Pompeo: Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik muamelesi 'din özgürlüğüne en büyük tehdit'https://turkish.aawsat.com/home/article/2593311/pompeo-%C3%A7inin-uygur-m%C3%BCsl%C3%BCmanlar%C4%B1na-y%C3%B6nelik-muamelesi-din-%C3%B6zg%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BCne-en-b%C3%BCy%C3%BCk
Pompeo: Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik muamelesi 'din özgürlüğüne en büyük tehdit'
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Endonezya'yada (EPA)
Cakarta/Şarku’l Avsat
TT
TT
Pompeo: Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik muamelesi 'din özgürlüğüne en büyük tehdit'
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Endonezya'yada (EPA)
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik muamelesini din özgürlüğüne yönelik en büyük tehdit olarak nitelendirdi.
Pompeo’nun bu açıklaması, Endonezya'nın en büyük Müslüman örgütü Nahdlatul Ulema'nın gençlik kolları önünde yaptığı konuşma sırasında geldi.
Reuters haber ajansına göre, ticaret ve güvenlik ilişkilerini güçlendirmek için bölgesel bir tur kapsamında dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesini ziyaret eden Pompeo, Endonezyalıları Çin'in Sincan, Uygur Müslümanlarına yönelik muamelesiyle ilgili gerçekleri araştırmaya çağırdı.
ABD’li bakan, Çin'in tartışmalı Güney Çin Denizi konusundaki iddialarını reddettiği için Endonezya'ya övgüde bulundu.
Bu yılın başlarında Endonezya, münhasır ekonomik bölgesine saldırdığını söylediği balıkçı teknelerini ve Çin Sahil Güvenlik gemilerini sınır dışı etti.
Endonezya’dan önce Pompeo Sri Lanka, Hindistan ve Maldivler'i ziyaret etti.
Pompeo, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile yatığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısı sırasında, “Yasalara uyan tüm ülkeler, Çin Komünist Partisi'nin Güney Çin Denizi'ndeki yasadışı iddialarını reddediyor. Endonezya'nın Natuna Adaları üzerindeki deniz egemenliğini korumaya yönelik kararlı eylemi için ortaya koyduğu örneği memnuniyetle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.
Marsudi ise, Güney Çin Denizi'nin istikrarlı ve huzurlu bir deniz olarak korunması gerektiğini vurguladı.
Petrol fiyatları, FED’in faiz politikasına ilişkin açıklaması sonrası düştühttps://turkish.aawsat.com/ekonomi%CC%87/4560006-petrol-fiyatlar%C4%B1-fed%E2%80%99-faiz-politikas%C4%B1na-ili%C5%9Fkin-a%C3%A7%C4%B1klamas%C4%B1-sonras%C4%B1-d%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC
Petrol fiyatları, FED’in faiz politikasına ilişkin açıklaması sonrası düştü
Cushing Center, Oklahoma'da yukarıdan görülen ham petrol depolama tankları (Reuters)
ABD Merkez Bankasının (FED) faiz politikasına ilişkin açıklamaları, ülkedeki ham petrol stoklarındaki düşüşün etkisini ortadan kaldırmasıyla ve son bir ayın en büyük düşüşünü kaydetmesinin ardından petrol fiyatları günün erken saatlerinde düşüş gösterdi.
Brent petrolün varil fiyatı yüzde 0,72 düşüşle 92,86 dolara gerilerken, Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varil fiyatı yüzde 0,79 düşüşle 88,95 dolara gerileyerek 14 Eylül’den bu yana en düşük seviye indi.
ING analistleri müşterilerine hitaben, FED’in dün yapılan Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısında faiz oranlarını değiştirmediği ve bunun beklenen bir durum olduğu vurgulandı. Ancak bu hala sıkılaştırmada geçici bir duraklama olarak görülüyor ve petrol gibi riskli varlıklar üzerinde baskı oluşturuyor.
ABD Merkez Bankası bir yandan faiz oranlarını korurken bir yandan da sıkılaştırma politikası izliyor. Bu da yıl sonundan önce faizlerde bir artış beklendiği anlamına geliyor.
Sıkılaştırma politikasına bağlılık, doların Mart ayının başından bu yana en yüksek seviyesine yükselmesine neden oldu ve bu da petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü bir baskı yarattı. Doların gücü genellikle petrol gibi temel emtiaları alıcılar için diğer para birimlerini elinde bulunduranlara göre daha pahalı hale getiriyor.
Enerji piyasaları, ABD Enerji Bilgi İdaresi'nin dün açıkladığı ve geçtiğimiz hafta ham petrol stoklarında beklentiler doğrultusunda düşüş gösteren verilere tepki vermedi.
Veriler, stokların geçen hafta 2,14 milyon varil düştüğünü gösterdi.
Hindistan'daki ayrılıkçı Sih örgütü Halistan Kurtuluş Gücü'nün (KLF) lideri Hardeep Singh Nijjar’ın vurularak öldürüldüğü Kanada'nın British Columbia eyaletine bağlı Surrey kentindeki Sih tapınağı Guru Nanak dışında asılı Halistan bayrakları, 18 Eylül 2023 (AP)
Hindistan'daki ayrılıkçı Sih örgütü Halistan Kurtuluş Gücü'nün (KLF) lideri Hardeep Singh Nijjar’ın vurularak öldürüldüğü Kanada'nın British Columbia eyaletine bağlı Surrey kentindeki Sih tapınağı Guru Nanak dışında asılı Halistan bayrakları, 18 Eylül 2023 (AP)
Kanada ile Hindistan arasındaki diplomatik ilişkiler, ayrılıkçı Sih örgütü Halistan Kurtuluş Gücü'nün (KLF) lideri Hardeep Singh Nijjar’ın geçtiğimiz pazartesi günü Kanada'da vurularak öldürülmesinden sonra gerildi. İki ülke, ilişkilerini son yılların en düşük seviyesine indirirken karşılıklı olarak diplomatlarını sınır dışı etti. Ottawa hükümeti, Yeni Delhi'yi suikastın arkasında olmakla suçladı. Yeni Delhi ise suçlamayı reddetti.
Son gelişmeler
Associated Press’in (AP) haberine göre, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, pazartesi günü Kanada Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada, Kanada'nın British Columbia eyaletinde Sih lider Hardeep Singh Nijjar’ın öldürülmesi hakkında açıklamalarda bulundu. Trudeau, suikastin arkasında Hindistan hükümetinin olabileceğine dair ‘ikna edici’ iddiaları araştırdıklarını söyledi.
