Libya Temsilciler Meclisi Başkanı, görevden alınmasını engellemek için harekete geçti

Akile Salih (AP)
Akile Salih (AP)
TT

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı, görevden alınmasını engellemek için harekete geçti

Akile Salih (AP)
Akile Salih (AP)

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, 29 Kasım’da parlamento üyelerinin kendisini görevinden alma çabalarını engellemeyi amaçlayan siyasi bir hamle başlattı. Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerinin Burkan el-Gadab (Öfke Volkanı) Operasyonu odası ise Libya Ulusal Ordusu’nu (LUO), başkent Trablus’un 964 km güneyindeki Ubari şehrine saldırarak ‘sivillerin evlerini yıkmakla ve çok sayıda genci kaçırmakla’ suçladı.
Akile Salih, Temsilciler Meclisi üyelerinin, Fas’ın Tanca şehrinde düzenledikleri istişare toplantılarındaki kapanış bildirgesinde, bir sonraki resmi oturumun bu hafta sonu Gadames şehrinde düzenleneceğine ilişkin duyurusuna cevap verdi. 5+5 Güvenlik ve Askeri Süreçle ilgili Askeri Komiteyi, ‘bu oturumu düzenlemek ve temsilcilerin emniyet ve güvenliğini sağlamak’ için en uygun şehri belirlemeye çağırdı.
Üst düzey Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’yi ziyaret etmeye hazırlanan Salih, 29 Kasım’da yaptığı açıklamada ‘Anayasa Bildirgesi ve 11 değişikliğiyle çelişmeyecek şekilde siyasi diyalogun sonuçlarını tartışma ve iç sistemi değiştirmek için uzlaşmaya dayalı bir öneri hazırlamak üzere bir komite oluşturma’ amacıyla parlamentonun bir sonraki oturumunun gündemini belirledi.
Konsey üyelerinden bir kısmının başkanlığı değiştirmek ve Salih’i görevden almak amacıyla düzenlediği oturuma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Salih, “Başkanlık değişikliği talep ediliyorsa bunun anayasa, hukuk ve iç düzenlemelere uygun şekilde dikkate alınması gerekir” ifadelerini kullandı.
Salih, Birleşmiş Milletler’in (BM) Libya misyonunu paralel şekilde diyalogu engelleme girişimleri konusunda uyarırken Siyasi Diyalog Forumu üyelerini de kişisel çıkarlara karşı ulusal çıkarlara öncelik vermeye çağırdı.
Akile Salih, televizyon kanalları aracılığıyla yayınlanan açıklamasında savaşı yeniden alevlendirmeyi amaçlayan dış müdahalenin sona ermesini istedi. Salih, ateşkese bağlılıklarını vurgularken uluslararası topluma da ateşkesi takip etme sorumluluğunu üstlenme çağrısı yaptı.
Geçen cumartesi akşamı Temsilciler Meclisi üyelerinin istişare toplantısı, Fas’ın Tanca şehrinde çeşitli siyasi akımları temsil eden 123 temsilcinin katılımıyla sonuçlandı. Toplantı sonunda Konsey’in Libya’ya döndükten sonra meclisteki bölünmeyi sona erdirecek hususları onaylamak için Gadames şehrinde bir oturum düzenleyeceği ilan edilmiş ve Temsilciler Meclisi’nin toplanması için anayasal karargahın Bingazi şehri olduğu vurgulanmıştı.
Temsilciler, Salih’in görevden alınması meselesini kamuoyuna açıklamadı. Ancak ‘tüm kurumlarla çatışma ve bölünme durumunu sona erdirmeye, devletin birliğini, varlığını ve tüm toprakları üzerindeki egemenliğini koruma yolunda ilerlemeye’ kararlı olduklarını vurguladı.
