İran’dan ABD yaptırımlarını aşmak için petrol karşılığı mal takası önerisi

İran Petrol Bakanı Zengene, çarşamba günü Bakanlar Kurulu toplantısında konuşurken yanında Çalışma ve Sosyal Refah Bakanı Şeriatmedari görülüyor (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Petrol Bakanı Zengene, çarşamba günü Bakanlar Kurulu toplantısında konuşurken yanında Çalışma ve Sosyal Refah Bakanı Şeriatmedari görülüyor (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

İran’dan ABD yaptırımlarını aşmak için petrol karşılığı mal takası önerisi

İran Petrol Bakanı Zengene, çarşamba günü Bakanlar Kurulu toplantısında konuşurken yanında Çalışma ve Sosyal Refah Bakanı Şeriatmedari görülüyor (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Petrol Bakanı Zengene, çarşamba günü Bakanlar Kurulu toplantısında konuşurken yanında Çalışma ve Sosyal Refah Bakanı Şeriatmedari görülüyor (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran hükümeti, ABD’nin, petrol satışlarına uyguladığı yaptırımları ve dolarla ticaret yapmasına yönelik engellemelerini atlatma konusunda yeni aşamaya geçerek petrol karşılığında mal takas etme önerisinde bulundu.
İran ekonomisi, ABD'nin İran’ın bankacılık ağına uyguladığı yaptırımları sıkılaştırmasının ardından hükümetin acil önlemler alması sonrası son iki hafta içinde para birimi riyaldeki düşüş nedeniyle büyük zarar gördü. İran bir yandan Japonya, Irak ve Güney Kore'den dondurulmuş mal varlıklarının iadesi için diplomatik faaliyetlerde bulunurken bir yandan piyasalara günlük 50 ila 75 milyon dolar nakit pompalıyor. Piyasalarda yaşanan bu dalgalanma yeni bir fiyat yükselişini tetiklerken insülin gibi ilaçlar da dahil olmak üzere temel ürünler piyasadan bir bir çekiliyor.
İran hükümetinin, son zamanlarda petrolü borsaya arz ederek ön satış yapma fikri, ekonomistlerin uyarılarının ardından başarısız olurken İran Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene, geçtiğimiz perşembe günü, ABD yaptırımlarına rağmen İran’ın petrol satmasını sağlamak için yeni bir plan açıkladı. Zengene, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ile İran’ın bölgesel davranışlarını değiştirmek ve mevcut nükleer anlaşma yerine daha kapsamlı bir anlaşmaya varmak için izlediği azami baskı stratejisinin bir parçası olarak yeniden uygulanan ABD yaptırımlarından etkilenen dış ticareti canlandırmak için Petrol Bakanlığı ile Merkez Bankası arasında petrol karşılığında mal takası için ortak bir planın yürürlüğe girmesini onayladığını duyurdu.
Zanganeh, Sanayi ve Tarım bakanlarının yanı sıra Merkez Bankası Başkanı ile yaptığı ortak toplantının ardından ‘takasın, yaptırımlarla mücadele ve ülkelerle dış ticaretin büyümesinin klasik yöntemlerinden biri’ olduğuna dair inancını dile getirdi. Merkez Bankası Başkanı Abdunnasır Himmeti ise ABD’nin, mevcut koşullar altında, İran’ın finans ve bankacılık sektörlerini engellemek için tüm kararları aldığını, bu yüzden takasın, İran ekonomisi önündeki düğümü çözebileceğini söyledi. Himmeti, ülkesinin dış ticaret alanında ‘büyük bir değişime’ şahit olmasını beklediğini ifade etti. Geçtiğimiz aylarda Çin, Venezuela ve Suriye’nin isimleri, İran'ın petrol yaptırımlarını atlatma girişimleriyle ilişkilendirilse de Petrol Bakanı Zengene ve Merkez Bankası Başkanı, petrolü mal ile takas etmek isteyen ülkeleri açıklamadılar. Himmeti, cuma günü, Merkez Bankası’nın petrol ve petrol ürünleri fiyatlarındaki düşüşe rağmen son yedi ayda 18,5 milyar dolar tasarruf ettiğini söyledi.
Himmeti, ‘petrol dışı mallara ek olarak ham petrol ve türevleri ihracatı için çeşitli yolları olduğundan’ ve  ‘nakit rezervi ile ilgili koşulların iyileştiğinden’ bahsederken yaptırımların petrol satışları üzerindeki etkisini ve ABD’nin İran ekonomisine yönelik yeni yaptırımlarını küçümseyerek, İran’ın içinde bulunduğu ekonomik kriz çerçevesinde döviz stokundaki iyileşme olduğu konusunda piyasalara güven vermeye çalıştı. Himmeti, dış ticaretin büyümesiyle ve yerli üretim imkânlarının kullanılmasıyla, petrol karşılığında temel ürünlerin takasının artacağını’ söyledi. Himmeti ayrıca Sanayi Bakanlığı’nın da dış ticaretten sorumlu olmasından ötürü fabrikaların ham madde ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli ithalatlar üzerinde çalıştığını sözlerine ekledi.