Başbakan Trudeau’nun sözlerinin ardından Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, üst düzey bir Hint diplomatın ülkeden sınır dışı edildiğini açıkladı.
Öte yandan Hindistan hükümeti, salı günü kendisine yöneltilen suçlamayı reddeden bir açıklama yaparak Kanadalı diplomatları ‘iç işlerine’ müdahale etmekle suçladı. Bununla yetinmeyen Yeni Delhi, Ottawa’yı dikkatleri Hindistan'ın kuzeyindeki Pencap eyaletinde faaliyet gösteren ayrılıkçı Sih hareketi KLF üyelerine çekmeye çalışmakla da suçladı. KLF 1980'li yıllarda bağımsızlık amacıyla Yeni Delhi hükümetine karşı silahlı isyan başlatmıştı. Hindistan hükümeti bu isyanı bastırmıştı.
Sih lider Hardeep Singh Nijjar’ın cenaze töreninde tabutunu taşıyan sevenleri, 25 Haziran 2023, Kanada, British Columbia, Surrey (AP)
İki ülke arasındaki ilişkiler kötüleşirken Hindistan, dün, Kanada'daki vatandaşlarını ve Kanada’ya gitmeyi planlayanları dikkatli olmaya çağırdı. Kanada, başta öğrenciler olmak üzere Hindistan vatandaşları için en cazip seyahat destinasyonu olarak görülüyor. 2022 yılı verilerine göre yaklaşık 300 bin Hint öğrenci Kanada'da yüksek öğrenim görüyor.
Diplomatik anlaşmazlığın işaretleri
Ottawa ile Yeni Delhi arasındaki diplomatik anlaşmazlığın ilk işaretleri, bu ayın başlarında Hindistan’ın ev sahipliğinde dünyanın önde gelen ekonomilerinin katıldığı G20 zirvesinde görüldü.
Kanada Başbakanı Trudeau, G20 liderlerinin katıldığı resmi akşam yemeğine katılmadı. AP'in Hindistan basınından derlediği habere göre, Trudeau’nun Hindistan Başbakanı Modi ile ikili görüşme yapmak yerine kısa bir konuşmayla yetinmesinin onu ‘küçük düşürmesine’ neden olduğu belirtildi.
Kanada Başbakanı Trudeau, başkent Ottawa’daki Kanada Avam Kamarası'nda konuşuyorken, 19 Eylül 2023 (Reuters)
Hindistan tarafından yapılan resmi bir açıklamaya göre Modi, Trudeau ile yaptığı kısa görüşmede, Kanada hükümetinin ayrılıkçı Sihlere karşı hoşgörülü davranmasından duyduğu derin endişeyi dile getirdi. Trudeau’nun Hindistan ziyareti, uçağının arızalanması ve Yeni Delhi’de planlanandan 36 saat daha kalmak zorunda kalması nedeniyle can sıkıcı bir şekilde sona erdi.
Trudeau, pazartesi günü yaptığı açıklamada, Modi ile ilişkilerindeki soğukluğun, Hindistan Başbakanı’nın G20 zirvesinde Kanada'nın suikast şüphesiyle yüz yüze gelmesinden kaynaklandığını söyledi.
Kanada, Hardeep Singh Nijjar’ın British Columbia eyaletinde, maskeli silahlı kişilerce öldürülmesinde Hindistan hükümetinin parmağı olduğuna dair henüz herhangi bir kanıt sunmadı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, 10 Eylül 2023 pazar günü Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenen G20 zirvesinde Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile bir araya geldi (AP)
Anlaşmazlık Batı için utanç kaynağı
AP’in haberine göre uzmanlar, Ottawa ile Yeni Delhi arasındaki diplomatik gerilimin ABD’nin iki müttefiki arasındaki ilişkilerde kalıcı bir çatlak yaratıp yaratmayacağını takip ediyor. Zira böyle bir çatlak, Asya'da Çin'e karşı bir denge unsuru olarak Hindistan'ı kazanmak ve Ukrayna'daki savaşta destek isteyen Batı ülkeleri için işleri kritik hale getirecektir.
Batı ülkeleri, Soğuk Savaş döneminde, özellikle Ukrayna savaşı sırasında, Moskova’yı tecrit etme çabalarında Hindistan’ı müttefiki Rusya'dan uzaklaştırmaya çalıştı.
İngiltere ve ABD gibi Hindistan’ın müttefiki olan ülkeler, cinayetten duydukları endişeleri dile getirse de Hindistan'ın suikastta parmağı olduğuyla ilgili iddiayla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.
Şih lider Hardeep Singh Nijjar’ın Kanada'da öldürülmesinden sonra Pakistan'ın Peşaver kentinde düzenlenen yürüyüşten bir kare, 20 Eylül 2023 (AFP)
Avustralya Dışişleri Bakanı Penny Wong, salı günü yaptığı açıklamada, Kanada’nın iddialarının ‘kaygı verici’ olduğunu ve Canberra'nın gelişmeleri yakından takip ettiğini, meselenin Hindistan ile gündeme getirildiğini söyledi.
ABD merkezli RAND Corporation isimli düşünce kuruluşunun kıdemli savunma analisti Derek Grossman, Hindistan sorunun çözülmesini bekliyor.
Yeni Delhi'nin endişeleri ikili ilişkiler üzerinde baskıya yol açtı
AP’in haberine göre Yeni Delhi'nin Kanada’daki ayrılıkçı Sih gruplarla ilgili endişeleri iki ülke arasındaki ilişkiler üzerinde uzun süredir baskıya neden oluyordu. Ancak iki ülke, aralarındaki güçlü savunma ve ticaret ilişkilerini sürdürdü. Bunun yanında Çin'in küresel hedeflerine karşı aynı stratejik çıkarları paylaşıyorlar.
Hindistan, Kanada'yı yıllardır, bağımsızlık isteyen ayrılıkçı Sih örgütü KLF’nin lideri Hardeep Singh Nijjar da dahil olmak üzere Sih ayrılıkçılara özgürlük sağlamakla suçluyor.
KLF’nin isyan hareketi onlarca yıl önce sona ererken Modi hükümeti, Sih ayrılıkçıların geri dönemeye çalıştıkları konusunda uyardı. Modi hükümeti, Sihlerin nüfusun yüzde 2'sinden fazlasını oluşturduğu Kanada gibi ülkelere, Sih ayrılıkçıların durdurulmaları için daha fazlasını yapmaları konusunda baskı uygulamaya devam etti.
