Joe Biden başkanlık 'zaferini' kutlamaya hazırlanıyor

Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)
Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)
TT

Joe Biden başkanlık 'zaferini' kutlamaya hazırlanıyor

Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)
Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)

Demokratların adayı Joe Biden, Pensilvanya ve Georgia'da Donald Trump'ın önüne geçmesinin ardından zafere yakın olan isim oldu. Trump’ın seçim kampanyası ise seçimlerin henüz bitmediğini belirterek, savaşı mahkemelere taşıma niyetini yineledi.
Seçimlerin ardından özellikle Pensilvanya ve Georgia başta olmak üzere bir dizi salıncak eyaletin kırmızıdan maviye  (Demokratların rengi) dönüşmesinin ardından Başkan Trump'ın Beyaz Saray'da 4 yıl daha kalma ihtimali azaldı. Bununla birlikte Biden, Arizona ve Nevada'da, 538 delegeden oluşan Seçiciler Kurulu’ndan gerekli 270 oyu almaya yakın olduğu için ABD'nin 46. başkanı olmaya yaklaştı.

3 senaryo
ABD’deki son gelişmelerle ilgili olarak, ABD tarihinin en büyük seçim mücadelesini çözüme kavuşturmak için sadece 3 seçenek kaldı:
Birincisi, Başkan Trump'ın yenilgiyi kabul ederek Biden'ın zaferini onaylaması. İkincisi, mahkemelerin sonuçların geçersiz kılınması veya oyların yeniden sayılması amacıyla Cumhuriyetçiler tarafından açılan tüm davaları reddetmesi. Diğer bir seçenek ise Yüksek Mahkeme de dahil olmak üzere mahkemeler aracılığıyla Cumhuriyetçiler tarafından sunulan bazı dilekçelerin kabul edilmesi. Üçüncüsü, 45. ABD Başkanı Donald Trump'ın tekrar başkan olabilmesi için tek umudu. Trump, bu umuda tutunarak dün (Cuma) yaptığı açıklamada ABD Yüksek Mahkemesi’ne başvurmaya kararlı olduğunu gösterdi. Ancak pratikte böyle bir adımı atıp atmayacağı konusunda net bir açıklamada bulunmadı.
Uzmanlar, ABD mahkemelerindeki dava prosedürlerinin seçim süreci sırasında veya oyları sayarken hile yapıldığı iddialarına ilişkin kanıt gerektirdiğini söyledi. ABD’de, ilgili eyaletlerdeki yargı sistemleri anlaşmazlıkları çözemezse veya ABD anayasasını ihlal etme durumu söz konusu ise dava Yüksek Mahkeme'ye aktarılıyor.

Oyların sayımı devam ediyor
Biden, Perşembe gece yarısından itibaren devam eden oy sayımının ardından Beyaz Saray'ın kapılarına gittikçe daha fazla yaklaştı. Demokratların adayı Biden, Trump'ın önde gittiği Pensilvanya'da az farkla Trump’ın önüne geçmeyi başardı. Gece yarısı sayılan oylar 50 binden fazlayken, sabah bu sayı birkaç bin daha arttı. Ardından öğle saatlerinde işler tersine döndü ve Biden 9 bin oyla öne geçti. Pensilvanya'daki sayım işlemlerinin gözlemcileri ise kalan 130 bin oyun çoğunun Demokrat adayın lehine olacağını öne sürdüler. Böylelikle Biden, Seçiciler Kurulu’nda 270 oy alabilmek için diğer eyaletlerden elde ettiği 253 oyuna 20 kıdemli delege eklemiş olacak.
Kötü haberler, seçime hile karıştırıldığı yönündeki suçlamalarını tekrarlayan ve Yüksek Mahkeme’ye başvurma kararlılığını vurgulayan Başkan Trump'ın seçimi kazanma şansını olumsuz yönde etkiledi. Biden’ın, Pensilvanya'da zirvede kalması için posta yoluyla oy pusulalarının düzenli bir şekilde birikmesi üzerine, açıklanmayan oy pusulalarının sayısı azaldıkça Trump'ın kazanma şansı da azalırken, Cumhuriyetçi kampanya yenilgiyi önlemek için giderek daha fazla yasal engellere başvurdu. Biden'ın Michigan ve Wisconsin'deki zaferleri, ABD’nin Ortabatı eyaletlerindeki en önemli "mücadele alanları" arasındaydı. Çünkü bu iki eyalet Biden’ı güçlü bir konumda tutarken zafere ulaştıracak seçeneklerden biriydi. Bu nedenle Trump'ın Pensilvanya'da acilen bir zafere ihtiyacı vardı.
Biden, sayımlar bittikten sonra Georgia'da Trump'ı geride bıraktığı gibi Pensilvanya'da da oy sayımı bitene kadar Trump'ı geride bırakmaya devam ederse başkanlığı kazanacak. Ancak eyaletteki yetkililer, dar marjın yeniden oy sayımını kaçınılmaz hale getireceğini öne sürdü. Biden, Arizona'da da önde giderken Nevada'daki liderliğini ikiye katladı. Bunlar, liderliği ele geçiren Biden’ı Başkanlığa neredeyse yaklaştırdı.

Zaferi ilan etmeye hazırlık
Biden, halk oylamasını 4 milyondan fazla oyla kazandı. Phoenix'ten ve banliyölerindeki oy pusulaları sayıldıktan sonra Arizona'da daha fazla oy aldı.
Biden, memleketi Delaware'de koronavirüs pandemisinin gelişmeleri hakkında kendisini bilgilendirmeleri için ekonomi ve sağlık danışmanlarıyla görüşerek Başkanlık görevini üstlenmeye hazırlanan bir tavır takındı. Demokratların başkan adayı, son günlerde halka seslenerek zaferi ilan etmek için acele etmemelerini ve salıncak eyaletlerde henüz oylar sayılırken "biraz sabırlı” olmalarını istedi. Biden açıklamasında, "Demokrasi bazı durumlarda kaotik olabilir" dedi. Biden’ın seçim kampanyasından bir yetkili gazetecilere verdiği demeçte, “Demokrat adayın konuşmasını Cuma günü yerel saatle akşam vakti yapma niyetinde olduğunu" bildirdi. Bunun üzerine çok sayıda gazeteci Wilmington şehrine akın ederek tören prosedürlerinin tüm hızıyla sürdüğü küçük eyalette Biden'in evinin yakınındaki Westin Oteli'nin önünde toplandı. Gönüllüler, Biden'ın kampanyası ve Başkan Yardımcısı adayı Kamala Harris ile ilgili binlerce afiş dağıttı. Özel güçler, Biden'ın konuşmasını yapacağı dev Amerikan bayraklarıyla süslenmiş bir platformun yakınına birçok kontrol noktası kurdu.
Biden’ın seçim kampanyasından bir yetkili, sürecin iki parti için de son derece zahmetli olduğunu, kazananın açıklanmasının ardından yaşanacak kargaşa nedeniyle yaygın bir endişenin hakim olduğunu belirtti. Seçim yetkilileri, oy sayımıyla ilgili birkaç sorun olduğunu kaydetti. Adayların farklı tepkileri, önümüzdeki günler ve haftalarda yaşanacak nasıl bir tavır takınacaklarını gösterdi. Sayımın bitmesi, zorlu bir yasal sürece ve yeniden sayım için davalar yöneltilmesine yol açacak. Biden’ın siyasi meselelere odaklanması, zaferini ortaya koyan bir atmosfer yaratmayı hedeflediğini  gösteriyor. Bu amaçla, salgınla ilgili bir bildiri yayınlayan Demokratlar, ABD'nin Perşembe günü 121 bin 200 yeni vaka kaydettiğini hatırlattı.