İran, takas planını, silah ambargosunun kaldırılmasının ardından temel ihtiyaçlarına göre silah satın alabileceğini açıklamasının üzerinden bir haftadan kısa bir süre geçtikten sonra duyurdu. Nükleer anlaşmayı destekleyen Avrupalı ​​çevreler, ABD’nin silah ambargosunun kaldırılması karşıtı tutumunun öneminin yanı sıra Tahran'ın ekonomik sorunlar yaşarken silah satın alma anlaşmaları yapma şansını da azaltmaya çalıştı.
İran’ın ABD yaptırımları ve ekonomik krizin üstesinden gelmek için petrol karşılığında silah satın almaya başvuracağı varsayımı, aylar önce öne sürülen hipotezlerden biriydi.
Bu arada Mali Eylem İzleme Grubu (FATF) cuma günü, İran ve Kuzey Kore'nin küresel finans sistemi için en tehlikeli ülkeler listesinde kalmaya devam edeceklerini duyurdu.
ABD Hazine Bakanlığı’ndan cuma günü yapılan açıklamada, FATF’nin, ABD ve BM yaptırımlarını atlatmayı ve kitle imha silahlarının yayılmasını hedefleyen fonların izlenmesini güçlendirmek amacıyla kriterlerini değiştirmeyi kabul ettiğini söyledi. Bakanlık, FATF’nin geçtiğimiz hafta yaptığı toplantıda yeni kriterleri onayladığını ve bu tür silahların yayılmasını engellemek için küresel tepkiyi güçlendireceğini söyledi.
Bakanlık açıklamasında ayrıca, “Kuzey Kore ve İran, ABD ve BM yaptırımlarından kaçınmak ve ‘tehlikeli amaçlarını’ sürdürmelerine yarayacak fon akışını sağlamak için FATF üyesi pek çok ülkede kurulmuş paravan şirketler de dahil olmak üzere karmaşık mali ağlara sahip” ifadeleri yer aldı.
Öte yandan İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın İran'ın yarı resmi haber ajansı Fars’ın haberine göre İran-Irak Ticaret Odası Başkanı Yahya İshak, doların 300 bin riyalin üzerine çıkarmasını, ‘kullanılmamış altın bir fırsat’ olarak niteledi. İshak, ülkede para yönetimiyle ilgili bir değişiklik yapılması çağrısında bulundu.
İranlı yetkili açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“İhracat kaynaklarının ülke ekonomisine geri döndürülmesine ihtiyaç duyulmasına rağmen, Merkez Bankası’nın ihracat kaynaklarını kontrol etme ve yönetme yöntemi, sadece etkin bir döviz yönetimiyle sınırlı olmamalıdır. Planların mevcut ekonomik gerçeklere dayandırılması da gerekir.”
İshak, ihracat kaynaklarını yönetme kriterinin ‘bu ürünlerin yönetimi ve ithalatı çerçevesinde değil, ekonomi üzerindeki etkileri’ bağlamında olması çağrısında bulundu.
Kötüleşen ekonomik durum, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile muhalifleri muhafazakarlar ve iktidardaki ortakları arasında, dış politikanın gereklilikleri ve ülke yönetimi konusunda yeniden ortaya çıkan bölünmenin ana nedeniydi.
Bu arada Cumhurbaşkanı Ruhani, tarihte Şiilerin ikinci imamı Hasan bin Ali'nin Muaviye bin Ebî Sufyan'la yaptığı barışı hatırlatarak ABD ile müzakere masasına dönme olasılığına dair küçük bir imada bulundu.
Ruhani göreve geldiği günden bu yana, sorgulanması yönündeki çağrılar da dahil olmak üzere daha önce eşi-benzeri görülmemiş eleştirilere maruz kaldı. Dahası, İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politikalar Komisyonu Başkanı Mücteba Zünnur, Ruhani için idam çağrısında bulundu.
Diğer yandan İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, cumartesi günü bazı eleştirileri ‘saldırgan’ ve ‘yanlış’ olarak nitelendirerek Cumhurbaşkanı ile muhalifleri arasındaki çatışmayı sonlandırdı.
İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Mahmud Vaizi, Hamaney’in desteğinin ‘hükümet ile tüm siyasi taraflar arasındaki son söz olması’ çağrısında bulundu.
Ülkenin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını krizi ve daha önce eşi-benzeri görülmemiş yaptırımlarla karşı karşıya olduğu bir zamanda, kamuoyunun ‘faydasız meselelerle’ meşgul edilmemesi uyarısında bulunan Vaizi, ‘halihazırda var olan tehlikeli durumları en az zararla’ atlatmanın yanı sıra ‘birlik ve uyumu korumanın’ önemine dikkati çekti.