Sih örgütü sözcüsü Moninder Singh, Surrey'deki Sih tapınağı Guru Nanak önünde gazetecilerle konuşmak için beklerken geçen bir kuş sürüsü, 18 Eylül 2023 (AP)
Hindistan, geçtiğimiz haziran ayında Kanada’yı eleştirmişti. Kanada, Hindistan'ın en kutsal Sih tapınaklarını yakmasına misilleme olarak Başbakan Indira Gandhi'ye düzenlenen suikastı tasvir eden bir geçit töreni düzenlenmesine izin vermişti. Reuters’ın haberine göre Hindistan, bu geçit törenini Sih ayrılıkçıların isyan hareketine yapılan bir güzelleme olarak değerlendirdi.
Hindistan'daki ayrılıkçı Sih örgütü Halistan Kurtuluş Gücü'nün (KLF) lideri Hardeep Singh Nijjar’ın vurularak öldürüldüğü Kanada'nın British Columbia eyaletine bağlı Surrey kentindeki Sih tapınağı Guru Nanak dışında asılı Halistan bayrakları, 18 Eylül 2023 (AP)
Hindistan, Sih ayrılıkçıların ve destekçilerinin Kanada, İngiltere, ABD ve Avustralya'da diplomatik misyonları önünde düzenledikleri gösterilerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Söz konusu ülkelerin yerel yönetimlerinden diplomatik misyonlar önünde daha iyi güvenlik önlemleri alınmasını talep etti.
Washington Post gazetesinin haberine göre, 24 milyonu Hindistan’da olmak üzere dünyada yaklaşık 26 milyon Sih nüfusu var. Sihler, Hindistan nüfusunun yaklaşık yüzde 1,7’sini oluşturuyor. Sihliğin ilk kez 15’inci yüzyılda ortaya çıktığı Pencap’ta nüfusun çoğunluğu Sihlerden oluşuyor. Bugün, Yeni Delhi'deki Sih ayrılıkçı hareketi KLF, Hindistan'daki Sihlerden bir miktar destek görürken Kanada başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki Sih diasporası arasında popüler hale geldi.
Modi'nin Batı'daki imajının zedelenmesi
AP'in haberine göre bazı uzmanlar, Sih isyanı meselesinin Hindistan ile Kanada arasındaki ilişkilerde önemli bir yer kaplamasa da bu durumun değişebileceğini söylüyor.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center Güney Asya Enstitüsü Müdürü Michael Kugelman, ne Kanada ne de Hindistan’ın ilişkilerin zarar görmesini istemediklerini belirtti. Kugelman, son birkaç gündür yaşananların ardından bunun olmasını engellemekte zorlanacaklarını sözlerine ekledi.
Gerginliklerin Kanada’yı Hindistan ile yeni bir ticaret anlaşmasına ilişkin müzakereleri durdurmaya itmiş olabileceğini söyleyen Kugelman, ‘iki ülkenin ilişkilerinin pek çok kişinin istediği kadar esnek ve güvenli olmadığının’ altını çizdi. Kugelman, iki ülkenin de birbirleri için nispeten küçük ticaret ortağı olduklarını, ancak ticaret anlaşmasının destekçilerinin bunun her ikisi için de istihdamı ve gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYİH) artırabileceğini savundu.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, başkent Yeni Delhi'deki Hindistan Parlamentosu'nda yapılacak beş günlük özel oturuma katılmak üzere geldiği sırada orada bekleyen basın mensuplarını selamladı, 18 Eylül 2023 (Reuters)
Kugelman, Kanada'nın suikastta Hindistan hükümetinin parmağı olduğu iddialarının, Modi'nin Batı'da büyüyen yumuşak gücüne de zarar verebileceği değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca, ahlaki değerlerin dış ilişkilere yön veremediğinin altını çizdi.
Kugelman, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
Batılı demokrasiler, özellikle Çin ile mücadele noktasında Hindistan’ı stratejik hesaplarının dışında tutmaya çalışmayacaklar. Stratejiye dayalı yakınlaşmalar daha ağır basacaktır.
Modi, Hindistan’ı yükselen bir küresel güç olarak göstermeye çalışarak bir yanda gelişmekte olan ülkeler ve Rusya, diğer yanda Batı ile ilişkileri bir arada tutmaya özen gösterdi.
Yeni Delhi Merkezli Politika Araştırmaları Merkezi'nden Sushant Singh, son gelişmelerin Hindistan üzerinde baskı oluşturacağını, Yeni Delhi’nin bunun yansımalarını kontrol altına almak için çok çalışması gerekeceğini söyledi.
Suikasta kurban giden Hardeep Singh Nijjar kimdir?
ABD merkezli CNN tarafından dün yayınlanan bir habere göre, Hardeep Singh Nijjar, ‘Halistan’ adıyla biliniyor. Nijjar, Hindistan'ın Pencap eyaletinin bazı kısımlarını da kapsayacak şekilde Hindistan'dan bağımsız bir Sih devletinin kurulmasını isteyenlerin öncülerinden biriydi.
Najjar’ın lideri olduğu ayrılıkçı Sih hareketi KFL, Hindistan’da yasaklandı. Çünkü Yeni Delhi, KLF’yi ülkenin güvenliğine karşı bir tehdit olarak görüyor. KLF ile ilişkili bazı gruplar, Hindistan'ın 1967 tarihli Yasadışı Faaliyetleri Önleme Yasası (UAPA) kapsamında ‘terör örgütleri’ olarak sınıflandırıldı.
CNN, Nijjar’ın 2020 yılında Hindistan Ulusal Soruşturma Ajansı (NIA) tarafından bağımsız Halistan’ı kurmak için dünyanın dört bir yanındaki Sih topluluğunu radikalleştirmeye çalışmakla suçlandığını hatırlattı. Ayrıca, Nijjar’ın adının Hindistan İçişleri Bakanlığı'nın teröristler listesinde yer aldığını bildirdi. NIA’ya göre Nijjar, Sihleri referandumda ayrılma lehine oy kullanmaya, Hindistan Hükümeti'ne karşı kışkırtmaya ve şiddet eylemlerine katılmaya teşvik etmeye çalıştı.