Konsey, gelecek çarşamba günü toplanmaya hazırlanırken Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi heyetleri, siyasi forumun sonuçları ve egemen pozisyonlar meselelerini ele almak üzere bugün Fas’ın Tanca şehrinde bir toplantı yapacak.
UMH’ye sadık Devlet Yüksek Konseyi, Gadames’te parlamento oturumu düzenlenmesine yönelik uzlaşıyı memnuniyetle karşılarken bölünmeyi sona erdirmek ve kurumları birleştirmek için ilk adımların parlamentoyu bir araya getirmek olduğunu bildirdi.
Konsey, 29 Kasım akşamı yaptığı açıklamada, parlamento üyelerini ‘anayasal yükümlülüklerini yerine getirebilmek için çabaları yoğunlaştırmanın ve parlamentonun faaliyete geçmesini hızlandırmanın yanı sıra krizleri ele almak ve yaklaşan seçimlere hazırlanmak için gerekli adımları atmaya’ çağırdı.
Diğer yandan Anadolu Ajansı’nın (AA), Ubari’deki yerel bir kaynaktan aktardığı bilgilere göre LUO’ya bağlı 116’ıncı Tugay’ı şehirdeki eş-Şarib mahallesine baskın düzenledi ve sivillere ateş açtı. Aynı şekilde silahlı milislerin şehirden ayrılarak Sebha’ya yöneldiği belirtilirken Tuareg kabilesinden bazı gençleri hiçbir sebep olmaksızın gözaltına aldığı aktarıldı.
Aynı şekilde LUO’ya bağlı yerel medya organlarından güvenlik kaynakları, yakalanan bir El-Kaide hücresinin Fransız ordusu tarafından öldürülen örgütün eski lideri Abdulmalik Durukdal’ın daha önce Fas’ın batısında ve güneyindeki örgüt hücrelerini yeniden canlandırmak amacıyla Libya, Cezayir’in güneyi ve Mali’nin kuzeyi arasında hareket ettiğini doğruladı. Aynı kaynaklara göre hücre, Libya ve diğer ülkelerdeki petrol tesislerine karşı saldırılar yapmayı planladığını itiraf ederken, Libya’nın içerisinden maddi destek aldığını, ayrıca ülkede silah ve mühimmat edinimini kolaylaştıran tarafların olduğunu kaydetti.
Kaynaklar, LUO’nun, Libya topraklarına girmesinden bu yana hedefin takip edildiğini, Ubari’deki El-Kaide hücresine çoklu istihbarat servisleriyle iş birliği içinde hassas operasyonlar düzenlendiğini aktardılar.
LUO’ya bağlı Ahlaki Rehberlik İdaresi Başkanı Tuğgeneral Halid el-Mahcub, güçlerinin tüm zorluklara rağmen çöldeki terörist gruplara ani bir şekilde düzenlediği operasyonla yıkıcı bir darbe vurulduğunu söyledi.
UMH’ye bağlı çok sayıda tugayın bulunduğu Ubari, Sebha’dan sonra Libya’nın güneyindeki en büyük ikinci şehir olarak biliniyor. Sakinlerinin çoğu Tuareglerden oluşuyor. Ülkenin en büyük petrol sahası olan ve LUO’nun konstrolündeki eş-Şerare Petrol sahası da burada yer alıyor.
Diğer yandan UMH güçleri, el-Aziziye ve Esbia bölgelerinde sivillerin hayatlarını tehdit eden BG-15 füze, Grad füzeleri, havan topları ve bir Grad füze savaş başlığının çıkartıldığını ve güvence altına alındığını duyurdu.
Ayrıca LUO’ya bağlı Savaş Medyası Bölümü de Bingazi güvenlik odasının suç çetelerine yaptığı baskınlara dair görüntüler yayınladı. Medya Bölümü, ordu birlikleri ve İçişleri Bakanlığı aracılığıyla haydutlara ilişkin tutuklama furyalarının devam ettiğini bildirdi.



