İran: Fahrizade suikastı elektronik cihazlarla uzaktan gerçekleştirilen karmaşık bir operasyon

İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastinin gerçekleştiği yer (DPA)
İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastinin gerçekleştiği yer (DPA)
TT

İran: Fahrizade suikastı elektronik cihazlarla uzaktan gerçekleştirilen karmaşık bir operasyon

İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastinin gerçekleştiği yer (DPA)
İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastinin gerçekleştiği yer (DPA)

İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani, İsrail ve Tahran’ın ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırdığı Halkın Mücahitleri Örgütü’nü, nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastının arkasında olmakla suçladı.
Fahrizade’nin cenaze töreni sırasında İran devlet televizyonuna konuşan Şemhani, suikasta ilişkin bazı ipuçları olduğunu söyleyerek, “Kesinlikle Halkın Münafıkları (Mücahitleri) örgütünün bu işte rolü var ve bu cinayetin arkasında Siyonist rejim ile MOSSAD var” dedi.
Suikastın, insan olmadan uzaktan elektronik cihazlar kullanılarak son derece karmaşık bir operasyonla gerçekleştirildiğini bildiren Şemhani, “Düşman tamamen yeni ve profesyonel bir yöntem kullandı” şeklinde konuştu.
Diğer yandan, İran merkezli İngilizce yayın yapan devlet televizyonu Press TV’ye konuşan bir kaynak, İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastının gerçekleştiği olay yerinde toplanan silah kalıntılarının İsrail yapımı olduğunu söyledi.
İsminin açıklanmasını istemeyen söz konusu kaynak, Fahrizade’nin öldürüldüğü bölgeden toplanan silah kalıntılarının üzerinde İsrail askeri endüstrisinin logoları ve özellikleri olduğunu bildirdi.
Haberle ilgili yorum almak için temasa geçilen İsrailli yetkililerden herhangi bir yanıt gelmedi.
Ancak İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen, bugün Tel Aviv merkezli 103 FM radyosuna yaptığı açıklamada suikasttan kimin sorumlu olduğunu bilmediğini iddia etti.
İran’da Arapça yayın yapan devlet televizyonu El Alem’e konuşan adı açıklanmayan bir yetkili, saldırıda kullanılan silahların uydudan kontrol edilebilen İsrail yapımı silahlar olduğunu öne sürdü.
Ancak görgü tanıkları devlet televizyonuna yaptıkları açıklamada, Fahrizade’nin arabasının yakınında silahlı kişiler olduğunu söyledi.
Öte yandan genel yayın yönetmeni İran dini lideri Ali Hamaney tarafından atanan Kayhan gazetesi, Fahrizade’nin öldürülmesinde İsrail’in parmağı olduğu kanıtlanırsa İsrail’in kıyı kenti Hayfa’ya saldırılması çağrısında bulundu.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.