Şam dünyanın en ucuz ama en kötü yaşam koşullarına sahip şehir  

Şam'ın merkezindeki Hamidiye pazarı ve Suriye Lirası'nın gerilemesi nedeniyle etkilenen tüketiciler (EPA) 
Şam'ın merkezindeki Hamidiye pazarı ve Suriye Lirası'nın gerilemesi nedeniyle etkilenen tüketiciler (EPA) 
TT

Şam dünyanın en ucuz ama en kötü yaşam koşullarına sahip şehir  

Şam'ın merkezindeki Hamidiye pazarı ve Suriye Lirası'nın gerilemesi nedeniyle etkilenen tüketiciler (EPA) 
Şam'ın merkezindeki Hamidiye pazarı ve Suriye Lirası'nın gerilemesi nedeniyle etkilenen tüketiciler (EPA) 

Şam artık yorgunların cenneti ve yoksulların annesi değil. Son raporlar geçim maliyeti açısından Şam’ın dünyanın en ucuz şehri olduğunu gösterse de, ekonomik durumun kötüleşmesi, Suriye lirasının hızla gerilemesi ve son günlerde geçen Haziran'dan beri ilk defa ABD dolarının döviz kuruna etkilemesiyle 1 ABD dolarının 3 bin SL seviyesini aşmasıyla yaşanacak en kötü şehir haline geldi. 
Suriyeliler, 9 yıldan fazla bir süre önce savaşın patlak vermesinden bu yana yakıt ve elektrik kıtlığı, yüksek fiyatlar ve başta ekmek olmak üzere pek çok temel gıda maddesinin bulunamaması nedeniyle sert geçmesi beklenen bir kışa giriyor.
The Economist dergisinin araştırma şirketi Ekonomik İstihbarat Birimi'nin (EIU) yayınladığı raporda, Şam'ın yaşam maliyeti açısından en ucuz, ancak yaşanacak en kötü şehir olduğu belirtildi. Çalışma, 138 emtia ve hizmetin fiyatlarını dikkate aldı ve bunları dünya çapında 133 büyük şehirdeki mallarla karşılaştırdı. Kira, ulaşım, eğitim, yiyecek ve içecek, ev ihtiyaçları ve kişisel bakım seviyesi ölçüldü. Ayrıca, her ülkedeki yerel para biriminin ABD doları karşısındaki döviz kuru, çalışmada şehirlerin sırasını belirlemede önemli bir faktör oldu.
1 ABD dolarının 2 bin 200 Suriye lirasına (syp) karşılık geldiği yaz aylarındaki göreli bir istikrarın ardından Suriye lirasının değeri bir hafta önce düşüşe geçti. Döviz kuru 1 dolar satış için 2640 syp, satın alırken 2610 syp oldu. Karaborsada dolaşan rakamlara göre Pazar günü ise 2,930 syp 1 ABD dolarının satış fiyatına denk gelirken, 2 bin 900 lira satın alma fiyatına ulaştı. 
SL’nin değerindeki keskin düşüş Suriye piyasasını karıştırdı ve fiyatlardaki kaos durumu tekrar yaşandı. Şamlı bir tüccar Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Döviz kurundaki her şiddetli sarsıntının ardından bir dizi dükkan, işletme ve küçük atölyeler kapanıyor. Ortaya çıkan enflasyon küçük sermayeyi etkiliyor. Sorun şu ki, Suriye toplumu durmuş ekonominin çarkını çevirebilmek için küçük işletmelere güveniyor. Böylece fiyatlar ne kadar yüksek olursa olsun, kısa vadede kur dengesizliğinin neden olduğu kayıpları karşılamıyor. Mallarını bugünün fiyatına satan her satıcı, ertesi gün zarara uğramış bir şekilde uyanıyor. Çünkü sattığı malları tazmin edemiyor. Üretim maliyeti, yaptırımlar ve döviz dolaşımının yasaklanması nedeniyle zor teminat altına alınan üretim için ihtiyaç duyulan hammaddelerin maliyetleriyle sınırlı olmayıp, nakliye, enerji, yüksek yakıt fiyatları ve bunların teminat altına alınmasının zorluğu gibi ek maliyetler de söz konusu. Bütün bunlar maliyetleri ikiye katlıyor ve ürünlerin fiyatına ekleniyor.”
