Fransa’daki kitlesel protestolar krizin derinliğine işaret ediyor

Cumartesi günü Fransa’da patlak veren gösterilerden bir görüntü (AFP)
Cumartesi günü Fransa’da patlak veren gösterilerden bir görüntü (AFP)
TT

Fransa’daki kitlesel protestolar krizin derinliğine işaret ediyor

Cumartesi günü Fransa’da patlak veren gösterilerden bir görüntü (AFP)
Cumartesi günü Fransa’da patlak veren gösterilerden bir görüntü (AFP)

Yanan otomobil sahneleri, güvenlik görevlileri ile maskeli adamlar arasındaki çatışmalar, vur-kaç operasyonları, Fransız sokaklarındaki on binlerce eylemci, 2018- 2019 sonbahar kış aylarında Fransız sokaklarındaki ‘Sarı Yelekliler’ hareketi ile yaşanan şiddetli çatışmalar zihinlere geri döndü. Cumartesi günü öğleden sonra yaşanan şiddet olayları, aralarında başkent Paris’in de bulunduğu sınırlı sayıda Fransız şehrinde patlak vermesine rağmen durum, krizin derinliğinin ya da Fransa’nın bugünlerde yaşadığı krizlerin bir göstergesiydi. Zikredilen sayılar, yetkililer ve halkın büyük kesimleri arasında genişleyen boşluğu göstermek için yeterli. Cumartesi gösterilerini düzenleyenler, yarım milyon vatandaşın sokaklara ve meydanlara çıktığını gösteriyor.
Her fırsatta olduğu gibi eylemcilerin verileri ile 29 Kasım’da ‘sadece’ 130 bin eylemcinin olduğunu söyleyen İçişleri Bakanlığı sayıları arasında farklar var. Aynı oranlara göre Republique Meydanı’ndan Bastille Meydanı’na doğru ilerleyen protesto yürüyüşünün sonunda şiddetli çatışmalara tanık olarak Paris’te dahil, 62 jandarma ve polis yaralandı.
Başkentteki Emniyet Müdürlüğü, Kovid-19 salgını nedeniyle gösteriye izin vermeyi reddederken, daha sonra saat 18.00’da bitmesi şartıyla tavrını değiştirdi. Bu çerçevede yürüyüş boyunca, özellikle Bastille Meydanı yakınlarında yoğun bir şekilde konuşlanan güvenlik güçleri, gösteriyi dağıtmaya çalışırken çatışmalar patlak verdi. Her gösteride olduğu gibi yine eylemciler, güvenlik güçlerine saldırıda bulundu. Merkez Bankası şubesinde çıkan yangın da dahil, bazı alanları ateşe verdiler. Aynı şekilde bazı araçları ve yakabildikleri her şeyi ateşe verdiler. Yayınlanan görüntüler,
güvenlik görevlilerine taş, sopalar ve havai fişeklerle saldıran genç grupları arasındaki çatışmaları ortaya koydu. Çatışmalar kapsamında güvenlik güçleri 81 kişiyi gözaltına aldı.
İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerini hedef alan ‘kabul edilemez’ şiddet eylemlerini kınarken, eski İçişleri Bakanı ve ‘Cumhuriyet İleri’ partisi liderlerinden Christophe Castaner da ‘güvenlik güçlerini öldürenlerin, özgürlüğü savunmak yerine ayaklar altına aldığını’ dile getirdi.
29 Kasım günü öğleden sonraya kadar eylemciler arasında yaralı sayısına ilişkin hiçbir veri mevcut değildi. Ancak Paris’te, Fransız Haber Ajansı (AFP) ve Polka gazetesi için çalışan Suriyeli serbest fotoğrafçı Amir el-Halbi (24 yaşında) Bastille Meydanı’nda yaralandı. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Genel Sekreteri, kabul edilemez polis şiddetini kınadı.