Nijjar’ın arkadaşı ve Hindistan’ın en çok arananlar listesinde yer alan eski avukatı Gurpatwant Singh Pannun, Nijjar’ın kendisine yöneltilen ölüm tehditleriyle ilgili Kanada Kraliyet Atlı Polisi de dahil olmak üzere Kanadalı yetkililer tarafından en az üç kez uyarıldığını söyledi.
Pannun, CNN'e yaptığı açıklamada, Nijjar'a dikkatli olması ve ‘büyük sözler söylemekten kaçınması gerektiği’, aksi takdirde suikasta kurban gidebileceğinin söylendiğini de sözlerine ekledi.
Çin, Esed'in ziyaretini ilişkileri ‘yeni bir seviyeye’ taşımak için fırsat olarak görüyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559926-%C3%A7in-esedin-ziyaretini-ili%C5%9Fkileri-%E2%80%98yeni-bir-seviyeye%E2%80%99-ta%C5%9F%C4%B1mak-i%C3%A7in-f%C4%B1rsat-olarak
Çin, Esed'in ziyaretini ilişkileri ‘yeni bir seviyeye’ taşımak için fırsat olarak görüyor
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve eşi Pekin havaalanına vardıkları sırada (AFP)
Çin, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bugün başladığı ziyaretin Şam ile Pekin arasındaki ilişkileri ‘yeni bir seviyeye’ taşımak için fırsat teşkil ettiğini açıkladı.
AFP’nin haberine göre Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Esed’in ziyaretinin iki ülke arasında karşılıklı siyasi güveni ve çeşitli alanlardaki iş birliğini derinleştireceğine, ikili ilişkileri yeni bir seviyeye taşıyacağına inandıklarını ifade etti.
Suriye Devlet Başkanı günün erken saatlerinde Asya Oyunları'nın açılışına katılmak üzere Çin'in doğusundaki Hangzhou şehrine gitti.
Bu, Suriye Devlet Başkanı'nın 2004'teki ilk ziyaretinin ardından Çin'e yaptığı ikinci ziyaret.
Ning, Çin ve Suriye’nin derin ve geleneksel bir dostluğu olduğuna değinerek, Şam’ın Pekin'le diplomatik ilişkiler kuran ilk Arap ülkelerinden biri olduğunu aktardı.
Sözcü, 67 yıl önce diplomatik ilişkilerin kurulmasıyla Çin- Suriye ilişkilerinin her zaman sağlıklı bir şekilde geliştiğini aktardı.
Ning, Esed’in iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine önem verdiğini aktardı.
Ayrıca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, ikili ilişkiler ve ortak endişeler düzeyinde derinlemesine görüş alışverişinde bulunmak üzere Esed'le buluşacağını aktardı.
İranlı çevik kuvvet polisi, taraf değiştirerek göstericilere katıldıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559891-i%CC%87ranl%C4%B1-%C3%A7evik-kuvvet-polisi-taraf-de%C4%9Fi%C5%9Ftirerek-g%C3%B6stericilere-kat%C4%B1ld%C4%B1
İranlı çevik kuvvet polisi, taraf değiştirerek göstericilere katıldı
Mahsa Amini gösterilerinden en az 550 kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor (Reuters)
İran'da sokak gösterilerini bastırmakla görevli Özel Görev Gücü'nün bir parçası olan ancak görevden ayrılıktan sonra taraf değiştirerek Mahsa Amini protestolarına katılan polis memuru Omid Muradi BBC'nin Farsça servisine konuştu.
Gösterilerin ardından İran'ı terk ederek Almanya'ya yerleşen Muradi, burada Birleşik Krallık kamu yayımcısı BBC'nin Farsça servisinden Jiyar Gol'e bir röportaj verdi.
8 yıl önce 21 yaşındayken İran çevik kuvvet ekiplerine katıldığını belirten Muradi, "Fiziken zinde olduğum için Özel Görev Gücü'ne seçildim. Askeri ve dini eğitimlerimiz oldu. Bu eğitimlerde muhaliflere karşı nasıl şiddet uygulayabileceğimizi ve vücutlarının hassas bölgelerini nasıl hedef alabileceğimizi öğrendim" diye konuştu.
Eğitimini tamamladıktan sonra 2016'da yapılan ilk atamasında Tahran'a gönderildiğini söyleyen Muradi, ilk olarak maaşlarına yapılan zamdan memnun olmayan emeklilerin eylemine müdahale ettiğini anlattı.
Muradi, "20 motorsikletli polisten oluşan bir ekiptik. Her araçta iki silahlı polis memuru bulunuyordu. İşimiz insanları korkutmak ve dağıtmaktı" diye konuştu.
Birçok kez üstlerinden gelen göstericilere saldırma emirlerine direndiğini belirten Muradi, birkaç kınama cezasının ardından 4 yıl önce görevden uzaklaştırılmış.
Omid Muradi, Almanya'ya yaptığı sığınma başvurusunun sonuçlanmasını bekliyor
Eski meslektaşlarından birçoğunun kendisi gibi hissettiğini belirten Muradi, "İran emniyetinin birçok mensubu ahlaki ve etik bir ikilemle boğuşuyor. Rejimi sürdürmek için bir baskı aracı olarak kullanılmaktan yoruldular" dedi.
Güvenlik güçlerinin şiddet eylemleri nedeniyle çoğu kez yargılanmadığının hatırlatılması üzerine Muradi, "Bir polis şefi memurlarının vahşi eylemlerini desteklerse, zarar verme ve hatta öldürme gibi olaylarda etkili bir dokunulmazlık kazanır" şeklinde konuştu.
İran'a yönelik ekonomik yaptırımların, polisler de dahil olmak üzere memurlara yapılan maaş ödemelerini zorlaştırdığını belirten Muradi, bu durumun yolsuzluğu yaygınlaştırdığını öne sürdü.
Muradi konuyla ilgili şunları söyledi:
Benim gibi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan polis memurları da vardı. Aynı görevi aynı sorumluluk düzeyinde yapan ama süslü arabalara ve Tahran'ın havalı mahallerinde evlere sahip olan polisler de vardı. Peki bunu nasıl karşıladılar? Birkaç kez uyuşturucu satıcılarını ve hırsızları yakaladılar. Ardından, polis memurlarına yüzde 20 ila 50 oranında komisyon vererek çalışabileceklerini söylediler.
