Suudi Arabistan ile Irak arasındaki Arar sınır kapısının açılmasının ardından Irak’ta iyimser hava hakim

Arar sınır kapısının açılmasından sonra geçtiğimiz Çarşamba Suudi Arabistan’dan Irak’a yardım konvoyu sınır kapısından geçiyor (Reuters)
Arar sınır kapısının açılmasından sonra geçtiğimiz Çarşamba Suudi Arabistan’dan Irak’a yardım konvoyu sınır kapısından geçiyor (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ile Irak arasındaki Arar sınır kapısının açılmasının ardından Irak’ta iyimser hava hakim

Arar sınır kapısının açılmasından sonra geçtiğimiz Çarşamba Suudi Arabistan’dan Irak’a yardım konvoyu sınır kapısından geçiyor (Reuters)
Arar sınır kapısının açılmasından sonra geçtiğimiz Çarşamba Suudi Arabistan’dan Irak’a yardım konvoyu sınır kapısından geçiyor (Reuters)

Suudi Arabistan Krallığı ile Irak arasındaki Arar sınır kapısının açılışının üzerinden henüz bir hafta dahi geçmeden, sınır kapısının sağlaması öngörülen geniş iş fırsatları vilayet sakinleri arasında iyimser bir hava meydana getirdi. Açılan kapının, Anbar vilayetine büyük mali kaynaklar sağlamanın yanı sıra yeniden yapılanma sürecine katkı sağlayacağı düşünülüyor.
İki ülke arasındaki tüm ticari süreçler tamamlanırken, Irak bankacılık sektörü sınır kapısında şubesini açan ilk girişimci oldu. Rafidain Bank, sınır kapısının açılışından bir gün sonra Arar’da ilk şubesini açtı. Onun ardından, Irak Birliği Bankası aynı noktada bir şube açarak onu takip etti. Rafidain Bank tarafından yapılan açıklamada, Suudi Arabistan sınırında bulunan Arar Sınır Kapısı şubesinin açılışında, Anbar ve Kerbela valilerinin yanı sıra, Rafidain Bank Genel Müdürü, İçişleri Bakanı Osman el-Ganimi, Ortak Harekat Komutanı Yardımcısı Korgeneral Abdulemir eş-Şemmari, Sınır Kapıları İdaresi Başkanı Ömer el-Vaili’nin hazır bulunduğu ifade edildi. Açıklamada ayrıca, “Arar sınır kapısı şubesinin, ekonomik ve ticari hareketin canlanmasına, ulusal ekonominin gelişimine, nakit likiditesinin sağlanmasına, işbirliği ve yatırım imkanlarının artmasına katkı sağlayacağı” ifade edildi.

