Siyasal İslam, davetçi imajı lehine hoca imajını ortadan kaldıracak mı?

Bugün dünya, beyinleri sabote edip yıkayarak kendisini yıkmaya çalışan siyasi olgularla alay etmesinin faturasını ödüyor (AFP)
Bugün dünya, beyinleri sabote edip yıkayarak kendisini yıkmaya çalışan siyasi olgularla alay etmesinin faturasını ödüyor (AFP)
TT

Siyasal İslam, davetçi imajı lehine hoca imajını ortadan kaldıracak mı?

Bugün dünya, beyinleri sabote edip yıkayarak kendisini yıkmaya çalışan siyasi olgularla alay etmesinin faturasını ödüyor (AFP)
Bugün dünya, beyinleri sabote edip yıkayarak kendisini yıkmaya çalışan siyasi olgularla alay etmesinin faturasını ödüyor (AFP)

Emin Zavi
Siyasal İslam, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da medeniyet döngüsünü yok etti ve oradan Avrupa ülkelerine uzandı.
Hoca, hem kırsal hem de şehir halkı için özel bir imaja sahiptir, çünkü o, belki de ansiklopedik bilgi birikimine sahip entelektüel olarak adlandırdığımız şeyin son tezahürüdür. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Müslümanlarının zihninde onun görüntüsü, sadece dini görevi ile sınırlı olmayıp, başka alanlara, fitne ve bozgunculuğa yol açmadan temas ettiği alanlara da uzanır. Hoca, çocuklara ve gençlere ya da Kuzey Afrika’da denildiği gibi kunduzlara (mektep öğrencilerine verilen ad) Kur’an-ı Kerim’i öğretip ezberletmenin yanı sıra yazmayı ve hesap yapmayı da öğretir.
Organik bir entelektüel olarak hoca sosyal bir role de sahiptir. Kız istemeler ve düğünlerde hazır bulunup nikahı kıyan, küsleri barıştıran, boşanmanın iki taraf için etkilerini hafifletecek şekilde gerçekleşmesini sağlayan odur. Bunu yaparak kendisini ilgili kurumların ya da mahkemelerin, yani resmi kurumların yerine koymaz. Boşanma, evlilik gibi medeni hukuku ilgilendiren bir meseledir ve kayıt altına alınmalıdır. Hocalar bu kurumların alternatifi değil bu yoldaki duraklardan biridir.
Hoca aynı zamanda sosyal bir entelektüeldir. Kültürü dini metinlerle sınırlı değildir. En ünlü din alimlerinin şiir yazdıkları ve şair oldukları bilinir. Bazıları da çekinmeden ve cesaretle konuşmalarıyla bilinirler. Konuşmaları kimi zaman küstahlığa varacak kadar şakalara ve nüktelere açıktır. Hoca, konuşmayı bilen yani hoş sohbet biri olmalıdır. Sohbetlerinde kadınlar, tarım ve yolculuklar gibi insanların günlük yaşamlarıyla ilgili birçok konudan bahsedebilmelidir. Ebu Hayyan Tevhidi’nin deyimiyle “eğlendiren ve sosyalleştiren” sohbet halkalarının yapımcısıdır.
Hoca, genel olarak nüktedan, gülümseyen, gülen, kaşlarını çatmayan ve kadın erkek herkese açık bir kişiliğe sahiptir. Bu, beslendiği referanslardan kaynaklanır. O, dini metinlerin yanı sıra yerel ve evrensel edebi eserler de okur. Toprak, tarım, av, atlar, binicilik gibi kamusal yaşam kültürüyle de ilgilidir.
Bu nedenle hocaları son ansiklopedik bilgi birikimine sahip entelektüeller olarak tanımladık. Yani birçok bilim dalında bilgi sahibi olduğunu söyledik. Eskiler bunu “her bahçeden bir çiçek alan” şeklinde ifade ederler.
Yakın zamana kadar bir hoca, çocukları eğitmek için bir köye gittiğinde, köy sakinlerinin kendisine tahsis ettikleri bir evde ya da mektepte kalırdı. Köylülerin kendisine verdiklerini yerdi. Onlar gibi yer içer, onlarla birlikte sevinir ve üzülürdü. Aralarında yazılı bir anlaşma veya kendisine verdikleri belirli bir aylık olmazdı. Aralarındaki anlaşma, sembolik, etik ve aynı zamanda sosyaldi. Örneğin Kuzey Afrika’da, her çarşamba günü kunduzun (talebenin) muallimine el-rubiyye (çeyreklik) adı verilen küçük bir madeni para vermesi adettendi. Parası yoksa yumurta gibi başka küçük şeyler de verebilirdi.