Şam'da hükümet geçen ayın ortasında akaryakıt fiyatlarını artırmıştı. Böylece 1 litre endüstriyel ve ticari mazot fiyatı 650 syp, 1 litre "95 oktan" benzinin fiyatı 1050 SL oldu. Malzeme sıkıntısı nedeniyle artık daha yüksek fiyatlarla satılıyorlar. Hükümet 1 litre mazot fiyatını 800 liraya çıkardı. Bu durum, birçok üretim ve hizmet sektörünü etkiledi ve zaten maddi olarak zor durumda olan Suriyelilerin üzerindeki mali yükü daha fazla artırdı.
Yakıt kıtlığı genellikle elektrik tüketimi üzerindeki baskıyı da artırıyor. Bu nedenle, Elektrik Bakanı Gassan ez-Zamil vatandaşlarına bu kışın sert geçeceği konusunda uyarıda bulundu. Bakan Zamil, iki hafta önce Suriye Halk Konseyi’nde yaptığı açıklamada, "Gazyağı ve fuel oil temininde büyük bir sıkıntı içerisindeyiz. İstasyonlara şu anda 9 ila 10 milyon metreküp gaz ulaşıyor. Ancak ihtiyacımız şu anda günde yaklaşık 18 milyon metreküp gaz. Bunun yanı sıra, fuel oil ihtiyacı ise, şuan günde 5 ila 6 bin arasına ulaşan yakıt söz konusuyken, asıl ihtiyaç günde 10 bin milyon metreküp.
Elektrik Bakanı, toplumu endişelendiren açıklamasında ayrıca, karne saatlerinin bazı bölgelerde 10 saate kadar artmasına, diğer bölgelerde ise neredeyse mevcut olmayacağına dikkat çekti. Bakan’ın açıklamalarının ardından halkın huzursuz olması nedeniyle Elektrik Bakanı resmi kanalda yakın zamanda yaptığı bir açıklamada söz konusu açıklamalarından geri çekilmek zorunda kaldı. Bakan, "Önümüzdeki günlerde art arda hizmete girecek üretim istasyonlarından üçünde bakım çalışmalarının neredeyse tamamlanmasıyla, kışın elektrik durumunun iyileştirileceğini” belirtti. 
Halk düzeyinde ise, mühendis ve kamu sektöründe çalışan ve sağladığı bazı mühendislik danışmanlıklarıyla birlikte işinden ayda 100 dolar maaş alan Ebu Atıf, yaşam koşullarındaki bozulmanın, temel malzeme ve fiyatlardaki yüksekliğin Suriyelilerin günlük önceliklerini değiştirdiğini belirtti. Ebu Atıf’a göre geçen kış Suriye halkının önceliği ev gazı ve kalorifer yakıtı sağlamak iken, bu yıl öncelik ekmeğin ve ulaşım araçlarının sağlanması çabası oldu. Ebu Atıf açıklamasında şu ifadelerini kullandı:
“Suriyeliler, yakıt fiyatlarını karşılayamadıkları için soğuğa ve bu durumun neden olduğu hastalıklara artık tahammül edebilecek seviyeye geldi. 2003 yılında maddi refah ve yaşam koşulları açısından lüks bir hayat sürüyordum. O zamanlar aylık gelirim 100 bin syp, yani 2 bin dolardı. Bugün ise gelirim 250 bin syp. Yaklaşık 100 dolar veya daha azına tekabül ediyor.”
Atıf açıklamasında, "Dolara göre fiyatları hesapladığımızda, bugün bunun 10 yıl öncesine göre çok daha ucuz olduğunu görüyoruz. Ancak Suriyelilerin geliri olan syp’nin değeri büyük ölçüde düştü. Ben bir mühendisim ve orta sınıfta sayılırım. Ancak tek başına gelirim ailemi en fazla bir hafta boyunca doyurmaya yetiyor" ifadelerini kullandı.



