2020 Riyad Zirvesi, G20 başkanlığının 'en zorlu' yılında bugün gerçekleştiriliyor

Kral Selman, iki gün sürecek 15. Liderler Zirvesi’nin çalışmalarına başkanlık ediyor

Bugün Suudi Arabistan başkanlığında gerçekleştirilecek olan G20 Zirvesi’nin liderlerinin sanal toplu fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Bugün Suudi Arabistan başkanlığında gerçekleştirilecek olan G20 Zirvesi’nin liderlerinin sanal toplu fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
TT

2020 Riyad Zirvesi, G20 başkanlığının 'en zorlu' yılında bugün gerçekleştiriliyor

Bugün Suudi Arabistan başkanlığında gerçekleştirilecek olan G20 Zirvesi’nin liderlerinin sanal toplu fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Bugün Suudi Arabistan başkanlığında gerçekleştirilecek olan G20 Zirvesi’nin liderlerinin sanal toplu fotoğrafı (Şarku’l Avsat)

2020 Riyad Zirvesi bugün dünyanın en büyük ekonomilerine sahip olan ve en fazla etkisi olan ülkelerin liderlerini bir araya getiriyor. G20 ülkelerine Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yapacağı bu zirvede liderlerin gerçekleştireceği toplantılardan, küresel toparlanmayı teşvik etmeye ve dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) beraberinde getirdiği etkileri azaltmaya katkı sağlayacak tavsiyeler ve sonuçlar çıkması bekleniyor. Bu, G20 zirveleri tarihinde en zor koşullar altında yapılan zirve olarak tarihe geçecek.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz G20 liderlerinin yapacağı toplantılara başkanlık edecek. Suudi Arabistan hükümeti tüm dünyayı kasıp kavuran Kovid-19 salgınından dolayı ihtiyati gerekçelerle söz konusu toplantıların sanal ortamda yapılmasına karar vermişti. Böylece sanal toplantılar bugün başlayacak ve yarına kadar sürecek.
Krallık G20 Dönem Başkanı sıfatıyla zirveye ev sahipliği yaparken Kral Selman, G20 ülkelerinin başkanlarının yanı sıra davet edilen ülkelerin ve uluslararası kuruluşların başkanlarının önünde açılış konuşmasını yapacak.
Dün G20 Suudi Arabistan Sekreterliği tarafından yapılan bir açıklamada toplantının dünyadaki karar mercileri için en güçlü tartışma forumlarından biri olduğu belirtilerek olayın önemine dikkat çekildi. Aynı zamanda dünyanın gözleri G20’nin canları kurtarmak ve salgın sonrası toparlanmaya yardım etmek için göstereceği çabalara çevrilmiş durumda.

Sorunların çözüme kavuşturulması
Söz konusu açıklamaya göre grubun liderleri daha kapsamlı, sürdürülebilir ve sağlam bir toparlanmaya zemin hazırlama, daha iyi bir geleceğin temellerini atma ve Suudi Arabistan başkanlığının hedeflerine odaklanma kapsamında sorunların çözümünü ele alacak. Açıklamada “Suudi Arabistan, gruba başkanlık ettiği sırada 2020 yılında karşı karşıya kalınan zor durumlarda ortak çalışmaları teşvik etmek için hiçbir çabadan kaçınmadı” ifadeleri yer aldı.
Açıklamanın devamında “G20 grubunun bir üyesi ve bu yılki başkanı olarak bu üst düzey toplantıya ev sahipliği yapmak Krallık için tarihi bir olay sayılıyor ve başkanlığına yansıyan Suudi Arabistan 2030 Vizyonu’nun devam eden dönüştürücü sonuçları için bir örnek teşkil ediyor” ifadelerine yer verildi.
Suudi Arabistan başkanlığındaki G20 grubunun, zirve gündeminde küresel ekonominin kalkınmayı tekrar nasıl sağlayacağına ve Kovid-19 salgınının sağlık ve insan hayatının korunması başta olmak üzere yaşamın her tarafına yansıyan etkilerinden nasıl korunulacağına ilişkin etkili çözümler bulması kararlaştırılırken, G20 ülkeleri ekonomilerin sürdürülebilirliğini sağlama doğrultusunda 11 trilyon dolarlık bir bütçe ayırdı.

