Ramallah, İsrail ile ikili ilişkilere geri döndü

Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)
Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)
TT

Ramallah, İsrail ile ikili ilişkilere geri döndü

Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)
Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı El-Bire bölgesinde toplanan Filistinliler, Pompeo’nun Batı Şeria’daki Psagot Yahudi yerleşim birimine gerçekleştirdiği ziyareti protesto ettiler (AP)

Filistin Yönetimi, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyetlerini yürüten Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) Koordinatörü Kamil Ebu Rukn’dan gelen bir mektubun ardından, güvenlik bağlantıları da dahil olmak üzere İsrail ile tüm ilişkileri eski haline döndürdü. Mektubun içerisinde, İsrail'in anlaşmalara bağlı olduğu ifade ediliyor.
Ramallah yönetiminden kaynaklar Şarku’l Avsat'a şunları aktardı: "Doğrudan temaslar Avrupa ülkeleri aracılığıyla başladı, taraflar arasında karşılıklı mesaj alışverişi gerçekleşti. Önceki dönemlerde, iki ülke arasında, bazıları doğrudan bazıları ise Fransa, Almanya, İngiltere ve Norveç üzerinden olmak üzere iletişim kanalları mevcuttu. Norveç son dönemde bu hususta yoğun bir rol oynamaya başladı, ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin eski haline dönmesi için herhangi bir arabulucuya gerek duyulmadı. Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh, COGAT Başkanı Kamil Ebu Rukn’a anlaşmaların akıbetini sordu. Ebu Rukn ise İsrail'in anlaşmalara bağlı olduğunu belirtti.”
Filistin yönetimi, Trump'ın Batı Şeria'nın bazı kısımlarını ilhak etme planları kapsamında İsrail’le yaklaşık 6 ay askıya alınan ilişkilerin yeniden sürdürüleceğini resmen duyurdu. Filistin yönetimi ayrıca vergi gelirlerini almayacağını da açıkladı. Bu durum Filistin yönetimini boğucu bir mali krize sokmuş oldu. Filistin yönetiminin İsrail ile askıya alınan ikili ilişkileri sürdürme kararı, mevcut aşamada güvenliği ve sivil koordinasyonu yeniden sağlamayı içeriyor. Bu da ileriki bir aşamada siyasi müzakerelere geri dönmeyi gerektirebilir.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Yönetim olarak beklediğimiz bir mesaj aldık. İsrail bizimle imzalanan anlaşmalarına uymaya hazır olduğunu ifade ediyor. Filistin yönetimi üç şart belirledi ve ilişkilerin yeniden başlaması için İsrail’den bunlardan birini seçmesini talep etti. İlk şart, müzakerelerin uluslararası dörtlü komisyon gözetiminde yeniden başlaması.
İkinci şart, doğrudan müzakerelerin eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde kalınan noktadan devam ettirilmesi. Üçüncü şart, İsrail hükümetinin, Filistin yönetimi ile yaptığı anlaşmalara bağlı olduğuna dair yazılı bir açıklama sunması" ifadelerine yer verdi.
Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh İsrail'in mesajının kendilerine ulaşmasının ardından, kısa süre içerisinde, "Filistin’in zaferini" ilan etti. Bu açıklama, Filistin topraklarında bir eleştiri tufanına ve Filistin yönetiminin politikalarına karşı büyüyen bir öfkeye yol açtı. Hüseyin eş-Şeyh açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Filistin yönetimi, Filistin halkının maruz kaldığı büyük acı, baskı ve abluka dönemini sona erdirmeye çalışacaktır. Bu yeni durum, uluslararası bir gözetim ile birlikte yeni bir siyasi rotaya girilmesini sağlayabilir. Özellikle de farklı ve yeni bir ABD tutumunun varlığı ile bu sağlanabilir. Filistin ile mevcut ABD yönetimi arasındaki ilişkiler 3 yıldan fazla bir süredir kopmuş durumda.”
Filistin’in "bu adımını" memnuniyetle karşılayan İsrailli üst düzey yetkililer, “Bu, birkaç haftadır hazırladığımız bir şey. İsrail'de, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ın Avrupa Birliği büyükelçileriyle yaptığı görüşmede Filistinlilere açık mesajlar ilettiği ve bu mesajlarında yenilenmiş güvenlik koordinasyonu talebinin yer aldığı açıklandı. Bunun üzerine COGAT Başkanı Kamil Ebu Rukn ile Filistinli mevkidaşları arasında sessiz temaslar gerçekleşti.
