

Johns Hopkins Ciccarone Kardiyovasküler Hastalık Önleme Merkezi'nden bilim insanları, bu azaltmanın gerçekte ne kadar etki ettiğini araştırdı. 

Araştırmacılar uzun vadeli 22 çalışmayı analiz ederek toplamda ABD'den 320 bin yetişkinin 20 yıllık sağlık verisini inceledi.

Bu süre zarfında çalışmalarda kalp krizi, felç ve kalp yetmezliği gibi 54 bin kardiyovasküler olay ve 125 binden fazla ölüm kaydedildi.

Bulguları hakemli dergi PLOS Medicine'da 18 Kasım Salı günü yayımlanan çalışmada, günde 2-5 sigara içenlerin herhangi bir nedene bağlı ölüm riski, hiç içmemiş olanlardan yüzde 60 daha yüksek çıktı. 

Ayrıca bu grubun kalp-damar hastalığına yakalanma ihtimali de yüzde 50 daha fazlaydı.

Günde 11-15 sigara içmenin, kalp-damar hastalığı riskini yüzde 84; tüm nedenlere bağlı ölüm riskini ise yaklaşık iki kat artırdığı belirlendi.

Ayrıca sigarayı bırakmanın kalp sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin hızla ortaya çıktığı saptandı. Ancak risklerin, hiç içmemiş kişilerle aynı seviyeye inmesinin 30 yılı bulabildiği saptandı.

Makalenin yazarlarından Michael Blaha "Az miktarda sigara içmek (günde 2-5 sigara) çalışmada incelenen tüm risklerde artışla ilişkilendirildi" diyerek ekliyor:

Az miktarda sigaranın bile ne kadar zararlı olduğunu ve erken bırakmanın uzun vadeli kalp sağlığı üzerindeki inanılmaz önemini görünce biz bile şaşırdık.

Sigara kullanımı üzerine yapılan en kapsamlı çalışmalardan olan bu araştırma, tütün kullanımını olabildiğince erken ve tamamen bırakmanın önemini vurguluyor. 

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor:

Sigarayı mümkün olan en erken yaşta bırakmak şart çünkü bırakıldıktan sonra geçen sürenin etkisi, uzun süre düşük miktarda sigaraya maruz kalmaktan çok daha belirleyici.

Independent Türkçe, Medical News, SciTechDaily, PLOS Medicine