Al Majalla dergisi Kuzeydoğu Suriye’ye girdi

SDG üyeleri (Delal Suleyman)
SDG üyeleri (Delal Suleyman)
TT

Al Majalla dergisi Kuzeydoğu Suriye’ye girdi

SDG üyeleri (Delal Suleyman)
SDG üyeleri (Delal Suleyman)

Al Majalla’nın Suriye'nin kuzeydoğusuna girdiği gün Kamışlı hava sahasına yüksek seviyeli bir alarm durumu hakimdi. Esed güçlerine bağlı 4. Zırhlı Tümeni’nin, Halep’teki Kürt semtlerini kuşatmasına tepki olarak Suriye Demokratik Güçleri (SDG) de Şam rejimine ait güvenlik noktaları etrafında daha sıkı önlemler aldı.

Aynı gün Türkiye, silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) Menbiç’in batısında SDG liderlerinden birini hedef aldı. İran Cumhurbaşkanlığı ofisinden sızan ve İran'ın Suriye'nin kuzeydoğusunda saldırı amacıyla silahlı gruplara eğitim vermeye çalıştığı yönündeki bilgilere ilişkin yerel düzeyde tepkiler verildi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, ülkelerinin geri almayı reddettiği DEAŞ’ın ‘en tehlikeli’ olarak sınıflandırılan birkaç bin üyesinin yargılanma süreçlerinin başladığını duyurdu.

Tüm bu gelişmeler çerçevesinde, bölgedeki Derik, Kamışlı, Haseke ve Rakka şehirlerinde çarşı-pazarlarda ve kamusal hayatta tamamen normal bir hareketlilik söz konusuydu. Ticari faaliyetler boldu. Ortak alanlarda aileler ve halkın çeşitli kesimleriyle karşılaşmak mümkündü.

Tam on yıldır Suriye rejiminin kontrolü dışında olan bu özerk bölgenin dışarıya tek çıkış noktası olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile olan Fişhabur Sınır Kapısı’ndan giren bir kişi, ziyaretçilerin herhangi bir ‘normal’ ülkeye girişine ilişkin gümrük ve düzenlemelere uyan bir dizi idari ve güvenlik prosedürünü karşılayacaktır. Belgelerin tam olup olmadığını kontrol eden bir birim, geçerli standartlara uygunluğunu teyit eden özel bir birim, giriş yapan kişinin güvenlik kontrolü için ve X-Ray cihazlarıyla yanlarındaki eşyaların incelemesi için üçüncü bir birim daha yer alıyor. Gelen kişiye ayrıca Özerk Yönetimin çeşitli bölgeleri arasında kaldığı ya da hareket ettiği süre boyunca yanında bulundurması gereken geçici bir ‘resmi belge’ veriliyor.

Bunun yanında ziyaretçi, sınır kapısından geçiş sırasında idari olarak ustalık düzeyinde işlemlerin yapıldığını görebilir. Her bölümde üniforma ve rütbeler aynı olsa da idare ayrı birimlere dağıtılmış haldedir. Pasaportlar, güvenlik, teftiş ve koruma… Bölgeye şahsi, siyasi ya da ticari amaçlarla girişleri yöneten ortak bir elektronik ağ bulunuyor ve görevliler izlemeleri gereken prosedürlerle ilgili bir kitaba göre hareket ediyorlar.

