Joe Biden başkanlık 'zaferini' kutlamaya hazırlanıyor

Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)
Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)
TT

Joe Biden başkanlık 'zaferini' kutlamaya hazırlanıyor

Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)
Biden taraftarları dün Philadelphia sokaklarında Biden’ın "zaferini" kutladılar. (Reuters)

Demokratların adayı Joe Biden, Pensilvanya ve Georgia'da Donald Trump'ın önüne geçmesinin ardından zafere yakın olan isim oldu. Trump’ın seçim kampanyası ise seçimlerin henüz bitmediğini belirterek, savaşı mahkemelere taşıma niyetini yineledi.
Seçimlerin ardından özellikle Pensilvanya ve Georgia başta olmak üzere bir dizi salıncak eyaletin kırmızıdan maviye  (Demokratların rengi) dönüşmesinin ardından Başkan Trump'ın Beyaz Saray'da 4 yıl daha kalma ihtimali azaldı. Bununla birlikte Biden, Arizona ve Nevada'da, 538 delegeden oluşan Seçiciler Kurulu’ndan gerekli 270 oyu almaya yakın olduğu için ABD'nin 46. başkanı olmaya yaklaştı.

3 senaryo
ABD’deki son gelişmelerle ilgili olarak, ABD tarihinin en büyük seçim mücadelesini çözüme kavuşturmak için sadece 3 seçenek kaldı:
Birincisi, Başkan Trump'ın yenilgiyi kabul ederek Biden'ın zaferini onaylaması. İkincisi, mahkemelerin sonuçların geçersiz kılınması veya oyların yeniden sayılması amacıyla Cumhuriyetçiler tarafından açılan tüm davaları reddetmesi. Diğer bir seçenek ise Yüksek Mahkeme de dahil olmak üzere mahkemeler aracılığıyla Cumhuriyetçiler tarafından sunulan bazı dilekçelerin kabul edilmesi. Üçüncüsü, 45. ABD Başkanı Donald Trump'ın tekrar başkan olabilmesi için tek umudu. Trump, bu umuda tutunarak dün (Cuma) yaptığı açıklamada ABD Yüksek Mahkemesi’ne başvurmaya kararlı olduğunu gösterdi. Ancak pratikte böyle bir adımı atıp atmayacağı konusunda net bir açıklamada bulunmadı.
Uzmanlar, ABD mahkemelerindeki dava prosedürlerinin seçim süreci sırasında veya oyları sayarken hile yapıldığı iddialarına ilişkin kanıt gerektirdiğini söyledi. ABD’de, ilgili eyaletlerdeki yargı sistemleri anlaşmazlıkları çözemezse veya ABD anayasasını ihlal etme durumu söz konusu ise dava Yüksek Mahkeme'ye aktarılıyor.

Oyların sayımı devam ediyor
Biden, Perşembe gece yarısından itibaren devam eden oy sayımının ardından Beyaz Saray'ın kapılarına gittikçe daha fazla yaklaştı. Demokratların adayı Biden, Trump'ın önde gittiği Pensilvanya'da az farkla Trump’ın önüne geçmeyi başardı. Gece yarısı sayılan oylar 50 binden fazlayken, sabah bu sayı birkaç bin daha arttı. Ardından öğle saatlerinde işler tersine döndü ve Biden 9 bin oyla öne geçti. Pensilvanya'daki sayım işlemlerinin gözlemcileri ise kalan 130 bin oyun çoğunun Demokrat adayın lehine olacağını öne sürdüler. Böylelikle Biden, Seçiciler Kurulu’nda 270 oy alabilmek için diğer eyaletlerden elde ettiği 253 oyuna 20 kıdemli delege eklemiş olacak.
Kötü haberler, seçime hile karıştırıldığı yönündeki suçlamalarını tekrarlayan ve Yüksek Mahkeme’ye başvurma kararlılığını vurgulayan Başkan Trump'ın seçimi kazanma şansını olumsuz yönde etkiledi. Biden’ın, Pensilvanya'da zirvede kalması için posta yoluyla oy pusulalarının düzenli bir şekilde birikmesi üzerine, açıklanmayan oy pusulalarının sayısı azaldıkça Trump'ın kazanma şansı da azalırken, Cumhuriyetçi kampanya yenilgiyi önlemek için giderek daha fazla yasal engellere başvurdu. Biden'ın Michigan ve Wisconsin'deki zaferleri, ABD’nin Ortabatı eyaletlerindeki en önemli "mücadele alanları" arasındaydı. Çünkü bu iki eyalet Biden’ı güçlü bir konumda tutarken zafere ulaştıracak seçeneklerden biriydi. Bu nedenle Trump'ın Pensilvanya'da acilen bir zafere ihtiyacı vardı.
Biden, sayımlar bittikten sonra Georgia'da Trump'ı geride bıraktığı gibi Pensilvanya'da da oy sayımı bitene kadar Trump'ı geride bırakmaya devam ederse başkanlığı kazanacak. Ancak eyaletteki yetkililer, dar marjın yeniden oy sayımını kaçınılmaz hale getireceğini öne sürdü. Biden, Arizona'da da önde giderken Nevada'daki liderliğini ikiye katladı. Bunlar, liderliği ele geçiren Biden’ı Başkanlığa neredeyse yaklaştırdı.