Çiftçilere gelince, dersler bitip hasat zamanı geldiğinde her biri, isteyerek, doğal ve etik bir şekilde, buğday, arpa, bezelye, bakla, nohut o yılki mahsulü ne ise ondan kendisine bir pay verirlerdi. Bu etik-sosyal uygulamaya istisnasız herkes uyardı. Hiç kimse diğerinin ne kadar verdiğini araştırmaz ya da vermediği zaman ondan hesap sormazdı. Herkes övünmeden ve gösteriş yapmadan gizlice verirdi. Hoca da kendisine verilen payı mektepte biriktirirdi. Yaz sonunda da biriktirdikleri ile köyden ayrılarak ailesinin yanına geri dönerdi. Köylüler ona bir binek hayvanı ödünç vererek bunları taşımasında da yardımcı olurlardı. Bir süre ailesinin yanında kaldıktan sonra sonbaharın ve genellikle ekim mevsiminin başlangıcında geri dönerdi.    
Hocaların söylemleri, kendisi ile salt ideoloji arasında net bir mesafe koyan sosyal, medeni ve eğitici bir söylemdir. İdare, yargı, resmi okullar, siyasi parti, hastane veya doktor gibi diğer kurumların rolünü üstlenmez.
Siyasal İslam akımının yayılması ile ansiklopedik bilgi birikimine sahip hoca imajı, dinde siyaset yapan veya siyasal dinin sözcülüğünü yapan “davetçi” imajı tarafından tehdit edilmeye başlandı. İslamcı davetçinin söylemleri esasında ideolojik bir söylemdir. Gerektiğinde kendisini bir siyasi parti liderinin, bir hakimin veya sivil idari kurumun yerine koyar.
Klasik hocalar, basit, halk ve kültür dini ile toplumun birliğini korumaya çalışırken, davetçiler karşımıza en garip, ilginç fikirler ve fetvalarla çıkmak için eski metinleri araştırırlar. Uygulanmasını talep eder veya gençler ve diğer kesimleri bunlara özendirirler. Böylece insanların, eşlerin, farklı inançlardan olsalar da aynı ülkenin çocuklarının arasını bozar ve kargaşa çıkarırlar.
Hocaların söylemleri kapsayıcı iken, davetçilerin ki ayırıcıdır. Hocalar dayandıkları referanslar ile hoşgörü çağrısında bulunurken, davetçiler çekişmeleri, aynı millet, ülke ve aile fertleri arasında farklı olanlara karşı nefreti körüklerler.
Siyasal İslam partileri kendi ideolojik amaçlarına hizmet ettiği için, davetçilerin bu fikirlerine ideolojik ve popüler bir örtü sağladılar. Teknoloji de davetçilere fikirlerini yaymaları için geniş bir alan sundu. Bu Batılı teknoloji güzel bir imkan iken siyasal İslam davetçilerinin elinde bir felakete dönüştü. Bu davetçilerin Maşrık (Levant) ve Kuzey Afrika toplumlarında huzursuzluk ve ihtilaf çıkarmak için yararlandıkları televizyon ve YouTube kanalları, elektronik siteler ve platformların sayısı arttı.
Hocaların, yerel toplumsal kültürün belirlediği şekilde kadınlara, yaşam ve giyim tarzı, dil ve aile ilişkileri ile ilgili gelenek ve göreneklere saygı duyduğu ölçüde, siyasal İslamcı davetçiler, zaman içinde biriken birçok hata ve çarpıtma ile ortaya çıkan dinsel mirasta buldukları anormal her şeyi bulup öne çıkardılar. Oysa bunlar, yöneticilerin pozisyonlarını ve iktidarlarını korumak, halkı düşmanlarına karşı kışkırtmak için metinlere yerleştirilmesini dikte ettikleri şeylerdi. Bu metinler, olumlu her şeyi karıştırmak için kullanıldılar. Özellikle de kadınları ve bireysel hakları, sivil toplum kuruluşlarını hedef tahtasına oturttular.
Hocalar, insanların hayatlarına karışmayıp kendilerini ilgilendirmeyen konulara burunlarını sokmazken, davetçiler, giyim kuşamdan, yeme içme ve yatak odalarına kadar her şeye karışırlar. Her konuda fetva verirler. Kanser ve şeker gibi tedavisi zor hastalıkları iyileştirirler. Fizik konusunda bilgilidirler. Onlara göre dünya da dönmüyordur. Gök cisimleri, yemek, cinsel hayat ve ekonomi konusunda dahi bilgindirler.
Siyasal İslam, davetçi kişiliği aracılığıyla Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da medeniyet döngüsünü yok etti ve oradan Avrupa ülkelerine uzandı. Raydan çıkmış treni geri döndürmek kolay değildir.
Dünya bugün, beyinleri sabote edip yıkayarak dünyayı yıkmaya çalışan siyasi olgularla alay etmesinin faturasını ödüyor.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Hedefler ve zorluklar arasında COP28