Türkiye: Kürt güçleri Suriye hükümetinin komutası altında olmalı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Türkiye: Kürt güçleri Suriye hükümetinin komutası altında olmalı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bugün yaptığı açıklamada, kuzeydoğu Suriye’nin büyük bölümünü kontrol eden Kürt güçlerinin, Suriye ile tüm sınır kapılarının açılmasından önce Şam yönetiminin kontrolüne tabi olması gerektiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın TRT’den aktardığı habere göre Fidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 2026 yılı Dışişleri Bakanlığı bütçesinin sunumunun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, Türkiye’nin prensip olarak Suriye ile tüm sınır kapılarını açma niyetinde olduğunu belirtti. Ancak kapıların açılabilmesi için 10 Mart anlaşmasının tamamlanması gerektiğini vurguladı.

Fidan, 10 Mart’ta Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile imzaladığı ve Kürtlerin liderliğindeki güçlerin tüm sivil ve askeri kurumlarını Suriye devlet yapısına entegre etmeyi kabul ettiği anlaşmayı hatırlattı.

Fidan, “Bizim politika olarak bütün sınır kapılarını açmaya niyetimiz var. Fakat Suriye'de, özellikle Nusaybin mücavirindeki sınır kapılarının açılabilmesi için 10 Mart mutabakatı ile ilgili sürecin tamamlanması ve merkezi hükümetin bir noktaya gelmesi lazım” dedi.

Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)

Fidan, SDG’nin 2014’te DEAŞ’ın Suriye ve Irak’ın geniş bölgelerini ele geçirmesinin ardından ABD ile ortak mücadele yürütmesine rağmen, Şam ile yapılan anlaşmaları uygulama konusunda hiçbir hazırlık göstermediğini belirtti.

Türkiye, SDG ve YPG’yi, Ankara tarafından ‘terör örgütü’ olarak tanımlanan PKK’nın bir uzantısı olarak görüyor.

