Nahda Hareketi’nin iki müttefiki Tunus’ta başlatılan siyasi diyalog girişiminden dışlandı

Tunus Genel İşçi Sendikası tarafından başlatılan girişim, Cumhurbaşkanı’nın himayesinde yürütülecek.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

Nahda Hareketi’nin iki müttefiki Tunus’ta başlatılan siyasi diyalog girişiminden dışlandı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT), Cumhurbaşkanı Kays Said himayesinde ülkedeki krizi aşmayı amaçlayan siyasi ve sosyal kapsamlı bir girişim başlattı. Girişimin bu hafta Cumhurbaşkanı Said'e tüm detaylarıyla sunulması bekleniyor.
Ancak UGTT, son dönemde kendisine yönelik sert eleştirilerde bulunan siyasi partilerin girişime katılmamasını şart koştu. UGTT, sendika liderlerini kanunsuz yollardan mal edinmekle suçlayan Seyfeddin Mahluf liderliğindeki Onur Koalisyonu’nun siyasi sahneye müdahalesini eleştirdi. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Said'e yakın partiler, hakkındaki vergi kaçırma ve kara para aklama suçlaması nedeniyle son cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmadan önce tutuklanan Nebil el-Karvi liderliğindeki Tunus'un Kalbi Partisi’nin girişime katılmamasını da şart koştular.
Söz konusu şartlar, Nahda Hareketi’nin müttefiki olan iki partinin girişimin ve planlanan siyasi diyalogun tüm aşamalarının dışında kalmalarına neden olacak. Bu durum karşısında Nahda Hareketi’nin önde gelen isimleri sessiz kılmaya devam ederken UGTT’nin girişimi ile ilgili herhangi bir yorumda da bulunmadılar. Gözlemciler, siyasi diyalogun, Nahda Hareketi’nin düşüncesinin ancak diyaloga katılması halinde anlaşılacağı görüşündeler.
Siyasi partiler, geçtiğimiz eylül ayı başlarında Hişam el-Meşişi hükümetinin devrilmesine karşı çıkmaya çalışmıştı. Nahda Herketi’nin tutumunu destekleyen müttefiklerinin girişime katılamamaları halinde Nahda Hareketi yalnız kalacak.
UGTT, 2013 yılında da Nahda Hareketi’nin iktidardan uzaklaştırılmasına yol açan bir siyasi diyalog başlatmış ve yönetmişti. Ardından görevi, ülkeyi 2014'te yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine hazırlamak olan teknokrat hükümetin başbakanlığını Mehdi Cuma üstlendi. Ancak UGTT liderleri, 2000 yılındaki girişimin içerik ve sosyal ve ekonomik hedefler gibi öncelikleri açısından 2013’teki girişimden tamamen farklı olacağını düşündüler.
Nahda Hareketi, Cumhurbaşkanı, UGTT ve Halk Hareketi gibi Cumhurbaşkanı’na yakın bazı partilerin, kendisini yakın çevresinden ve müttefiklerinden ayırmayı başardıktan sonra diyalog sırasında onunla yalnız kalacaklarının farkındalar.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi Direktörü Nadia Okasha geçtiğimiz hafta Tunus parlamentosundaki bir oturumda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı’nın siyasi diyalogunu ‘diyalogun elleri yolsuzluğa bulaşmamış herkese açık’ olması koşuluyla himayesine kabul ettiğini bildirdi. Bunun da Tunus'un Kalbi Partisi’nin diyalogun dışında kalması anlamına geldiğini söyledi.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tunuslu siyasi analist Hasan el-Ayadi, iki müttefikinin parlamentoda fiili olarak dışlanması sonrası Nahda Hareketi’nin siyasi diyaloga katılma kararı alma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Nahda Hareketi’nin girişime katılmakla ilgilenmeye devam ettiğine dikkati çeken Ayadi, bunun da kendisinin diyalogun başarılı olması için bu girişimde yer alması gerektiğini düşündüğü anlamına geldiğini vurguladı.
Nahda Hareketi’nin önünde iki seçeneğin olduğuna dikkat çeken Ayadi “Ya Tunus'un Kalbi partisi ve Onur Koalisyonu olmadan diyaloga gitmeyi reddederek Cumhurbaşkanı ve UGTT’ye karşı çıkacak ya da müttefiklerini silip diyaloga tek başına girecek” dedi.
Ayadi ayrıca Nahda Hareketi’nin Genel Başkanı Raşid Gannuşi aracılığıyla siyasi sürece liderlik etmek istediğini de sözlerine ekledi.
Gannuşi, bir süre önce, parlamento çatısı altında ulusal bir diyalog başlatılmasını önermişti. Gannuşi, Cumhurbaşkanı’nın himayesinde düzenlenen bir diyalog girişimine katılmayı kabul etmesi halinde müttefiklerle ilişkiler düzeyinde ve Kays Said’in istememesine rağmen siyasi sürece liderlik etmesi halinde gerginlik yaratabilecek bir ‘dost ateşi’ ile karşı karşıya kalacak.



İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.


Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)

Reuters'ın haberine göre, yerel bir yetkili, Suriye'nin Humus vilayetindeki Alevi mahallesinde bulunan bir camide bugün meydana gelen patlamada altı kişinin öldüğünü ve 20 kişinin yaralandığını açıkladı.

Devlet medyası, güvenlik güçlerinin bölgeyi kordon altına aldığını ve soruşturma başlattığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yerel yetkililer, patlamanın intihar saldırısı veya bölgeye yerleştirilen patlayıcılar nedeniyle meydana gelmiş olabileceğini söyledi.