Yönetim yapıları

Sınır kapısından geçişlerde uygulanan prosedürler, Suriye’nin kuzeydoğu bölgesindeki tüm idari, kamu yönetimi ve yönetim yapısının bir göstergesi niteliğinde ve bu kurumların ve yönetim yapılarının siyasetle, silahlı kuvvetlerle ve bölgedeki genel çatışmayla ilişkisine dair tablo ortaya koyuyor. Suriye’nin dörtte birinden fazlasını oluşturan yaklaşık 50 bin kilometrekarelik bir alanı kapsayan bölge, Haseke, Rakka ve Deyr-i Zor illerinin kuzey yarısını ve Halep doğusu ve orta kesimlerinin bazı kısımlarını içine alırken bölgede 5,5 milyondan fazla insanın yaşıyor. Suriye'nin yeraltı ve tarımsal zenginliklerinin büyük bölümü burada yer alıyor. Bölge yerel, bölgesel ve hatta uluslararası birçok ideolojik, jeopolitik ve askeri eğilimi barındırırken bu eğilimlerin tarafları yıllarca yerel, bölgesel ve uluslararası çatışmaların odak noktası oldular.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkanı -başbakanlığa eşdeğer bir makam- Berivan Halid, Rakka'daki sade ofisinde bize Özerk Yönetimin çalışmalarının bu çatışmalardan nispeten bağımsız olduğunu belirterek, bu bölgenin yıllardır yaşadığı olağanüstü siyasi, ekonomik ve güvenlik koşulları çerçevesinde bölge sakinlerine çeşitli kamu hizmetleri sunmaya ve yaşam döngüsünü korumaya odaklandıklarını söyledi.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Suriye'nin uzak kuzeydoğusunda, Kürt nüfusun yoğun olduğu bazı bölgelerin 2011 yılı sonlarında Suriye rejiminin kontrolünden çıkması ve Halk Koruma Birlikleri (YPG) tarafından kontrol altına alınmasıyla Suriye devriminin ilk üç yılında ‘aşamalı’ olarak kuruldu. Suriye rejimine ‘alternatif’ departmanlar oluşturuldu. Özerk Yönetim, 2014 yılının ocak ayında Cezire bölgesinde (Haseke’de) ‘Demokratik Özyönetim’ ilan edilene kadar, sahadaki askeri gelişmelere bağlı olarak farklı isimler ve farklı biçimler aldı. Ardından peş peşe Kobani (Ayn el-Arab), Afrin, Menbiç, el-Tabka, Rakka ve Deyrizor bölgelerini kapsadı.

Yaklaşık dokuz yıldır Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkanlığı görevini yürüten Halid, The Majalla’ya verdiği röportajda şunları söyledi:

Özerk Yönetim, Yasama Meclisi (yerel parlamento), Toplumsal Adalet Meclisi (yargı) ve Yürütme Meclisi (hükümet) olmak üzere birbirinden ayrı üç yapıdan oluşuyor. Söz konusu yedi ‘iç bölgede’ tüm kamusal yaşamı yarı federal bir yapıda ve ademi merkeziyetçi bir şekilde yönetiyor. Her biri kamununkine karşılık gelen yerel kurumlara ve otoritelere sahip.

Yürütme Meclisi

Yürütme Meclisi, içişleri, maliye, kültür, sağlık, çalışma, eğitim, kadın ve çevre gibi her biri belirli bir bakanlığa karşılık gelen on üç organdan oluşuyor. Bunun yanında Yürütme Meclisi’nde ‘bölünme şüphesini’ çürütmek amaçlı savunma, petrol, diyanet ve planlama konularında uzmanlaşmış yedi daire bulunuyor.

Halid, Yürütme Meclisi’nin kurulması ve ‘meşruiyet’ kazanma mekanizması ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Yasama Meclisi meşruiyetin kaynağıdır. Yürütme Meclisinin her bir üyesi Yasama Meclisinin onayını almalıdır. Yasama Meclisi, Yürütme Meclisini sürekli olarak izler ve yaptıklarından sorumlu tutar. Politikasını ve bütçesini onaylar, üyelerini sorgular. Siyasi partiler ve bloklar, Yürütme Meclisi Başkanlığı'na uygun olarak, genellikle Yürütme Meclisi'ndeki pozisyonlara isimler aday gösterir ve ardından bu adaylar, Yasama Meclisinin onayına sunulur.  Yasama Meclisi, Özerk Yönetimi tanıyan siyasi partilere ve güçlere ayrılan özel bir kota ile yerel yasama meclislerinin temsilcilerinden oluşur.”