İsrail'in Gazze'deki ihlalleri

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’i Gazze’deki ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, ülkenin barışı korumaya hazır olmadığını söyledi.

Türkiye, Mısır, Katar ve ABD ile birlikte ekim ayında Şarm eş-Şeyh’te imzalanan barış anlaşmasının taraflarından biriydi; anlaşmanın amacı Gazze Şeridi’ndeki savaşı sona erdirmekti.

Fidan, Türkiye’nin anlaşmanın garantörü olarak rolünü sürdürmesinin, barışın devamına bağlı olduğunu ifade etti.

Fidan, “Bu aşamada teknik ve hukuki açıdan garantör ülke değiliz ve başka bir garantör ülke de yok. Ancak gelecekteki anlaşmalar bunu gerektirirse Türkiye bu görevi üstlenecektir” dedi.

Fidan ayrıca, “Biz bir garantörmüşüz gibi sorumluluk yüklenmeye, iş birliklerini ilerletmeye, anlaşmalar yapmaya, açıkta ve kapalıda çalışmaya her zaman için hazırız ve buna da devam ediyoruz” ifadesini kullandı.


Entegrasyon anlaşmasının uygulanması için son tarih yaklaşırken, Türkiye ve Suriye SDG'ye karşı askerî harekât hazırlığı mı yapıyor?

Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)
Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Entegrasyon anlaşmasının uygulanması için son tarih yaklaşırken, Türkiye ve Suriye SDG'ye karşı askerî harekât hazırlığı mı yapıyor?

Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)
Münbiç'e giden Türk askeri ikmal konvoylarından biri (8 Aralık'ta Türk televizyon kanallarında yayınlanan bir videodan alınan ekran görüntüsü)

Türkiye ve Suriye ordularının, temas hatları ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde bulunan bölgelerdeki saha hareketliliği, SDG’nin 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını aralık sonuna kadar uygulamaması halinde ortak bir askeri operasyon için hazırlık ve teyakkuz mesajı verdi.

Son iki gün içinde Türk medyası, Halep’in kuzeydoğusundaki Münbiç’e ilerleyen askeri ikmal konvoylarının görüntülerini paylaştı. Aynı dönemde Suriye ordusu da Deyrizor’a yoğun takviye birlikler gönderdi.

Bu hareketlilik, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Levent Ergün’ün geçtiğimiz cuma ve cumartesi günleri Şam’ı ziyaret etmesiyle eş zamanlı gerçekleşti. Heyet, ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Ali Nurettin Nasan ile görüştü.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 5 Aralık'ta Şam'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile bir araya geldi. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 5 Aralık'ta Şam'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile bir araya geldi. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)

Bayraktaroğlu, Türkiye-Suriye Ortak Harekât Merkezi’ni ziyaret etti ve 8 Aralık Hürriyet Günü kutlamaları kapsamında düzenlenen Suriye Devrimi askeri sergisini gezdi.

Türk askeri konvoyları

Türk askeri konvoyları, Afrin, Resulayn ve Halep’in kuzeyi olmak üzere üç ayrı güzergâhtan Suriye’ye giriş yaptı. Bazı görüntülerde konvoyların Münbiç Sınır Kapısı’na doğru ilerlediği görüldü.

Şarku'l Avsat'ın yerel kaynaklardan edindiği bilgiye göre bir Türk askeri konvoyu Halep bölgesine Deyr el-Belut Sınır Kapısı’ndan giriş yaptı. Başka bir konvoy ise pazar gecesi Advaniye Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye geçti. Harekât hazırlıkları özellikle Halep’in kuzeyi ve Münbiç çevresinde yoğunlaştı.

Buna paralel olarak Suriye ordusu da Deyrizor bölgesine yeni takviyeler konuşlandırmaya başladı. Bu takviyeler arasında topçu sistemleri ve insansız hava araçları (İHA) yer alıyor.