İsrail medyası, Gantz'ın Filistin Yönetimi ile gerçekleştirilen son görüşmelerden sorumlu olduğunun altını çizdi. Avrupa Birliği büyükelçileriyle, Filistinli yetkililer arasında karşılıklı mesaj alışverişi gerçekleşti. Bu da iki taraf arasında bir yakınlaşmayı doğurdu.
Kendisine yakın isimlerin ifade ettiğine göre Gantz, Joe Biden'in ABD başkanı olarak seçilmesinin Filistinliler için yeni bir "ufuk" açtığına ve "tırmandıkları ağaçtan aşağı inmeleri için bir bahane" oluşturduğuna inanıyor. “Walla!” web sitesinin siyasi muhabiri Barak Ravid’in aktardığına göre İsrailli yetkililer, koordinasyonun yeniden başlaması için bir yol haritası oluşturmak üzere İsrail ve Filistinliler arasında arabuluculuk yapan ülkenin Norveç olduğunu söylediler. Bunun ardından Gantz, COGAT Koordinatörüne, Filistinlilerle diyaloğu sürdürmesi talimatını verdi. Bunun üzerine COGAT Başkanı Kamil Ebu Rukn, Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh ile bir araya geldi. Karşılıklı mesaj alışverişinin şeması ile ilgili taslak çizildi. İsrail'deki güvenlik değerlendirmeleri, güvenlik koordinasyonunun yeniden başlamasının siyasi müzakerelere geri dönüşü sağlayacağı yönünde. İsrail gazetesi Yediot Ahronot bu bağlamda, müzakerelerin sürdürülmesi için bir anlaşma yapılması ihtimalinin uzak olmadığını belirtti; buna gerekçe olarak müzakerelerin yenilenmesinin Filistin yönetimi tarafından talep edileceğini öne sürdü.
Gantz, dün, ayrıntıları masaya yatırmak üzere İsrail Silahlı Kuvvetleri’ndeki (IDF) generallerin yanı sıra üst düzey güvenlik yetkilileri ile bir araya geldi. İsrail gazetesi, ordunun Batı Şeria'da güvenlik alanında koordinasyonu yenilemek için bir eylem planı hazırlayacağını bildirdi. İsrail ve Filistin’in ilişkileri yeniden sürdürmek için bir mekanizma üzerinde anlaştığı varsayılıyor.
İsrail açısından bakıldığında, işbirliğinin yeniden sağlanması, Fetih ve Hamas arasındaki Filistin iç uzlaşmasını yoğunlaştırma olasılığını önemli ölçüde azaltabilir. Bu düşünce, Hamas, İslami Cihad ve Filistin yönetiminin İsrail ile ilişkileri yeniden eski haline döndürmesi kararına şiddetle karşı çıkan diğer gruplar arasında da mevcut.
Hamas, İslami Cihad ve diğer gruplar Filistin yönetiminin İsrail ile ilişkileri eski haline döndürme kararının "ulusal bir ortaklık kurma yönündeki ulusal çabalara, tüm ulusal değerlere ve tüm uzlaşma çabalarına karşı bir darbe" olduğunu öne sürdüler. Ancak bu eleştiriler, önünde açık bir projesi olan Filistin yönetimi tarafından dikkate alınmadı.
Filistin Maliye Bakanlığı temsilcileri, 6 ay önce biriken vergi fonlarının alınmasını düzenlemek üzere İsrail Maliye Bakanlığı temsilcileriyle, dün, hızlı bir şekilde bir araya geldi. Filistin Hükümet Sözcüsü İbrahim Melhem maaşların gelecek ayın başlarında ödeneceğini kaydetti.
Bununla birlikte, İsrail kanalı Kanal 11’in aktardığına göre, Filistinli mahkumların maaşlarının ödenmesi ile ilgili kriterlerde bir değişiklik olabilir. Kanal 11, Filistin Yönetimi'nin batılı diplomatik kaynaklara ilettiği mesajında, İsrail'de tutuklu bulunan Filistinli güvenlik mahkumlarının maaşlarının ödenmesine ilişkin kriterlerin değiştirilmesi ile ilgili talebin yer aldığını belirtiyor. Bu değişiklik çerçevesinde emekli maaşlarının, mahpusların ailelerinin ekonomik ve sosyal durumuna ve aile fertlerinin sayısına göre belirlenmesini gerektirmektedir. Mahkumların çarptırıldığı cezaların şiddeti veya işledikleri suçların boyutu maaş kriterlerindeki olası değişikliklerde kıstas olarak görülmeyecek.
Kanal 11’in haberine göre, Filistin yönetiminin batılı diplomatik kaynaklara ilettiği bu mesajın hedefi, Biden döneminde ABD'nin beklenen finansal desteğinin yeniden elde edilmesinden sonra aleyhinde açılabilecek hukuki davaların önüne geçmek.



Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.

 


Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.