Savaş “henüz bitmedi”
Başkan Trump'ın kampanya ekibi, Biden 4 büyük salıncak eyalette önde olmasına rağmen sonuçlar açıklandıktan sonra Trump’ın yeniden seçileceği konusunda ısrar ediyor. Trump’ın seçim kampanyasının genel danışmanı Matt Morgan yaptığı açıklamada, "Bu seçim henüz bitmedi. Joe Biden'ın kazandığına dair yanlış tahmin, nihai karar olmayan dört eyaletteki sonuçlara dayanıyor” ifadesini kullandı. Morgan açıklamasında, Georgia eyaletindeki oyların yeniden sayılmaya başlandığını ve Pensilvanya'da birçok düzensizlik olduğunu belirtti. DPA’nın haberine göre son göstergelerde Trump'ın şu ana kadar yenilgisini kabul etmeye niyeti olmadığına dair bir durum söz konusu. 
Başkan Trump'ın kampanya ekibi, hukuki bir sürece girerek bazı eyaletlerde oyların yeniden sayılmasını talep etti. Ayrıca  diğer bölgelerde "yasadışı" veya "uygunsuz" oy pusulalarının geçersiz kılınması çağrısında bulundu. Başkan Trump, Wisconsin’de oyların yeniden sayılmasını istedi. Bunun yanı sıra, Cumhuriyetçi gözlemcilerin oylamaların salı günü sona ermesinin ardından postayla gelen oy pusulalarının sayımına katılmalarına izin verilmediği gerekçesiyle Cumhuriyetçi kanat Pensilvanya, Michigan ve Georgia'da davalar açtı. Ancak Georgia ve Michigan'daki yargıçlar bu davaları hemen reddettiler. Georgia’daki yerel yetkilileri, Cumhuriyetçilerin ve Demokratların adayları arasındaki az fark nedeniyle durumun yeniden ele alınmasına dair istekli olduklarını kaydettiler.
Başkan Trump'ın söz konusu suçlamaları, posta oylamasının yaygın bir sahtekarlığa yol açacağından aylardır bahsetmesi nedeniyle sürpriz olmadı. Ancak bu iddialarına dair net bir kanıt sunmadı. Maryland Eyalet Valisi Cumhuriyetçi Larry Hogan, Başkan Trump’ın açıklamalarını eleştirerek, "Başkanın demokratik sürecimizi baltalayan yorumlarının savunulacak bir tarafı yok. ABD oyları sayma sürecinde ve çıkacak sonuçlara daha önce yaptığımız gibi saygı duymalıyız" diye konuştu. Öte yandan, Nevada eyalet başsavcısı ise eyalet yetkililerinin seçime hile karıştırıldığına dair herhangi bir kanıt sunulmadığı için Trump’ın seçim kampanyasının yetkililerinin oyların geçersiz kılınmasına dair dava açma girişimini reddettiklerini belirtti. Başsavcı Aaron Ford açıklamasında, "Dün gece geç saatlerde yaptıkları bu altı sayfalık şikayet metni tek kelimeye eşit o da “çöp”. Bu sadece, bu insanların seçimi kendi lehlerine rayından çıkarmak için gösterecekleri son çabalara işaret ediyor" şeklinde konuştu.



Taliban, Afganistan’ın doğusunda bir DEAŞ komutanını öldürdü

Kabil’deki Afgan kadınlar, 23 Mayıs tarihinde bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan gıdaları almak için sıra beklerken bir Taliban unsuru yanlarında duruyor (AP)
Kabil’deki Afgan kadınlar, 23 Mayıs tarihinde bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan gıdaları almak için sıra beklerken bir Taliban unsuru yanlarında duruyor (AP)
TT

Taliban, Afganistan’ın doğusunda bir DEAŞ komutanını öldürdü

Kabil’deki Afgan kadınlar, 23 Mayıs tarihinde bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan gıdaları almak için sıra beklerken bir Taliban unsuru yanlarında duruyor (AP)
Kabil’deki Afgan kadınlar, 23 Mayıs tarihinde bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan gıdaları almak için sıra beklerken bir Taliban unsuru yanlarında duruyor (AP)

Taliban liderliğindeki Afganistan güvenlik güçleri, bugün ülkenin doğusundaki Nangarhar vilayetinde üst düzey bir DEAŞ komutanı ve yardımcısını öldürdü.

Şarku’l Avsat’ın Afganistan haber ajansı Khama Press’ten aktardığı habere göre, Taliban güvenlik güçlerinin düzenlediği özel bir operasyonda öldürülen DEAŞ komutanının adının ‘Turab’ olduğu açıklandı.

Taliban’ın bölge yetkilileri, söz konusu operasyonun, geçtiğimiz Çarşamba akşamı ülkenin doğusundaki Nangarhar vilayetinin Shiwa ilçesine bağlı Wuch Tangi köyünde gerçekleştirildiğini bildirdi.

Taliban güvenlik güçleri, DEAŞ’ın bölgesel kolu olan DEAŞ/Horasan unsurlarının saklandığına inanılan bölgelerde sık sık özel operasyonlar düzenliyor.

Taliban’ın Ağustos 2021’de iktidara dönmesinden bu yana, DEAŞ/Horasan unsurları Kabil’de ve Afganistan’ın diğer büyük şehirlerinde düzenlenen kanlı saldırıların sorumluluğunu üstlendi.