Raporlara göre, bu takviyeler ağırlıklı olarak 86. Tümen mensuplarından oluşuyor ve batı Deyrizor kırsalındaki çeşitli mevzilere yönlendiriliyor.

8 Aralık'ta Deyrizor'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında Suriye ordu birlikleri (X)8 Aralık'ta Deyrizor'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında Suriye ordu birlikleri (X)

Hükümete yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesine dün yansıyan habere göre askeri kaynaklar, Türk ordusunun sınır boyunca üç ayrı noktada konuşlandığını ve Münbiç, Kamışlı, Aynel Arap, Resulayn, Tel Abyad ile Halep-Lazkiye uluslararası yolu (M4) boyunca sıkı önlemler alındığını bildirdi.

Haberde ayrıca, Suriye ordusunun Deyrizor cepheleri, Tişrin Barajı, Karakozak Köprüsü, Tabka, Ayn İsa ve Rakka’da çok sayıda gözetleme uçağı, İHA ve teknik ekipman konuşlandırdığı belirtildi. İleri mevziler ve tüm savaş birimleri için de pozisyon dağılımları gerçekleştirildi.

Suriye ordusunda hazırlıklar

Gazete, ismini belirtmediği güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Suriye ordusunun SDG’nin yeniden yapılandırma için belirlenen son tarihe yaklaşmasıyla birlikte geniş çaplı bir operasyona hazırlandığını aktardı. Kaynaklara göre, operasyon kapsamında 7 tümen ve 80 bin asker konuşlandırılacak; gelişmelere göre bu sayının artırılması planlanıyor. Ayrıca İHA’lar, helikopterler ve savaş uçakları, ordunun ağır silah envanterini destekleyecek.

Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)Suriye'nin kuzeydoğusundaki SDG milisleri (AFP)

Deyrizor, Türkiye’nin Suriye’de PKK’nın uzantısı olarak gördüğü SDG’nin kontrolündeki bölgelerden biri olarak öne çıkıyor. Haberlere göre, bu bölgede Arap aşiretleri ile Şam yönetimi iş birliği yapacak ve SDG’nin hakimiyeti kademeli olarak azaltılacak.

Türkiye gazetesi, Suriye Aşiretler ve Kabileler Yüksek Konseyi Başkanı Şeyh Mudar Hammad el-Esad’ın açıklamalarına yer verdi. Esad, SDG lideri Mazlum Abdi’nin ‘100 bin savaşçıya sahip oldukları’ iddiasının doğru olmadığını belirterek, SDG içinde en az 20 bin Arap savaşçının, bölgede ilk çatışma başladığında Suriye devletine katılacağını ve SDG yönetiminin bu durumu bildiğini söyledi.

Esad ayrıca, SDG’nin kontrolündeki bölgelerde 8 Aralık kutlamalarını yasakladığını, bu kararın, kutlamaların halk arasında bir isyana dönüşmesinden çekinildiği için alındığını ifade etti.

Entegrasyon anlaşmasının uygulanması yönünde baskı

Türkiye’deki sosyal medya platformlarında, Türk ordusunun, SDG’nin 10 Mart anlaşmasını uyguladığını ilan etmemesi halinde Suriye ordusuyla ortak şekilde başlatılacak bir operasyon hazırlığı kapsamında çok sayıda sahra hastanesi kurduğuna dair iddialar dolaşıma girdi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi, SDG'nin Suriye devlet kurumlarına entegre edilmesine yönelik anlaşmanın imza töreninde, 10 Mart 2025 (EPA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi, SDG'nin Suriye devlet kurumlarına entegre edilmesine yönelik anlaşmanın imza töreninde, 10 Mart 2025 (EPA)

Bu saha hareketleri, SDG üzerinde baskı kurmayı ve diplomatik temaslarla örgütün kendi kendini feshedip Suriye ordusuna entegre olmasını sağlamayı amaçlayan hazırlık operasyonu olarak yorumlandı.

