Almanya'da son 24 saatte 23 bin 648 koronavirüs vakası

Doktorlar bir Alman hastanesinde koronalı bir hastayı muayene ediyor (AFP)
Doktorlar bir Alman hastanesinde koronalı bir hastayı muayene ediyor (AFP)
TT

Almanya'da son 24 saatte 23 bin 648 koronavirüs vakası

Doktorlar bir Alman hastanesinde koronalı bir hastayı muayene ediyor (AFP)
Doktorlar bir Alman hastanesinde koronalı bir hastayı muayene ediyor (AFP)

Almanya’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında son 24 saatte 23 bin 648 yeni vakası tespit edilmesi ile toplam vaka sayısı 879 bin 564'e yükseldi.
Avrupa'da yeni tip koronavirüs salgınında bilanço ağırlaşıyor. Almanya'da Robert Koch Enstitüsü (RKI) tarafından yapılan açıklamada, ülkede son 24 saatte 23 bin 648 yeni koronavirüs vakası tespit edildiği, toplam vaka sayısının 879 bin 564'e yükseldiği bildirildi. Kovid-19 nedeniyle son 24 saatte 260 kişinin hayatını kaybettiği ülkede toplam ölü sayısının ise 13 bin 630'a ulaştığı aktarıldı. Salgının başlangıcından bu yana 579 bin 100 kişinin virüsü yenerek iyileştiği kaydedilirken, şu anda ülke genelinde aktif vaka sayısının 286 bin 804 olduğu belirtildi.

Merkel kısıtlama süresini uzatmak istiyor
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kovid-19 salgının yayılmasını engellemek için Almanya’da 4 haftalığına uygulamaya konulan kısıtlamaların süresinin yeni yılın ilk haftasına kadar uzatılmasını istiyor. 4 haftalığına alınan önlemlerin virüsün bulaşma oranını düşürmediği, bu nedenle önlem amacıyla tedbirlerin sertleştirilmesi için 25 Kasım’da 16 eyalet başbakanı ile yapılacak korona zirvesinde sürenin uzatılmasını, maske kullanımının daha da yaygınlaştırılmasını, Noel ve yeni yıl tatilinin uzatılma ile kutlamaların sınırlandırılmasını teklif etmesi bekleniyor.



Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
TT

Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)

Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.

"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.

Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.

Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.

Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.

sdfrg
Sierra Leone (AP)

Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.

Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.

Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.

Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.

Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.

Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.

Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.

Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.

Independent Türkçe