Ramallah, İsrail ile ikili ilişkilere geri döndü

Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)
Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)
TT

Ramallah, İsrail ile ikili ilişkilere geri döndü

Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)
Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)

Filistin Yönetimi, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyetlerini yürüten Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) Koordinatörü Kamil Ebu Rukn’dan gelen bir mektubun ardından, güvenlik bağlantıları da dahil olmak üzere İsrail ile tüm ilişkileri eski haline döndürdü. Mektubun içerisinde, İsrail'in anlaşmalara bağlı olduğu ifade ediliyor.
Ramallah yönetiminden kaynaklar Şarku’l Avsat'a şunları aktardı: "Doğrudan temaslar Avrupa ülkeleri aracılığıyla başladı, taraflar arasında karşılıklı mesaj alışverişi gerçekleşti. Önceki dönemlerde, iki ülke arasında, bazıları doğrudan bazıları ise Fransa, Almanya, İngiltere ve Norveç üzerinden olmak üzere iletişim kanalları mevcuttu. Norveç son dönemde bu hususta yoğun bir rol oynamaya başladı, ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin eski haline dönmesi için herhangi bir arabulucuya gerek duyulmadı. Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh, COGAT Başkanı Kamil Ebu Rukn’a anlaşmaların akıbetini sordu. Ebu Rukn ise İsrail'in anlaşmalara bağlı olduğunu belirtti.”
Filistin yönetimi, Trump'ın Batı Şeria'nın bazı kısımlarını ilhak etme planları kapsamında İsrail’le yaklaşık 6 ay askıya alınan ilişkilerin yeniden sürdürüleceğini resmen duyurdu. Filistin yönetimi ayrıca vergi gelirlerini almayacağını da açıkladı. Bu durum Filistin yönetimini boğucu bir mali krize sokmuş oldu. Filistin yönetiminin İsrail ile askıya alınan ikili ilişkileri sürdürme kararı, mevcut aşamada güvenliği ve sivil koordinasyonu yeniden sağlamayı içeriyor. Bu da ileriki bir aşamada siyasi müzakerelere geri dönmeyi gerektirebilir.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Yönetim olarak beklediğimiz bir mesaj aldık. İsrail bizimle imzalanan anlaşmalarına uymaya hazır olduğunu ifade ediyor. Filistin yönetimi üç şart belirledi ve ilişkilerin yeniden başlaması için İsrail’den bunlardan birini seçmesini talep etti. İlk şart, müzakerelerin uluslararası dörtlü komisyon gözetiminde yeniden başlaması.
İkinci şart, doğrudan müzakerelerin eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde kalınan noktadan devam ettirilmesi. Üçüncü şart, İsrail hükümetinin, Filistin yönetimi ile yaptığı anlaşmalara bağlı olduğuna dair yazılı bir açıklama sunması" ifadelerine yer verdi.
Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh İsrail'in mesajının kendilerine ulaşmasının ardından, kısa süre içerisinde, "Filistin’in zaferini" ilan etti. Bu açıklama, Filistin topraklarında bir eleştiri tufanına ve Filistin yönetiminin politikalarına karşı büyüyen bir öfkeye yol açtı. Hüseyin eş-Şeyh açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Filistin yönetimi, Filistin halkının maruz kaldığı büyük acı, baskı ve abluka dönemini sona erdirmeye çalışacaktır. Bu yeni durum, uluslararası bir gözetim ile birlikte yeni bir siyasi rotaya girilmesini sağlayabilir. Özellikle de farklı ve yeni bir ABD tutumunun varlığı ile bu sağlanabilir. Filistin ile mevcut ABD yönetimi arasındaki ilişkiler 3 yıldan fazla bir süredir kopmuş durumda.”
Filistin’in "bu adımını" memnuniyetle karşılayan İsrailli üst düzey yetkililer, “Bu, birkaç haftadır hazırladığımız bir şey. İsrail'de, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ın Avrupa Birliği büyükelçileriyle yaptığı görüşmede Filistinlilere açık mesajlar ilettiği ve bu mesajlarında yenilenmiş güvenlik koordinasyonu talebinin yer aldığı açıklandı. Bunun üzerine COGAT Başkanı Kamil Ebu Rukn ile Filistinli mevkidaşları arasında sessiz temaslar gerçekleşti.
