Filistin, Pompeo Yahudi yerleşim birimlerini ziyaret ederse şikayette bulunacak

Yolsuzlukla suçlanan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı dün Kudüs'te protesto gösterisi düzenleyen İsrailliler (Reuters)
Yolsuzlukla suçlanan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı dün Kudüs'te protesto gösterisi düzenleyen İsrailliler (Reuters)
TT

Filistin, Pompeo Yahudi yerleşim birimlerini ziyaret ederse şikayette bulunacak

Yolsuzlukla suçlanan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı dün Kudüs'te protesto gösterisi düzenleyen İsrailliler (Reuters)
Yolsuzlukla suçlanan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya karşı dün Kudüs'te protesto gösterisi düzenleyen İsrailliler (Reuters)

Filistinliler, mevcut ABD yönetimini, yeni yönetim değişikliği gerçekleşmeden önce İsrail’in yerleşim planını desteklemekle suçladılar. Aynı zamanda, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun önümüzdeki hafta Batı Şeria'daki yerleşim birimlerinden birini ziyaret etmesi halinde Birleşmiş Milletler'e (BM) resmi bir şikayette bulunacaklarını belirttiler.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yönetim Kurulu Üyesi Hanan Aşravi, Batı Şeria'daki İsrail yerleşim birimlerini ziyaret etmesi durumunda ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'ya karşı Filistinlilerin Birleşmiş Milletler'e resmi bir şikayette bulunacağını bildirdi.
Aşravi, Ramallah'ta basına yaptığı açıklamada, “Pompeo'nun ziyareti söz konusu olursa, bu durumun İsrail yerleşiminin uluslararası hukuka göre oluşturduğu savaş suçuna ortak olmak anlamına geleceğini" belirtti.
Aşravi açıklamasında, böyle bir ziyaretin "ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminin Beyaz Saray'dan ayrılmadan önce İsrail için en fazla kazanımı elde etme çabasındaki yasadışı ve düşmanca davranışını yansıttığını" vurguladı.
Aşravi aynı zamanda, “ABD yönetiminin, ahlaksızlığın zirvesinde bir hareketle ve İsrail'e hizmet etmek amacıyla siyasi ve hukuki pozisyonları çarpıtacak şekilde  işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail’in yerleşiminin genişlemesinin hızlanmasını desteklemekte ısrar ettiğini" ifade etti. İsrail medyası tarafından Cuma günü yapılan açıklamalarda, Pompeo'nun önümüzdeki hafta İsrail'e yapacağı resmi ziyaret sırasında Batı Şeria ve Golan Tepeleri’ndeki yerleşim yerlerine istisnai bir ziyaret yapmayı planladığı bildirildi. İsrail haber sitesi Walla, İsrail ve ABD kaynaklarından aktardığı bilgilere göre söz konusu ziyaretin ABD dışişleri bakanlıklarının önceki yönetimlerdeki politika ve uygulamalarına aykırı olduğunu kaydetti.
Walla’ya göre Pompeo, Batı Şeria’daki Psagot yerleşim birimindeki bir şarap üretim tesisini ve işgal altındaki Golan Tepeleri’ni ziyaret etmeyi planlıyor.
İsrail 1967'de Batı Şeria'yı işgal ederek burada uluslararası hukuka aykırı olarak kabul edilen yerleşim birimleri kurdu. Ancak Pompeo yaklaşık bir yıl önce, ABD’nin işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan Yahudi yerleşim birimlerini yasa dışı olarak görmediğini dile getirmişti. Bu açıklama Filistinlilerin şiddetli tepkilerine yol açmıştı.
Filistinliler, Trump yönetimini ve İsrail hükümetini, ABD Başkanı Joe Biden'ın iktidarı gelecek yılın Ocak ayında devralmadan önce zamanla yarışarak sahadaki olası en büyük yerleşim planlarını desteklemek ve uygulamakla suçluyor.
FKÖ'ye bağlı Toprak Savunması ve Yerleşim Yerleri ile Mücadele Ofisi tarafından dün yayınlanan resmi raporda şu ifadeler yer aldı:
“İsrail işgal hükümeti, işgal altındaki Batı Şeria topraklarını ilhak planını uygulamak için  ABD’deki başkanlık seçimlerinin sonuçlarından ve 20 Ocak'ta ABD yönetiminde beklenen iktidar değişikliğinden en kötü şekilde faydalanmaya çalışıyor. 
Pompeo'nun Ramallah ve el-Bireh vilayetindeki vatandaşların toprakları üzerine inşa edilen Psagot yerleşimine yapacağı ziyaret Filistinlilerin öfkesine yol açtı. Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, Pompeo'nun ziyaretiyle ilgili yaptığı açıklamada, ziyaretin uluslararası kanunlara aykırı yerleşim politikalarını meşrulaştırmak demek olduğunu ve  tüm dünyanın bu adımı kınaması gerektiğini belirtti.
"İşgal hükümetinin yasadışı uygulamaları sadece Filistin halkının acılarının devam etmesi anlamına gelmiyor. Adalet, özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkı değerlerinin de karşısında duruyor” değerlendirmesinde bulunan Iştiyye,  Avrupa Birliği'ni, uluslararası hukuka ve BM kararlarına dayalı gerçek bir siyasi çözüm bulmak için yeni ABD yönetimiyle görüşmeye ve Filistin meselesini uluslararası öncelikler gündemine yerleştirmeye çağırdı.
Istiyye açıklamasında, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın uluslararası hukuka ve BM kararlarına dayanan ciddi ve gerçek bir siyasi süreç başlatmak için herhangi bir siyasi çabaya hazırlanma yönündeki tutumunu yineledi. Istiyye, özellikle uluslararası güçlerin katıldığı çok yönlü uluslararası bir konferansa dikkat çekti. 
Pompeo, geçen yıl İsrail yerleşimlerinin ABD tarafından yasadışı sayılmasının durdurulmasını talep eden açıklamasının ardından adı verilen şarap üretim fabrikasını ziyaret edecek. İsrail'deki ABD Büyükelçiliği ve İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet, Pompeo’nun benzeri görülmemiş ziyareti için yoğun hazırlıklar yapıyor.
FKÖ tarafından yayınlanan raporda, "ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail ile yeni ABD Başkanı seçilen Joe Biden yönetimi arasındaki anlaşmazlığı sürdürmek için Batı Şeria'daki toprakların kısmen ilhakına doğru gideceği anlaşılıyor" ifadeleri yer aldı.
Rapor, bu adımın İsrail Savunma Bakanı Beni Gantz'ın hem Netanyahu hem de Naftali Bennett ile rekabet ettiği bir dönemde atıldığına dikkat çekti. Ayrıca raporda, Mavi-Beyaz İttifakı lideri Beni Gantz’ın vatandaşların desteğini kazanmak amacıyla Filistin topraklarında, işgal hükümeti yasalarına bile aykırı bir şekilde işgal yetkililerinin onayı olmadan Batı Şeria’da bin 700 yerleşim biriminin varlığının yasallaştırılması için çalıştığı belirtildi. Rapor, Biden'ın Beyaz Saray'a girmesinden önce Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini yasallaştırmak için yoğun kampanyaların başlatılmasına ek olarak, Batı Şeria'daki yerleşim yerleri için bir dizi İsrail inşaat planına dikkat çekerek, bunlardan bazılarının onaylandığını, bazılarının ise beklediğini kaydetti.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.