Zaferi ilan etmeye hazırlık
Biden, halk oylamasını 4 milyondan fazla oyla kazandı. Phoenix'ten ve banliyölerindeki oy pusulaları sayıldıktan sonra Arizona'da daha fazla oy aldı.
Biden, memleketi Delaware'de koronavirüs pandemisinin gelişmeleri hakkında kendisini bilgilendirmeleri için ekonomi ve sağlık danışmanlarıyla görüşerek Başkanlık görevini üstlenmeye hazırlanan bir tavır takındı. Demokratların başkan adayı, son günlerde halka seslenerek zaferi ilan etmek için acele etmemelerini ve salıncak eyaletlerde henüz oylar sayılırken "biraz sabırlı” olmalarını istedi. Biden açıklamasında, "Demokrasi bazı durumlarda kaotik olabilir" dedi. Biden’ın seçim kampanyasından bir yetkili gazetecilere verdiği demeçte, “Demokrat adayın konuşmasını Cuma günü yerel saatle akşam vakti yapma niyetinde olduğunu" bildirdi. Bunun üzerine çok sayıda gazeteci Wilmington şehrine akın ederek tören prosedürlerinin tüm hızıyla sürdüğü küçük eyalette Biden'in evinin yakınındaki Westin Oteli'nin önünde toplandı. Gönüllüler, Biden'ın kampanyası ve Başkan Yardımcısı adayı Kamala Harris ile ilgili binlerce afiş dağıttı. Özel güçler, Biden'ın konuşmasını yapacağı dev Amerikan bayraklarıyla süslenmiş bir platformun yakınına birçok kontrol noktası kurdu.
Biden’ın seçim kampanyasından bir yetkili, sürecin iki parti için de son derece zahmetli olduğunu, kazananın açıklanmasının ardından yaşanacak kargaşa nedeniyle yaygın bir endişenin hakim olduğunu belirtti. Seçim yetkilileri, oy sayımıyla ilgili birkaç sorun olduğunu kaydetti. Adayların farklı tepkileri, önümüzdeki günler ve haftalarda yaşanacak nasıl bir tavır takınacaklarını gösterdi. Sayımın bitmesi, zorlu bir yasal sürece ve yeniden sayım için davalar yöneltilmesine yol açacak. Biden’ın siyasi meselelere odaklanması, zaferini ortaya koyan bir atmosfer yaratmayı hedeflediğini  gösteriyor. Bu amaçla, salgınla ilgili bir bildiri yayınlayan Demokratlar, ABD'nin Perşembe günü 121 bin 200 yeni vaka kaydettiğini hatırlattı.