Örgüt, son 20 ayda Rus Büyükelçiliği, Pakistan diplomatik misyonu ve Kabil’de Çinlilerin kaldığı ve Çinlilerin işlettiği bir otele saldırılar düzenleyerek, çok sayıda yabancı ve Afgan sivili öldürdü.

Öte yandan, Afganistan Yüksek Öğrenim Bakanlığı bir mektup yazarak, üniversite öğretim üyelerine araştırma çalışmalarında Taliban rejimini eleştirmemeleri konusunda uyarıda bulundu.

Khama Press’in haberine göre, Bakanlık söz konusu mektupta, üniversite öğretim görevlilerinin her iki ulusal dile (Farsça ve Peştuca) iyi derecede hakim olmasının yanı sıra Afgan halkına ve kültürüne yabancı terimler kullanmak yerine ulusal terminoloji kullanması gerektiğini vurguladı.

Mektupta, Yüksek Öğrenim Bakanlığı Araştırma ve Çeviri Daire Başkanı Hamidullah Muzamal’ın 27 Mayıs’ta gönderdiği araştırma ve çeviri konulu yedi kararname yer alıyor.

Muzamal mektubunda, üniversite öğretim üyelerinin olası sorunları önlemek için iktidardaki rejimi savunması ve Taliban yetkililerini eleştirmek veya aleyhinde konuşmaktan kaçınması gerektiğini belirtti.


İtalya'da 21 istihbaratçıyı taşıyan teknenin batmasıyla ilgili neler biliniyor?

İtalya'da 21 istihbaratçıyı taşıyan teknenin batmasıyla ilgili neler biliniyor?
TT

İtalya'da 21 istihbaratçıyı taşıyan teknenin batmasıyla ilgili neler biliniyor?

İtalya'da 21 istihbaratçıyı taşıyan teknenin batmasıyla ilgili neler biliniyor?

İtalya'da bulunan Maggiore Gölü'nde iki İtalyan istihbarat ajanı, bir emekli Mossad ajanı ve bir Rus vatandaşının ölümüyle sonuçlanan tekne faicası tartışılmaya devam ediyor.

İtalyan medyasında yer alan haberlere göre, 28 Mayıs'ta şiddetli fırtına nedeniyle batan teknede bulunan kişilerden 21'i istihbarat elemanıydı. 

Bu kişilerden 13'ü İsrail dış istihbarat servisi Mossad adına çalışırken, 8'iyse İtalyan istihbarat görevlisiydi. Resmi açıklamalar istihbaratçıların "doğumgünü kutlaması" için bir araya geldiği, ölen Rus vatandaşı Anna Bozkova'nın ise tekne kaptanının eşi olduğu yönünde olsa da, bu açıklamalar peşi sıra ortaya çıkan komplo teorilerinin hızını kesemedi.

Birçok medya kuruluşu olayı "casus partisi" olarak tanımlarken, bazıları tekne gezisinin bilgi değişimi için düzenlenmiş olabileceği tezini ortaya attı.

Tekne kaptanının akıcı şekilde Bulgarca konuşması ve bir Rus vatandaşıyla evli olması, bölgenin son dönemde zengin Ruslar için bir cazibe merkezi haline dönüşmesi olayla ilgili soru işaretlerini artırdı. 

Ancak başta İtalyan medyası olmak üzere birçok basın kuruluşu tarafından ortaya atılan bu sorular ve olaya ilişkin detaylar, soruşturmayı yürüten savcı Massimo De Filippo ve başsavcı Carlo Nocerino'nun gündeminde değil.

Savcılık teknede inceleme yapmak istiyor

Savcılıktan yapılan açıklamada, olayla ilgili kamuoyunda sıklıkla dile getirilen soruların soruşturma kapsamında ele alınmayacağı, soruşturmanın amacının teknenin neden battığını ortaya çıkarmak olduğu belirtildi. 

60 yaşındaki tekne kaptanı Carlo Carminati hakkında "ihmal nedeniyle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla soruşturma başlatılırken, Başsavcı Nocerino, "Teknedeki yolcuların ne yaptığıyla ilgilenmiyoruz" ifadelerini kullandı.

İtalyan savcı, batan teknenin suyun altından çıkarılması talimatını verirken, kıyıya doğru çekilen tur teknesini balonlar yardımıyla yüzeye çıkarma girişimleri şimdilik sonuçsuz kaldı.

Tekneden kurtulanlar hızlı bir şekilde olay yerini terk etti

Olayla ilgili şüphe çeken detaylardan biri, tekne faciasında kurtulanların saatler içinde olay yerini terk etmesi.

İki İsrailli savunma yetkilisinin aktardığı bilgiye göre, tekneden kurtulan İsraillilerin tamamı Mossad tarafından gönderilen bir uçakla alınarak İsrail'e götürüldü. İsrail makamları ayrıca olayın İsrail medyasında yer almasını engellemeye çalıştı.

Bu çabaların bir sonucu olarak pazar günü gerçekleşen teknede hayatını kaybeden emekli Mossad ajanının haberi, olaydan üç gün sonra İsrail basınında kendine yer bulabildi.

İsrail yönetimi emekli Mossad ajanının gerçek kimliğini resmi olarak açıklamazken, konuyla ilgili istihbarat servisinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Teşkilat içindeki hizmetlerinden dolayı, onunla ilgili detayları açıklamak mümkün değil. Mossad çok sevgili bir dostunu kaybetti. Emekliliğinden sonra bile hayatını İsrail devletinin güvenliğine adamış, özel ve profesyonel bir çalışandı.

Konuyla ilgili New York Times'a konuşan eski bir savunma yetkilisi, hayatını kaybeden Mossad ajanının yabancı istihbarat servisleriyle iletişimi sağlayan bir birimde çalıştığını söyledi.

Mossad ve İtalyan istihbaratının terörle mücadele ve İran'ın nükleer projeleri gibi konularda işbirliği yaptığını söyleyen yetkili, ölen Mossad ajanının da İsrail ve İtalya istihbaratının işbirliği kapsamında meslektaşlarıyla birlikte Avrupa ülkesine geldiğini ifade etti.

Savcılık, olaydan kurtulan kişilerin tamamının askeri polise verdikleri ifadede üzerlerinde kimlik bulunmadığını ve teknenin batışı sırasında kimliklerini kaybettiklerini söylediğini bildirdi. 

Olay sırasında hava durumu nasıldı?

28 Mayıs'ta gerçekleşen tekne kazasıyla ilgili birçok belirsizlik olsa da, o gün Maggiore Gölü'nü beklenmedik bir fırtınanın vurduğu biliniyor.