İsrail medyası, Gantz'ın Filistin Yönetimi ile gerçekleştirilen son görüşmelerden sorumlu olduğunun altını çizdi. Avrupa Birliği büyükelçileriyle, Filistinli yetkililer arasında karşılıklı mesaj alışverişi gerçekleşti. Bu da iki taraf arasında bir yakınlaşmayı doğurdu.
Kendisine yakın isimlerin ifade ettiğine göre Gantz, Joe Biden'in ABD başkanı olarak seçilmesinin Filistinliler için yeni bir "ufuk" açtığına ve "tırmandıkları ağaçtan aşağı inmeleri için bir bahane" oluşturduğuna inanıyor. “Walla!” web sitesinin siyasi muhabiri Barak Ravid’in aktardığına göre İsrailli yetkililer, koordinasyonun yeniden başlaması için bir yol haritası oluşturmak üzere İsrail ve Filistinliler arasında arabuluculuk yapan ülkenin Norveç olduğunu söylediler. Bunun ardından Gantz, COGAT Koordinatörüne, Filistinlilerle diyaloğu sürdürmesi talimatını verdi. Bunun üzerine COGAT Başkanı Kamil Ebu Rukn, Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh ile bir araya geldi. Karşılıklı mesaj alışverişinin şeması ile ilgili taslak çizildi. İsrail'deki güvenlik değerlendirmeleri, güvenlik koordinasyonunun yeniden başlamasının siyasi müzakerelere geri dönüşü sağlayacağı yönünde. İsrail gazetesi Yediot Ahronot bu bağlamda, müzakerelerin sürdürülmesi için bir anlaşma yapılması ihtimalinin uzak olmadığını belirtti; buna gerekçe olarak müzakerelerin yenilenmesinin Filistin yönetimi tarafından talep edileceğini öne sürdü.
Gantz, dün, ayrıntıları masaya yatırmak üzere İsrail Silahlı Kuvvetleri’ndeki (IDF) generallerin yanı sıra üst düzey güvenlik yetkilileri ile bir araya geldi. İsrail gazetesi, ordunun Batı Şeria'da güvenlik alanında koordinasyonu yenilemek için bir eylem planı hazırlayacağını bildirdi. İsrail ve Filistin’in ilişkileri yeniden sürdürmek için bir mekanizma üzerinde anlaştığı varsayılıyor.
İsrail açısından bakıldığında, işbirliğinin yeniden sağlanması, Fetih ve Hamas arasındaki Filistin iç uzlaşmasını yoğunlaştırma olasılığını önemli ölçüde azaltabilir. Bu düşünce, Hamas, İslami Cihad ve Filistin yönetiminin İsrail ile ilişkileri yeniden eski haline döndürmesi kararına şiddetle karşı çıkan diğer gruplar arasında da mevcut.
Hamas, İslami Cihad ve diğer gruplar Filistin yönetiminin İsrail ile ilişkileri eski haline döndürme kararının "ulusal bir ortaklık kurma yönündeki ulusal çabalara, tüm ulusal değerlere ve tüm uzlaşma çabalarına karşı bir darbe" olduğunu öne sürdüler. Ancak bu eleştiriler, önünde açık bir projesi olan Filistin yönetimi tarafından dikkate alınmadı.
Filistin Maliye Bakanlığı temsilcileri, 6 ay önce biriken vergi fonlarının alınmasını düzenlemek üzere İsrail Maliye Bakanlığı temsilcileriyle, dün, hızlı bir şekilde bir araya geldi. Filistin Hükümet Sözcüsü İbrahim Melhem maaşların gelecek ayın başlarında ödeneceğini kaydetti.
Bununla birlikte, İsrail kanalı Kanal 11’in aktardığına göre, Filistinli mahkumların maaşlarının ödenmesi ile ilgili kriterlerde bir değişiklik olabilir. Kanal 11, Filistin Yönetimi'nin batılı diplomatik kaynaklara ilettiği mesajında, İsrail'de tutuklu bulunan Filistinli güvenlik mahkumlarının maaşlarının ödenmesine ilişkin kriterlerin değiştirilmesi ile ilgili talebin yer aldığını belirtiyor. Bu değişiklik çerçevesinde emekli maaşlarının, mahpusların ailelerinin ekonomik ve sosyal durumuna ve aile fertlerinin sayısına göre belirlenmesini gerektirmektedir. Mahkumların çarptırıldığı cezaların şiddeti veya işledikleri suçların boyutu maaş kriterlerindeki olası değişikliklerde kıstas olarak görülmeyecek.
Kanal 11’in haberine göre, Filistin yönetiminin batılı diplomatik kaynaklara ilettiği bu mesajın hedefi, Biden döneminde ABD'nin beklenen finansal desteğinin yeniden elde edilmesinden sonra aleyhinde açılabilecek hukuki davaların önüne geçmek.



Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
TT

Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde aşırı soğuk nedeniyle bir aylık bebek hayatını kaybetti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA sağlık kaynaklarına dayandırdığı haberinde, bir aylık bebek Said Abidin’in Han Yunus’ta aşırı soğuktan yaşamını yitirdiğini bildirdi.

Kaynaklar, Gazze’deki şiddetli soğuk ve olumsuz hava koşulları nedeniyle hastanelere getirilen ölü sayısının 13’e yükseldiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre, bu rakamlar Gazze’deki insani durumun ciddiyetini ortaya koyuyor; özellikle çocuklar ve dayanaksız çadırlarda yaşayan mülteciler, soğuk havayla baş edemiyor. Bölge halkı, barınma, sağlık hizmeti ve ısınma imkanlarından yoksun; yakıt kıtlığı nedeniyle ısınma araçları kullanılamıyor. Şiddetli ve yağışlı soğuk hava dalgası bu durumu daha da ağırlaştırıyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal dün yaptığı açıklamada, bölgede başlayan olumsuz hava koşullarından bu yana 17’den fazla konutun tamamen çöktüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve sular altında kaldığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) ve yardım kuruluşları dün yaptıkları açıklamada, özellikle Gazze’deki insani yardım operasyonlarının İsrail engelleri kaldırmazsa çökme riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. BM ve 200’den fazla yerel ve uluslararası yardım kuruluşu, ortak açıklamalarında, onlarca uluslararası yardım örgütünün kayıtlarının 31 Aralık’a kadar iptal edilebileceğini ve bunun 60 gün içinde operasyonlarını kapatmak zorunda kalacakları anlamına geldiğini belirtti. Açıklamada, “Gazze’de uluslararası sivil toplum kuruluşlarının kayıtlarının iptal edilmesi, temel ve acil hizmetlerin sunumunu felç edecek” denildi. Ayrıca açıklamada, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının çoğu saha hastanesini ve temel sağlık merkezlerini işlettiği veya desteklediği; acil barınma, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlama, ciddi malnütrisyon (yetersiz beslenme) riski altındaki çocukların beslenmesini güvence altına alma ve mayınlarla mücadele gibi kritik faaliyetleri yürüttüğü ifade edildi.


Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
TT

Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)

Filistin asıllı Amerikalı arabulucu Bishara Bahbah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının önümüzdeki ocak ayında hayata geçirileceğini söyledi. Bahbah, bu aşamanın ayın birinci ya da ikinci haftasında başlamasının beklendiğini belirterek, “Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin isimleri hazır. Büyük olasılıkla komitenin başkanlığını Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan üstlenecek” dedi.

fergt
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Macid Ebu Ramazan, Gazze yönetim komitesinin başına aday gösterildi. (WAFA)

Gazze konusunda Beyaz Saray kulislerine yakınlığını sürdüren Bahbah, dün Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlama konusunda en yetkin güç olarak gördüğü için uluslararası istikrar gücü içinde Türk askerlerinin yer almasını destekliyor” dedi. Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması beklenen görüşmenin ikinci aşama açısından belirleyici olacağını belirterek, “ABD bu görüşmede, sürecin önümüzdeki ay başlatılması ve istikrar gücünde Türkiye’nin rolünün netleştirilmesi için baskı yapacak” ifadesini kullandı.