Zorlu aşama
G20 tarihinde ve daha önce yapılan 14 zirvede, Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek 2020 Zirvesi’ndeki kadar zor ve olağanüstü bir aşama ile karşılaşılmamıştı. Zira Kovid-19 salgınının yayılması, dünya ülkelerinin pek çoğunun olağanüstü hal (OHAL) ilan etmesine ve genel karantina önlemleri almasıyla ekonomilerinin etkilenmesine yol açtı.
Suudi Arabistan liderliğinde G20 tarihindeki en zorlu liderlik yılı, Krallığın belki de 20 ülkenin hiçbirinin daha önce karşılaşmadığı bir şekilde sınanmasına yol açtı. Krallık bu salgın ve bunun dünya üzerindeki yansımaları ile mücadele etmek amacıyla özellikle de yoksul ülkelere yardım sağlamak için diğer 20 ülke ile tam bir koordinasyon ve uyum sağlayarak siyasi, ekonomik ve zihinsel imkanlarını seferber etti.
Kral Selman bin Abdulaziz G20’nin en önemli ve acil önceliği salgınla ve bunun sağlık, sosyal ve ekonomi alanlarındaki sonuçlarıyla mücadele etmek olduğunu vurgulayarak hayatları, işleri ve geçim kaynaklarını korumanın G20 liderlerinin önceliklerinin en başında yer aldığının altını çizdi.
Kral Selman “G20 kapsamındaki çabalarımız, Kovid-19’a karşı bir aşı geliştirmek için uygun koşulları sağlamaya ve en yoksul ülkelerin ihtiyaçlarını dikkate alarak bu aşının herkese ulaştırılmasında adalet ve kapsayıcılığın sağlandığından emin olmaya odaklanmış durumda” ifadelerini kullandı.

Küresel Odaklanma
2020 G20 Dönem Başkanı sıfatıyla Kovid-19 ile mücadele çalışmalarını koordine etme çabaları çerçevesinde Suudi Arabistan, virüsün yayılmasının ardından 2020 yılının Nisan ayında Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) katılımıyla G20 ülkelerinin sağlık bakanları ile ilk kez bir toplantı yapma çağrısında bulunmuştu.
Suudi Arabistan, geçtiğimiz Mart ayında Kral Selman bin Abdulaziz başkanlığında G20 liderlerinin katılımıyla olağanüstü bir sanal zirve yapma çağrısında bulunarak uluslararası çabaları tek bir çatı altında toplamaya başlamıştı. Söz konusu zirve Kovid-19 salgınıyla mücadeleyi, uluslararası işbirliğini güçlendirmeyi, bunun dünya ülkeleri ve halkları üzerinde oluşturduğu sağlık ve ekonomik etkilerini azaltmayı, uluslararası ticaret alanında oluşan sıkıntıları gidermeyi ve küresel ekonomiyi korumayı hedefliyordu.
Suudi Arabistan Haziran ayında Aşı ve Bağışıklık Küresel İttifakı’nı (Gavi) desteklemek için 150 milyon dolar tahsis etmişti. Temmuz ayında, B20 Grubu ekonomik toparlanmayı hızlandırmak ve Kovid-19 krizini atlatmak için bir politika paketini içeren altı merkezli bir plan açıklamıştı. Planın içerisinde en çok göze çarpan nokta kamu alımlarında yolsuzlukla mücadele etme ve verimli ve üretken sektörlerin teşvik edilmesini destekleme gerekliliği olmuştu.
Suudi Arabistan başkanlığındaki G20 Grubu’nun Kovid-19 ile mücadeleleri hız kesmeden devam etti. Zira G20 Grubu, geçtiğimiz Eylül ayında G20 ülkelerinin maliye ve sağlık bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilen ortak bir toplantının ardından Kovid-19 tehlikeleri ile mücadele etmek için etkili sistemlere yatırım yapılması gerektiğine dair tavsiyelerde bulunmuştu.

Petrol Krizi
Kovid-19’un yayılmasının küresel ekonomi üzerindeki etkisi yıkıcı oldu. Petrole olan küresel talep büyük ölçüde düştü. Aynı zamanda pek çok ülkenin dev Asya ülkesinden gelen vatandaşların ülkeye girmesine izin vermemesi ile turizm ve ulaşım sektörleri Kovid-19 yüzünden ilk zarar gören sektörlerden olmuştu.
Suudi Arabistan hareket etmekte gecikmedi. Krallığın başkanlık ettiği G20 Grubu, küresel ekonominin büyümesine katkı sağlayacak şekilde enerji piyasalarının istikrarını sağlamayı ve korumayı hedefleyen küresel diyalog ve işbirliğini geliştirmek için 8 Nisan’da G20 ülkelerinin ve davet edilen ülkelerin enerji bakanlarının katılımıyla olağanüstü sanal bir zirve gerçekleştirileceğini duyurmuştu.
G20 enerji bakanları, petrol piyasasında dengeyi korumak için “önlemler” alma konusunda kararlı olduklarını duyurdular ve toplantıya başkanlık eden Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, tüm ulusların yararına olacak şekilde enerji piyasalarında istikrar ve güvenliğin artırılmasında nihai hedefe ulaşmak için eşgüdümlü bir yanıt oluşturmanın ve iyileştirici önlemler alınmasının önemine vurgu yaptı.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı ülkelerden oluşan OPEC+, o dönem küresel üretimi dengede tutmak isteyen Suudi Arabistan’ın güçlü çabalarıyla tarihi bir anlaşma yapıldığını duyurmuştu. Böylece yaklaşık 10 milyon varillik bir azalma oldu ki bu da Ocak ayı OPEC+ anlaşmasında 1,7 milyon varil olmak üzere daha önceden hedeflenen rakamın yaklaşık 3 katına tekabül ediyordu.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.