Lombardiya bölgesi sivil savunma ajansı o gece için gökgürültülü fırtına uyarısı yaparken, tüm hava durumu bültenleri de bölgede koşulların kötüleşebileceğini duyurmuştu.

Yerel hava durumu ajansından meteorolog Paolo Valisa, "Bu kadar yoğun bir fenomenin o akşam gerçekleşmesi muhtemel görünmüyordu. Fırtınayı tahmin edebildik ancak yoğunluğuu tahmin edemedik" dedi.

Valisa, olay sırasında bölgede rüzgar hızının 42 ile 60 kilometre arasında olduğunu, bu hızın teknenin aşağı yönlü hava patlamasına (downburst) yakalandığı sırada daha da artmış olabileceğini söyledi.

Olay sırasında arkadaşlarıyla birlikte göldeki bir diğer teknede olan Samuel Panetti, "Çok fazla yağmur ve dolu vardı. Rüzgar tekneye soldan sağa doğru çarptı" dedi.

İlk olarak tekneden kurtulanları martı sandığını belirten Panetti, "Yaklaştıkça batan tekneden kurtulan insanlar olduğunu anladık. Yardım için çocuk gibi bağırıyorlardı" diye konuştu. Panetti, kendi teknelerinde yüzen ne varsa kurtulanların tutunabilmesi için suya attıklarını, birkaç kişininse yüzerek kıyıya ulaşabildiğini söyledi.

Maggiore Gölü toplu taşıma direktörü Paolo Mazzuccheli ise, "Rüzgar hızı çok kısa süre içinde arttı. Fırtına sınırlı bir bölgede ve çok yoğundu. Yanlış zamanda yanlış yerdeydiler" diye konuştu.

Olayda hayatını kaybedenlerden ikisinin batan teknede sıkışmış halde, birinin gölün dibinde, diğerininse gölün yüzeyinde bulunduğu ifade edildi.


Putin: Kötü niyetli kişilerin Rusya’yı istikrarsızlaştırmasına izin vermeyeceğiz

Putin, Rusya Güvenlik Konseyi toplantısında açıklamalarda bulundu. (Reuters)
Putin, Rusya Güvenlik Konseyi toplantısında açıklamalarda bulundu. (Reuters)
TT

Putin: Kötü niyetli kişilerin Rusya’yı istikrarsızlaştırmasına izin vermeyeceğiz

Putin, Rusya Güvenlik Konseyi toplantısında açıklamalarda bulundu. (Reuters)
Putin, Rusya Güvenlik Konseyi toplantısında açıklamalarda bulundu. (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Güvenlik Konseyi toplantısında ‘kötü niyetli kişilerin’ Rusya’yı istikrarsızlaştırmaya çalıştıklarını ve bunun önlenmesi gerektiğini söyledi.

Putin bugünkü toplantıda yaptığı konuşmada, “Hiçbir koşulda bunu yapmalarına izin verilmeyeceğinden emin olmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” ifadesini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Rus lider dün de Rusya’nın toprakları ve değerlerini savunduğu için kazanacağından hiç şüphesi olmadığını vurguladı.


Wagner lideri Prigojin, Kremlin'i tehdit etti: "Savaşı soytarılar yönetecekse bunun parçası olmayacağız"

Prigojin, Bahmut'taki savaşta geçen ay 20 bin Wagner savaşçısının öldüğünü söylemişti (Reuters)
Prigojin, Bahmut'taki savaşta geçen ay 20 bin Wagner savaşçısının öldüğünü söylemişti (Reuters)
TT

Wagner lideri Prigojin, Kremlin'i tehdit etti: "Savaşı soytarılar yönetecekse bunun parçası olmayacağız"

Prigojin, Bahmut'taki savaşta geçen ay 20 bin Wagner savaşçısının öldüğünü söylemişti (Reuters)
Prigojin, Bahmut'taki savaşta geçen ay 20 bin Wagner savaşçısının öldüğünü söylemişti (Reuters)

Rus paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin, Ukrayna'daki savaşın "insanları ete çeviren soytarılar tarafından yönetildiğini" söyledi.

Prigojin, perşembe günü yaptığı açıklamada "Eğer tüm emir komuta zinciri tamamen başarısız olacaksa ve sadece insanları ete çeviren soytarılar tarafından yönetilecekse, o zaman biz bunun parçası olmayacağız" ifadelerini kullandı. 

"Zor bir yıl geçirdik" diyen Wagner lideri, savaşçılarının 5 Haziran'da Bahmut'tan çekileceğini ve Rus ordusunun onların yerini alacağını söyledi.

Aylar süren yoğun çatışmaların ardından Bahmut geçen hafta Rusların kontrolüne geçmişti. Ukrayna Doğu Askeri Komutanlığı Sözcüsü Serhiy Çerevatyi de şehri kaybettiklerini doğrulamıştı.

Prigojin, Ukrayna'da savaşmayı ancak Rus ordusunun emirlerini takip etmemeleri şartıyla sürdüreceklerini de belirtti. 

Wagner lideri, Bahmut'tan çekildikten sonra askerlerinin bir süre Donbas'ta kalacağını ve ileriye dönük strateji belirleyeceklerini ifade etti.

Savaşta özellikle mühimmat tedariki konusu, Wagner ve Kremlin arasındaki gerginliği artırmıştı. Prigojin, mühimmat taleplerini defalarca yinelediğini fakat ordudan yanıt alamadığını savunmuştu.

Wagner lideri, geçen ay Bahmut'tan yayımladığı videoda öldürülen savaşçılarının görüntülerini paylaşıp, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov'a mühimmat göndermedikleri için sövmüştü. 

"Kremlin, Kadirov'la Prigojin'i birbirine düşürüyor"

Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakın isimlerden Çeçen lider Ramazan Kadirov'la Wagner cephesi arasında da anlaşmazlıklar yaşanıyor.

Kadirov'un müttefiklerinden Adem Delimhanov, perşembe günü yayımladığı mesajda Prigojin'e çıkışarak "Yaşadığı tüm sorunlarla ilgili dünyaya bağırıp çağıran bir blog yazarına dönüştün" dedi.

Putin'in Birleşik Rusya partisinden milletvekili Delimhanov, Wagner liderine "Bağırmayı çağırmayı kes artık" dedi.

Prigojin'e yakın isimlerden Wagner savaşçısı Dimitri Utkin ise açıklamaya tepki göstererek, "Erkek erkeğe konuşmaya her zaman hazırız" ifadelerini kullandı. Utkin, bir dönem Rus istihbaratında da görev yapmıştı. 