PYD, Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ve Arap partileri tarafından tanınan Kuzeydoğu Suriye'de Özerk Yönetim'in meşruiyeti konusunda siyasi bir bölünme söz konusu.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin askeri bir yönetim olduğuna dair suçlamaları reddeden Halid, “Bu bir oldu-bittiden doğdu. Bölge, YPG'nin omurgasını oluşturduğu SDG’nin kontrolündedir” ifadelerini kullandı.

Yürütme Meclisi Başkanlığı ile ona bağlı tüm organların ve ofislerin ortak yönetimine ilişkin bir genelge, yürütme organının hukuk, örf ve adetlerinin, her birimin yürütme, yasama ve hatta yargı yapısının tamamında yer almasını ve ulusal, dini ve bölgesel bileşenlerin çeşitli üyelerinden oluşmasının yanı sıra eş başkanlık mekanizması aracılığıyla kadınların tüm bu birim ve pozisyonlarda dengeli bir şekilde temsil edilmesini öngörüyor.

sdasd
Suriye'nin kuzeydoğusunda bir manav dükkanı (Rudy Tahlo)

PYD dışında 33 partiden oluşan ve Suriye Gelecek Partisi, Muhafazakar Parti ve Süryani Birliği Partisi gibi Arap partilerin de yer aldığı, onlarca aşiret lideri ve bölgenin ileri geleninin desteklediği Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) tarafından tanınan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ‘meşruiyeti’ konusunda siyasi bir bölünme söz konusu. PYNK Suriye muhalefet koalisyonunun hem Arap hem de Süryani partileri gibi, onu tanımayı reddediyor.

Benzersiz bir deneyim

Özerk Yönetimi destekleyenler, Özerk Yönetimin, Suriye rejiminin totaliterliğiyle ve buna karşılık gelen Suriye muhalefetinin kendi yönetimi altındaki bölgelerde uyguladığı siyasal İslamcı deneyimiyle çelişen Suriye’deki tek deneyim olduğuna inanıyorlar ve Özerk Yönetimin yerel ve bölgesel olarak tanınmasının içerideki atmosferi iyileştireceğini, daha fazla iç kalkınmaya doğru iteceğini ve Suriye'de ademi merkeziyetçiliğin deneyimlenmesini sağlayacağını düşünüyorlar. Özerk Yönetime karşı olanlar ise Özerk Yönetimin PKK'nın uzantısı olduğunu ve hiçbir genel seçimle meşruiyet kazanmadığını vurguluyorlar.

Bölgenin en yüksek yargı organı olan Toplumsal Adalet Meclisi’nden üst düzey bir kaynak, Al Majalla’ya verdiği röportajda, Toplumsal Adalet Meclisi’nin Özerk Yönetimin karşılaştığı ve genel seçimlerin yapılmasının ve yönetimin yasama, siyasi ve kalkınma yapısının geliştirilmesinin önünde başlıca en teşkil eden siyasi, güvenlik ve askeri zorluklardan bahsetti. Örneğin terörle ilgili 8 bin adli dosya olduğunu söyleyen kaynak, DEAŞ, Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve Türkiye, İran ve Suriye rejimi tarafından desteklenen grupların üyelerinden on binlerce sanığın geçtiğimiz yıllarda Özerk Yönetim'e karşı sabotaj ve şiddet eylemlerine karıştıklarını iddia etti.

Kaynak, geçtiğimiz yıllarda bu bölgeye karşı DEAŞ, HTŞ ve Suriye Milli Ordu (SMO) gibi örgütlerin yanı sıra Türkiye ve İran gibi ülkelerin doğrudan ya da vekilleri aracılığıyla nasıl onlarca saldırı başlattığını, Suriye rejiminin de Özerk Yönetiminin altını oymak için tüm bu saldırılara katkıda bulunduğunu ve bunlardan faydalandığını belirtti. Suriye rejim güçlerinin Halep’teki Kürt bölgelerine ve kuzeyindeki eş-Şehba’ya uyguladığı kuşatma nedeniyle Özerk Yönetimi kontrolü altındaki çeşitli bölgelerde hakim olan genel alarm durumuna işaret eden kaynak, buna Esed rejiminin Türkiye ile iş birliği içinde uyguladığı her türlü coğrafi, bürokratik ve ekonomik ablukanın ve Türkiye'nin Özerk Yönetimin sivil ve askeri isimlerine karşı neredeyse her gün gerçekleştirdiği SİHA’lı saldırıların eklendiğini kaydetti.