Ürdün İhvan'ı feshederek faaliyetlerini yasakladı

Ürdünlüler 2016 yılında kapatılan İhvan'ın Amman ofisinin ana girişi önünde (AFP)
Ürdünlüler 2016 yılında kapatılan İhvan'ın Amman ofisinin ana girişi önünde (AFP)
TT

Ürdün İhvan'ı feshederek faaliyetlerini yasakladı

Ürdünlüler 2016 yılında kapatılan İhvan'ın Amman ofisinin ana girişi önünde (AFP)
Ürdünlüler 2016 yılında kapatılan İhvan'ın Amman ofisinin ana girişi önünde (AFP)

Ürdün İçişleri Bakanı Mazen el-Faraya bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada Müslüman Kardeşler'in tüm faaliyetlerinin yasaklandığını ve yasadışı bir örgüt ilan edildiğini duyurdu.

Bakan Faraya bugün Amman'da düzenlediği basın toplantısında yetkililerin İhvan'ın tüm faaliyetlerini yasaklamaya ve onunla bağlantılı her türlü faaliyeti kanun hükümlerini ihlal eden bir eylem olarak değerlendirmeye karar verdiğini belirterek İhvan'ın taşınır ve taşınmaz mallarına el koymakla görevli fesih komitesinin çalışmalarını hızlandıracağını ifade etti.

Ürdün İçişleri Bakanı İhvan'a üye olmanın ve fikirlerini desteklemenin artık yasak olduğunu vurgulayarak, başka partilerle işbirliği içinde olsalar dahi Krallık genelinde İhvan tarafından kullanılan tüm ofis ve merkezlerin kapatılmasına karar verildiğini teyit etti.

Bakan Faraya örgütle temasa geçilmemesi konusunda uyarıda bulunarak siyasi güçlerin, medya kuruluşlarının, sosyal medya kullanıcılarının ve derneklerin İhvan'la ilgili herhangi bir yayın yapmasının yasaklanmasına karar verildiğini açıkladı.

frgthy
Ürdün İhvanı ve siyasi kolu İslami Eylem Cephesi'nin (IAF) Amman'daki genel merkezlerinin 2011 tarihli bir fotoğrafı (AFP)

Şarku'l Avsat'a konuşan üst düzey Ürdünlü kaynaklar, 2020 yılında mahkemenin Müslüman Kardeşler'in ülkedeki izinsiz faaliyetlerini sonlandıran kararını “ etkin hale getirmek ” için bugün bir hükümet bildirisi yayınlanacağını söyledi.

Kaynaklara göre, Ürdün'de Müslüman Kardeşler'in feshedilmesi kararının ardından alınacak resmi tedbirler arasında grubun ana merkezlerdeki ve vilayetlerdeki merkezlerinin kapatılması, grubun adını ve logosunu taşıyan tabelaların kaldırılması ve mülklerine el konulması yer alıyor.

Ürdün'ün kararı, Hamas'ın medyada “kaos hücreleri” olarak bilinen ve Ürdün makamlarının geçen hafta 16 kişiyi “ulusal güvenliği sarsmayı, kaos yaratmayı ve Krallık içinde mali sabotaj yapmayı amaçlayan planlara” katılmakla suçladığı davadaki sanıkların serbest bırakılması çağrısından bir gün sonra geldi.

Genel İstihbarat'tan yapılan açıklamada şüpheliler hakkında şu suçlamalara yer verildi: "Yasa dışı yollardan yurt dışından ithal edilen roket üretim arçları patlayıcı madde ve ateşli silah bulundurma, kullanıma hazır bir füzeyi gizleme ve insansız hava aracı üretme projesi,cKrallık içinde eleman toplama ve eğitme ve bunları yurt dışında eğitime tabi tutma.”

Kaynaklar, hükümetin beklenen açıklamasının, Müslüman Kardeşler'in feshedilmesine ilişkin 2020 tarihli mahkeme kararının uygulanmasına yönelik olduğunu ve bu kararın Ürdün yasalarına uygun olarak yasal statüsünü düzeltmemesi nedeniyle Müslüman Kardeşler'in feshedilmiş sayılacağını ve yasal ve tüzel kişiliğini kaybedeceğini öngördüğünü belirtti.

Ürdünlü kaynaklar, “kaos hücreleri ”nin ifşa edilmesinin ardından Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamalarda, Ürdün makamlarının yasadışı gruba gösterdiği (esnekliğin), izinli olan ve halihazırda parlamentoda temsil edilen siyasi kolu Emek Cephesi Partisi aracılığıyla safları düzenlemek ve faaliyetleri azaltmak için bir fırsat olduğunu; ancak grubun yanlış davrandığını ve bazı lider ve üyelerinin eylemlerine son verme ihtiyacıyla resmi esnekliği karşılamadığını vurguladı.

