Husilerden Cidde’deki Saudi Aramco tesisine terör saldırısı

Husilerden Cidde’deki Saudi Aramco tesisine terör saldırısı
TT

Husilerden Cidde’deki Saudi Aramco tesisine terör saldırısı

Husilerden Cidde’deki Saudi Aramco tesisine terör saldırısı

Suudi Enerji Bakanlığı’ndan resmi bir kaynak tarafından yapılan açıklamaya göre, Cidde kentinin kuzeyinde bulunan Saudi Aramco’ya ait petrol ürünleri dağıtım istasyonundaki akaryakıt tankında Husilerin füze ile gerçekleştirdiği terör saldırısı sonucu yangın çıktı.
Kaynak, itfaiye ekiplerinin yangını kontrol altına aldığını bildirerek, Aramco’nun müşterilerine yakıt tedarikinin etkilenmediğini söyledi.
Enerji Bakanlığı’ndan resmi kaynak, dün sabah saat 03.50’de meydana gelen patlamanın yangın çıkmasına neden olduğunu, itfaiye ekiplerinin yangını söndürmeyi başardığını, yaralanma veya can kaybı olmadığını belirtti.
Bakanlık kaynağı, “Suudi Arabistan korkakça saldırıyı şiddetle kınıyor. Yakın zaman önce Cizan’da meydana gelen, Abkayk ve Hureys’deki petrol tesislerine yapılan terör saldırıları da dahil olmak üzere hayati tesislere yönelik bu terör ve sabotaj eylemleri, küresel ekonominin yanı sıra dünya enerji arzının güvenlik ve istikrarın hedef alındığını teyit ediyor” diye konuştu.
Kaynak, ülkesinin bu tür sabotaj ve terör eylemleriyle bunların arkasındaki taraflarla yüzleşmenin önemine yaptığı vurguyu yineledi.
Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu Sözcüsü Albay Turki el-Maliki ise, “İran destekli terörist Husi milisleri bu korkak terör eylemini gerçekleştirerek, sadece Suudi Arabistan’ın ulusal yeteneklerini hedef almadığını aksine küresel ekonominin omurgasını, tedariklerini ve küresel enerji güvenliğini hedeflediğini kanıtladı” dedi.
Sözcü el-Maliki açıklamasına şu ifadelerle devam etti;
“Bu terörist saldırısı Husi milisleri tarafından daha önce üstlenilen Abkayk ve Hureys petrol tesislerini hedef alan terör eylemlerin bir uzantısıdır. Kanıtlar, İran rejiminin, Tahran menşeili seyir füzeleri ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) kullanılarak bu terör saldırılarına karıştığını kanıtlıyor. Sivilleri, sivil nesneleri ve ekonomik tesisleri sistematik ve kasıtlı bir şekilde hedef almak, uluslararası insancıl hukuku ihlal eder ve savaş suçu anlamına gelir. Arap Koalisyonı Müşterek Kuvvetler Komutanlığı sivil nesneleri korumak için gerekli operasyonel önlemleri alıyor.”
Albay el-Maliki, siviller ve sivil nesnelere yönelik bu düşmanca terör eylemlerini planlayan ve gerçekleştiren teröristlerin uluslararası insancıl hukuk ve teamül kurallarına göre sorumlu tutulacağı uyarısında da bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ise Husilerin üstlendiği, Saudi Aramco’nun petrol tesislerine yönelik füze saldırısıyla ilgili endişelerini dile getirdi.
BM Genel Sekreterlik Sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, sivil hedefler ve altyapıyı hedef alan saldırıların uluslararası insancıl hukuku ihlal ettiği de vurgulandı.
Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf, ‘korkakça işlenen terör saldırısını’ kınayarak, “Bu tekrarlanan kasıtlı terörist saldırıları, sadece Suudi Arabistan’ın değil, Körfez bölgesinin de güvenlik ve istikrarını hedefliyor. Ayrıca siviller ve sivil nesnelerin hedef alınmasını yasaklayan uluslararası yasa ve normları da açık bir şekilde ihlal ediyor” diye konuştu.
KİK’in Suudi Arabistan’ın güvenlik ve istikrarın yanı sıra halkını korumak için aldığı önlemleri desteklediğini ifade eden Dr. Nayef, uluslararası toplumu sorumluluklarını üstlenerek, bölgede güvenlik ve barışı istikrarsızlaştırmaya yönelik girişimlerini süren Husi milislere karşı sağlam bir şekilde durmaya çağırdı.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği de, Cidde’nin kuzeyindeki petrol ürünleri dağıtım istasyonuna yapılan korkak terör saldırısını şiddetle kınadı.
İİT, dünya enerji arzının güvenliğini ve istikrarını hedefleyen, hayati öneme sahip petrol tesislerine karşı düzenlenen sabotaj ve terör eylemleriyle mücadele etmek için aldığı tüm önlemlerde Suudi Arabistan’ın yanında olduklarını vurguladı.
Mısır Dışişleri Bakanlığı da, Mısır hükümeti ve halkının, her türlü terör ve onun destekçilerine karşı koyabilmek, korkakça saldırılar karşısında topraklarını savunmak, güvenlik ve istikrarını sağlamak için aldığı önlemlerde kardeş Suudi Arabistan hükümeti ve halkının yanında olduğunu ifade etti.


