ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler "Mavi Dalga"yı yutuyor

Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)
Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)
TT

ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler "Mavi Dalga"yı yutuyor

Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)
Cumhuriyetçi Mitch McConnell, Kentucky Senatörü olarak Senato'daki sandalyesini korudu. (AFP)

Demokratlar seçim gecesi yedikleri sert tokatın etkisinin ardından derin bir nefes alarak Senato'da çoğunluğu Cumhuriyetçilerden almak ve Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluklarını pekiştirmek için yasama yarışına tam bir umut ve güvenle girdiler. Ön sonuçların açıklanmasıyla, iddialarının gerçeklerden çok daha büyük olduğu ortaya çıktı.
Sonuçların tümü yayınlanmamasına ve son koltuk dağılımı belirlenmemesine rağmen mevcut tabloyu okumak ve bu tablodan Demokratların Mavi Dalga senaryosunu görebilmek kolay gözüküyor.

Demokratların Senato’daki hayal kırıklığı
Seçim gününden önce tüm beklentiler Cumhuriyetçilerin durumunun kritik olduğu ve Senato’da Demokratlar lehine çoğunluğu kaybedecekleri yönündeydi. Ancak Demokratlar, Senato'da elde edeceklerini düşündükleri sandalyeleri alamadılar. Cumhuriyetçi aday Joni Ernst Iowa eyaletinin koltuğunu tekrar kazanmayı başarırken, Cumhuriyetçi aday Steve Daines ise Demokratların güvendiği Montana'da Demokrat rakibini yendi.
Ancak seçim gecesi bu şekilde başlamadı. Demokratlar geceyi Colorado eyaletinde John Hickenlooper'ın Cumhuriyetçi Senatör Cory Gardner'ı yenilgiye uğratmasıyla açtılar. Ardından Demokrat Mark Kelly’nin Arizona eyaletinde Cumhuriyetçi Martha McSally'yi yenmesi üzerine Demokrat Parti'nin Senato’da çoğunluğu ele geçirmeye yakın olduğu belirtildi. Demokratların bunu başarmak için dört sandalyeye ihtiyacı vardı. Ancak Demokrat Doug Jones Alabama'daki sandalyesini kaybettiğinde hayalleri yıkılan Demokratların durumu zorlaştı.
Sonuçlar tam olarak netleşmese de Cumhuriyetçilerin bazı sandalyelerde kalacağına dair işaretler söz konusuydu. Bunlardan en önemlisi, Güney Karolina'daki koltuğunu korumayı başaran Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham oldu. Graham, Trump'a yakınlığıyla biliniyor ve çoğu kişi katıldığı yarışı başkanın popülaritesi üzerine bir referandum olarak görüyor. Buradaki başka bir sorun ise Demokratların Graham’ın rakibi Jaime Harrison'ın kazanması için muazzam meblağlar harcamış olmaları. Graham bu çabalarla alay etmekten geri durmadı. Zaferinden ardından seçim öncesinde Harrison'a yapılan bağışlara atıfta bulunarak, "Kalifornia ve New York'taki tüm liberallere söylüyorum, Çok para harcadınız" dedi. Graham ayrıca, kaybedeceğini tahmin eden anket sonuçlarıyla alay ederek, "Tüm katılımcılara şunu söylüyorum: Ne yaptığınız hakkında hiçbir fikriniz yok" şeklinde konuştu.
Güney Carolina, Demokratların geri dönüş almadan büyük miktarlarda para harcadığı tek eyalet değil. Cumhuriyetçilerin Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, Demokrat rakibi Amy McGrath’ın Yüksek Mahkeme dosyasına ve McConnell'in Trump'a Senato’da 20 yıldan fazla görev yapmış bir senatörü koltuğundan alması için destek verdiği duruma odaklanmaya çalışmasına rağmen, Kentucky eyaleti için sandalyesini kolaylıkla geri kazandı. Ancak McConnell'in zaferi, Cumhuriyetçi seçmenin muhafazakar yargıçlar dosyasını büyük ölçüde desteklediğini gösterdi. Özellikle de çoğunluk lideri ABD Başkanı Donald Trump döneminde iki yüzden fazla yargıcın güvenoyunu aldığını kanıtladı.
Bazı sonuçlar açıklanana kadar şu anki durumda Senato’da Demokratik ve Cumhuriyetçi bir eşitlik senaryosu mümkün görünüyor. Bu da ABD Başkan Yardımcısı’nın sözünün belirleyici olacağı anlamına geliyor. Bu durum iki parti için başkanlık yarışının sonucunun önemini artıracak.