Görev tanımlama toplantısı

Bahbah, salı günü Katar’ın başkenti Doha’da Gazze Şeridi’nde uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasına ilişkin yapılan toplantının ayrıntılarını da paylaştı. Toplantının hedeflerinden birinin, Washington’un katılıma hazır ülkeleri açık ve net biçimde belirlemesi olduğunu söyleyen Bahbah, her ülkenin katkı türünün de netleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Bu katkıların asker gönderilmesi, eğitim sağlanması ya da uluslararası güce teknik ve lojistik destek verilmesi gibi başlıkları kapsadığını belirtti.

as
Amerikalı ve İsrailli askerler geçtiğimiz kasım ayında İsrail'in güneyinde bulunan ABD liderliğindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Bahbah, toplantının ikinci hedefinin bu güçler arasındaki işleyiş mekanizmasının ve komuta zincirinin netleştirilmesi olduğunu söyledi. Bu çerçevede, uluslararası gücün komutasının bir ABD’li general tarafından üstlenilmesine yönelik bir önerinin gündeme geldiğini bildirdi.

Bahbah’a göre görüşmelerde, söz konusu güçlerin konuşlanacağı bölgeler de ele alındı. Bu kapsamda, güçlerin İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran sarı hattın dışında mı, içinde mi yoksa hâlihazırda yoğun nüfuslu bölgelerde mi konuşlanacağı ile bu güçlerin finansmanının hangi taraflarca sağlanacağı konuları tartışıldı.

İsrail'in yaklaşımının reddi

Bahbah, olası konuşlanma planının ayrıntılarına ilişkin olarak konunun hâlen tartışıldığını, ancak ‘İsrail’in istediği şekilde bir konuşlanmanın, katılımcı güçlerin temsilcilerinin çok büyük çoğunluğu tarafından reddedildiğini’ söyledi.

Görevlerin niteliğine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Beşara Bahbah, katılımcı ülkelerin çoğunluğunun “silahsızlandırma” gibi bir rol üstlenmek istemediğini vurguladı. Bu ülkelerin, sivilleri korumak amacıyla İsrail güçleri ile yerleşim alanları arasında tampon bir güç olmayı hedeflediğini ifade eden Bahbah, söz konusu güçlerin varlığının nihai amacının “İsrail’in Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesi” olduğunu kaydetti.

sy65
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Bahbah, “Bu güçler özellikle silahsızlandırma meselesinde İsrail adına ya da onun yerine bir rol üstlenmeyecek. Nitekim Hamas içindeki bazı liderler bu konuda müzakereye açık olduklarını bana iletti. Ancak güç kullanımı işe yaramaz; zira İsrail iki yıl boyunca hareketi zorla silahsızlandırmayı başaramadı ve hiçbir uluslararası taraf da bunu güç kullanarak başaramaz” dedi.

Türkiye'nin katılımı çok önemli ve Trump da bunun kabul edilmesi için baskı yapıyor

Bahbah, Türkiye’nin olası katılımına ilişkin olarak Ankara’nın rolünü ‘kilit’ olarak niteledi. Türkiye’nin Hamas’a en yakın ülke olduğunu ve silah dosyası konusunda onunla en sağlıklı şekilde uzlaşabilecek aktör konumunda bulunduğunu söyleyen Bahbah, bunun birçok ülke için zor olduğunu vurguladı. Bahbah, “Türk güçlerinin Gazze’de bulunması temel öneme sahip olacak, daha iyi bir istikrar sağlayacak. Washington da bu yönde fikir beyan ediyor” ifadelerini kullandı.

Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump’ın ay sonunda ABD’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapması beklenen görüşmede, Türk güçlerinin kabul edilmesi için Netanyahu’ya baskı uygulamasını beklediğini dile getirdi.

Ancak Bahbah, İsrail’in bazı şartlar öne sürmeye çalışabileceğini, olası uzlaşının Türk güçlerinin niteliği üzerinden şekillenebileceğini belirterek, bu rolün silahlı değil daha çok teknik bir çerçevede tanımlanmasının gündeme gelebileceğini ifade etti. Bahbah, “ABD yönetiminin baskısı belirleyici unsur olacak” dedi.

İkinci aşama taahhütleri

Barış Konseyi’ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bahbah, Trump’ın birçok dünya liderinin bu yapıya katılma isteğinden söz ettiğini aktardı. Ancak Bahbah, bu üyeliğin ‘ücretsiz olmadığını’, konseye katılan ülkelerin finansman sağlama, güvenlik gücü tahsis etme ya da başka yükümlülükler üstlenmek zorunda kalacağını ifade etti.

Konseyde yer alması öngörülen isimlere değinen Bahbah, adaylar arasında ABD’li özel temsilciler Steve Witkoff ve Jared Kushner’ın yanı sıra Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair’in de bulunduğunu söyledi. Ayrıca eski ABD Büyükelçisi Richard Grenell ile eski Bulgar diplomat Nikolay Mladenov’un da aday isimler arasında yer aldığını kaydetti.

Gazze Şeridi’nin yönetimine ilişkin olarak Bahbah, Hamas, El Fetih ve Mısır arasında üzerinde uzlaşılan ve teknokratlardan oluşan komiteye üyelik için 42 ismin yer aldığı bir listenin bulunduğunu doğruladı. Bahbah, Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan’ın bu komitenin başkanlığını üstlenmesinin muhtemel olduğunu ifade etti.

İkinci aşamaya geçişte yaşanan aksamalara dair değerlendirmelere rağmen ABD’li arabulucu Bahbah, ikinci aşamanın önümüzdeki ocak ayının birinci ya da ikinci haftasında başlatılmasını beklediğini söyledi. Bahbah, bu sürecin, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak zirvenin ardından, askıda kalan dosyaların karara bağlanmasıyla netleşeceğini belirtti. Bahbah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin bu zirveye katılımına yönelik herhangi bir düzenlemeden haberdar olmadığını da sözlerine ekledi.

cdfrg
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçtiğimiz ekim ayında Şarm eş-Şeyh'te düzenlenen barış zirvesi sırasında gerçekleşen görüşmeden (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bahbah, Trump’ın anlaşmanın başarısız olmasına asla izin vermeyeceğini vurgulayarak, “Bu yüzde 100” dedi. Ayrıca, Hamas’ın İsrail’in sürekli ihlallerine rağmen ateşkese bağlı olduğunu belirtti. Bahbah, Hamas’ın, İsrail’in Gazze’deki operasyonları sürdürmek için her türlü bahaneyi aradığını bildiğini ve bu nedenle fırsatı kaçırmamak için daha sabırlı bir tutum sergilediğini ifade etti.


Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda
TT

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, güneydeki ayrılıkçıların ilerlemesinin ardından Yemen'deki tüm taraflara azami itidal çağrısında bulundu. Bu gelişme, uzun bir sakinlik döneminin ardından on yıldır süren iç savaşı yeniden alevlendirme tehdidi taşıyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Guterres, uluslararası örgütün faaliyetlerinin, özellikle Yemen'in başkenti Sana'a ve ülkenin yoğun nüfuslu kuzeybatısı olmak üzere, Husi grubunun kontrolündeki bölgelerde sürdürülemez hale geldiğini belirtti.

Öte yandan, Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer İryani, bazı medya platformları ve sosyal medya sitelerinde yer alan, geçici başkent Aden limanına gemi giriş izinlerinin askıya alındığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını belirterek, bu iddiaların asılsız olduğunu ve ülkedeki ekonomik ve denizcilik ortamını bozmayı amaçlayan söylentiler çerçevesinde kaldığını vurguladı.