Geçen yıl ülkede gerçekleşen Mahsa Amini protestolarına katıldığını ve bir kadının gözaltına alınmasını engellemeye çalışırken kendisinin yakalandığını belirten Muradi, tutulduğu hücrede fiziksel ve psikolojik işkenceye uğradığını belirtti.
Muradi gözaltındayken yaşandıklarını şu sözlerle özetledi:
Polis annemle iletişime geçerek, ona idam edilmenin eşiğinde olduğumu söyledi. Bu sırada annemin ağlamalarını da kaydetmişler. Bu kaydı hücredeyken bana defalarca kez dinlettiler. O sırada dünyam başıma yıkıldı.
Eski bir polis memuru olan babasının rüşvet ödeyerek kendisini gözaltından kurtardığını belirten Muradi, serbest kaldıktan sonra kaçakçıların kullandığı rotaları kullanarak ülkeden kaçtığını anlattı.
ABD ve İran tutuklu takası sonrası nükleer anlaşmaya yönelik bir adım atacaklar mı?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559821-abd-ve-i%CC%87ran-tutuklu-takas%C4%B1-sonras%C4%B1-n%C3%BCkleer-anla%C5%9Fmaya-y%C3%B6nelik-bir-ad%C4%B1m-atacaklar-m%C4%B1
İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)
TT
TT
ABD ve İran tutuklu takası sonrası nükleer anlaşmaya yönelik bir adım atacaklar mı?
İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları eleştirdi. Bir yandan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu oturum aralarında iki taraf arasında geçtiğimiz yıldan bu yana ilerleme kaydedilemeyen nükleer müzakerelerdeki çıkmaza son vermeye yönelik diplomatik çabalar devam ederken, İran Cumhurbaşkanı, Washington'ı 2015 tarihli nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için ‘iyi niyetli ve kararlı’ olduğunu göstermeye çağırdı.
Reisi, salı günü akşam saatlerinde BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
ABD, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’dan (KOEP) çekilerek anlaşmayı ihlal etmiştir. ABD, iyi niyetini ve taahhütlerini yerine getirme ve süreci tamamlama konusundaki samimiyetini göstermek için güven inşa etmelidir.
BM Genel Kurulu'nda endişeye neden olan konuların başında gelen Rusya-Ukrayna savaşının yanında İran'ın nükleer çalışmaları da Ortadoğu'da güvenlik istikrarının üzerine gölge düşürmesi Batı'da endişe yaratıyor. Tahran, kesintisiz olarak yüksek seviyelerde uranyum zenginleştiriyor ve Rusya’ya askeri kullanıma uygun insansız hava araçları (İHA) sağlayarak arasını iyi tutuyor.
Bu dosyalar, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında yaptıkları görüşmenin başlıca gündem maddeleri idi. Borrell ve Abdullahiyan, görüşmede başta nükleer anlaşmaya ilişkin son gelişmeler olmak üzere, AB ile İran arasındaki ikili ilişkileri etkileyen öncelikli konuları ele aldılar.
Abdullahiyan, BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell ve yardımcısı Enrique Mora ile görüştü (İran Dışişleri Bakanlığı)
Borrell, nükleer anlaşma müzakerelerinin koordinatörü sıfatıyla taraflar arasındaki gerilimi azaltma yönünde ilerlemenin önemini vurgularken, İran’ı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) deneyimli müfettişlerine verdiği resmi iznini geri çekme kararını yeniden gözden geçirmeye ve UAEA ile iş birliğini geliştirmeye çağırdı.
Borrell, İran’a Ukrayna’da devam eden savaşta Rusya ile askeri iş birliğini durdurma çağrısında bulundu.
Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) aktardığına göre AB tarafından yapılan açıklamada, Borrell Abdullahiyan'a, AB’nin, aralarında İran asıllıların da olduğu AB ülkeleri vatandaşlarının keyfi olarak tutuklanmasını güçlü bir şekilde kınadıklarını söylediği bildirildi.
Tökezleyen nükleer anlaşma müzakereleri
ABD eski Başkanı Donald Trump, 2018 yılında nükleer anlaşmanın İran'a çok cömert davrandığını, ülkeye balistik füze geliştirebilmesi için hareket alanı sağlayıp Orta Doğu'ya karışmasını kolaylaştırdığını söyleyerek, ülkesinin tek taraflı olarak resmi adıyla KOEP’ten çekildiğini belirtti. Trump ayrıca ABD'nin, İran'a yönelik kapsamlı ekonomik yaptırımlarını yeniden uygulamaya başladığını duyurmuştu. Bunun üzerine Tahran, nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerini ihlal etmeye başladı.
ABD Başkanı Joe Biden, 2021 yılının ocak ayında göreve başladıktan sonra ABD, AB ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından İran’a uygulanan yaptırımların hafifletilmesi karşılığında Tahran’ın nükleer programını yavaşlatmasını öngören KOEP’in yeniden canlandırılması için İran’la pazarlık yapmaya çalıştı.
Ancak aylar süren müzakereler, tarafların birbirini aşırı tavizler istemekle suçlamasıyla geçtiğimiz eylül ayında askıya alındı.
ABD’li ve Avrupalı yetkililer, bir yıl önce çöken diplomatik sürecin ardından Tahran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlamak için başka yollar aramaya devam ediyor.
Tahran ve Washington, geçtiğimiz pazartesi günü İran asıllı ABD vatandaşı beş tutuklunun Tahran'ın Güney Kore'deki 6 milyar dolarına konan blokajın kaldırılması karşılığında serbest bırakılmasıyla sonuçlanan bir anlaşmaya vardılar.
Geçtiğimiz pazartesi serbest bırakıldıktan sonra Doha Uluslararası Havalimanı’na ulaşan Siamak Namazi (ortada), Murad Tahbaz ve İmad Şarki (AP)
İran basını dün (Salı), kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen İran asıllı ABD vatandaşlarından ikisinin kimliklerini açıkladı. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı, Siamak Namazi, Murad Tahbaz ve İmad Şarki’nin yanı sıra Rıza Behruzi ve Fahir Sedat Moini'nin de serbest bırakıldıklarını bildirdi.
Katar’ın arabuluculuk çabaları
Reuters kaynaklarına dayandırdığı haberinde, tutuklu takası arabuluculuk yapan Katar’ın iki ezeli düşman arasında daha zorlu bir konu olan İran’ın nükleer programıyla ilgili anlaşmazlığa ilişkin ortak bir zemin bulmak için bu son gelişmeden yararlanmak istediğini aktardı.