Sınırlamadan rekabete

Müslüman Kardeşler, 1946 yılında Ürdün'de bağış toplama yoluyla yardım sağlamada aktif olan dini bir örgüt olarak kurulmuştur. Faaliyetleri, grubun çağrılarından ve liderlerinin kamu çalışmalarındaki davranışlarından etkilenen gençleri cezbetmiştir.

1950'ler, 1960'lar, 1970'ler ve 1980'ler boyunca Müslüman Kardeşler hükümetlerin müttefiki olarak kaldı. Liderlerinin  tarihsel olarak muhafazakar bir toplumda çekici bir dini söylemi tekellerine aldıktan cemaat mensupları  Ürdün toplumunda resmi görevlere yükseldi.

1970'lerde, özellikle de önde gelen İslamcı lider Dr. İshak el-Farhan'ı iki ayrı dönemde Eğitim Bakanı ve Vakıflar Bakanı olarak atayan merhum Başbakan Vasfi el-Tal'ın son hükümeti sırasında, İhvan ile hükümetler arasındaki ilişki ortaklık ve ittifak temelinde gelişti.

İhvan ve partinin ikililiği

1989'daki “Nisan Hediyesi” olaylarından, hükümetin görevden alınmasından ve onlarca yıl süren sıkıyönetimden sonra demokratik hayata dönme kararından sonra Müslüman Kardeşler on birinci parlamento (1989-1993) seçimlerine katıldı ve bu parlamentoda geniş bir halk güvenine sahip güçlü bir blok oluşturdu. Bu parlamentoyla birlikte sıkıyönetim dönemi sona erdi ve başta partiler yasası olmak üzere siyasi yasaların kabulü için çalışmalar başladı.

Bu parlamentoda Müslüman Kardeşler ilk kez oy kullandı ve Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki uluslararası koalisyon güçlerinin saldırıları karşısında Ürdün'ün Irak'ı desteklemesi sloganı altında Başbakan Mudar Badran'ın hükümetinde yer aldı.

İşçi Cephesi Partisi

1992 yılında İslami Hareket Cephesi (IAF) partisi kuruldu ve Müslüman Kardeşler'in siyasi kolu haline geldi. O zamandan beri partinin din tebliği ve siyasi çalışmalar arasındaki ayrılıktan ziyade Müslüman Kardeşler ile olan bağından söz ediliyordu.

dsfgrt
İslami Hareket Cephesi partisinin Ürdün'deki genel merkezlerinden biri (Resmi parti web sitesi)

Ancak Müslüman Kardeşler ile hükümetler arasındaki ilişkilerin tersine dönmesi, Badran'ın ardından Tahir el-Masri başkanlığında kurulan hükümetin, ilk oturumu 1992 yılında İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen Uluslararası Barış Konferansı'na katılma kararını açıklaması ve el-Masri'nin kendi isteğiyle istifa etmeden önce hükümetine güvensizlik oyu verilmesini isteyen bir parlamento muhtırasını imzalamasıyla başladı.

İttifaktan çatışmaya

Barış anlaşması yasasının kabul edilmesinden sonra Gamaa İslamiya ve partisi resmi ittifaklarından uzaklaştı ve hareket İsrail ile barış ve resmi normalleşmeyi reddetme çizgisini genişletmeye başladı.

Bu dönemde Gamaa ve parti 1997 yılında yapılan on üçüncü parlamento seçimlerini boykot etti. Bu kararı hareketin saflarında bölünmeler ve liderlerin parlamento seçimlerini boykot kararını protesto etmek için hareketten ayrılmaları takip etti. Muhalif liderlerden bazıları Abdülrahim el-Akur liderliğinde İslami Merkez Partisi'ni kurdu.

Grup ile hükümet arasındaki ilişkiye güven eksikliği hakim oldu ve merhum Kral Hüseyin'in hastalığı ve Kral Abdullah II'nin anayasal yetkilerini devralması sırasında grup ve parti durgunluğa girdi.