Özerk Yönetim’in en yüksek yargı organı olan Toplumsal Adalet Meclisi’nin üyeleri yerel meclislerden seçilir ve yargı, sivil, asker ve terör gibi uzmanlık alanlarına göre birbirinden bağımsız üç ana birime ayrılır. Her birimin üyelerinin en az yüzde 40'ını kadınlar oluşturur ve yargı organı genelinde her yargı dairesinde bulunmaları zorunludur.

Yargı referansı

Toplumsal Adalet Meclisi, özel bir medeni kanunlar komitesi tarafından onaylanan ve onay için Yasama Meclisi’ne sunulan bir dizi medeni kanun ve genel olarak, Avrupa'daki ile aynı olan mevzuata dayalı olarak çalışmalarını yürütüyor. Bu mevzuata göre örneğin, idam cezası ya da şeriat mahkemeleri yok ve evlilik tamamen sivil bir hak. Çok eşlilik ve reşit olmayanların evlenmesi yasak. Aynı şekilde, ‘namus cinayetleri’, intikam ve kan davası gibi suçlarda herhangi bir indirim yapılmaz.

Destekçileri, Özerk Yönetimin, Suriye rejiminin totaliterliğiyle ve buna karşılık gelen Suriye muhalefetinin kendi yönetimi altındaki bölgelerde uyguladığı siyasal İslamcı deneyimiyle çelişen Suriye’deki tek deneyim olduğuna inanıyorlar.”

Ancak Toplumsal Adalet Meclisi’nin temel bürokratik/yargı sorunu, kendi bünyesindeki yargı ve yürütme organlarının, Suriye hükümetinin kurumları tarafından verilen mülkiyet belgelerini ve sivil ilişkileri bile tanırken Suriye rejimi resmi makamlarının kendileri tarafından yayınlanan herhangi bir belgeyi tanımayı reddetmeleri. Yabancı belgeler söz konusu olduğunda, tüm dünya ülkeleri halen Suriye rejiminin verdiği belgeleri tek meşru belgeler olarak kabul ettiğinden ve Özerk Yönetim tarafından verilen belgeleri tanımadığından, mesele daha da karmaşık bir hal alıyor.

Kamışlı Sağlık Müdürlüğü (Rudy Tahlo)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geçtiğimiz yılki genel kaynakları, petrol satışından, sınır geçişleri gelirlerinden, tarım ürünlerinden ve genel vergilerden elde ettiği toplam miktar olan 1,2 milyar doları buldu. Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Halid, kamu harcamalarının Yasama Meclisi’nin onayıyla dört bölüme ayrıldığını söyledi. Sübvansiyonlu kalemlerin yüzdesi yüzde 40'ın üzerine çıktığından, bütçenin yaklaşık yüzde 30'u vatandaşların satın aldığı, özellikle gıda ve ilaç gibi temel kalemlerin sübvansiyonuna gidiyor. Savunma Bakanlığı bütçenin yüzde 55'ini alırken bu para maaşlara ve silah alımına harcanıyor. Kalan yüzde 15'lik kısım ise idari organlar ile altyapı yatırımlarına ve istihdam yaratmaya yönelik faaliyetlere harcanıyor.