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), Kadirov'un askerlerinin Rus ordusuyla birlikte Bahmut'ta Wagner savaşçılarının yerini alabileceğine dikkat çekerek, bunun "Prigojin'in hem savaş alanındaki hem de Rus toplumundaki imajını zayıflatabileceğini" yazdı. 

Kadirov'un birlikleri resmi olarak Rusya Ulusal Muhafızları'na bağlı. Silahlı kuvvetlerden ayrı çalışan bu iç güvenlikten sorumlu askeri teşkilat doğrudan Putin'in emrinde.

WSJ, Kadirov'la Prigojin'in geçen yıl daha yakın olduklarını ve Rus ordusu yönetiminin savaşta izlediği stratejileri sık sık eleştirdiklerini de hatırlattı. Analizde, Kremlin'in Wagner savaşçılarının yerine Çeçen birlikleri göndererek, Prigojin ve Kadirov'un arasındaki rekabeti tırmandırmayı hedeflediği yorumu yapıldı. 

Prigojin'in masal kitabı

Savaşın ardından merkezi Rusya'dan Hollanda'ya taşınan Moscow Times ise Prigojin'in 19 yıl önce basılan çocuk kitabını haberleştirdi.

Kitaptan 2 bin adet basılmıştı (Moscow Times)
Kitaptan 2 bin adet basılmıştı (Moscow Times)

Rusya'daki Agat yayınevinden 2004'te çıkan Indraguzik adlı masal kitabında, bir tiyatroda yer alan dev avizenin içinde yaşayan iki kardeşin hikayesi anlatılıyor. 

Haberde, hikayenin anakarakterleri Indraguzik ve Indraguza'nın, Prigojin'in çocukları Pavel ve Polina'dan esinlenerek oluşturduğu da aktarıldı.

Independent Türkçe, Business Insider, New York Post, Telegraph, Wall Street Journal, Moscow Times


Çin: Rusya ve Ukrayna müzakerelere kapıyı kapatmadı

Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)
Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)
TT

Çin: Rusya ve Ukrayna müzakerelere kapıyı kapatmadı

Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)
Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)

Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui, hali hazırda  müzakereleri yürütmekte yaşanan zorluklara rağmen Rusya ve Ukrayna'nın krizi çözmek için müzakerelere kapıyı ‘tamamen’ kapattığına inanmadığını’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre Li Hui, Rus tarafının Çin'in Ukrayna krizine barışçıl bir çözüm bulma arzusunu ve çabalarını takdir ettiğini vurguladı.

Li geçtiğimiz mayıs ayında, 12 günlük bir Avrupa turuna çıktı. Savaşa siyasi bir çözüm bulma umuduyla Kiev, Varşova, Paris, Berlin, Brüksel ve Moskova'yı ziyaret etti.

Yaptığı açıklamada “Rusya-Ukrayna savaşının hız kazanma riski halen yüksek” diyen Li, tüm tarafların ‘durumu yatıştırmak’ ve nükleer tesislerin güvenliğini sağlamak için somut adımlar atması gerektiğini ifade etti.

Çinli yetkili ayrıca ülkesinin durumu sakinleştirmeye katkıda bulunacak her şeyi yapmaya hazır olduğunu bildirdi.

Diğer yandan Kremlin de Rusya'nın çatışmayı sona erdirmek için müzakerelere açık olduğunu duyurdu.

Ukrayna, Rusya'nın tek taraflı olarak ilhak ettiği drt bölgeden ve 2014'te ilhak ettiği Kırım'dan çekilmesi de dahil olmak üzere herhangi bir barış planını görüşmeden önce Rus kuvvetlerinin topraklarının her karışını terk etmesi gerektiğini savunuyor.


Tatarski suikastı: Nasyonal Bolşevik Parti'nin eski lideri hakkında dava açıldı

Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)
Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)
TT

Tatarski suikastı: Nasyonal Bolşevik Parti'nin eski lideri hakkında dava açıldı

Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)
Ukrayna cephesinden yaptığı yayınlarla ünlenen Tatarski'nin Telegram'da 500 bine yakın takipçisi vardı (Reuters)

Rusya, savaş yanlısı blog yazarı Vladlen Tatarski'ye düzenlenen suikastte rol oynadığı gerekçesiyle Nasyonal Bolşevik Parti'nin (NBP) eski lideri Roman Popkov hakkında dava açtı.  

Rusya Soruşturma Komitesi'nden perşembe günü yapılan açıklamada, 44 yaşındaki Popkov'un, suikastı düzenlediği iddia edilen Darya Trepova'yla saldırı öncesinde sosyal medya üzerinden iletişime geçtiği ve kendisine talimat verdiği öne sürüldü.

Komite, Ukrayna'da yaşayan Popkov hakkında "terör eylemi düzenleme" suçundan hukuki işlem başlatıldığını bildirdi. 

Tatarski, St. Petersburg'daki bir kafede 2 Nisan'da meydana gelen patlamada yaşamını yitirmişti. Bombalı saldırıda en az 42 kişi de yaralanmıştı. 

Savaş yanlısı yazarların buluşmasına katılan ve gerçek adı Maxim Fomin olan 40 yaşındaki blogger'a saldırı düzenlediği gerekçesiyle Ukrayna yurttaşı Trepova, ertesi gün tutuklanmıştı. 

4 Nisan'da yapılan duruşmada, Trepova hakkında terör suçundan hukuki işlem başlatılmış, kendisinin 2 Haziran'a kadar hapiste tutulmasına karar verilmişti. Mahkemenin dün açıkladığı kararla Trepova'nın hapis süresi 2 Eylül'e kadar uzatıldı.

Kamera kayıtlarında Trepova'nın bara götürdüğü bir heykelciğin patladığı görülmüştü. Trepova, sorgusunda heykelin içinde bomba olduğunu bilmediğini savunmuştu.

Tatarski, Ukrayna cephesinden de haberler yapmıştı (Telegram)
Tatarski, Ukrayna cephesinden de haberler yapmıştı (Telegram)

Komite, genç kadının saldırıyı Ukrayna istihbaratının ve hapis yatan muhalif siyasetçi Aleksey Navalni'nin vakfının desteğiyle düzenlediğini de ileri sürmüştü. Vakıfsa iddiaları reddetmişti.

Öte yandan Rus medyasında saldırıyla ilişkili adı çıkan Popkov, 3 Nisan'da Telegram hesabından yaptığı paylaşımda olayla bağlantısı olmadığını savunmuştu. Trepova'yı tanıdığını yazan Popkov, "Ona hiçbir talimat vermedim ve kendisini hiçbir Ukraynalı ajanla tanıştırmadım" ifadelerini kullanmıştı. 

