Kuzey Afrika’daki Berberiler kimliklerinin tam olarak tanınmasını talep ediyorlar

Cezayirli öğrenciler başkentte bir süre önce düzenledikleri protestoda ulusal bayraklarıyla birlikte Berberi bayrağını da dalgalandırdılar. (AFP)
Cezayirli öğrenciler başkentte bir süre önce düzenledikleri protestoda ulusal bayraklarıyla birlikte Berberi bayrağını da dalgalandırdılar. (AFP)
TT

Kuzey Afrika’daki Berberiler kimliklerinin tam olarak tanınmasını talep ediyorlar

Cezayirli öğrenciler başkentte bir süre önce düzenledikleri protestoda ulusal bayraklarıyla birlikte Berberi bayrağını da dalgalandırdılar. (AFP)
Cezayirli öğrenciler başkentte bir süre önce düzenledikleri protestoda ulusal bayraklarıyla birlikte Berberi bayrağını da dalgalandırdılar. (AFP)

Mısır’ın uzak batısındaki Siwa’da bulunan küçük bir grubun yanı sıra Mağrib bölgesinin (Fas, Cezayir, Tunus ve Libya) çoğunluğunu Berberiler (Amazig) oluşturuyor. AFP, söz konusu yerli halkın kimlik ve kültürlerinin daha fazla tanınmasını talep ettiklerini aktardı.
Bölgedeki mevcudiyetleri Arap ve İslam etkisinden önceye dayanıyor. Kendilerine Berbericede ‘özgür adam’ anlamına gelen Amazig diyorlar.
En fazla Berberi barındıran Mağrip ülkesi Fas, Aralık 2011 anayasasında Berbericeyi Arapçanın yanı sıra resmi dil olarak tanıdı. Ayrıca Berberilere geniş haklar verme hususunda uzun bir yol kat etti. Buna rağmen her yıl 13 Ocak’ta Berberi yeni yılı olarak tatil yapmak gibi taleplere ilişkin sesler daha fazla çıkmaya başladı.
2014’te yapılan nüfus sayımına göre yaklaşık 35 milyon insanın dörtte birinden fazlası (yüzde 26,7), ülkenin üç lehçesinden (Rif Berbericesi, Orta Atlas Tamazigti ve Taşelit) birini kullanıyor.
Aktivistler, davalarını savunmak için 2011 anayasasının dillerini resmi dil olarak tanımasına güveniyorlar.
Berberi Dilinin Sınırlandırılmasına İlişkin Temel Yasa, 2019 yılında kabul edildi. Yasal metin, bu dilin idari belgelerde kullanılmasını ve öğretiminin 15 yıl içinde kademeli olarak yaygınlaştırılmasını öngörüyor.
Beklenen en önemli sonuçlardan biri, Arapça ve Fransızca dillerinin yanı sıra kamu binalarında ‘Tifinag’ alfabesinin ortaya çıkması oldu. 2010 yılından bu yana, bir Fas kamu televizyon kanalı olan Tamazight TV, kendisini Berberi kültürünü tanıtmaya adadı.
Cezayir’de Berberice konuşanların sayısı, yaklaşık 10 milyon. Yani nüfusun dörtte birine eşit. Cezayirli Berberilerin çoğunluğu merkezde, doğuda ve güneydeki varlıklarının yanı sıra Kabiliye bölgesinde (doğu Cezayir) yoğunlaşmış durumda. Berberice 2016’da ikinci resmi dil olarak kabul edilerek ve Berberi Yeni Yılı 2018’de resmi tatil ilan edilerek biraz ilerleme kaydedildikten sonra geçen yıl rejim karşıtı ‘harekete’ karşı baskı hedeflerinden birini oluşturdu. Onlarca eylemci, ordunun gösterilerde yasakladığı bir eylem olarak ellerinde Berberi (Amazig) bayrağı taşıdıkları suçlamasıyla hapis cezasına çarptırıldı.
Libya’daki Berberiler, varlıklarını inkar eden Muammer Kaddafi döneminde zulüm gördüler. Berberiler, dillerini Arapçaya gibi resmi bir dil haline getirme ve parlamentoda adil bir şekilde temsil edilme hakkı talep ettiler.
Libya’daki Berberiler şu an nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyorlar. Çoğunlukla Trablus’un batısındaki dağlarda veya güney çölünde yaşıyorlar.
Kaddafi’nin 2011 yılında devrilmesinden bu yana talepleri daha da yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Berberi bayrağı, Libya bayrağının yanı sıra kamu binalarının çatılarında ve genellikle de tek başına kendi evlerinde dalgalanır oldu. Uluslararası açıdan kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmasa da ders kitapları, Berberi dilinde de basıldı.
Parlamento tarafından onaylanan ancak bugüne kadar kağıt üzerinde kalan anayasa taslağında, başta Berberice olmak üzere çeşitli grupların konuştuğu diller, Libya mirasının bir parçası olarak kabul edildi.
Tunus’ta ise Berberilerin demografik ağırlığı bilinmiyor. Irk ve dil ile ilgili istatistik yapılması yasaklandı. Güney bölgelerinin yanı sıra çoğunluğu başkent Tunus’ta yaşıyor.
Berberiler, anayasada kendilerini Arap diline ve İslam dinine ait olarak tanımlayan bir devlet tarafından kendi kültürel özelliklerinin inkar edilmesini kınıyor.
Tunus Amazig (Berberi) Kültür Derneği Başkanı Calul Gaki, Tunusluların yüzde 50’sinin Berberi kökenli olduğunu ancak yüzde birinden daha azının Taşelit lehçesini konuştuğunu belirtti.
Aktivistlerin çoğu, Tunus halkının, Berberi kültürünü Tunus kimliğinin bir parçası olarak tanıması için ‘küçük reformlar’ istiyor. 2011’deki devrimden bu yana medya ve sivil toplum daha açık hale geldi. İnsan Hakları Bakanı, 2017 yılını Berberi yılı olarak kutlayarak Berberi vatandaşlara ‘mutlu yıllar’ dileklerini iletti.