Savaş “henüz bitmedi”
Başkan Trump'ın kampanya ekibi, Biden 4 büyük salıncak eyalette önde olmasına rağmen sonuçlar açıklandıktan sonra Trump’ın yeniden seçileceği konusunda ısrar ediyor. Trump’ın seçim kampanyasının genel danışmanı Matt Morgan yaptığı açıklamada, "Bu seçim henüz bitmedi. Joe Biden'ın kazandığına dair yanlış tahmin, nihai karar olmayan dört eyaletteki sonuçlara dayanıyor” ifadesini kullandı. Morgan açıklamasında, Georgia eyaletindeki oyların yeniden sayılmaya başlandığını ve Pensilvanya'da birçok düzensizlik olduğunu belirtti. DPA’nın haberine göre son göstergelerde Trump'ın şu ana kadar yenilgisini kabul etmeye niyeti olmadığına dair bir durum söz konusu. 
Başkan Trump'ın kampanya ekibi, hukuki bir sürece girerek bazı eyaletlerde oyların yeniden sayılmasını talep etti. Ayrıca  diğer bölgelerde "yasadışı" veya "uygunsuz" oy pusulalarının geçersiz kılınması çağrısında bulundu. Başkan Trump, Wisconsin’de oyların yeniden sayılmasını istedi. Bunun yanı sıra, Cumhuriyetçi gözlemcilerin oylamaların salı günü sona ermesinin ardından postayla gelen oy pusulalarının sayımına katılmalarına izin verilmediği gerekçesiyle Cumhuriyetçi kanat Pensilvanya, Michigan ve Georgia'da davalar açtı. Ancak Georgia ve Michigan'daki yargıçlar bu davaları hemen reddettiler. Georgia’daki yerel yetkilileri, Cumhuriyetçilerin ve Demokratların adayları arasındaki az fark nedeniyle durumun yeniden ele alınmasına dair istekli olduklarını kaydettiler.
Başkan Trump'ın söz konusu suçlamaları, posta oylamasının yaygın bir sahtekarlığa yol açacağından aylardır bahsetmesi nedeniyle sürpriz olmadı. Ancak bu iddialarına dair net bir kanıt sunmadı. Maryland Eyalet Valisi Cumhuriyetçi Larry Hogan, Başkan Trump’ın açıklamalarını eleştirerek, "Başkanın demokratik sürecimizi baltalayan yorumlarının savunulacak bir tarafı yok. ABD oyları sayma sürecinde ve çıkacak sonuçlara daha önce yaptığımız gibi saygı duymalıyız" diye konuştu. Öte yandan, Nevada eyalet başsavcısı ise eyalet yetkililerinin seçime hile karıştırıldığına dair herhangi bir kanıt sunulmadığı için Trump’ın seçim kampanyasının yetkililerinin oyların geçersiz kılınmasına dair dava açma girişimini reddettiklerini belirtti. Başsavcı Aaron Ford açıklamasında, "Dün gece geç saatlerde yaptıkları bu altı sayfalık şikayet metni tek kelimeye eşit o da “çöp”. Bu sadece, bu insanların seçimi kendi lehlerine rayından çıkarmak için gösterecekleri son çabalara işaret ediyor" şeklinde konuştu.



Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
TT

Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)

Avrupa Birliği'nde (AB) yapılan ankete göre vatandaşların yarısı, ABD Başkanı Donald Trump'ı Avrupa'nın düşmanı olarak görüyor. 

Fransız politika dergisi Le Grand Continent'te yayımlanan ankete Belçika, Fransa, İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya, Portekiz, Hırvatistan ve Polonya'dan yaklaşık 10 bin kişi katıldı. 

Katılımcıların yüzde 48'i Trump'ı kesin düşman gördüğünü belirtti. Bu oran Belçika'da yüzde 62, Fransa'da yüzde 57, Hırvatistan'da yüzde 37, Polonya'daysa yüzde 19 oldu.

Öte yandan Avrupalılar, ABD'yle ilişkileri stratejik açıdan önemli görüyor. AB'nin ABD yönetimine karşı hangi tutumu benimsemesi gerektiği sorulduğunda "uzlaşma" seçeneği yüzde 48'le en popüler tercih oldu. 

AB vatandaşlarının yüzde 51'i gelecek yıllarda Rusya'yla doğrudan savaş riskinin olduğunu düşünüyor. Bunun çok ciddi bir risk olduğunu savunanların oranıysa yüzde 18. 

Ülkelerin Rusya'ya coğrafi yakınlık derecesine göre görüşler büyük farklılık gösterdi. Polonyalı katılımcıların yüzde 77'si savaş riskinin yüksek olduğunu düşünürken, bu oran Fransa'da yüzde 54, Almanya'da yüzde 51, Portekiz'de yüzde 39 ve İtalya'da yüzde 34 oldu. 