Protesto kıvılcımları
Yeni protesto kıvılcımları, hükümetin, parlamentoda ‘kapsamlı güvenlik’ adı altında, çeşitli gazetelerin özgürlüklerini zayıflattığı düşünülen ve gazetecilerin çalışmalarını engelleyen paragrafları içeren bir yasayı yürürlüğe koyma çabalarından kaynaklanıyor. Yasa tasarısı, 24 numaralı paragrafta, kimliklerinin belirlenmesine olanak tanıdığı gerekçesiyle güvenlik görevlilerinin faaliyet sırasındaki fotoğraflarının yayınlanmasını yasaklıyor. Söz konusu paragrafın amacının, Paris’in 40 km batısındaki Manyanville şehrinde DEAŞ ile ilişkisini ilan eden radikal İslamcı Abdullah el-Arusi tarafından Haziran 2016’da bir güvenlik gücü ve eşinin öldürülmesi olayına atıfla, ‘bu insanları korumak’ olduğu ifade ediliyor. Bununla birlikte hükümetin bu projesine yönelik muhalefet, geçen hafta iki olayla daha şiddetlendi. Bu çerçevede ilk olarak polis, başkentteki müdürlerinin emriyle, çoğunluğu Afganistanlı olan mültecilerin Republique Meydanı’nda kurduğu rastgele bir kampı zaman zaman aşırı şiddete başvurarak tahliye etti. İkinci olay, 21 Kasım Cumartesi günü gerçekleşti. Başkentten 4 polis, ofislerinin bulunduğu sokakta yürürken maske takmadığı gerekçesiyle Afrika kökenli müzik yapımcısı Michel Zecler adlı siyasi bir adamı hedef aldı. Polisler, Zecler’in elini ofisinin kapısına sıkıştırdı, onu darp etti, yumrukladı ve daha sonra dışarıya sürükledi. Polisler ayrıca, Michel Zecler’e yönelik hakaretler ve ırkçı söylemlerde bulundu. Bu ve kamp olayı, polisin her iki durumda da yaptıklarını gösteren videolar ve görüntüler olmasaydı, neredeyse sessizce kapanacaktı. Zecler olayında, Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere 12 milyon kişi, yaşananları gösteren, Afrika kökenli adamın yüzünün ve vücudunun her yerini saran yaraları açığa seren videoyu 8 dakika içerisinde seyretti. Cumhurbaşkanı, Twitter üzerinde yaptığı açıklamada yaşananların ‘kabul edilemez olduğunu ve kendilerini utandırdığını’ belirtti. Darmanin ise söz konusu 4 adamın, polis üniformasını ‘kirlettiğini’ belirtti. Daha sonra polisler gözaltına alındı, haklarında suç duyurusunda bulunuldu ve mahkemeye sevk edilmeyi bekliyorlar.

Ayların birimi
Gerçek şu ki son aylarda yaşanan birikim, Fransa’da pek çok kişinin Macron ve hükümetinin ‘güvenlik histerisine’ yöneldiği söylentilerinde bulunmasına neden oldu. Geçen haftaya kadar Macron, (terör saldırılarının sıklığı ile) güvenlik, (karantina nedeniyle) ekonomik- toplumsal ve (devam eden Kovid-19 nedeniyle’ sağlık gibi çeşitli krizlerle karşı karşıyaydı. Ancak eski krizlere yeni bir kriz daha eklendi. Bu seferki ise, doğası gereği siyasi. Bu durum, sol, ılımlı ve Yeşillerin yanı sıra cumhurbaşkanının partisinin milletvekillerinden ve gazeteci derneklerinden, özellikle 24’üncü paragraf nedeniyle yasa tasarısına yönelik muhalefetten kaynaklanıyor. İnsan hakları aktivistleri ve hatta Birleşmiş Milletler (BM) bile Fransa’nın ‘basın, fikir ve medya özgürlüğünün ve genel olarak temel özgürlüklerin kısıtlanması olarak kabul edilen’ eğilimini eleştirdi. Bu durumun sorumluluğu ise yukarıda belirtilen paragrafın tasarıya dahil edilmesinde ısrar eden İçişleri Bakanı’na ait. Başbakan, bu çıkmazdan kurtulmak için, söz konusu paragrafı yazması amacıyla ‘harici’ bir komite atanmasını önerdi. Bu durum ise, ‘yetkilerinin azaldığını düşünen’ milletvekillerini öfkelendirdi.
Bu çerçevede hükümet ve onunla birlikte Macron, tartışmalı paragrafı içeren yasa tasarısı Ulusal Meclis tarafından ilk okumada onaylandığı için kendilerini bir belanın ortasında buldu. Öyle ki yasanın iptal edilmesi çağrıları da çoğalmaya başladı. Eski Cumhurbaşkanı François Hollande, basın organları, insan hakları savunucuları, sendikalar, sol ve Yeşiller de dahil olmak üzere geniş bir yelpazede, protestoları ateşleyen paragrafın feshedilmesi için çağrı yapmaya başladı. Gözlemciler, hükümetin sağ çizgideki eğilimini yaklaşan seçimlerle, özellikle de 2022 baharında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilişkilendiriyor. Macron ise İçişleri Bakanı’na emanet edilen güvenlik halısını sağın ve aşırı sağın bacaklarının altından çekmeye hevesli. Bu bağlamda 10 gün gün sonra Macron’un ‘İslamcı ayrılıkçılık’ olarak adlandırdığı,
İslam karşıtı olarak görülebileceği için bir kez daha Fransa dışında bir protesto fırtınası başlatacak olan bir başka tasarı sunulacak. Yetkililer, yasanın yalnızca İslamcılar ve radikaller ile mücadele olduğunu iddia ediyor. Ancak bunlar ortasında tartışmalar güçlenecek ve hükümetin sorunları daha da birikecek.



Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
TT

Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)

İsrail medyası, Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın zorlukları nedeniyle sadece bir hafta içinde dört İsrail askerinin intihar ettiğini bildirdi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, komutanlarının sorumsuz davranışlarına karşı çıkan birlikteki arkadaşlarının uyanıklığı olmasaydı neredeyse listeye katılacak olan beşinci bir askerin hikayesini açıkladı.

Muhabir Carmela Menashe, askerlerden alıntı yaparak, arkadaşlarının ‘Gazze'ye girmeyi reddettiğini, ancak komutanının onu zorladığını, bunun üzerine askerin silahın namlusunu ağzına dayadığını ve kendini vurmakla tehdit ettiğini, bunun üzerine komutanın onu hafta sonu izninden men ederek cezalandırmaya karar verdiğini’ anlattı.

dfgthy
Meslektaşlarının cenaze töreni için mezarlığa giden yaralı İsrail askerleri, 8 Temmuz 2025 (AP)

İsrailli muhabire göre, ‘asker başlangıçta kabul etti ve Gazze'ye girdi. Ancak sonra geri döndü ve tekrar dışarı çıkmak istedi; komutana orada kalamayacağını açıklamaya çalıştı. Komutan onu hafife aldı ve onu başka cezalarla tehdit etti. Birlikteki arkadaşları son anda devreye girerek intihar etmesini engelledi ve onu psikolojik destek subayıyla görüşmeye zorladı.’

Psikolojik destek subayı, askerin durumunun Gazze Şeridi'ne girmesine izin vermediğine karar vererek onu birlik dışında tedavi görmesi için göndermiş; psikolojik durumunun ciddi olduğu teşhis edilmiş ve askerin ordudan tamamen terhis edilerek tedavi altına alınmasına karar verilmiş.

Muhabir, “Askerin durumu benzersiz değil; savaş binlerce askeri travmatize ediyor. Zamanında gerekli tedaviyi görmeyenler kendilerini ciddi bir depresyon içinde buluyor ve bu da aşırı durumlarda intihara yol açabiliyor” dedi.

4 asker intihar etti

Tel Aviv medyası sadece geçen hafta dört askerin intihar ettiğini ve savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana intihar eden asker sayısının 44'e yükseldiğini duyurdu.

İntihar eden askerlerin çoğunluğunun aktif görevdeki yedek askerler olduğunu belirten Haaretz gazetesi, İsrailli askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde intihar eden askerlerin büyük bir kısmının savaş sırasında psikolojik durumlarını önemli ölçüde etkileyen durumlara maruz kaldıklarını aktardı.

xcvfgbh
Temmuz 2025'te Gazze Şeridi'nde öldürülen meslektaşlarının cenaze töreninde ağlayan İsrailli askerler (AFP)

Gazete, orduda aktif görevde olan İsrailli askerlerin intihar oranlarının önceki yıllara göre artış gösterdiğini doğruladı.

Kaynaklar, intiharların bazen iç raporlarda ‘çatışma dışı ölüm’ veya ‘soruşturma altındaki durumlar’ gibi muğlak etiketler altında kategorize edilmesi nedeniyle gerçek sayının daha yüksek olabileceğini tahmin ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Haaretz'den aktardığına göre İsrail ordusu, 2024 yılının başından bu yana yaklaşık bin 600 askerin travma sonrası stres semptomlarından mustarip olduğunu kabul ediyor ve bu da yaklaşık 250 askeri ruh sağlığı nedenleriyle terhis etmesine neden oldu.

Veriler intihar eden askerlerin çoğunun geçtiğimiz mart ayında yeniden başlayan savaştan bu yana çatışmaların devam ettiği Gazze'deki çatışmalara katıldığını gösteriyor.

cdfgthy
Temmuz ayında Gazze'de öldürülen bir İsrail askerinin cenaze töreninden (EPA)

Cepheden dönen askerlerin psikolojik olarak yalnızlaştığı ve özellikle muharebe tugaylarına yeni katılanlar ile dışlanmış sosyal sınıflara mensup askerlere yeterli psikolojik bakım sağlanmadığı belirtiliyor.

Ordu, sahadan dönen askerlerle ilgili sessiz bir iç krizle karşı karşıya; bu askerler fiziksel yaralanmaların ötesinde derin psikolojik yaralar da taşıyor ve bu da bazılarının son bir kaçış olarak intiharı seçmesine neden oluyor.

Gözlemciler Gazze savaşının sadece Filistinlileri tüketmekle kalmadığını, aynı zamanda İsrail'in iç cephesinde de giderek artan bir çatlağa neden olduğunu, askerlerin karada savaşırken psikolojik kaderlerinin havada asılı kaldığını düşünüyor.