Rusya devletinin iç güvenlik kurumu Federal Güvenlik Servisi (FSB), Tatarski'nin ölümünden Yuri Denisov'u da sorumlu tutmuştu.

FSB, Ukrayna yurttaşı Denisov'un 3 Nisan'da Ermenistan üzerinden Türkiye'ye kaçtığını iddia etmişti. 

Popkov, sürgündeki Kremlin karşıtı oligark Mihail Hodorkovski'nin 2021'de kapatılan medya kuruluşu MBKh Media'da da çalışmıştı (Facebook)
Popkov, sürgündeki Kremlin karşıtı oligark Mihail Hodorkovski'nin 2021'de kapatılan medya kuruluşu MBKh Media'da da çalışmıştı (Facebook)

Rus istihbaratı, 36 yaşındaki Denisov'un başkent Moskova üzerinden bir bağlantısını kullanarak, bomba bulunan heykelciği Trepova'ya ulaştırdığını öne sürmüştü. Denisov'un nerede olduğu henüz bilinmiyor. 

Popkov'un eski lideri olduğu NBP, adında "parti" ifadesi geçse bile ülkede hiçbir zaman resmi bir siyasi parti olarak kayıtlı değildi. Rus mahkemesi, radikal sağ ve solu bir araya getirmeyi hedefleyen NBP'yi "aşırılıkçı örgüt" diye niteleyerek, 2007'de faaliyetlerinin sonlandırılmasına karar vermişti. 

NBP'nin kurucu kadrosunda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in akıl hocası olarak da bilinen Aleksandr Dugin de yer alıyordu. Dugin'in kızı Darya Dugina, ağustosta aracına yerleştirilen bombanın patlamasıyla 29 yaşında hayatını kaybetmişti.

Independent Türkçe, Moscow Times, Russia Today, Meduza


Trump ve destekçileri, Biden'ın düşüşüyle dalga geçti

ABD Başkanı Joe Biden, Colorado Springs'teki Falcon Stadyumu'nda düzenlenen 2023 ABD Hava Kuvvetleri Akademisi Mezuniyet Töreni'nde sahnede düştü (AP)
ABD Başkanı Joe Biden, Colorado Springs'teki Falcon Stadyumu'nda düzenlenen 2023 ABD Hava Kuvvetleri Akademisi Mezuniyet Töreni'nde sahnede düştü (AP)
TT

Trump ve destekçileri, Biden'ın düşüşüyle dalga geçti

ABD Başkanı Joe Biden, Colorado Springs'teki Falcon Stadyumu'nda düzenlenen 2023 ABD Hava Kuvvetleri Akademisi Mezuniyet Töreni'nde sahnede düştü (AP)
ABD Başkanı Joe Biden, Colorado Springs'teki Falcon Stadyumu'nda düzenlenen 2023 ABD Hava Kuvvetleri Akademisi Mezuniyet Töreni'nde sahnede düştü (AP)

Donald Trump ve MAGA (Make America Great Again-Amerika'yı Yeniden Harika Yap) destekçileri, Colorado eyaletindeki Hava Kuvvetleri Mezuniyet Töreni'nde ayağı takılıp düşen Joe Biden'la dalga geçiyor.

Başkan, perşembe günü Colorado Springs'teki askeri akademide sahnede iki saat durduktan sonra bir kum torbasına takılarak dizlerinin üzerine çökmüştü.

80 yaşındaki Biden'ın düşme sonucu zarar görmediği anlaşılırken, Beyaz Saray basın çalışma grubuna göre ABD Başkanı tören birkaç dakika sonra bitene kadar sahnede ayakta beklemeye devam etti.

Biden'ın düşüşünü Iowa'daki seçim kampanyasında haber alan Trump, destekçilerine bunun olaya tanıklık eden Hava Kuvvetleri mezunları açısından "ilham verici olmadığını" söyledi.

"Umarım zarar görmemiştir. Umarım zarar görmemiştir...Bunu istemezsiniz" diyen Trump, daha sonra ABD Ordusu'nun 2020'deki West Point mezuniyet töreninde bir rampadan ayak ucunda dikkatlice inmek zorunda kaldığı kendi zor anını hatırlattı.

Rampanın "buz pateni pisti" gibi olduğunu anımsayan Trump, "Her şey çılgınca, bu konuda dikkatli olmanız lazım, bir rampadan ayak ucunda inmek zorunda kalsanız bile bunu istemezsiniz" dedi.

Trump'ın çevrimiçi takipçileri Biden'ın düşüşüne daha az anlayış gösterdi ve Twitter'da onunla alay etti.

Bir kişi Twitter gönderisinde, "Biden uçak merdivenlerinden düşüyor, bisikletten düşüyor, sahnede düşüyor... ve ana akım medya hiçbir şey söylemiyor. Trump herkesinkinden daha büyük bir tuzluk alınca bir hafta boyunca ana akım medyayı besleyen bir çılgınlık oluyor" dedi.

Başka bir kullanıcı "Özgür dünyanın maskarası" tweet'ini atarken, eleştirenlerden bir başkası "Biden'ın yıllardır aldığı en yüksek tezahürat bu oldu" dedi.

Bir diğer Twitter kullanıcısıysa, "Trump rampadan aşağı yavaşça indiğinde medyadaki tam kapsamlı kıyamet haberlerini hatırlıyor musunuz? Merak ediyorum acaba bu da benzer şekilde ele alınacak mı???" yazdı.

Bir başkası, "Putin ve Şi kesinlikle başkomutanın liderliği karşısında postalları içinde titriyordur" diye belirtti.

Bir diğeri, "Sahnedeki askerin gülmemek için kendini zor tutuyor gibi görünmesi ve kimsenin yardım etmek için ortaya atılmaması garip değil mi" dedi.

Demokrat Partili Biden, 2024'te tekrar seçilmek için aday olacak. Şubattaki sağlık muayenesi sonrası doktorları Başkan'ın formda ve sağlıklı olduğunu ilan etmişti.

Biden düşmeden önce, diploma töreni sırasında, Rusya ve Çin'den gelen sınamalara atıfta bulunarak mezunlara gittikçe istikrarsızlaşan bir dünyada askeri hizmete girdikleri uyarısını yapmıştı.

ABD Başkanı, İsveç'in "yakında" NATO'ya katılacağını da öngörmüş ancak bu ülkenin ittifaka katılımına dair ayrıntılara değinmemişti.

