ABD’de başkanlık seçimleri sürecinde silah satışında patlama

ABD’liler Kentucky Louisville’deki Ulusal Tüfek Derneği’nin yıllık sergilerinden birinde Smith & Wesson tüfeklerini inceliyor (Reuters-Arşiv)
ABD’liler Kentucky Louisville’deki Ulusal Tüfek Derneği’nin yıllık sergilerinden birinde Smith & Wesson tüfeklerini inceliyor (Reuters-Arşiv)
TT

ABD’de başkanlık seçimleri sürecinde silah satışında patlama

ABD’liler Kentucky Louisville’deki Ulusal Tüfek Derneği’nin yıllık sergilerinden birinde Smith & Wesson tüfeklerini inceliyor (Reuters-Arşiv)
ABD’liler Kentucky Louisville’deki Ulusal Tüfek Derneği’nin yıllık sergilerinden birinde Smith & Wesson tüfeklerini inceliyor (Reuters-Arşiv)

Silah satışlarını izleyen özel araştırma şirketi Small Arms Analytics ve Forecasting verilerine göre ABD’liler 2020 yılında yaklaşık 17 milyon silah satın aldı.
Ülkede başkanlık seçimi yapılan yıllarda genelde silah satışında artış gündeme gelirken, bu yıl silahlara olan yüksek talep her zamankinden farklı nedenlerle gerçekleşti.
Önceki seçim yıllarında, silah satışlarındaki artışın uzun süredir silah sahibi olan ve herhangi bir Demokrat başkanın yeni silah kısıtlamaları getireceğinden korkan kişilerden kaynaklandığı düşünülüyordu.
Ancak bu yıl, silah satışlarındaki artış sosyal istikrarsızlık korkusundan kaynaklanıyor gibi görünüyor.
Silah tüccarları, müşteri portföyünün gittikçe daha genişlediğini ve şu anda çok sayıda siyahi ABD’li, kadın ve liberal olarak sınıflandırılan vatandaşları içerdiğini söylüyor.
New Mexico’nun Sante Fe şehrinde bulunan Roney’s silah mağazasında çalışan Jay Winton, pek çok silah ve malzemenin bittiğini dile getirerek, “Vatandaşlar kendilerini huzurlu hissetmiyor. Ülkenin uzun vadeli gidişatından endişe duyuyorlar. Eskiden tuvalet kağıdını stokladıkları gibi şimdi silah ve cephane istifliyorlar” dedi.
Winton’a göre birçok emekli dükkana ilk kez silah almak için geldiğini, toplumsal çöküşe hazırlandıklarını ve liberal olduklarını söyledi.
Cephane sıkıntısına ek olarak, Santa Fe’de yaşayan bir yazar olan Inez Russell, eyalette protestolar düzenleyen sağcı milislerden endişe duyduğunu söyledi.
Russell, “Her iki taraf da kendi tarafı kaybederse ülke sona erecek gibi hissediyor ve taraflar hızla silahlanıyor” dedi.
Kısa bir süre önce nişan alma ve silah becerilerini geliştirmek için çalışmaya başladığını dile getiren Russell,  “Böylesine çalkantılı bir dünyada kontrol sahibi olmak çok tatmin edici” şeklinde konuştu.
Silah sahiplerini inceleyen Florida Üniversitesi’nden sosyolog Benjamin Dowd-Arrow, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, ekonomik belirsizlik ve silahsız siyahilerin polis tarafından öldürülmesine tepki olarak yaşanan iç huzursuzluğun, yakın tarihte hiç olmadığı kadar endişe uyandırdığını söyledi.
FBI’a göre salgın sırasında yani 2020’nin ilk yarısında ülke çapında cinayetler yüzde 15 arttı.
Bazı gözlemciler, bunun ekonomideki sarsıntı veya polise karşı toplumdaki artan güvensizlik ile ilgili olabileceğini tahmin etse de, nedenleri tam olarak net değil.
Dowd-Arrow, “Farklı nedenlerle korkan insanlardan oluşan bir barut fıçısı yarattık. İnsanlar mağdur olabileceklerini hissettiklerinde kendilerini korumak isterler” yorumunda bulundu.
Ulusal Atıcılık Sporları Vakfı sözcüsü Mark Oliva, salgının başlarında fabrikaların kapanmasıyla silah üreticileri için tedarik zincirlerinin kesintiye uğradığını ancak üretimin hızla salgın öncesi seviyelere yükseldiğini söyledi.
Vakıf yakın zamanda silah perakendecileri ile yaptığı bir ankette, bu yıl ülke çapındaki müşterilerin yaklaşık yüzde 40’ının son yıllarda ilk kez bir silah satın aldığı görüldü.
Siyahi ABD vatandaşları önceki yıllara göre yüzde 58 daha fazla silah satın aldı.
Silah mağazası sahibi Mark Abramson’a göre yeni müşterilerin çoğu nefsi müdafaa için silah istediklerini söylüyor.
Ayrıca bazı Asyalı ABD’liler, Başkan Trump’ın koronavirüsü dünyaya yaymakla Çin’i defalarca suçlamasının ardından hedef alınmaktan korktuklarını vurguluyor.
Kendini liberal olarak nitelendiren Abramson, silah satışlarındaki artışı medya tarafından daha da şiddetlendirilen siyasi gerilimlerin doğal bir sonucu olarak görüyor.
O ve çalışanları, seçimden sonra şiddetin patlak vermesi durumunda mağazalarını yağmalamaya karşı korumaya alacaklarını bildirdi.