Çoğu kişi AB'nin muhtemel savaşa karşı yeterince hazır olmadığını da düşünüyor. Katılımcıların yüzde 69'u ülkelerinin Rusya'ya karşı savunma kapasitesinin "zayıf kaldığını" ya da "hiç olmadığını" söyledi.

Rusya'dan gelebilecek tehditler arasında teknoloji ve dijital güvenliği etkileyecek saldırılar yüzde 28'le en üst sırada yer aldı. Askeri güvenlikse bunun ardından yüzde 25 oranındaydı.

Katılımcıların yüzde 69'u muhtemel savaş durumunda AB'nin birliğini pekiştirerek koruyucu bir rol oynaması gerektiğini söyledi.

9 ülkedeki katılımcıların büyük çoğunluğu AB üyeliğini destekledi, vatandaşların yüzde 74'ü ülkelerinin blokta kalmasını istediğini belirtti. 

Bu oran yüzde 90'la Portekiz ve yüzde 89'la İspanya'da en yüksek seviyedeyken, yüzde 68'le Polonya'da ve yüzde 61'le Fransa'da en düşük orandaydı.

Anketi düzenleyen Cluster 17 şirketinin kurucusu Jean-Yves Dormagen, AB'de "Trumpçılığın düşmanca bir güç olarak görüldüğünü" belirterek şöyle devam ediyor: 

Avrupa sadece artan risklerle karşı karşıya değil, aynı zamanda kendi tarihsel, jeopolitik ve siyasi yapısında da dönüşüm geçiriyor. Ankette çıkan genel tablo, endişeli, kendi kırılganlıklarının çok iyi farkında olan ve olumlu bir geleceği düşünebilmek için mücadele eden bir Avrupa'yı gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, La Voce di New York


Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
TT

Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yla ABD Başkanı Donald Trump'ın telefon görüşmesinin detayları ortaya çıktı. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Telegraph'a konuşan kaynaklar, Maduro'nun iktidarı bırakmak için belirli şartlar sunduğunu ancak Trump'ın bunları kabul etmediğini savunuyor.

Buna göre Maduro, 200 milyon dolarlık servetini korumayı, kendisine yakın yaklaşık 100 kişi hakkında hiçbir işlem yapılmamasını ve dost bir ülkeye sığınmasının sağlanmasını istemiş.

Kaynaklar, Washington'ın özellikle üst düzey yetkililer hakkında herhangi bir işlem yapılmaması talebine yanaşmadığını belirtiyor. 

15 dakikalık telefon konuşmasında iki liderin, Venezuela'da olası bir geçiş hükümetinin nasıl kurulacağına veya Maduro'nun nereye gönderileceğine dair de anlaşmaya varamadığı ifade ediliyor. 

Trump'ın, Maduro'nun gidebileceği ülkeler arasında Rusya ve Çin'i gösterdiği öne sürülüyor. Ayrıca Katar'ın da bir seçenek olarak değerlendirildiği iddia ediliyor. 

Washington Post'un 27 Kasım'daki haberinde, Venezuela liderinin Türkiye'ye kaçabileceği de ileri sürülmüştü. 

Telegraph'ın haberinde, Maduro'nun kendisine yakın isimlerin geçiş hükümetinde rol oynamasını istediği ancak Beyaz Saray'ın bunu kabul etmediği yazılıyor.

Kaynaklardan biri, Venezuela liderinin "iki arada bir derede" kaldığını söylüyor. İktidardaki müttefikleri hakkında işlem yapılmasını kabul etmesi halinde Maduro'nun Venezuela'daki üst düzey isimler tarafından "hedef alınabileceği" belirtiliyor. 

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro olduğunu öne sürmüştü.

Haberde, Maduro'nun af istediği üst düzey askeri ve siyasi isimlerin, ABD tarafından hedef alınan bu örgüte üye olduğu savunuluyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi, böyle bir örgütün varlığını defalarca reddetmişti. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ABD'nin Güneşler Karteli'yle ilgili açıklamasının "asılsız ve gerçek dışı" olduğu savunulmuştu. 

Beyaz Saray'ın örgütün en üst isimlerinden biri olduğunu öne sürdüğü Venezuela İçişleri, Adalet ve Barış Bakanı Diosdado Cabello da karteli "uydurma" diye nitelemişti.