ABD’de 2024 yılında yapılması planlanan başkanlık seçimleri, Trump'ın ülkesinin nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini duyurmasından beş yıl sonra nükleer anlaşmanın canlandırılmasına yönelik beklentilerin üzerine gölge düşürecek. Zira ABD Başkanı Joe Biden, İran'ın Güney Kore’de dondurulan 6 milyar dolarının üzerindeki blokajı tutuklu takası anlaşmasıyla kaldırması nedeniyle Cumhuriyetçiler tarafından yoğun bir şekilde eleştiriliyor.
Reuters’ın bölgeden üç kaynaktan aktardığına göre Katar, New York'taki BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında hem ABD hem de İran tarafları ile görüştü ve bazı anlaşmalara vardı.
Kaynaklar, söz konusu anlaşmaların ABD tarafından İran'ın petrol ihracatına uygulanan yaptırımlarından bazı muafiyetler verilmesi karşılığında, Tahran’daki uranyum zenginleştirme sürecini yavaşlatmayı, UAEA’nın İran’daki nükleer tesislerdeki denetimlerini artırmayı, İran yanlısı milislerin bölgedeki faaliyetlerini sınırlamayı ve İran'ın İHA ihracatını durdurmayı amaçladığını söylediler.
Doha’dan bir kaynak, görüşmelerde uranyum zenginleştirme ve İran üretimi İHA’ların müzakere edileceğini söyledi. Kaynak, Doha'nın, başkent Doha'daki iki farklı otelde kalan İranlı ve ABD’li müzakereciler arasında mekik diplomasisiyle tutuklu takası anlaşması taslağının hazırlanmasına yardımcı olmasının ardından, ilerleme olması durumunda Tahran ile Washington arasındaki dolaylı müzakerelere de ev sahipliği yapmayı istediğini belirtti.
İranlı yetkililer, son haftalarda, nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması amacıyla müzakere masasına dönmeyi istediklerini dile getirmişlerdi.
Gerilimi azaltma
Batılı ve İranlı yetkililer, ABD Kongresi’nin gözden geçirmesi gereken nükleer anlaşma yerine, gerilimi azaltmaya yönelik bir uzlaşıya varılması fikrinin daha önce de gündeme getirildiğini söylediler. Ancak ABD'li yetkililer böyle bir yaklaşımı hiçbir zaman kabul etmediler.
ABD, Tahran’ın nükleer silah yapmak için gerekli olan teknolojiyi elde etmeyi istediğinden şüphelenirken İran, kesinlikle nükleer silah elde etme gibi bir çabası olmadığı konusunda ısrar ediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son anlaşmanın ardından yaptığı bir açıklamada, ‘belki de bir numaralı endişe kaynağı’ olarak tanımladığı nükleer meselesinin ele alınması için diplomasiye kapıyı açık bıraksa da yakın bir gelecekte bu konuda herhangi bir gelişme beklemediğini de sözlerine ekledi.
Blinken, New York'ta gazetecilerin kendisine yönelttikleri, İran’la dolaylı müzakerelerin yakında yapılıp yapılamayacağıyla ilgili soruya, “Şu an bu konuyu ele almadık, ancak gelecekte konuyu ele almak için fırsatlar olup olmadığını göreceğiz” yanıtını verdi.
Reuters’a konuşan iki kaynak, New York'ta ABD’li ve İranlı yetkililer arasında nükleer anlaşmaya ilişkin görüşmelerin yapılmasının önünü açabilecek dolaylı toplantılar yapılacağını açıkladılar. Kaynaklar, İran'ın nükleer anlaşmayla ilgili diplomasi kapısını hiçbir zaman kapatmadığının da altını çizdiler.
Şu ana kadar Katar arabuluculuğunda yürütülen görüşmeleri yakından takip eden İranlı bir başka kaynak ise ABD’de başkanlık seçimlerinin yaklaştığı dikkate alındığında, iki taraf arasında İran'ın şu an için yaptırımlar kapsamında yasak olan petrol ihracatını özgürce yapmasına ve başka ülkelerde dondurulan fonlarını uluslararası bankacılık sistemi üzerinden geri almasına olanak sağlayan muafiyetlerin yer aldığı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olduğunu söyledi.
ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili geçtiğimiz pazar günü yaptığı bir açıklamada, “Bu hafta planlanmış herhangi bir görüşme olup olmadığını soruyorsanız, kesinlikle olmadığını söyleyebilirim” dedi.
Yetkilinin dolaylı görüşmelerin mi olmayacağını, yoksa kasıtlı olarak mı şüphelere kapıyı açık mı bıraktığı netleştirilemedi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ise bu konuyla ilgili sorulan sorulara yanıt verilmedi.
Uzlaşı
ABD’nin Tahran Büyükelçiliği binasına 1979 yılında düzenlenen baskında 52 ABD’linin 444 gün boyunca rehin tutulması olayı halen Washington ile Tahran ilişkilerine gölge düşürdüğünden, İran'la herhangi bir anlaşmayla ilgili görüşmeler yapılması ABD içinde hassas bir mesele olmaya devam ediyor.
Daha önce Reuters'a konuşan kaynaklar, Katar’da yapılan ve tutuklu takasıyla sonuçlanan dolaylı görüşmelerin, İran’ın nükleer programıyla ilgili daha geniş kapsamlı görüşmelerin tökezlemesinin ardından yapıldığını, daha sonra Tahran’ın olası yeni bir anlaşmanın tekrar feshedilmeyeceğine dair garanti talep ettiğini açıklamışlardı. İranlı bir kaynak, bu talebin reddedildiğini belirtti.
Bölgeden üç kaynak, İranlı yetkililerin görüşmeler sırasında, ABD tarafından İran’a uygulanan ve ülke ekonomisini felç eden yaptırımların hafifletilmesi durumunda taviz vermeye hazır olduklarını gösterdiklerini ifade etti.
Aynı kaynaklar, Tahran’ın halihazırda uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60'a, yani nükleer silah elde etmek için gereken yüzde 90 oranının altına düşürmeye söz verdiğini ve nükleer çalışmalarını denetleyen UAEA ile iş birliğini sürdürmeye hazır olduğunu ifade ettiğini aktardılar.