İlgili Haberler

Netanyahu: İsrail Gazze’deki saldırılarını yoğunlaştıracak

DÜNYA İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu (AP)
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu (AP)

Netanyahu: İsrail Gazze’deki saldırılarını yoğunlaştıracak

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’nden fırlatılan roketler nedeniyle İsrail’in güneyindeki Aşkelon kasabasında iki kadının ölmesinin ardından…


Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün şafak vakti yapılan açıklamada, Suudilerin Filistin konusundaki tutumunun tutarlılığı vurgulanarak, ‘Suudi Arabistan’ın bir Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğu’ belirtildi. Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın bu tutumu ‘yoruma yer bırakmayacak açık ve net bir şekilde’ teyit ettiği hatırlatıldı. “Suudi Arabistan, bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacaktır” denilen açıklamada, Riyad'ın bu konudaki tutumunun ‘değişmez olduğu ve müzakere ya da teklife tabi olmadığı’ vurgulandı.

Açıklamada Suudi Arabistan'ın, ‘İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarından taviz verilmesini kategorik olarak reddettiği’ yinelendi. Açıklamanın devamında, “Bugün uluslararası topluma düşen görev, topraklarına sahip çıkmaya devam edecek ve ondan asla vazgeçmeyecek olan Filistin halkının çektiği acımasız insani ıstırabı hafifletmek için çalışmaktır. Bu kesin tutum, müzakereye ya da teklife tabi değildir. Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil barışa ulaşılamayacaktır. Bu, önceki ABD yönetimine ve mevcut yönetime zaten açık bir şekilde ifade edildi” ifadeleri yer aldı.

Filistinlilerin takdiri

ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı ile düzenlediği basın toplantısında yaptığı dikkat çekici açıklamalardan yaklaşık 60 dakika sonra gelen Suudi açıklaması Filistin Yönetimi tarafından takdirle karşılandı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas yaptığı açıklamada, yerleşim, ilhak ve yerinden edilmeyi reddeden, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını savunan kardeş Suudi Arabistan yönetiminin art arda yayınladığı samimi ve kardeşçe tutumları memnuniyetle karşıladı. Abbas, Suudilerin cesur ve onurlu tutumlarını takdir etti. Abbas ayrıca, Suudi Arabistan'ın Filistin halkına verdiği büyük desteğin yanı sıra uluslararası forumlarda Filistin davasına verilen destekten, Filistin devletinin tanınması için uluslararası koalisyonun kurulmasından ve önümüzdeki haziran ayında uluslararası barış konferansı düzenlenmesi çabalarından övgüyle bahsetti.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh ise “Suudi Arabistan'ın Filistin halkının hakları ve uluslararası hukuka uygun iki devletli çözümün bölgede güvenlik, istikrar ve barışın teminatı olduğu konusundaki sağlam, kararlı ve tarihi tutumunu takdirle karşılıyoruz” dedi.