COP28, uluslararası toplumun iklimsel etkileri ve artan sıcaklıkları azaltma konusundaki başarısının değerlendirileceği bir platform olacak (AFP)
COP28, uluslararası toplumun iklimsel etkileri ve artan sıcaklıkları azaltma konusundaki başarısının değerlendirileceği bir platform olacak (AFP)
TT

Hedefler ve zorluklar arasında COP28

COP28, uluslararası toplumun iklimsel etkileri ve artan sıcaklıkları azaltma konusundaki başarısının değerlendirileceği bir platform olacak (AFP)
COP28, uluslararası toplumun iklimsel etkileri ve artan sıcaklıkları azaltma konusundaki başarısının değerlendirileceği bir platform olacak (AFP)

Nebil Fehmi

Bu yılki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) toplantıları birkaç gün içinde Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) başlayacak. Ancak toplantılar, çevre ve iklim değişikliği gibi teknik konuların yanında sürdürülebilir kalkınma ve doğal kaynak eksikliği gibi diğer daha geniş kapsamlı, büyük ve karmaşık küresel sorunların başarılı bir şekilde ele alınması için güçlü ülkeler arasında ihtiyaç duyulan iş birliğinin yapılmasını ve uluslararası alanda öncü rol oynama arzusunu olumsuz yönde etkileyen Ukrayna’daki savaşın ve bu savaşa bağlı olarak Batı ülkeleriyle Rusya arasındaki gerilimlerin yanı sıra ABD ile Çin arasında artan rekabetin ve çekişmenin yarattığı son derece zor uluslararası siyasi koşullar altında gerçekleşecek.

COP28, İsrail’in onlarca yıldır süren işgalinin yanı sıra son olarak açıkça ve son derece tehlikeli bir meydan okumayla Gazze’de insanları vahşice katlettiği, yaraladığı ve nüfusun yarısını yerinden ettiği Ortadoğu bölgesinde düzenleniyor. Genel olarak uluslararası toplumu, özelde ise Ortadoğu'yu halkların yararına bir anlayışa varmaya ya da sınırları aşan, çıkarları bir araya getiren ve iklim değişikliği gibi çeşitli tehlikeler taşıyan küresel bir soruna çok taraflı bölgesel bir bakış açısı getirmeye hiç de elverişli olmayan bir ortam söz konusu. Hatta Gazze'deki olaylardan önce bile bölgedeki hassas siyasi durum ve iletişim eksikliği nedeniyle dolaylı olarak ve uluslararası çerçeveler içinde yapılmıştı.