Maaşlar ve çeşitlilik

Majalla’nın edindiği bilgilere göre Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin, asgari ücret olarak belirlediği rakam 520 bin Suriye lirası (yaklaşık 70 ABD dolar). Bu rakam, Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelerde asgari ücretle çalışanların aldığı maaşın en az dört katı. Kamuda ise 139 bin kişi istihdam ediliyor. Bunların 75 bini askeri personel. 33 bini polis ve güvenlik personeli. Kamu işe alım süreçlerinde etnik, dini ve bölgesel çeşitlilik ile toplumsal cinsiyet eşitliği tam olarak gözetiliyor. SDG üyeleri ile toplam 214 bin kamu çalışanı bulunuyor ve en azı asgari ücret olmak üzere değişen rakamlarda aylık olarak maaş alıyorlar.

Aynı şekilde Özerk Yönetim bölgelerindeki devlet okullarında her bölgedeki nüfusun etnik dağılımına göre Arapça, Kürtçe, Süryanice ve Ermenice olarak eğitim veriliyor. Elbette uluslararası dillerden biri de müfredatta yer alıyor ve 830 bin öğrenciye temel eğitim veriliyor. Kamışlı’daki Rojava Üniversitesi, Rakka’daki Eş-Şark Üniversitesi ve Kobani’deki (Ayn el-Arab) Fırat Üniversitesi olmak üzere Özerk Yönetime bağlı üç ‘devlet üniversitesi’ bulunuyor.

Tüm hizmetler ve eğitimler tamamen ücretsiz veriliyor. Geçtiğimiz yıllarda Suriye'nin diğer bölgelerinden gelen 800 binden fazla Suriyeli ‘gurbetçiye’ eksiksiz kamu hizmetleri sağlanıyor. Artık Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgelerde kalıcı olarak ikamet ediyorlar. Yasal, siyasi, ekonomik ve idari olarak diğer vatandaşlar gibi muamele görüyorlar ve 14 büyük devlet hastanesinde (halk hastaneleri), onlarca ihtisas merkezi ve yerel klinikte, bölgedeki diğer insanlar gibi eksiksiz sağlık hizmetlerinden yaralanıyorlar.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, asgari ücret olarak belirlediği rakam 520 bin Suriye lirası (yaklaşık 70 ABD dolar). Bu rakam, Suriye rejiminin kontrolündeki bölgelerde asgari ücretle çalışanların aldığı maaşın en az dört katı.

Özerk Yönetim, Uluslararası Koalisyon güçlerinin terörle mücadele için verdiği askeri destek ve siyasi derinliğe rağmen, henüz herhangi bir meşruiyet kazanamadı. Uluslararası Koalisyonun bölgede birkaç kampı ve askeri üssü bulunuyor, ancak Özerk Yönetim, yalnızca 12 ülkede temsil edildiğinden ve hiçbiri resmi bir statü elde etmemiş olduğundan, Özerk Yönetim ile fiilen ve resmi olarak ‘meşru bir otorite’ olarak iletişim kurulmuyor. Aynı şekilde, Özerk Yönetim’in kontrolü altındaki bölgelerdeki yabancı siyasi ve güvenlik temsilcilerinin de diplomatik etkileri yok. Daha çok özel elçiler olarak görev yapıyorlar.

Aynı durum, Suriye hükümeti ile ilişkiler için de geçerli. İki taraf arasında çoğu Rusya’nın himayesinde ve baskısıyla ya da ABD'nin teşvikiyle yapılan onlarca turluk müzakerelere rağmen Suriye rejimi, Özerk Yönetimi ‘ayrılıkçılık ve ABD ile iş birliği yapmak’ ile suçlamaya devam etti ve Kürt meselesi, ülkenin gelirlerin adil dağılımı ve SDG’nin geleceğiyle ilgili güncel gerçeklerin bir kısmını dahi kabul etmeden ve hatta ilgili konuları tartışmadan, görmezden gelmeyi sürdürdü. Müzakerelerin temelinin yalnızca yerel yönetimle ilgili ‘42’nci kanun maddesi’ olması gerektiğinde ısrar etti.

Türkiye'nin Suriye bir özerk yönetim deneyimden duyduğu endişelerin de altını çizmekte yarar var.

* Şarku’l Avsat okurları için Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.