Filistinlilerin haklarının güvence altına alınması

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, “Araplar, Müslümanlar ve vicdan sahibi herkes, Kral Abdulaziz'in 80 yıl önce ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile görüşmesinden bu yana Suudi Arabistan'ın Filistin davasına yönelik tutarlı tutum ve ilkelerini kaydedecektir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Şura Konseyi önünde ve Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortak zirvesine başkanlık ettiği sırada yaptığı konuşmalarda, Filistin hakkından herhangi bir şekilde taviz vermeye yönelik girişimlere yanıt vermekte gecikmediğini ve gecikmeyeceğini vurguladı” ifadelerini kullandı.

Filistin devletini tanıma fırsatı

El-Harbi, “Bugün dünyanın tüm barışsever ülkeleri, Filistin devletini tanımak için Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın doğrudan gözetiminde Suudi Arabistan tarafından yürütülen yorulmak bilmeyen çabalara katılma fırsatına sahiptir” dedi. El-Harbi, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Filistin'i BM'ye tam üye olarak kabul eden kararlarında da ifade edildiği üzere, uluslararası toplumu Filistin halkının haklarını desteklemek üzere harekete geçirmenin önemini’ vurguladı. Egemen ve bağımsız bir karara sahip olan Suudi Arabistan'ın ‘Filistinlilerin haklarını en önemli önceliği haline getirdiğini’ ve Riyad ile Tel Aviv arasında barış için uluslararası ya da bölgesel güçler tarafından sarf edilen her türlü çabanın Filistin devletinin kurulmasına açılan kapıdan geçmesi gerektiğini belirten el-Harbi, bunun dışındaki her türlü çabayı ‘ikili barışa ve ardından bölge için adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmaya yol açmayacak boşa harcanmış bir çaba’ olarak nitelendirdi.

El-Harbi, askeri güç kullanımı, suikastlar, toprakların zorla ilhakı, zorla yerinden etme ve devletlerin egemenliğinin ihlalinin kendileri için güvenlik ve istikrar sağlamayacağı; ancak 1967 sınırlarını gözeterek başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına dayanan Suudi barış denklemiyle sükûnetin sağlanacağını söyledi.

Hızlı reaksiyon

Siyasi analist Nidal es-Seb ise Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘Suudilerin ilkesel tutumunun ahlaki ve tarihi bir tutum olduğunu, aynı zamanda Arap Birliği-İİT ortak toplantısı aracılığıyla ortak tutum çağrısında bulunulduğunu ve Suudi Arabistan'ın ABD’nin tutumuna karşı duran tek ülke olmaması gerektiğini’ belirtti. Es-Seb, Suudilerin Filistin davasının tasfiyesini reddeden açıklamasıyla verdiği yanıtın hızının, Suudi kararının egemenliğini ve bağımsızlığını teyit eden kesin bir mesaj ortaya koyduğunu ifade etti. “Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil bir barışa ulaşılamayacaktır” diyen es-Seb, bu dosyanın müzakereye, tavize veya ihaleye tabi olmadığını doğruladı. Es-Seb, Suudilerin bu hakkı tasfiye etmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik her türlü girişim karşısında Filistin halkının yanında yer aldığı yönünde doğrudan bir mesaj daha gönderdiğini kaydetti.

Es-Seb, Riyad'ın sarsılmaz bir kararlılıkla sergilediği tutumun, İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarını zayıflatmaya yönelik her türlü girişimi engelleyeceğine dair Filistinlilerin inancını kuvvetlendirdiğini vurguladı.