Arar sınır kapısındaki alışveriş sahalarının yönetimi hususunda Suudi tarafıyla anlaşıldı
Anbar valisi Ferhan ed-Düleymi konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Irak vatandaşlarına iş fırsatı sağlamak için Iraklı yatırım şirketleri tarafından Arar sınır kapısındaki alışveriş sahalarının yönetimi hususunda Suudi tarafıyla anlaşıldığını” belirtti. Düleymi, “Arar sınır kapısının en önemli ticaret noktalarından biri olacağını ve Irak’ın ihtiyacı olan büyük miktardaki mal ve ürünlerin yakında oradan ülkeye girmesini umduklarını” ifade etti. Arar sınır kapısı açıldıktan sonra, Koronavirüsle mücadele için Suudi Arabistan, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief) tarafından Irak hükümetine gönderilen tıbbi malzeme yüklü 15 konvoyun Irak’a giriş yaptığı belirtildi. Düleymi, “ticari mücadele alanlarının özellikle sınır kapısına yakın yoksul bölgelerdeki binlerce gence iş fırsatı sağlayacağını” ifade etti.
Konuyla ilgili olarak Anbar Valisi, sınır kapısında Irak Birliği Bankası’nın bir şubesinin açılışını yaptı. Şubenin açılışı sırasında vali, “Anbar altyapı eksikliğinden muzdarip. Şimdi bizler istikrarı yeniden sağlamaya başladık. Yatırım ve özel sektör alanında önemli dosyalarımız var” dedi. Vali Düleymi, “Bankacılık sektörü yatırımı desteklemede çok önemli ve bu olmasaydı bu sektörde başarılı olamazdık” ifadelerine yer verdi.
Irak Sınır Kapıları İdaresi Başkanı Ömer el-Vaili ise, “Arar sınır kapısının çalışma çevreleri ve her bakımdan donanımlı hale getirildiğini, ortak Harekatlar, Anbar ve Kerbela Harekat Komutanlıkları tarafından gerekli korumanın sağlanmasına ek olarak iki aydan beridir burada çalışanları bulunduğunu vurguladı.
Başbakan Mustafa el-Kazımi’nin, “kara sınır kapısının yıl boyunca karşılıklı yolcu giriş çıkışları ve taşımacılık için” kullanılacağı ifadelerine yer verilerek, belgeleri kontrol etmek, kaçakçılığı önlemek ve kamu malını israf etmemek amacıyla bir elektronik otomasyon firmasıyla sözleşme yapmak üzere Maliye Bakanlığı’nı gerekli yetkilendirmeyi yapmak üzere görevlendirdiği ilave edildi.
Iraklı bazı yetkililer, Bağdat ile Riyad arasındaki ilişkilerde yeni bir aşamayı başlatan bu sınır kapısının açılmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi. Irak parlamentosu üyesi Abdullah el-Harbit Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Arar sınır kapısının Irak ile Suudi Arabistan arasındaki ticarete açılan bir kapı olacağını ve iki devletin planının, sınır kapısının Anbar ve Kerbela eyaletlerini birbirine bağlamaya odaklandığını” vurguladı. Ayrıca, “Suudi Arabistan Krallığı’nın ticaretin yanı sıra hac için en-Nuhayb’den Kerbela’ya giden bir otoban yapımına destek vermesinin beklendiğini” belirtti.
Bu sınır kapısının açılmasının iki ülke arasındaki ticari ilişkiler düzeyinde ne gibi sonuçlar doğurabileceğine ilişkin olarak Harbit, “Suudi Arabistan temiz bir ticari işbirliği için yeni ufuklar açıyor. Burada şeffaf bir ticaret olacak ve Irak pazarında yaygın olan damping uygulaması (ihracatçı firmanın malını dış piyasada, iç piyasada sattığından daha düşük fiyatla satması) burada olmayacak ve ticarete konu olan mallar yüksek kalitede olacak” ifadelerine yer verdi. Aynı zamanda bir iş adamı olan Harbit, “Suudi Arabistan’ın, güneyde gaz yoğunlaştırma istasyonları kurmaya ve milyarlarca yatırım yapmaya çalıştığını, Suudilerin ve aynı şekilde onların kaliteli mallarının Irak pazarında bulunmasının Irak üzerindeki olumlu etkilerinin büyük olacağını” belirterek, “daha önemlisi Suudilerin evlere kapıdan girer” şeklinde eklemede bulundu.
Yine konuyla ilgili olarak, Anbar eyaleti milletvekili olan Yahya el-Muhammedi Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Irak’ın Suudi Arabistan sınırı üzerinde bulunan Arar sınır kapısının açılmasının, Irak ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin köklü tarihini yansıttığını” vurguladı. Muhammedi, “bu kapı ekonomiye yeni bir can damarı ve iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni yüzü olacak. Ayrıca Suudi ürünlerinin Irak’a kolay ve ucuz şekilde ulaşmasını sağlayacak” dedi. Muhammedi, “Anbar vilayeti bundan en fazla yararlanacak vilayet olacak, zira sınır kapısı bu vilayetin idari sınırları içerisinde bulunuyor” ifadelerine yer verdi.
Anbar Eyalet Konseyi eski üyesi Azal el-Fehdavi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Arar sınır kapısının açılması, Irak açısından ülkenin sınır kapılarına yeni bir ilave olduğunu ve Arap Körfezi ülkelerine açılan ilk kapı” olduğunu ifade etti. Fehavi, “Anbar vilayetinin bu önemli ticari kapıdan büyük bir fayda göreceğini, çünkü bu kapının ülkenin ekonomik ve ticari hareketini canlandırmaya ve mal akışını sağlamaya yardımcı olacağını, bunun da kısa mesafe ve daha düşük maliyetli nakliye ücretleri sayesinde emtia (satılacak mal) fiyatlarının düşmesine yardımcı olacağını” vurguladı. Fehdavi ayrıca, “bu kapısının çok sayıda insanın istihdam edilmesine katkı sağladığını, aynı zamanda hacılar ve umrecilerin Irak’tan kutsal topraklara seyahatini kolaylaştırmaya katkıda bulunacağına, böylece bu konudaki engellerin azalacağına ve nakliye maliyetini de önemli ölçüde düşüreceğine” dikkat çekti.



 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
TT

 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)

Financial Times gazetesi, güvenilir kaynaklara dayandırdığı haberinde, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in Arap ve İslam ülkelerinden gelen itirazlar sonrasında Gazze Barış Konseyi üyeliğine aday listesinden çıkarıldığını bildirdi.

Blair, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonlarında İsrail ile Hamas arasındaki savaşı sona erdirmek için 20 maddelik planını açıkladığı sırada konsey üyeliği için belirlenen tek isimdi. Trump, Blair'i "çok iyi bir adam" olarak tanımlamıştı.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’ten aktardığına göre, Blair o dönemde planı "cesur ve akıllıca" olarak nitelendirdi ve ABD başkanının başkanlık edeceği konseye katılmaktan memnuniyet duyacağını ifade etti.