Biden, "Bu olacak, size söz veriyorum" demişti.


Avrupa Parlamentosu Ukrayna’ya silah yardımını arttırıyor

Ukrayna ordusu, 5 Şubat 2023’te Bahmut yakınlarında bir Alman ‘Howitzer 2000’den atış yaparken (Reuters)
Ukrayna ordusu, 5 Şubat 2023’te Bahmut yakınlarında bir Alman ‘Howitzer 2000’den atış yaparken (Reuters)
TT

Avrupa Parlamentosu Ukrayna’ya silah yardımını arttırıyor

Ukrayna ordusu, 5 Şubat 2023’te Bahmut yakınlarında bir Alman ‘Howitzer 2000’den atış yaparken (Reuters)
Ukrayna ordusu, 5 Şubat 2023’te Bahmut yakınlarında bir Alman ‘Howitzer 2000’den atış yaparken (Reuters)

Avrupa Parlamentosu milletvekilleri dün (Perşembe), rezervleri yenilemek ve Ukrayna’ya teslimatı hızlandırmak amacıyla Avrupa Birliği’nde (AB) mühimmat üretimini artırmayı amaçlayan bir yasa tasarısını onayladı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre, söz konusu ‘mühimmat üretimini artırma yasası’ Brüksel’deki küçük genel kurul toplantısında büyük bir çoğunlukla (446’ya karşı 67 red ve 112 çekimser oyla) kabul edildi.

Avrupa Komisyonu, Mayıs ayı başlarında AB’de mühimmat üretim kapasitesini artırmak ve bunu yılda bir milyon füzeye yükseltmek için 500 milyon avro değerindeki bu planı sunmuştu. Bu bağlamda, sanayi yatırımlarının ortak finansmanının AB’deki fabrikalarının üretimini artırmalarına olanak sağlayacağı varsayılıyordu.  

AB Komisyonu İç Pazar ve Sanayiden Sorumlu Üyesi Thierry Breton, üye devletlerden sağlanan fonlarla, yatırım kapasitesinin bir milyar euroya çıkacağını söyledi.

Bu yasayı onaylamak için acil durum prosedürünü kullanmaya karar veren Avrupalı ​​milletvekillerinin şimdi üye devletler ile Temmuz ayındaki genel kurulda nihai oylama yapmak üzere bir anlaşmaya varmak üzere müzakerelere başlamaları bekleniyor.

Rumen Milletvekili Cristi Puiu “Bugünkü karar, birliğimizin güvenliği ve savunmasının yanı sıra Rusya’nın devam eden saldırganlığı karşısında, Ukrayna’ya verdiğimiz sarsılmaz destek kapsamında ileriye doğru atılmış önemli bir adımı temsil ediyor. Bu adım güvenlik sorunlarına yanıt verme yeteneğimizi geliştirecek” ifadelerini kullandı.


İran yargısı, yabancı diplomatların kadın hapishanesini ziyaret ettiklerini duyurdu

İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti.  (Mizan)
İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti. (Mizan)
TT

İran yargısı, yabancı diplomatların kadın hapishanesini ziyaret ettiklerini duyurdu

İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti.  (Mizan)
İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti. (Mizan)

28 ülke ve uluslararası kuruluştan 36 büyükelçi, diplomat ve temsilciden oluşan bir heyet, başkent Tahran'ın güneyindeki Karçak Kadın Cezaevi’ni ziyaret etti. Şarku’l Avsat’ın İran yargısına bağlı Mizan haber ajansından aktardığı habere göreheyet, kadın tutukluların siyasi suçlamalarla ani bir şekilde başka cezaevlerine nakledilmesinden bir ay, geçtiğimiz çarşamba günü gerçekleşen ziyarette denetlemelerde bulundu.

İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Karçak'taki kadın cezaevini seçmenin nedeninin ‘yabancı misafirlerin kadın mahkumlar için benzersiz ve çeşitli hizmet ve tesisleri görmesini sağlamak’ olduğunu söyledi.

Mizan haber ajansı, üç saat süren ziyaretin “İran yargısının Cezaevleri Kurumu ve İnsan Hakları Komisyonu koordinasyonunda cezaevindeki ıslah ve eğitim programları hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla” gerçekleştiğine dikkat çekti.

Son aylarda kadın hakları aktivistleri, İran'daki en büyük kadın hapishanesi olarak bilinen Karçak Kadın Cezaevi’nin kapatılması çağrısında bulundu. Özellikle son protestolara katılanlara karşı yetkililer tarafından başlatılan tutuklama furyasından sonra İran'da şu an kaç kadının hapsedildiği tam olarak bilinmiyor.

Ajans, üyeleri tartışmalı hapishaneyi ziyaret eden ülkelerin ve uluslararası kuruluşların isimlerini açıklamadı.

İran yargısının yabancı diplomatların ziyaretine ilişkin duyurusu, iki gazeteci Nilüfer Hamidi ve Elahe Muhammedi'nin ‘düşman bir devletle gizli anlaşma yapma’ suçlamasıyla genç kadın Mahsa Amini'nin davasıyla ilgili haberlerinin ardından ilk kez yargılanmalarından günler sonra geldi. İran istihbarat Bakanlığı söz konusu iki ismin ‘CIA ajanı’ olduklarını savundu.

ABD Dışişleri Bakanlığı, iki gazetecinin yargılanmasını ‘sahte’ ve ‘adaletle alay konusu’ olarak nitelendirmişti. Bakanlığın Twitter’daki Farsça hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Duruşma salı günü sona erdi. İki kadın yaklaşık dokuz ay avukatsız bir şekilde tutuklu kaldı ve bu hafta avukatlarının müvekkilleri adına konuşmasına izin verilmedi. Mahsa Amini'nin ölümünden bugüne kadar kimse olanlardan sorumlu tutulmadı. Ancak ahlak polisi hapishanesinde ölüm haberini yapan iki gazeteci, idam cezası da dahil olmak üzere ağır cezalara çarptırılabilecek ciddi suçlamalarla karşı karşıya.”

ABD Dışişleri Bakanlığı ise İran'da ifade ve basın özgürlüğünü desteklemeye devam etme sözü verdi. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, İranlı yetkililere İran cezaevlerinden yüzlerce siyasi tutuklu ve onlarca gazeteciyi serbest bırakma çağrısında bulunuldu.

Tahran'da ahlak polisi tarafından başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki genç kadın Mahsa Amini'nin gözaltındayken öldürülmesinin ardından, 16 Eylül'de başlayan protesto hareketi İran'ın çeşitli kentlerini sarstı.

