UAEA: İran'daki teftişlerin durdurulması kimseye kâr sağlamayacak

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı merkezi (Reuters arşivi)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı merkezi (Reuters arşivi)
TT

UAEA: İran'daki teftişlerin durdurulması kimseye kâr sağlamayacak

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı merkezi (Reuters arşivi)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı merkezi (Reuters arşivi)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi, dün yaptığı açıklamada, ajansın nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastı sonrası Tahran'daki radikal muhafazakarların İran’daki teftiş sürecini durdurma taleplerinden hoşnut olmadığını dile getirdi.
Göreve gelmesinin bir yıl ardından AFP’ye konuşan Grossi, “Duydukları üzüntüyü anlıyoruz. Ancak birlikte yaptığımız işi kısaltmaktan, sınırlandırmaktan veya durdurmaktan kimsenin kâr sağlamayacağı açık. Biz çalışmalarımıza devam ediyoruz. Onlar açısından da aynı şekilde olmasını umuyoruz. Dediğim gibi, durumun değişiklik göstereceğine dair herhangi bir sinyal almadım” dedi.
UAEA’nın yürüttüğü çalışmaların şuan her zamankinden daha gerekli olduğunu vurgulayan Grossi, “Orada bulunmalı ve teftiş etmeliyiz. Zira İranlıların teftiş açısından büyük çaba gerektiren önemli bir nükleer programı var. Teftiş faaliyetleri olmasaydı tamamen habersiz kalırdık; bölgedeki şüphe ve istikrarsızlık artardı” dedi.
Tahran'da uranyum parçacıklarının tespit edildiği şüpheli alana dair açıklama yapılması yönündeki çağrısını yineleyen Grossi, “Dramatize etmek istemiyorum fakat bu konuda açıklama elde etmemiz önemli. Belirli bir son tarih yok ancak ben bir aciliyet olduğunu hissediyorum” ifadelerini kaydetti.
Grossi, Kasım ayı ortasında yaptığı açıklamada, İran'ın sağladığı gerekçelerin ‘yetersiz olduğunu’ dile getirmişti.
İran dün, Mossad’ı ve Halkın Mücahitleri Örgütü’nü Fahrizade’ye suikast düzenlemek için ‘tamamen yeni’ bir yöntem kullanarak ‘karmaşık’ bir operasyon gerçekleştirmekle suçladı. Öte yandan, Fahrizade dün ülke ‘şehitlerine’ yapılan bir törenle toprağa verildi.
Şura Konseyi üyeleri, Pazar günü kapalı bir oturumun ardından, suikasta yanıt verme ve UAEA müfettişlerinin ülkedeki tesislere girişini engelleme çağrısında bulundukları bir bildiriyi oybirliğiyle imzaladı. Grossi ise “Parlamenterlerin bu yöndeki tutumları ilk değil” dedi.
İran, ABD'nin uluslararası nükleer anlaşmadan çekilmesine ve Başkan Donald Trump yönetiminin yaptırımları yeniden uygulamaya koymasına cevaben geçtiğimiz aylarda söz konusu anlaşmanın bazı yükümlülüklerine bağlı kalmaktan çekilmişti. Avrupa Birliği (AB) ise, İran’daki nükleer alana dair ortak komitenin ilgili taraflar olan Çin, Fransa, Almanya, Rusya, İngiltere ve İran'ın katılımıyla 16 Aralık'ta Viyana'da toplanacağını bildirdi.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.