Temsilciler Meclisi’nde koltuk kaybı
Demokratların yaşadığı hayal kırıklığı sadece Senato ile sınırlı kalmadı. Demokratların Mecliste daha fazla sandalye kazanarak buradaki demokratik çoğunluğu güçlendirecekleri yönünde parti liderleri arasında fikir birliği söz konusuydu. Ancak bunun aksine Cumhuriyetçiler kendileriyle Demokrat çoğunluk arasındaki uçurum farkını azaltarak daha fazla sandalye elde ettiler. Bu durum, son günlerde Meclis’te Demokratların zaferi hakkında büyük bir özgüvenle konuşan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi 'ye doğrudan bir darbe niteliğinde oldu.
Bu sonuçlar Cumhuriyetçilerin çıkarına olmasına rağmen, Cumhuriyetçi adaylar ABD Başkanı Donald Trump başkanlığı kazandığını açıklayıp oylamanın durdurulmasını talep ettiğinde rahat bir nefes alamadılar. Trump’ın açıklamaları, genellikle çekingen davranan ve Başkanı eleştirmekten kaçınan çoğu Cumhuriyetçi adayı şoke etti. Ancak bu seferki tepkileri, bazılarının Trump'ın seçimlerin bütünlüğünü sorgulama yaklaşımına ne kadar karşı olduğunu gösterdi. Cumhuriyetçi Temsilci Adam Kinzinger, Twitter hesabından başkana yönelik yaptığı paylaşımda, “Dur. Tamamen dur. Oylar sayılacak ve ya kazanacak ya da kaybedeceksiniz. ABD bunu kabul edecek” ifadelerini kullandı.
New Jersey'nin eski Valisi ve Trump'ın danışmanı olan Chris Christie de Trump’a karşı net ve kınayıcı bir tutum takındı. Eski bir başsavcı olan Christie, Trump'a meydan okuyarak şu ifadeleri kullandı:
“Sizinle eski bir vali olarak değil, eski bir başsavcı olarak konuşuyorum. Başkanın bu geceki iddialarının dayanağı yok. Süreci değerlendirmeden önce her şeyi akışına bırakmalı ve oyları saymayı bitirmeliyiz.”
Eski Cumhuriyetçi Senatör ve Trump destekçisi Rick Santorum da Trump’ın açıklamaları hakkında yorum yaptı ve Trump'ın zafer ilanından dolayı duyduğu şoku dile getirerek,  "Hile kelimesinin kullanımı bence yanlıştı" dedi. Cumhuriyetçilerin Çoğunluk Lideri Mitch McConnell'in tavrı ise daha diplomatik bir cevapla, "Seçimleri kazanma iddiası oylar tamamen sayılmadan söz konusu olamaz" ifadesini kullandı. 
Yasama ve Başkanlık seçimleri sonuçlarının sonuçlanmasına kadar, geriye zihinlerde kalan en önemli sonuçlar şunlar olacak: Dalganın rengi mavi olmadı. Sonuçlar Demokratları sarsarken, liderlerinin yakın zamanda toparlanması mümkün olmayacak. Bununla birlikte, Temsilciler Meclisi başkanlığına Nancy Pelosi tekrar atanabilir.



Kremlin, Noel ateşkesini Ukrayna ile yapılacak barış anlaşmasına bağlıyor

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)
TT

Kremlin, Noel ateşkesini Ukrayna ile yapılacak barış anlaşmasına bağlıyor

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)

Kremlin bugün yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın önerdiği Noel ateşkesinin bir barış anlaşmasına varılıp varılamayacağına bağlı olacağını belirtti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, konuya ilişkin olarak, “Şu anda soru, ABD Başkanı Donald Trump’ın da söylediği gibi bir anlaşmaya varıp varamayacağımızdır” dedi.

Peskov, Ukrayna’nın ‘kısa vadeli ve sürdürülemez çözümlere’ odaklanması durumunda Rusya’nın bu ateşkese katılmasının söz konusu olmadığını ifade etti. Peskov, “Biz barış istiyoruz, Ukrayna’ya nefes alma ve savaşa devam hazırlığı yapma fırsatı tanıyan bir ateşkes değil… Bu savaşı sona erdirmek, hedeflerimizi gerçekleştirmek, çıkarlarımızı güvence altına almak ve gelecekte Avrupa’da barışı sağlamak istiyoruz. İşte buna odaklanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Peskov ayrıca, Moskova’nın henüz ABD ve Avrupa yetkililerinin Ukrayna’ya sunduğu NATO benzeri güvenlik garantilerine ilişkin detayları görmediğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise dün yaptığı açıklamada, özellikle enerji altyapısına yönelik saldırıların Noel döneminde durdurulmasını öngören ateşkes fikrini desteklediklerini bildirdi.

Diğer yandan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov bugün yaptığı açıklamada, Ukrayna savaşıyla ilgili görüşmelerde toprakla ilgili herhangi bir taviz vermeyeceklerini belirtti. Şarku’l Avsat’ın Rusya’nın resmi haber ajansı TASS’tan aktardığına göre Ryabkov, Donbas, Kırım ve Moskova’nın Novorossiya olarak adlandırdığı bölgelerden söz etti.

Ryabkov ayrıca, Moskova’nın henüz ABD, Ukrayna ve Avrupa Birliği’nin (AB) Berlin’de vardığı anlaşmalardan haberdar olmadığını ifade etti.

Almanya’nın başkenti Berlin’de dün, 10 Avrupa ülkesinin liderleri ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD ve Ukrayna arasındaki görüşmeleri desteklemek amacıyla bir araya geldi.


Sidney saldırısının faillerinden biri Hindistan uyruklu

TT

Sidney saldırısının faillerinden biri Hindistan uyruklu

Adli tıp uzmanları, Sydney'deki Bondi Plajı'nda silahlı saldırganların ateş açtığı köprüde duruyor (EPA)
Adli tıp uzmanları, Sydney'deki Bondi Plajı'nda silahlı saldırganların ateş açtığı köprüde duruyor (EPA)

Hindistan yetkilileri, Sidney'deki Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi etkinliğinde 15 kişinin ölümüne yol açan toplu katliamın faillerinden biri olan 50 yaşındaki Sajid Akram'ın aslen Haydarabadlı olduğunu doğruladı.

Hindistan'ın güneyindeki Telangana eyalet polisi yaptığı açıklamada, "Sajid Akram aslen Hindistan'ın Haydarabad şehrindendir. 1998 Kasım ayında, yaklaşık 27 yıl önce iş aramak için Avustralya'ya göç etti" denildi.

Hindu gazetesi, yetkililerin Akram'ın Hindistan'ı en son 2022'de ziyaret ettiğini ve ilk soruşturmaların ülke içinde herhangi bir yerel bağlantı tespit edemediğini söylediğini belirtti. Yetkililer ayrıca Akram'ın 1998'de öğrenci vizesiyle Avustralya'ya göç ettiğini ve o zamandan beri Hindistan'a nadiren geldiğini ifade etti.

Sajid Akram ve oğlu Naveed, Yahudi Hanuka kutlamasını hedef alan toplu bir silahlı saldırıda 15 kişiyi öldürdü. Yetkililer saldırıyı Yahudi karşıtı bir terör eylemi olarak nitelendirdi, ancak saldırganın daha derin motivasyonları hakkında şimdiye kadar çok az ayrıntı verdi.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Sydney'deki saldırganla yüzleşen kahraman Ahmad el-Ahmed ile görüşmek üzere bugün Sydney'in güneyindeki St. George Hastanesi'ni ziyaret etti; bu arada kahramanın ilk video mesajı internette dolaşmaya başladı.

Ziyaretin ardından gazetecilere konuşan Avustralya Başbakanı, el-Ahmed ile görüşmenin "büyük bir onur" olduğunu söyledi. Sözlerine şöyle devam etti: "O gerçek bir Avustralya kahramanı, büyük bir alçakgönüllülük sahibi insan ve bana, gözlerinin önünde yaşanan vahşetleri izlerken aklından geçenleri anlattı."

Başbakan sözlerine şöyle devam etti: "Harekete geçme kararı aldı ve cesareti, tüm Avustralyalılar için bir ilham kaynağı."

Başbakan ayrıca, Suriye'den Avustralya'yı ziyaret eden dükkan sahibinin anne ve babasıyla görüştüğünü belirterek, "Onlar gururlu anne babalar" dedi.

Bu sabah erken saatlerde, Ahmed el-Ahmed'in hastane yatağından Arapça konuşurken çekilmiş bir videosu sosyal medyada yayılmaya başladı.

Videoda, "herkesin çabalarını takdir ettiğini" söyledi.

Avustralya polisi dün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'ndaki saldırıyı gerçekleştirdiğinden şüphelenilen iki silahlı saldırganın (baba ve oğlu) kullandığı araçta iki DEAŞ bayrağı ve bombalar bulunduğunu açıkladı.


Rusya, Ukrayna'nın doğusundaki stratejik şehir Kupiansk'ın kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu

(foto altı) Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki Pokrovsk şehrinde Rus bayrağıyla poz veren bir asker (Arşiv – Reuters)
(foto altı) Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki Pokrovsk şehrinde Rus bayrağıyla poz veren bir asker (Arşiv – Reuters)
TT

Rusya, Ukrayna'nın doğusundaki stratejik şehir Kupiansk'ın kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu

(foto altı) Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki Pokrovsk şehrinde Rus bayrağıyla poz veren bir asker (Arşiv – Reuters)
(foto altı) Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki Pokrovsk şehrinde Rus bayrağıyla poz veren bir asker (Arşiv – Reuters)

Rusya bugün yaptığı açıklamada, kuzeydoğu Ukrayna’daki stratejik şehir Kupiansk’ın kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu. Bu açıklama, Ukrayna güçlerinin son dönemde şehrin bazı mahallelerini geri aldığını açıklamasının ardından geldi.

Rusya’nın resmi haber ajansı TASS, bölgedeki Rus Zapad askeri grubunun sözcüsünün “Kupiansk şehri beşinci Rus ordusunun kontrolü altında” ifadesini aktardı.

Rusya, geçtiğimiz kasım ayında Kupiansk’ın kontrolünü ele geçirdiğini duyurmuş, ancak AFP’ye göre Ukrayna daha sonra şehrin bazı mahallelerini yeniden kontrol altına aldığını açıklamıştı.

Bu arada Ukrayna ordusu bugün yaptığı açıklamada, 24 Şubat 2022’de başlayan savaşın başından bu yana öldürülen ve yaralanan Rus askeri personel sayısının, son 24 saatte öldürülen veya yaralanan bin 150 kişi dahil olmak üzere yaklaşık 1 milyon 190 bin 620’ye yükseldiğini duyurdu.