COP28, tüm bu zorluklara rağmen, önemli ve acil bir konu olan iklim değişikliği sorununun bir an önce ele alınması amacıyla düzenleniyor. Uluslararası toplumun ‘kaynama’ dönemine girmesiyle birlikte tehlikeli ve hassas bir yol ayrımına gelindi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in belirttiğine göre, küresel sıcaklık oranlarında -2,6 santigrat dereceye kadar bir artış yaşanıyor. Ancak 1,5 santigrat derecenin üzerine çıkılmaması hedefleniyor.

Tüm bu gelişmelerle birlikte dünya, geçtiğimiz günlerde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Joe Biden arasında San Francisco’da gerçekleşen zirvede yapılan ve iki ülkenin ürettiği zehirli emisyonları, bunların iklim değişikliği üzerindeki tehlikeli etkilerini azaltmaya yönelik iş birliği yapma kararlılığıyla ilgili açıklamalara dikkat kesildi. Dünyanın en çok zehirli emisyon üreten iki ülkesinin liderleri olan Biden ve Şi, fosil yakıtlardan üretilen enerji yerine yenilenebilir enerjiyi şu an üç katına çıkarmak için iş birliği yapma kararı da aldılar. İklim uzmanları, iklim değişikliğiyle mücadelede ilerleme kaydetmek için çevre sorununun ötesine geçerek konuya daha geniş bir bakış açısıyla bakmaya çağırıyorlar. Bundan dolayı COP28'in organizatörleri, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) taraflarının bu oturum için beş ana başlık belirlediklerini açıkladı. Organizatörler, bu başlıkları, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerin dikkate alınması ve yenilenebilir enerji geçiş için gerekli finansmanın sağlanması, teknoloji, inovasyon, kapsayıcılık ve kapsayıcı katılımın yanı sıra gıda sisteminin iklim değişikliğinden kaynaklanan zorluklar karşısında esnekliğinin ve dayanıklılığının tesis edilmesi olarak sıraladı. Ayrıca, gıda konusuna ilişkin özel bir duyuru yapılabileceğini de eklediler.

Organizatörler, iklim değişikliğinin yansımalarıyla mücadele konusunun merkezinde insanların ve doğanın yer aldığını vurgulamaya çalışıyor. Bu çabaların sonuçlarının, gençlerin gelecekteki çıkarlarına olumlu ya da olumsuz yansıyacağı dikkate alındığında, özellikle gençlerin rolünün öne çıkarılmasına yönelik çabaların gösterilmesi bekleniyor.

Bu başlıkların hayata geçirilmesi için bir sonraki COP zirvesinde bazı uygulamaların tanıtılması ve birtakım hedeflere ulaşılması amaçlanıyor. Bunlar arasında uluslararası toplumun iklim değişikliğiyle mücadele çabalarında ulaştığı noktaya ilişkin ilk kez yapılacak kapsamlı bir küresel inceleme de yer alıyor. Bu inceleme sonucunda tıpkı BM Genel Sekreteri’nin dile getirdiği gibi, emisyonların azaltılmasına dair verilen sözlerin ve koyulan hedeflerin uygulanmasıyla ilgili acı verici ve tehlikeli gerçeğin açığa çıkması bekleniyor.

Diğer yapılması gerekenlerle birlikte sorunun ciddiyetini hafifletecek şekilde temiz enerjiye geçiş süreçlerinin hızlandırılması, temiz enerjiye geçiş prosedürlerinin finansmanı ile ilgilenilmesi hedefleniyor. Ayrıca, özellikle iklim değişikliğinde büyük bir sorumluluk taşımayan, iklim hedeflerine ve çevreye saygı duyan, dünyadaki çevre kirliliği nedeniyle en çok sıkıntıyı çeken gelişmekte olan ülkelerde kalkınmanın sağlanması için gerekli ihtiyaçlarla orantılı olarak daha yüksek oranlarda mali destek sağlanması da amaçlanıyor. Bu yüzden uluslararası finans kurumlarının ve özel sektörün rolünün gözden geçirilmesi bekleniyor.