Reuters'ın UAEA tarafından bu ay yayınlanan raporlardan aktardığına göre İran, uranyum zenginleştirme oranını şimdiden yüzde 60'a düşürdü. Fakat zenginleştirilmiş uranyum stokları büyümeye devam ediyor. İran’ın şu an 121 kilogram yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumu var. Bu stok, eğer İran uranyum zenginleştirme oranını yüzde 90'a çıkarırsa, neredeyse üç atom bombası üretmeye yeter.
Bölgeden diplomatlar, İran’ın vekillerinin son aylarda ABD'nin ya da bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarına yönelik büyük saldırılar düzenlememelerini de bir diğer ‘olumlu gösterge’ olarak gördüler. Son olarak geçtiğimiz mart ayında Suriye’de ABD askerleri hedef alınmış, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) olaydan Tahran destekli milisleri sorumlu tutmuştu.
Öte yandan birçok konu, Demokrat Partili Başkan Biden'ın şu an Cumhuriyetçi Parti'nin adaylık yarışında önde olan Trump'la yeniden yarışacağı gelecek yıl yapılması planlanan ABD seçimlerine bağlı olabilir.
Diplomatlardan biri, “Washington'ın seçimlerden önce Tahran’ı ayartmasının, özellikle de Cumhuriyetçilerin ABD’nin çıkarlarına zarar veren her türlü anlaşmaya saldıracakları kıyasıya bir yarışta ne gibi bir faydası olabilir?” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak Tahran’ın nükleer faaliyetleri Batı ülkelerini endişelendirmeye devam ediyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı uzmanlar, Trump'ın ‘şimdiye kadarki en kötü anlaşma’ olarak tanımladığı 2015 tarihli nükleer anlaşmanın İran'ı nükleer bomba yapmak için gereken teknolojiden sadece bir yıl kadar uzaklaştırabildiği söylediler.
Diplomatlardan bir diğeri ise kimsenin kriz istemediğini belirterek, şu andan ABD seçimlerine kadarki süreci müzakerelerin yapılabileceği ‘en uygun zaman’ olarak niteledi.
Belçika Başbakanı: Ukrayna’ya F-16 tedarik etme konusunu düşünüyoruzhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559791-bel%C3%A7ika-ba%C5%9Fbakan%C4%B1-ukrayna%E2%80%99ya-f-16-tedarik-etme-konusunu-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCn%C3%BCyoruz
Belçika Başbakanı: Ukrayna’ya F-16 tedarik etme konusunu düşünüyoruz
Belçika Başbakanı Alexander De Croo (DPA)
Belçika Başbakanı Alexander De Croo, ülkesinin Ukrayna’ya F-16 savaş uçağı tedarik etme konusunu düşündüğünü söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Belçika, F-16 uçaklarını, F-35 savaş uçaklarıyla değiştiriyor.
Savunma Bakanlığı, daha önce F-16’ların Ukrayna’nın savaşta kullanamayacağı kadar eski olduğunu bildirmişti. Ancak De Croo, bunların örneğin pilotların eğitiminde kullanılabileceğini söyledi.
New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısının oturum aralarında, dün Belçika merkezli yayın kuruluşu VRT’ye konuşan De Croo, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;
“Savunma Bakanlığı’ndan, F-16 uçaklarımızın Ukrayna’da ne işe yarayabileceğini incelemesini istedim. Tüm seçenekleri değerlendirmeliyiz.”
Norveç, Danimarka ve Hollanda, geçtiğimiz aylarda, Hava Kuvvetleri kullanıma hazır olduğunda, Ukrayna’ya F-16 tedarik edeceklerini açıklamıştı.
Macron’dan Londra’ya Brexit’e rağmen dayanışma mesajıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559781-macron%E2%80%99dan-londra%E2%80%99ya-brexit%E2%80%99e-ra%C4%9Fmen-dayan%C4%B1%C5%9Fma-mesaj%C4%B1
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün (çarşamba) Paris'teki Versay Sarayı'nda düzenlenen resmi akşam yemeğinin ardından bir konuşma gerçekleştirdi. (AFP)
Macron’dan Londra’ya Brexit’e rağmen dayanışma mesajı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün (çarşamba) Paris'teki Versay Sarayı'nda düzenlenen resmi akşam yemeğinin ardından bir konuşma gerçekleştirdi. (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kral 3. Charles onuruna Versay Sarayı’nda resmi akşam yemeği verdi. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Macron Kral’ı ağırladığı yemekte yaptığı konuşmada, Birleşik Krallık ve Fransa’nın, Londra’nın Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasından (Brexit) kaynaklanan gerilimlere rağmen, modern dünyanın yarattığı zorluklara göğüs gereceklerini ifade etti.
Macron konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Birleşik Krallık’ın AB'den ayrılmasına rağmen, biliyorum ki Majesteleri, zorluklarla yüzleşmek ve ortak sorunlarımıza hizmet etmek için kıtamızın geleceğinin bir kısmını birlikte yazmaya devam edeceğiz.”
Macron, Kral 3. Charles'ın ziyaretini “geçmişe bir övgü ve gelecek için bir garanti” olarak nitelendirdi. Kral 3. Charles ise Fransa’daki iş çevreleri ve siyasileri Birleşik Krallık ve Fransa'yı ilişkilerini güçlendirmeye çağırdı.
Tayland Kralı'nın oğlu Vacharaesorn, monarşiyi tartışmaya açtıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559741-tayland-kral%C4%B1n%C4%B1n-o%C4%9Flu-vacharaesorn-monar%C5%9Fiyi-tart%C4%B1%C5%9Fmaya-a%C3%A7t%C4%B1
Tayland Kralı'nın oğlu Vacharaesorn, monarşiyi tartışmaya açtı
Vacharaesorn Vivacharawongse, ülkesine yaptığı ziyarette Budist tapınakta dua etmişti (AP)
Tayland Kralı Maha Vajiralongkorn'un oğlu Vacharaesorn Vivacharawongse, monarşinin tartışılmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.
Vacharaesorn, New York'ta düzenlenen ve Tayland'daki "krala ihanet yasası" kapsamında haklarında hukuki işlem başlatılanların fotoğraflarının yer aldığı bir sergiye katıldıktan sonra Facebook hesabından açıklama yaptı.