Maduro, Trump'la telefon görüşmesi hakkunda dün yaptığı açıklamada, "Görüşmenin saygı çerçevesinde tamamlandığını ifade etmek isterim" demişti. Trump ise Maduro'yla konuşmasına ilişkin "Görüşmenin iyi ya da kötü geçtiğine dair bir şey söyleyemem" ifadelerini kullanmıştı. 

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Telegraph, BBC


Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
TT

Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin görüşmesi özellikle ABD tarafından yakından takip ediliyor.

Rus lider bugün Yeni Delhi'ye vardı, Modi'yle birebir görüşmeninse yarın düzenlenmesi planlanıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın Rus petrolünü almaması için Modi'ye baskı yaptığı hatırlatılıyor. 

Yeni Delhi yönetimi, Washington'ın taleplerine bir süre direnmiş ancak ABD'nin geçen ay Rus petrol devlerine uyguladığı yaptırımların ardından satın alımları büyük ölçüde durdurmak zorunda kalmıştı. 

BBC'nin analizinde, 2022'de patlak veren Ukrayna savaşından beri ilk kez Hindistan'ı ziyaret edecek Putin'in petrol satın alımlarının tekrar artırılması için Modi'ye baskı yapabileceğine dikkat çekiliyor. 

İkili zirvede, Hindistan ve Rusya'nın Sovyet döneminden beri süren ilişkilerine bağlı oldukları mesajı verilecek. 

NYT'nin haberinde, aynı zamanda görüşmenin Putin için "küresel öneme sahip bir ortağı olduğunu dünyaya gösterme fırsatı" sunacağı ifade ediliyor.

Toplantıda Modi yönetiminin Rus menşeli gübre ürünlerine yatırımını artırması ve Hindistan'da Rusya işbirliğiyle inşa edilecek nükleer santrallerle ilgili konuların ele alınacağı aktarılıyor. 

Ayrıca iş sektöründe ortaklığın da artırılması öngörülüyor. Ukrayna savaşı nedeniyle eleman kıtlığı yaşayan Rus şirketlerin Hindistanlı işçileri kadrolarına katmak istediği belirtiliyor. 

Bu, Putin'in 2021'den beri Hindistan'a yaptığı ilk ziyaret olacak. Diğer yandan iki lider eylülde Çin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında bir araya gelmiş, geçen yıl da Moskova'da görüşmüştü. 

"Denge politikası sınanıyor"

Diğer yandan görüşmenin, Modi'nin hem Rusya hem de Batı'yla ilişkilerini dengede tutmakta zorlandığı bir dönemde yapıldığına işaret ediliyor. Yeni Delhi merkezli düşünce kuruluşu Global Trade Research Initiative'in (GTRI) görüşme hakkındaki analizinde şu ifadelere yer veriliyor: 

Hindistan için zor olan mesele stratejik dengeyi korumaktır. Washington'dan gelen baskı ve Moskova'ya bağımlılığı yönetirken özerkliği de koruyabilmektir.

CNN'in analizinde de Hindistan'ın denge politikasının son dönemde sınandığı belirtiliyor. Yeni Delhi yönetiminin, Soğuk Savaş'ta kurulan dostluk, askeri işbirliği ve ucuz petrol fırsatı nedeniyle Kremlin'e bağımlı olduğu, diğer yandan da teknoloji, ticaret ve yatırım konusunda Amerika'yla işbirliğinden vazgeçmek istemediği yazılıyor. 

"Yeni S-400 anlaşması gelebilir"

İki ülke arasında savunma sektöründe de kuvvetli bağlar var. Hindistan yönetimi, Çin ve Pakistan'la sınırlarını korumak için askeri ekipmana on milyarlarca dolar harcıyor. 

Hindistan ordusunun elindeki hava savunma sistemleri, savaş uçakları, tüfekler ve füzelerin çoğu da ülkenin en büyük silah tedarikçisi Rusya tarafından üretiliyor.  

Hindistan medyasında yer alan haberlere göre, Modi yönetimi Rus menşeli S-400 hava savunma sistemi için yeni bir anlaşma yapabilir.

S-400 ve Rusya-Hindistan ortak üretimi uzun menzilli BrahMos füzeleri, Hindistan'la Pakistan arasında mayısta patlak veren 4 günlük çatışmalarda önemli rol oynamıştı.

Independent Türkçe, CNN, BBC, New York Times