Lübnan: Hükümet çıkmazında ilerleme yok ve Macron’un temsilcisi toplantılarını sürdürüyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un temsilcisi Patrick Dorrell, geçen perşembe günü Saad Hariri ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un temsilcisi Patrick Dorrell, geçen perşembe günü Saad Hariri ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)
TT

Lübnan: Hükümet çıkmazında ilerleme yok ve Macron’un temsilcisi toplantılarını sürdürüyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un temsilcisi Patrick Dorrell, geçen perşembe günü Saad Hariri ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un temsilcisi Patrick Dorrell, geçen perşembe günü Saad Hariri ile bir araya geldi (Dalati ve Nahra)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Kuzey Afrika ve Ortadoğu Danışmanı Patrick Dorrell’in ziyareti, geçen haftadan bu yana Lübnan hükümetinin kurulmasına ilişkin görüşmelere hakim olan olumlu atmosferi bozduğuna dair herhangi bir doğrudan beyana yol açmadı. Lübnanlı yetkililerin Fransız girişimine bağlılık ifadelerine rağmen, ABD’nin Özgür Yurtsever Hareket lideri Cibran Basil’e yönelik yaptırımın etkileri hala hükümetin kurulması çabalarını olumsuz etkiliyor.
Hükümeti kurmakla görevli Saad Hariri’nin Baabda Sarayı’na ziyaret ettiğine dair herhangi bir bilgi yayınlanmazken, Dorrell, Lübnanlı yetkililerle üst üste iki gün görüşmelerini sürdürdü. Lübnan Resmi Haber Ajansı, (NNA) Fransız temsilcinin, toplantıda konuşmaktan çok dinlediğini ve acil şekilde, bir uzmanlar hükümetinin kurulmasının önemine değindiğini belirtti.
Dorrell, ikinci günkü toplantılarına, Özgür Yurtsever Hareket Başkanı Milletvekili Cibran Basil ile görüşerek başladı. Yaklaşık iki buçuk saat devam eden görüşmelerde ABD yaptırımları ele alınmadı. Yerel medya kaynaklarına göre Basil, Fransız girişiminin başarısına bağlılığını dile getirdi. Kaynaklar, Fransız heyetinin, ABD Hazine Bakanlığı’nın Basil’e uyguladığı yaptırımlara değinmediğini de belirtti.
Dorrell, Lübnan Ketaib Partisi Genel Başkanı Sami Cemayel ile görüşürken, Cemayel, görüşme sonrasında “Fransa, girişimini sürdürüyor. Ancak Lübnan’ın egemenliğine de saygı duyuyor ve ona girişimi dayatmıyor. Hareket ettirecek bir gruba da sahip değil” açıklamasında bulundu. Cemayel, Fransızların yaşanan son gelişmelere rağmen Lübnan’a yardım etmeye çalıştığına değindi.
Cemayel, Paris’in yetkililere, ‘Fransa’nın çıkarını değil, ülkenin çıkarlarını yerine getirmeleri için baskı yaptığını, çünkü gerekli reformların Lübnan, halkı, kamu maliyesi ve şeffaflık çıkarına olduğunu’ belirtti. Cemayel, Fransa’nın Lübnan halkını insani yardım yoluyla desteklemeye devam ettiğini, ancak ekonomiyi ilerletmek ve gelişmiş bir ülke inşa etmek amacıyla devlete yardım etmek için Lübnan devleti düzeyinde reformlar yapılması gerektiğini kaydetti. Cemayel, “Ancak hiçbir hükümet halkın ve uluslararası toplumun güvenini kazanmadığı sürece, ne reform ne de kurtuluş olacaktır” dedi.
Lübnanlıları kontrol eden bu sistemle Lübnan için bir kurtuluşun mevcut olmadığını ve değişim dışında bir fırsatın da bulunmadığını söyleyen Sami Cemayel, Fransız heyete, ‘seçimlerin ertelenmesini hiçbir şekilde kabul etmeyeceğini ve bu sınavın Lübnan halkı için büyük bir sınav olacağını söylediğine dikkati çekti.
Cemayel, Fransız heyete, çıkarları dışında nasıl hareket edeceklerini bilmedikleri için bu ‘potanın’ Lübnan’ı kurtarmak için gerekenleri yapabileceğine dair hiçbir umut olmadığını belirtti. Ketaib lideri, “İlk günden itibaren Fransızları bu konuda uyardık. Ne yazık ki bugün bu sistemin varlığıyla herhangi bir girişimin başarılı olmasının çok zor olduğunu biliyoruz. Çünkü her türlü reform bu grubun çıkarına aykırıdır” dedi.
Fransız heyet, Marada hareketi lider Süleyman Franciye ile bir araya gelirken, Marada’ya yakın çevreler, Fransız heyetle yapılan görüşmenin, eksenler hükümetine muhalefet etmeden, ulusal birlik hükümeti vurgusunu yenilemek için bir fırsat olduğunu duyurdu. Fransa Cumhurbaşkanı’nın danışmanı, Lübnanlılara yönelik yaptırımlara değinmezken, Cumhurbaşkanı Macron’un girişiminin, Lübnan’a uzanan son el olduğu konusunda uyarıda bulundu. Fransız temsilcinin, akşam saatlerinde de Maarab’da Lübnan Kuvvetleri Partisi Başkanı Samir Caca ile görüşmesi bekleniyor.
Yaptırımların ve Özgür Yurtsever Hareket’in etkileri, hükümeti kurma çabalarını sınırlamaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Mişel Avn da 13 Kasım’da Fransız temsilciyle yaptığı görüşmede, ‘Lübnanlı siyasetçileri hedef alan ABD yaptırımlarının işleri daha da karmaşık hale getirdiğini’ söylemişti.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.