Buna karşın Savunma Bakanlığı kaynakları, Cumhuriyet gazetesine son hareketliliğin ‘sadece rutin bir faaliyet’ olduğunu belirtti.

Öte yandan, raporlara göre Suriye Savunma Bakanlığı, cumartesi günü SDG’ye gönderdiği revize edilmiş bir teklif ile örgütün tamamen Suriye ordusuna tabi kılınmasını talep etti.

Türkiye ve Suriye genelkurmay başkanları, Şam'daki Ortak Harekât Merkezi’ni ziyaret etti. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)Türkiye ve Suriye genelkurmay başkanları, Şam'daki Ortak Harekât Merkezi’ni ziyaret etti. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin resmi X hesabı)

Türkiye, SDG’nin tamamen feshedilmesini ve örgüt içindeki yabancı unsurların Suriye topraklarından çıkarılmasını talep ediyor.

SDG’nin Kuzey Tugayı Komutanı Ebu Ömer el-İdlibi, Kürt medya organlarına yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar sahada tehlike sinyali veren bir gelişme kaydedilmedi. Çoğu paylaşılan bilgi medya savaşı ve korku yayma çabasıdır. Sahadaki gerçek durum, bu abartıları yansıtmıyor” ifadelerini kullandı.


Avrupa Konseyi Başkanı, İrlanda'daki insansız hava aracı uçuşlarının arkasında Moskova'nın olduğunu iddia etti

Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)
Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)
TT

Avrupa Konseyi Başkanı, İrlanda'daki insansız hava aracı uçuşlarının arkasında Moskova'nın olduğunu iddia etti

Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)
Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa (AFP)

Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, dün yaptığı açıklamada, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin aralık ayındaki resmi ziyareti için İrlanda'ya gelen uçağında görülen insansız hava araçlarının arkasında Rusya'nın olduğunu iddia etti.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Costa, İrlanda Başbakanı Micheál Martin ile düzenlediği ortak basın toplantısında şunları söyledi: "Ne yazık ki, geçen hafta Dublin'de yaşananlar, Rusya'nın Avrupa topraklarındaki saldırı ve tehditlerinin bir başka örneğidir."

Martin bu görüşü destekleyerek, Rus büyükelçisinin ülkesinin olaya karışmadığı yönündeki inkârını reddetti.

Irish Times, Rus büyükelçiliğinden yapılan bir açıklamayı aktararak, olayı Rusya'nın müdahalesi olarak gösterme girişimlerini kesin bir dille reddettiğini ve bu tür iddialar için hiçbir dayanak olmadığını belirtti.

İrlanda Başbakanı şunları söyledi: “Rus büyükelçisiyle aynı fikirde değilim. Aynı büyükelçinin 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etme niyetinde olmadığını bize temin ettiğini hatırlatmak isterim ve olayların nasıl sonuçlandığını gördük.”

Martin sözlerine şöyle devam etti: “Antonio'nun da söylediği gibi, insansız hava aracı olayı, diğer Avrupa ülkelerinde meydana gelen benzer olaylar dizisinin bir parçasıdır diye düşünüyorum.”

İrlanda polisi cuma günü insansız hava aracı saldırısıyla ilgili soruşturma başlattığını duyurdu.

Olayı ilk duyuran İrlanda'nın günlük gazetesi The Journal, olayın 1 Aralık'ta yerel saatle 23:00 civarında, Zelenskiy'nin uçağı Dublin Havalimanı'na iniş yapmak üzereyken meydana geldiğini belirtti.

Ziyaret nedeniyle oluşturulan uçuşa yasak bölgeye, planlanan uçuş rotalarını izleyen birkaç insansız hava aracı girdi; uçak ise planlanandan biraz daha erken gelmişti.

Son haftalarda Avrupa'daki hassas tesisler üzerinde insansız hava aracı uçuşları birkaç kez rapor edildi ve politikacılar bu operasyonların arkasında Rusya'nın olduğunu iddia etti.