İnsan hakları örgütlerine göre yetkililerin genellikle yabancı ülkeler tarafından kışkırtılan bir ‘isyan’ olarak değerlendirdiği protestolar sırasında onlarcası güvenlik gücündenolmak üzere yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Yaklaşık 20 bin kişi de tutuklandı.

Tahran, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi İran Özel Raportörü'nün taleplerine uzun yıllar boyunca yanıt vermeyi reddetti. Mevcut raportör, geçtiğimiz mart ayında protestoların bastırılmasına ilişkin raporunda İran makamlarına talebini yinelemişti.

BM, İran'ın BM Büyükelçisi Ali Bahreyn'i BM İnsan Hakları Konseyi Sosyal Forumu Başkanı olarak atama kararından sonra insan hakları örgütleri tarafından eleştirildi.

Yurt dışında Farsça yayın yapan İranlı internet siteleri, bir grup kadının İran hapishanelerindeki koşullar hakkında, ‘kadın memurların ve kameraların önünde çıplak soyunmaya zorlanmak da dahil olmak üzere’ bu ve benzer prosedürlerin uygulanmaya devam ettiğini aktardı.


İsrail sağlık hizmetlerinde gelişmiş ülkelerin gerisinde

Nasıra Hastanesi doktorları geçen yıl mali krizi protesto etmek için greve gitti. (Şarku’l Avsat)
Nasıra Hastanesi doktorları geçen yıl mali krizi protesto etmek için greve gitti. (Şarku’l Avsat)
TT

İsrail sağlık hizmetlerinde gelişmiş ülkelerin gerisinde

Nasıra Hastanesi doktorları geçen yıl mali krizi protesto etmek için greve gitti. (Şarku’l Avsat)
Nasıra Hastanesi doktorları geçen yıl mali krizi protesto etmek için greve gitti. (Şarku’l Avsat)

İsrail hastanelerindeki aşırı yoğunluk ile doktorlar ve çeşitli muayenelerin kapısındaki uzun kuyruklar sürerken Batılı ülkeler, İsrail hükümetini tıbbi imkanları hakkında uyardı. İsrail’e vatandaşlara yönelik bazı sağlık hizmetlerinde büyük eksiklikler olduğu ve bu durumun İsrail’in sağlık hizmeti sağlama konusunda gelişmiş ülkeler listesinde sonuncu sırada yer almasına neden olduğu belirtildi.

İlk defa yapılan bu uyarı, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) perşembe günü yayınlanan raporunda yer aldı. Raporda İsrail’deki doktor sıkıntısına da dikkat çeken OECD, 2025 yılında ihtiyaç duyulan doktor sayısının yüzde 30’a ulaşarak daha da kötüleşeceği ve bunun da 5 ila 7 yıl sonra ciddi bir uzman doktor açığına yol açacağı öngörüsünde bulundu.

Raporda, ‘İsrail’in görevlendirdiği doktor sayısını yılda yüzde 30 artırmak için acil adımlar atması gerektiğine’ vurgu yapıldı. İsrail’deki tıp öğrencilerinin sayısının büyük ölçüde artırılması, yeni bir tıp fakültesi kurulmasını ve mevcut tıp okullarının genişletilmesi ve İsrail’in yurtdışında tanınan üniversitelerde okuyan tıp öğrencilerini desteklenmesi tavsiye edildi.

Raporda, İsrail’deki doktor sıkıntısının, devletin ihtiyaçları ile uyumlu olarak artan tıp fakültesi mezunu sayısına rağmen, hükümetin politikasından kaynaklandığı, doktor sayısının halen tüm OECD ülkeleri arasında en düşük seviyede olduğu ifade edildi. OECD verilerine göre 2020’de İsrail’de her 100 bin kişi için yalnızca yedi doktor mezun edildi. Bu sayı OECD ortalaması olan 100 bin kişi başına 14 doktora göre çok düşük kalıyordu. Bu bağlamda, şu an İsrail’de bin kişi başına 3,3 doktor düşerken, OECD ülkelerinde ortalama 3,7 doktor düşüyor.

Rapor, emeklilik yaşına yaklaşan doktorların oranı açısından İsrail’in OECD ülkeleri arasında, İtalya’dan sonra ikinci ülke olduğunu ortaya koyuyor. 2020 yılında uzman doktorların neredeyse yarısı 55 yaşın üzerinde olduğu için onların yerine yeni doktorların yetiştirilmesi gerekiyor. Diğer yandan, İsrail’de tıbbi bakım ve hizmetlere ihtiyaç duyacak yaşlıların yüzdesi artmaya devam ediyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre söz konusu rapor, sağlık sistemi için iyi bir haberler taşımayan genel bütçenin hükümette ve Knesset’te onaylanmasından bir hafta sonra geldi. Bu nedenle doktorlar ve hastane müdürleri yönetimi eleştirdi. Diğer yandan OECD raporunda, İsrail’deki tıp uzmanlıklarını ele alan planlama eksikliği de eleştirildi. Raporda, hangi uzmanlık dallarının açılacağına hastane müdürünün karar verdiği serbest piyasa modelinin kullanıldığı ve genellikle ‘hastanelerin kısa vadeli ihtiyaçlarını baz alarak, orta ve uzun vadeli planlama yapmadan’ çalıştığı vurulandı.

Ayrıca İsrail’de şeffaflık ve organize bir planlama olmaksızın gerçekleşen ana dallara doktor işe alım şekli de eleştirildi. Ana dallara doktor alımında rüşvet, adam kayırmacılık ve objektiflik eksikliği gibi şikayetlerin sayısı büyük ölçüde arttı. Raporda, ‘uzmanlıklara girmeyi bekleyen tıp mezunları arasında daha şeffaf ve daha umut verici bir işe alım sisteminin kurulması için çalışılması’ tavsiye edildi.

OECD raporu, hastane bütçelerinin uzmanlıklara yönelik fonları kapsadığını ve uzmanlıkların kendilerine tahsis edilmiş bir fon olmadığını, bu nedenle ‘uzmanların genellikle nitelikli doktorlar yerine nispeten ucuz bir işgücü olarak görüldüğünü’ belirtti. Raporda son olarak, ‘Sağlık Bakanlığı’nda uzmanların yetiştirilmesi için özel bir bütçe belirlenmesini ve hastanelerde veya sağlık ocaklarındaki eğitim yerlerinin sayısının ve çeşitliliğinin izlenmesi’ tavsiye edildi.