Kralın ikinci oğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Monarşiyi seviyor ve ona değer veriyorum. Fakat bilgi sahibi olmanın, hiçbir şey bilmemekten daha iyi olduğuna inanıyorum. Herkesin kendi deneyimlerine dayanan şahsi görüşleri vardır. Onları dinlememek, görüşlerini ya da fikirlerini ortadan kaldırmaz. Onlarla aynı fikirde olup olmamanız başka bir mesele. Fakat herkes birbiriyle makul şekilde konuşabilmeli.
Tayland'daki "krala ihanet yasası" kapsamında suçlu bulunanlar 15 yıla kadar hapis cezası alabiliyor.
2020'de ülkede binlerce demokrasi yanlısı protestosu, siyaset ve toplum üzerindeki monarşi ve ordu vesayetine karşı sokaklara dökülmüştü.
İnsan Hakları İçin Taylandlı Avukatlar adlı hak örgütünün verilerine göre Kasım 2020'den beri açılan 278 davada en az 257 kişi hakkında krala ihanet suçundan hukuki işlem başlatıldı. Bu kişilerden en az 20'siyse 18 yaşından küçük.
Birleşmiş Milletler de ifade özgürlüğünü bastırmak için kullanıldığını savunarak bu yasanın kaldırılmasını talep etmişti.
71 yaşındaki kralın ikinci eşi Sujarinee Vivacharawongse'den olan oğlu Vacharaesorn, New York'taki bir hukuk firmasında çalışıyor.
42 yaşındaki Vacharaesorn, ağustosta 27 yıl aradan sonra tekrar Tayland'a dönerek gündem olmuştu. Kralın ikinci oğlu, başkent Bangkok'taki Wat Yannawa adlı Budist tapınağını ziyaret etmişti. Vacharaesorn, ayrılmadan önce yaptığı açıklamada Tayland'ın "umut dolu bir ülke olmasını dilediğini" söylemişti.
4 kez evlenen ve 7 çocuğu olan Kral Vajiralongkorn henüz resmi bir varis belirlemedi.
Independent Türkçe, Guardian, AP
Fransa-Mısır operasyonunu yazdığı için gözaltına alınan gazeteci Lavrilleux, serbest bırakıldıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559681-fransa-m%C4%B1s%C4%B1r-operasyonunu-yazd%C4%B1%C4%9F%C4%B1-i%C3%A7in-g%C3%B6zalt%C4%B1na-al%C4%B1nan-gazeteci-lavrilleux-serbest
Fransa-Mısır operasyonunu yazdığı için gözaltına alınan gazeteci Lavrilleux, serbest bırakıldı
Ariane Lavrilleux'nün avukatı, müvekkili hakkında henüz iddianame hazırlanmadığını söyledi (Twitter / @Disclose_ngo)
Fransız istihbaratıyla Mısır'da düzenlenen operasyonlardaki şüpheli sivil ölümlerinin aydınlatılmasına katkı sağladıktan sonra gözaltına alınan gazeteci Ariane Lavrilleux, serbest bırakıldı.
Fransa'nın istihbarat teşkilatı İç Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSI), salı günü gazetecinin evine baskın düzenleyerek Lavrilleux'yü gözaltına aldı.
DGSI tarafından ifadesi alınan gazeteci, bir gece gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Lavrilleux, Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Özgürüm, desteğiniz için teşekkürler" ifadelerini kullandı.
Lavrilleux'nün avukatı Virginie Marquet, gazetecinin hakkında geçen yıl başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığını belirtti.
Öte yandan gazetecinin operasyonla gözaltına alınması hak savunucularından da tepki topladı.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, gözaltı kararını eleştirerek, şunları söyledi:
Fransa'nın Mısır'da yüzlerce kişinin öldürülmesinde suç ortağı olduğunun ortaya çıkmasından neredeyse iki yıl sonra, sorumlulardan ziyade bu vahşeti ifşa eden gazetecinin hedef alınması son derece ürpertici.
Sınır Tanımayan Gazeteciler'den yapılan açıklamadaysa operasyonda kaynakların gizliliğinin zedelenebileceğine dikkat çekilmişti.
Lavrilleux, Fransız araştırmacı habercilik sitesi Disclose üzerinden Kasım 2021'de yayımladığı yazılarda, Mısır ordusunun Fransız istihbaratının sağladığı bilgileri kullanarak "Sirli" adında bir operasyon düzenlediğini belirtimşti.
Buna göre Mısır ordusunun, istihbarat bilgilerinden hareketle 2016-2018'de Libya sınırında kaçakçılara karşı düzenlediği operasyonlarda sivilleri bombaladığı öne sürülmüştü.
Haberde, operasyonla ilgili süreçten eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve ülkenin mevcut lideri Emmanuel Macron'un da bilgisi olduğu ifade edilmişti. Buna ek olarak hükümet içinden operasyona itirazlar geldiği fakat bunların gözardı edildiğine de dikkat çekilmişti.
Haberlerin yayımlanmasının ardından Fransa Savunma Bakanlığı, ulusal sırları ifşa ettiği gerekçesiyle gazeteciye geçen yıl temmuzda dava açmıştı.
Independent Türkçe
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Kadirov: Yaşıyorum ve iyiyimhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4559631-%C3%A7e%C3%A7enistan-cumhurba%C5%9Fkan%C4%B1-kadirov-ya%C5%9F%C4%B1yorum-ve-iyiyim
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Kadirov: Yaşıyorum ve iyiyim
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov. (Reuters)
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov’un resmi sosyal medya hesabında dün kendisinin yer aldığı bir video yayınlandı. Kadirov videoda, sosyal medyada sağlığının kötüleştiğine dair yer alan haberleri yalanladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakın bir müttefiki olan 46 yaşındaki Kadirov’a Kremlin tarafından bu hafta bir Moskova hastanesinde tedavi gördüğü yönündeki haberler sorulduğunda, konuyla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını söyledi.
Ancak Kadirov’un Telegram’da yayınladığı bir videoda kendisinin Magomed Abdulhamidoviç Kadirov olduğu söylenen bir adam, Kadirov’un yatağının kenarına oturarak elini başını öperken görüldü. Videonun ne zaman çekildiği ise açıklanmadı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kadirov’un kendisi tarafından yazıldığı iddia edilen bir yazısında, “Allah’a şükür yaşıyorum ve iyiyim. Hasta olduğumda neden bu kadar gürültü koptu kesinlikle anlamıyorum” dedi.
Kadirov’un sözcüleri ise Çeçen liderin hastalığıyla ilgili açıklama taleplerine yanıt vermedi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة