Dünyanın en güçlü adamı olan ABD başkanının ayrıcalıkları neler?

Air Force One uçağı, gelişmiş donanımı göz önüne alındığında ABD başkanının gücünün bir göstergesidir (Getty)
Air Force One uçağı, gelişmiş donanımı göz önüne alındığında ABD başkanının gücünün bir göstergesidir (Getty)
TT

Dünyanın en güçlü adamı olan ABD başkanının ayrıcalıkları neler?

Air Force One uçağı, gelişmiş donanımı göz önüne alındığında ABD başkanının gücünün bir göstergesidir (Getty)
Air Force One uçağı, gelişmiş donanımı göz önüne alındığında ABD başkanının gücünün bir göstergesidir (Getty)

Sawsana Mehanna
Son birkaç gündür tüm gözler, televizyon ekranlarına ve sosyal medya organlarına kilitlenmiş ve ABD başkan adayları Donald Trump ve Joe Biden’ın oylarının borsanın yükselişi ve düşüşüne etkisine odaklanmış durumda.
Dünyanın en büyük ordularının lideri olarak nüfuzu, başkent Washington’dan tüm dünyayı kapsayacak şekilde yayıldığı için tüm dünya, görevi 4 yıl süren bu Oval Ofis sakiniyle ilgileniyor.
Seçimler, yalnızca ABD vatandaşları için değil, dünyanın geri kalanı ve diğer vatandaşlar için de önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. Nitekim ‘Bugün dünyaya kim başkanlık ediyor?’ gibi başlıklarla karşılaşmamız pek de şaşırtıcı değil. Başkanın gücü, aynı zamanda ülkenin ortaya çıkma koşulları ve bağımsızlık savaşıyla (1783- 1775) ilgili tarihsel nedenlerden kaynaklanıyor. ABD’liler ise bir araya gelerek, eyaletlerdeki yerel ve bölgesel çatışmaların üstesinden gelme yeteneklerini ifade edecek güçlü bir adam seçmek istiyor.
Anayasal sistemin kurucularını eyaletler arasındaki bağları güçlendirmek ve siyasi istikrarı sağlamak için başkanın konumunu güçlendirmeye iten, güçlü ve etkili bir yönetici arzusu mevcut. Başkan, uluslararası siyaseti şekillendiren ve küresel ekonomiyi kontrol eden bir ülkeye liderlik etmesi dolayısıyla ‘özgür dünyadaki’ en güçlü adam olarak kabul ediliyor.

Pozisyonu üstlenmenin ana koşulları
ABD anayasasına göre yalnızca şu temel koşulları taşıyanlar başkanlık pozisyonunu üstlenme hakkına sahip; ABD doğumlu olmak, en az 35 yaşında olmak ve 14 yıldır ABD’de ikamet etmek.
Yeni başkanın ve yardımcısının görev süresi 20 Ocak’ta öğleden sonra başlıyor, yani aynı saatte eski başkan ve yardımcısının da görevi sona eriyor.

‘Güçlü’ bir başkanın yetki ve ayrıcalıkları
ABD’de devlet başkanı ve hükümet başkanı, Federal hükümetin yürütme otoritesi başkanı ve silahlı kuvvetlerin başkomutanı rollerini yerine getiriyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başkan, geriye kalan tek küresel süper gücün lideri olarak dünyanın en güçlü siyasi figürlerinden biri olarak görülüyor. Rusya’dan sonra en büyük ikinci nükleer cephaneliğe sahip olan ve gayri safi yurtiçi milli hasılaya (GSYİH) göre en büyük ekonomiye sahip devletin liderliğini üstlenen dünyanın en güçlü ordusunun sorumluluğunu taşıyor.
Yerli ve uluslararası büyük bir güce sahip. ABD anayasası, kendisine oldukça geniş yetkiler veriyor. Seçimlerin galibi anayasa yeminini ettikten sonra devlete ve hükümete başkanlık etme görevlerini yerine getirmeye başlıyor. Bir başkanın ortaya çıktığı halk temsiline dayalı olarak yürütme yetkilerini, diğer anayasal sistemlerde olduğu gibi parlamentoya tam bir boyun eğme takıntısına kapılmadan kullanıyor.
Kendi iradesi altında faaliyet gösteren bir dizi kurumdan yardım alıyor ve Senato tarafından herhangi bir müdahalede bulunulmaksızın yetkililer, başkan tarafından atanıp görevden alınıyor. Bakanların (ABD sistemindeki sekreterlerin) görevi, başkana bilgi ve görüş sağlamak olarak biliniyor. Ülkeyi yönetmede en önemli fikir sahibi o olurken, kendisi ve bakanları Kongre’ye karşı da sorumluluk taşıyor.

Ordu, Silahlı Kuvvetler ve Donanma Başkomutanı
ABD Başkanı, aktif görevini yürütmeye çağrıldığında, farklı eyaletlerin ordu, silahlı kuvvetler ve deniz kuvvetleri komutanlığını da yürütüyor.
Ülke dışına asker gönderme veya gerektiğinde askeri güç kullanma hakkına sahip. Aynı zamanda nükleer silah kullanılmasını emretme yetkisine, Senato’nun tavsiyesi ve rızası ile mevcut meclis üyelerinin üçte ikisinin onayını alarak anlaşmalar yapma, büyükelçiler atama yetkisine sahip. Görev süresi boyunca Kongre’yi ‘birliğin durumu’ hakkında bilgilendirmekten sorumlu. Koşulların iyileştirilmesi için gerekli gördüğü tedbirleri ortaya koyabiliyor, olağanüstü durumlarda iki meclisi veya birini toplantıya çağırabiliyor.

Yürütme otoritesi
Anayasanın ikinci maddesi, yürütme yetkisinin ABD Başkanına verildiğini belirtiyor. Aynı şekilde yaptırımların uygulanmasını askıya alma, genel affın onaylanması, uluslararası antlaşmaların sonuçlandırılması, Kongre’ye danışılması, olağanüstü halin uygulanması ve zorunlu hallerde genel seferberlik ilan edilmesi kararları verebiliyor, 1 bir defa yenilenebilen 4 yıllık görev süresine sahip.

Büyükelçileri atama
ABD Başkanı, Senato çoğunluğunun onayına tabi olarak, büyükelçiler, bakanlar ve Yüksek Mahkemeye hakimler atayabiliyor.

Veto
Başkan, anayasa değişiklikleri dışında Kongre tarafından kabul edilen yasaları veto etme hakkına sahip. Ancak Kongre, Senato ve Temsilciler Meclisi’nin üçte iki çoğunluğunun oyları aracılığıyla başkanın vetosunu geçersiz kılabiliyor.
Mevcut Başkan Donald Trump, itiraz hakkını defalarca kullandı. Örneğin,
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dahil olmak üzere ABD müttefiklerine silah satışının durdurulmasına ilişkin üç kararı, Temmuz 2019’da feshettiğinde, göreve gelmesinden bu yana üçüncü kez başkanlık veto hakkını da kullanmış oldu.

Ulusal Muhafızlar’a çağrı
Başkan, yetkisini eyaletlerden birinin talebi üzerine düzen sağlamak için kullanma, Ulusal Muhafızlar’a çağrı yapma ve 30 günlük bir süre için yurt dışındaki bölgelere askeri güç gönderme hakkına sahip. Güçlerin görevini uzatmak isterse, Kongre’nin onayını alması gerekiyor.
Bu yetkilere karşılık Kongre, Senato ve Temsilciler Meclisi ise vatana ihanet, yolsuzluk veya ABD yasaları tarafından suç sayılan herhangi bir suç dolayısıyla başkanı görevinden azledebiliyor.

Başkanın ayrıcalıkları nelerdir?
Business Insider ajansına göre ABD başkanları, pek çok ayrıcalığa sahip. ABD yasaları uyarınca başkan, ek harcamalar ve sağlık sigortası için 50 bin doların yanı sıra yıllık 400 bin dolar maaş alıyor. Başkanlar ve aileleri, genellikle ünlülerde olduğu gibi tasarımcılardan ve şirketlerden hediye olarak kıyafetler almıyor veya kabul etmiyor. Hediye kabul etse bile giyildikten sonra hemen ulusal arşive gönderiliyor.

Seyahat ödeneği
Başkan, seyahat masraflarını karşılamak için de ödenek alıyor. Obama yönetiminde Kongre, ödenek miktarını yıllık 200 bin dolar olarak belirlemişti.

Mobilya ödeneği
Başkanlar ve ailelerine, mekâna daha iyi alışabilmeleri adına Beyaz Saray mobilyalarını değiştirmeleri için 100 bin dolar ödeniyor.
Trump yönetiminin yeni mobilya satın almak üzere 1,75 milyon dolar harcadığı söyleniyor ve bu miktarı kendi parasıyla ödeyip ödemediği bilinmiyor. Yönetimin taşınması masraflarını karşılayacak bir başka madde daha mevcut. Madde, çalışanların ödemelerini ve diğer hizmetleri içeriyor.

Kişisel uçak
Başkan için tahsis edilen Boeing uçağı, 4 bin metrekarelik alanıyla oldukça gelişmiş olup, tıbbi operasyonlar için bir oda ve başkan için ayrılmış alanlar içeriyor. Uçakta, tek seferde 100 kişiye yemek verilebiliyor. CNN, saatte 200 bin dolar işletme maliyetine sahip olduğunu bildirdi.

Personeller
Beyaz Saray’da aşçılardan tesisatçılara, temizlikçilerden bahçıvanlara kadar yaklaşık 100 kişi kalıcı olarak yaşıyor. Yalnızca bakım maliyeti, yıllık 4 milyon dolar. Masrafları, başkanın ailesi ödemiyor. Başkan, bu faturaların her ay çalışma saatleri esas alınarak ödenmesini istiyor.

Sinema salonu
Franklin D. Roosevelt, Beyaz Saray’da bir odayı 51 koltuklu bir sinema salonuna dönüştürdü. Melania Trump, 2017 yılında yönetim ofislerinin bulunduğu West Wing’de (Batı Kanadı) salon açtı.

Koruma
İstihbarat, her zaman başkana yakındır. Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonra da onu koruma görevi bitmiyor. Emekli başkanlar da ömür boyu koruma hizmeti alırken, çocukları da 16 yaşına kadar korunuyor. İç Güvenlik Bakanlığı’na göre 2017 yılında gizli servisin bütçesi 1,9 milyar dolara ulaştı.
Her başkan, emekli maaşının yanı sıra görev süresinin bitimi sonrasında maddi tazminat alıyor. Obama, 207 bin dolar tazminat almıştı. Aynı şekilde her başkan ve eski başkan için resmi bir cenaze düzenlenmesi dolayısıyla hükümet ayrıca, başkanların cenaze masraflarını da karşılamak zorunda.
ABD başkanlarının, güvenlik sebebiyle halka açık yollarda direksiyon başına geçmeleri yasak.

Başkanı azletme prosedürleri
ABD Anayasası, Kongre'ye başkanın üç kategoriden en az birince suç işlemesine kanaat getirilmesi halinde görevden alma yetkisi veriyor.
Bu suçlar; ABD'nin düşmanı olan bir ülkeye yardım etmek olarak tanımlanan "ihanet", siyasi fayda karşılığında para ya da hediye kabul etmeyi içeren "rüşvet" ve "ağır ve vahim suç" işlemek ya da "başka kötü davranışta" bulunmak olarak sıralanıyor.
Bugüne kadar, üç başkan hakkında Kongre'de görevden azil süreci (impeachment) başlatıldı. Ancak tarihte bu süreç sonunda Kongre tarafından azledilen ve görevden alınan bir başkan yok.

Andrew Johnson
Bu başkanlardan ilki olan Andrew Johnson hakkında 1868 yılında, görevi Kongre tarafından çıkarılan bir yasayla teminat altına alınan dönemin Savaş Bakanı Edwin McMasters Stanton'ı yasaya aykırı bir şekilde görevden aldığı için azil süreci başlatıldı. Ancak Johnson, Senato'da üçte iki çoğunluk sağlanamayınca görevinde kaldı.

Richard Nixon
Bundan 106 yıl sonra ikinci kez bir başkan için azil süreci başlatıldı. Bu kez de 1972'de Cumhuriyetçi Başkan Richard Nixon, hakkında kendisine yakın bazı kişilerin Watergate iş merkezindeki Demokrat Parti'nin ofisine dinleme cihazı yerleştirdiğinin ortaya çıkmasıyla patlak veren skandalda yargıyı yanıltmak ve delil karartmakla suçlandı.
Ancak süreç tamamlanmadan Nixon görevinden istifa etti. O dönemde yaygın olan kanı Nixon istifa etmeseydi, zaten azledileceği yönündeydi.

Bill Clinton
Nixon'dan 27 yıl sonra bu kez Demokrat Başkan Bill Clinton hakkında Beyaz Saray stajeri Monica Lewinsky ile yaşadığı ilişkiyle ilgili yeminli ifadesinde yalan söylediği iddiasıyla azil süreci başlatıldı. Clinton, Senato'da yapılan oylama sonunda beraat ederek, görevinde kaldı.

Donald Trump
Mevcut Başkan Donald Trump aleyhinde açılan dördüncü davaya gelince dava, Ocak ve Şubat 2020 arasında ‘iktidarı kötüye kullanma ve Kongre’yi aşağılama’ nedeniyle gündeme geldi. Senato, Trump’ı kendisine yöneltilen iki suçlamadan beraat ettirerek, davayı sona erdirdi.



Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
TT

Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yargılanmasının başlamasından yaklaşık beş yıl sonra dün Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan af talep ederek hem siyasi hem de hukuki arenada şaşkınlık yarattı.

İsrailli analistler ve politikacılar, Netanyahu'nun bu hamlesini Ekim 2026'da yapılacak İsrail parlamento seçimlerine hazırlıkla ilişkilendirerek, seçim öncesinde seçimlerdeki konumunu iyileştirmek istediğini öne sürdüler.

Netanyahu suçunu kabul etmedi ancak bu talebi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Herzog'a aynı dileği dile getiren mektubundan yaklaşık iki hafta sonra geldi.

İsrail Yayın Kurumu'nun siyasi muhabiri Gili Cohen, "Netanyahu, af talebi sayesinde bir sonraki seçimlerde yargılanmadan aday olmak istiyor" görüşünde.

Herzog'un ofisi ise talebin istisnai olduğunu anladıklarını ve tüm görüşleri aldıktan sonra "sorumlu bir şekilde değerlendireceklerini" belirtti. Ancak muhalefet lideri Yair Lapid, Herzog'a hitaben, "Netanyahu'ya suçunu kabul etmeden, pişmanlık duymadan ve siyasi hayattan çekilmeden af ​​veremezsiniz" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
TT

Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)

İsrail Yayın Kurumu KAN, ABD'nin Şam kırsalındaki Beyt Cin köyünde meydana gelen son olayın ardından İsrail ile Suriye arasındaki gerilimi azaltmak için çaba gösterdiğini ve Tel Aviv'e durumu yatıştırması yönünde bir mesaj ilettiğini bildirdi. Washington, bölgesel istikrarı desteklemek için önümüzdeki hafta aralarında Morgan Ortagus’un da olduğu temsilcilerini göndermeyi düşünüyor.

h
Suriye sivil savunma personeli, Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail hava saldırısı sırasında yıkılan bir evi incelerken (AP)

KAN'a göre mektup, İsrail ordusu tarafından Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İslamcı bir grubun üyelerinin tutuklanmasına ilişkin bilgi sahibi olan bölgedeki ülkelerden birindeki bir kaynak tarafından açıklandı. Aktarılan bilgilere göre tutuklular soruşturma sırasında Hamas, İran ve Hizbullah ile bağlantıları olduğunu ve söz konusu taraflardan silahlandırılmaları ve İsrail'e karşı eylemlerde bulunmaları amacıyla finansman aldıklarını itiraf ettiler.

Lübnan merkezli İslamcı grup, tutuklamaların açıklanmasının ardından Suriye topraklarında faaliyetleri olduğu iddialarını ise reddetti.

r
İsrail'in saldırı düzenlediği Suriye'nin Beyt Cin köyündeki bir sokakta yanmış bir askeri araç (AFP)

İsrail televizyonu Kanal 12, perşembe gecesi ve cuma sabahı Suriye topraklarında gerçekleştirilen İsrail operasyonunun, İslamcı gruba askeri takviye sağlamayı engellemeyi amaçladığını bildirdi. İsrail ordusundan kaynaklara göre operasyonun amacı, grubun İsrail topraklarına fırlatılmaya hazır füzeler elde etmesini önlemekti.

Kanal 12, İslamcı grubun Sünni bir örgüt olduğunu, ancak Hizbullah ile iş birliği yaptığını belirtti. Kanal 12’ye göre İsrail, bu grubu artık görmezden gelemeyeceğine karar verdi.

dfrg
55. Paraşütçü Tugayı’ndan yedek askerler Suriye'nin güneyinde konuşlandırıldı, 21 Kasım 2025 (İsrail Savunma Kuvvetleri)

Kanal 12’nin haberine göre son aylarda, çeşitli örgütler tarafından Suriye Golan Tepeleri'nde tampon bölgedeki IDF güçlerini veya İsrail yerleşimlerini tehdit edebilecek altyapı kurma girişimleri arttı. İsrail ordusu da bu yüzden Suriye'nin iç kesimlerinde aktif olarak faaliyet gösteriyor ve aynı bölgede birkaç kez daha aktif olacağı tahmin ediliyor.

Terör örgütlerinin güçlerini artırma girişimlerine yanıt olarak İsrail'in çeşitli ülkeler aracılığıyla Suriye rejimine, bu gelişmelere göz yummaya devam edemeyeceğini belirten mesajlar gönderdiğini de sözlerine ekledi. İsrail, Suriye’nin kararlı adımlar atmasını bekliyor, aksi takdirde İsrail, Suriye’nin Golan Tepeleri'ndeki operasyonlarını yoğunlaştıracak.

Suriye'den gözaltına alınanların İsrail'e karşı terör eylemi planları yaptıklarını ve soruşturma için İsrail'e nakledildiklerini bildiren Kanal 12’ye göre bunlar arasında biri patlayıcı cihazlar yerleştirmiş ve yüksek bir yerden ordu güçlerine ateş açmış olan iki kardeş de bulunuyor. Bilgi, Yedioth Ahronoth gazetesi tarafından da doğrulandı.

Gazete, İsrail'in olayın ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara rejimine ciddi mesajlar gönderdiğini ve misilleme hazırlıklarına başladığını yazdı. Güvenlik kaynakları, Şara'ya bağlı güvenlik unsurlarının olayda herhangi bir rol oynadığının henüz tespit etmediklerini belirtti.

drfgt
Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail ordusunun operasyon düzenlediği bölgede toplanan Suriyeliler (AFP)

Kaynaklar, bu ciddi olayın İsrail'in düşman unsurların kendi çevresinde yerleşmesine izin vermemesi gerektiğini gösterdiğini ve Suriye'nin istikrarsız bir ülke olması nedeniyle şu anda herhangi bir anlaşmaya varılamayacağını vurguladı.

Kaynaklar şunları ekledi:

“Her şeyden önce, bu olay, devlet olarak ele geçirdiğimiz topraklardan, özellikle Şeyh (Hermon) Dağı'ndan çekilmememiz gerektiğini gösteriyor.”

Kanal 12'nin ikinci bir haberinde, Şam hükümetine yakın bir kaynak, bunun münferit bir olay olduğunu doğruladı ve İslamcı unsurların İsrail'e karşı kaydedilen ilerlemeyi baltalamaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Kanal 12 şunları aktardı:

“İsrail ile güvenlik anlaşması hazırlıkları sırasında Batı ülkeleriyle anlaşmazlığa düşmek Şeriat rejiminin çıkarına değildir. Burada Amerika'nın desteği var ve bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor. Güvenlik anlaşmasına varmak, herhangi bir gerginlikten çok daha önemli.”

Kanal 12’nin haberine göre gerginlik, Suriye'nin güneyinde hala direniş çizgisinin etkisi altında olan ve şiddeti kışkırtan unsurların varlığından kaynaklanıyor ve bu yüzden diğer olaylar gibi münferit olaylar meydana gelebilir.

y6tj
İsrail güçleri, Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki Sayda beldesine ilerliyor (Arşiv - SANA)

İran'ı bu olaya karışmakla suçlayarak Kanal 12 haberinde “(İran) Anlaşmayı istemiyor ve bu nedenle onu sabote etmekle ilgileniyor. Belki de İranlılar ve diğer terörist unsurlar, İslamcı gruplarla birlikte bu işin içindedir” diye ekledi.

İslamcıların genel olarak birbirleriyle iş birliği yapmalarının sorun olduğu belirtilen haberde, İran, Hamas ve Hizbullah’ın Suriye ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasını istemedikleri kaydedildi. Bu, Suriye hükümetine yakın bir kaynak tarafından da doğrulandı.

Kaynağa göre bazen sahadaki durum buna izin veriyor. Bu bölgede gerçek bir devlet yok, daha çok bir kaos durumu var ve bu nedenle her şey mümkün.

Hükümet Suriye’nin güneyine girerse, sınırlı imkanlarına rağmen durumu kontrol altına alabileceğini söyleyen kaynak, “Bugün, yeni yönetim, tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler kurmayı ve yatırım yapmayı amaçlayan ekonomik ve ticari bir yaklaşım benimsedi. İslamcıların kendi iktidarına tehdit oluşturduğunun farkında. Bu yüzden Suriye'deki tüm radikal unsurlar kısıtlanıyor ve bunlarla mücadele ediliyor” dedi.