Öte yandan, bu alanda yapılan uluslararası istişarelerde ilerleme kaydedilen Mısır’ın tatil beldesi Şarm eş-Şeyh’te düzenlenen Cop27’de kurulması kararı alınan Kayıp ve Hasar Fonu'nun yönetimiyle ilgili mekanizmaların çoğuna ilişkin bir anlaşmanın duyurulması için de çalışmalar yapılıyor. Kayıp ve Hasar Fonu için gerekli finansmanın sağlanabileceğine ve Avrupa'nın bu COP28’de fona somut desteğini açıklamaya kararlı olduğuna dair birtakım işaretler de var.

Tıpkı Mısır'ın daha önce Şarm eş-Şeyh'te gerçekleşen COP27 toplantılarını başarıya ulaştırmaya çalıştığı gibi, BAE’nin de COP28’i başarıya ulaştırmak istediğinden eminim. İki Arap ülkesinin art arda COP toplantılarına ev sahipliği yaptığını görmemiz güzel bir tesadüf. Bu, Arapların uluslararası meselelere ve bunları takip etmeye ilgisinin arttığını gösteriyor.

Mısır'ın en dikkate değer başarılarından biri, gelişmekte olan ülkelerin yararına bir kayıp ve hasar fonu kurulması kararının alınmasını sağlaması olduğuna göre, COP28'in başarısını değerlendirmedeki kriterlerden biri de gelişmekte olan ülkelere yardım etmek, şu an yıllık bir trilyon doların üzerinde bir finansmana gereksinimi olan temiz ve yenilenebilir enerjiye geçmelerini sağlamak ve Kayıp ve Hasar Fonu aracılığıyla geçmişte yaşananları tazmin etmek için finansman sağlamada başarılı olup olmayacağı olacak.

COP28’in başarısının değerlendirileceği bir diğer kriter ise uluslararası toplumun özellikle çevresel emisyonları ve sıcaklık artışlarını azaltmaya yönelik spesifik ve yeterli önlemler üzerinde anlaşmaya varıp varamayacağı olacak. Bazı çevreler, COP27’nin bu konuda yeterince başarılı olamadığını düşünüyorlar. COP’ta bu konuda ortaya çıkan farklı eğilimler arasında, fosil yakıtlardan enerji üreten birçok ülkenin, teknolojiden yararlanarak emisyon üretimini azaltma isteği de yer alıyor. Gelişmiş sanayi ülkeleri, öncelikle fosil enerjiye olan bağımlılığı ve tüketimi azaltmayı istiyor.

COP’a ev sahipliği yapan ülkelerin ilerleme kaydetme konusundaki kararlılığına ve istekliliğine rağmen, her bir konferansın kendine has sorunları, başarıları ve başarısızlıkları vardır. Ülkelerin ve tüm uluslararası toplumun konumlarına göre bir sonuç çıkar. Başarıda da başarısızlıkta da herkesin yararına ya da zararına birtakım hesaplar yapılır. Çeşitli konuların ele alınması için aktif ve yenilikçi grup çalışmaları yapılması gerekir. Her COP’ta farklı farklı gelişmeler kaydedilir. Ancak asıl karar, önceki COP’larda saklıdır. Ele alınması gereken başlıca iki konu var. Bunlardan ilki finansmanın artırılması, ikincisi sıcaklık artışını kontrol altına almak için gaz emisyon oranlarının kontrol edilmesi. Çalkantılı ve endişe verici uluslararası arenada bu önemli konularda olumlu adımlar atılmasını umuyoruz.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.