İsrail’in Gazze savaşındaki yapay zeka deneyleri tepki çekiyor

İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)
İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)
TT

İsrail’in Gazze savaşındaki yapay zeka deneyleri tepki çekiyor

İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)
İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)

İsrail'in Gazze savaşındaki yapay zeka deneyleri tepki çekiyor.

New York Times (NYT), İsrail ordusunun savaşta yeni yapay zeka araçları geliştirdiğini ve bazı teknolojilerin ölümcül sonuçlara yol açtığını yazıyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla NYT’ye konuşan yetkililer, İsrail’in son 18 ayda yapay zekayı yüz tanıma programlarıyla birleştirerek, kısmen gizlenmiş ya da yaralı yüzlerin kime ait olduğunu hızlıca tespit edebildiğini söylüyor. 

Hava saldırısı hedeflerinin belirlenmesi için yapay zekaya başvurulduğu, Arapça mesajlaşma ve sosyal medya paylaşımlarının analiz edilmesi için yeni bir sohbet robotu geliştirildiği belirtiliyor. 

Teknolojilerin, İsrail İstihbarat Kolordusu’nda bağlı Birim 8200’deki askerlerle sivilde Google, Microsoft ve Meta gibi ABD'li teknoloji şirketlerinde çalışan yedek askerler arasındaki işbirliğiyle geliştirildiği aktarılıyor. 

Üç İsrailli subay, ordunun eylülde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldürdükten sonra Lübnan’daki tepkilere ait videoları yapay zeka destekli sohbet botuyla analiz ettiğini söylüyor. Teknolojinin, Lübnan’daki çeşitli lehçeler arasında ayrım yapabildiği, tonlamaları yakalayabildiği belirtiliyor. Yazılımın, İsrail’e misilleme için kamuoyu baskısının anlaşılması amacıyla kullanıldığı aktarılıyor. 

Birim 8200, Filistinlilerden topladığı telefon konuşmaları ve mesajları kullanarak yapay zeka destekli bir sohbet robotu da geliştirmişti. 

Ancak İsrailli ve Amerikalı yetkililer, teknolojinin bazen yanlış kimlik tespitlerine, tutuklamalara ve sivil ölümlerine yol açtığını söylüyor. 

İsrail Holon Teknoloji Enstitüsü’nden Hadas Lorber, “Krizle başa çıkmak için duyulan acil ihtiyaç, çoğu yapay zeka destekli inovasyonu hızlandırdı” diyor. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi'nin eski üst düzey yöneticilerinden Lorber, bunun sorunlara yol açabileceğine de dikkat çekiyor: 

Bu teknolojiler, savaş alanında oyunun kurallarını değiştiren gelişmeler ve savaşta kritik olduğu kanıtlanan avantajlar sağladı. Ancak ciddi etik sorunları da beraberinde getirdi.

Yatırımcıları firmalarla buluşturan İsrailli sivil toplum kuruluşu Startup Nation Central'ın CEO'su Avi Hasson, Meta, Google ve Microsoft'ta çalışan yedek askerlerin, drone ve veri entegrasyonu teknolojilerinde önemli adımlar atılmasını sağladığını belirtiyor:

Yedek askerler, orduda bulunmayan temel teknolojilere erişmemizi sağlarken, önemli bir bilgi birikimi getirdi.

İsrail ordusundan bir sözcü, “gizlilik” nedeniyle teknolojiler hakkında bilgi paylaşılamayacağını bildirirken, “veri teknolojisi araçlarının yasal ve sorumlu şekilde kullanıldığını” savundu. 

Meta ve Microsoft yorum talebini reddetti. Google ise yedek asker olarak görev yapan çalışanların, ordudaki faaliyetlerinin şirketle bağlantılı olmadığını iddia etti. 

Independent Türkçe, New York Times, Guardian