Ancak bazı Arap ve Müslüman ülkeler, kısmen 2003 yılında ABD öncülüğündeki Irak işgaline verdiği güçlü desteğin Ortadoğu'daki itibarına verdiği zarar nedeniyle plana karşı çıktı.

Financial Times, Blair'in bir müttefikinin, eski başbakanın Barış Konseyi üyesi olmayacağını söylediğini aktardı. Müttefik, "Bu konsey mevcut dünya liderlerinden oluşacak ve altında daha küçük bir yürütme kurulu bulunacak" dedi.

Kaynak, Blair'in, Trump'ın damadı Jared Kushner ve ABD başkanının kıdemli danışmanlarından Steve Witkoff'un yanı sıra Arap ve Batı ülkelerinden üst düzey yetkililerle birlikte yürütme kurulunda yer almasının beklendiğini de ifade etti.


Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


Suriye Dışişleri Bakanlığı SDG'nin, kontrolü altındaki bölgelerde kurtuluş kutlamalarını engellemesine tepki gösterdi

Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)
Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı SDG'nin, kontrolü altındaki bölgelerde kurtuluş kutlamalarını engellemesine tepki gösterdi

Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)
Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'nda Amerikan işlerinden sorumlu yetkili Kuteybe İdlibî, Suriyelilerin, Esed rejiminden kurtuluşunun ve devrilmesinin birinci yıl dönümü dolayısıyla kutlamalar yapmasını, kontrolü altındaki bölgelerde engelleyen Suriye Demokratik Güçleri’ne tepki gösterdi.

İdlibi, Suriyelilerin ulusal tarihlerinde önemli bir anı kutlamalarını engelleyen herhangi bir yapının, demokratik olduğunu veya halkı temsil ettiğini güvenilir bir şekilde iddia edemeyeceğini savundu. Meşru sevinç ifadesinden korkan bir yapı, onlar adına konuştuğunu iddia edemez; özgürlük bölünemez.

SDG cumartesi günü yayınladığı genelgeyle, "Saldırganlığı Caydırma " savaşının zaferinin ve Esad rejimi ile ona bağlı güvenlik ve askeri teşkilatının devrilmesinin birinci yıldönümü olan 7 ve 8 Aralık tarihlerinde zaferin yıldönümü dolayısıyla yapılacak toplantı ve kutlamaları yasakladı.

sdfgr
Suriye Demokratik Güçleri'nin, kontrolü altındaki Suriye bölgelerinde halk kutlamalarını yasaklama kararı

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba, SDG'nin rejimin devrilmesini anma kutlamalarını iptal etme kararını eleştirdi. Medya açıklamalarında, yasağın SDG'nin Suriye hükümetine karşı oynadığını iddia ettiği rolü, yani DEAŞ ile mücadeleyi yerine getirmedeki başarısızlığını gösterdiğini belirtti. Baba, SDG'nin "ülkenin kuzeydoğusundaki ulusal gruplardan endişe duyduğunu ve bu kutlamanın, adaletsiz yasalarına ve oradaki Suriyelilere yönelik sınırsız uygulamalarına karşı bir isyana dönüşebileceğinden korktuğunu" ifade etti.

Kararı, "İran ve PKK unsurlarının milisler içinde karar alma süreçlerindeki hakimiyetinin göstergesi" olarak nitelendirdi.

Aktivistler tarafından yayınlanan fotoğraflarda, SDG güçlerinin, kutlama yürüyüşlerini engellemek için Suriye'nin kuzeyindeki Rakka meydanlarına orta menzilli silahlar ve keskin nişancılar konuşlandırdığı görülüyor.

Suriye devriminin başlangıcında kurulan "Rakka Sessizce Katlediliyor" hesabı, SDG'nin dün Rakka ilinin batısındaki Tabka kentinde 13 çocuğu gözaltına aldığını bildirdi. Çocukların çoğu 15 yaş ve altındaydı ve gözaltına alma sebebinin şehir duvarlarına SDG karşıtı yazılar yazılması nedeniyle yapıldığı bildirildi. Hesapta, göz altıların SDG tarafından şehrin çeşitli mahallelerinde düzenlenen bir dizi baskınla eş zamanlı olarak yapıldığı belirtildi.

Aynı bağlamda, sosyal medyadaki Suriye hesapları, SDG'nin son saatlerde Suriye Cezire bölgesinin çeşitli yerlerinde, Haseke ve Kamışlı'da "Suriye hükümetine destek verdikleri ve yabancı kuruluşlarla iş yaptıkları" suçlamasıyla 17 kişiyi hedef alarak yaygın gözaltı operasyonları yürüttüğünü ifade etti.