İsrailli yerleşimciler, Batı Şeria'nın Brukin kasabasındaki evleri ve araçları ateşe verdi

İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria'daki Brukin kasabasına düzenlediği saldırının ardından evinde meydana gelen hasarı inceleyen bir Filistinli (Reuters)
İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria'daki Brukin kasabasına düzenlediği saldırının ardından evinde meydana gelen hasarı inceleyen bir Filistinli (Reuters)
TT

İsrailli yerleşimciler, Batı Şeria'nın Brukin kasabasındaki evleri ve araçları ateşe verdi

İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria'daki Brukin kasabasına düzenlediği saldırının ardından evinde meydana gelen hasarı inceleyen bir Filistinli (Reuters)
İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria'daki Brukin kasabasına düzenlediği saldırının ardından evinde meydana gelen hasarı inceleyen bir Filistinli (Reuters)

İsrail ordusu ve işgal altındaki Batı Şeria'nın Brukin kasabasında yaşayan Filistinliler, İsrailli yerleşimcilerin bu ayın başlarında hamile bir yerleşimcinin öldürüldüğü yerin yakınında, kasabaya yönelik saldırılarda Filistinlilere ait evleri ve araçları ateşe verdiklerini bildirdi.

Yakındaki İsrailli yerleşimcilerin sürekli saldırı ve tacizlerine maruz kaldıklarını söyleyen Brukin'in Filistinli sakinleri, kalabalık bir grubun gece boyunca molotof kokteylleri atarak önlerine çıkan herkese saldırdıklarını söyledi.

Kasaba sakinlerinden Ekrem Sabra, evinden çıktıktan sonra onlarca, belki de 100 kadar kişinin kendisine ve ailesine ait arabaları yaktığını ve oğlunun evine molotof kokteyli attığını gördüğünü ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Sabra, “Evden çıktıktan sonra araçların alev aldığını gördüm... Kafama sert bir şekilde vurdular. Halen uyuyamıyorum... Başım dönüyor” ifadelerini kullandı.

Reuters(Arşiv-Reuters)

Olay soruşturma altında

İsrail ordusu perşembe günü Batı Şeria'nın kuzeyindeki kasabanın yakınlarında İsrailli sivillerin mülklere zarar verdiğine dair ihbar aldığını açıkladı.

“İhbarın alınmasının hemen ardından askerler olay yerine sevk edildi. Şüpheliler askerler gelmeden önce kaçtı” denilen açıklamada, herhangi bir yaralanma olmadığı ve olayın soruşturulduğu ifade edildi.

İsrail güçleri, yakınlardaki Brukin yerleşiminde yaşayan Tzila Giz'in öldürülmesinin ardından Brukin ve çevresinde sıkı bir güvenlik kordonu oluşturdu.

İsrail ordusu bu hafta yaptığı açıklamada, Brukin yakınlarındaki bölgede arama yapan İsrail güçlerinin saldırının failini öldürdüğünü ve bu kişinin daha önce Hamas mensubu olmak suçundan hapis cezasına çarptırıldığını bildirdi. Askerler saldırıya yardım ettiklerinden şüphelenilen birkaç kişiyi daha gözaltına aldı.

Giz'in öldürülmesinden bu yana Filistinliler, arabaları yakan, evlere taş ve molotof kokteyli atan ve Filistinlilere ait arazileri buldozerle yıkan yerleşimcilerin bölgede çok sayıda saldırı düzenlediğini bildirdi.

Brukin sakinlerinden 45 yaşındaki Mustafa Hater, “Her gün acı çekiyoruz ve saldırıya uğruyoruz. Hatta aynı gün içinde birden fazla kez bize sözlü saldırıda bulunuyorlar ve taşlarla saldırıyorlar... Durum çok zor” şeklinde konuştu.

İsrail askerleri, Batı Şeria'daki Filistin köyü Deyr Şeref'e baskın düzenleyen Yahudi yerleşimcileri engellemeye çalışıyor. (Arşiv-FP)İsrail askerleri, Batı Şeria'daki Filistin köyü Deyr Şeref'e baskın düzenleyen Yahudi yerleşimcileri engellemeye çalışıyor. (Arşiv-FP)

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Brukin ve Kafr ed-Dik kasabalarında 11 binden fazla Filistinlinin mahsur kaldığını ve 19 Mayıs'ta sona eren haftada yaralanmalara veya maddi hasara neden olan 28 yerleşimci saldırısının rapor edildiğini açıkladı.

OCHA tarafından yayınlanan raporda, geçtiğimiz yıl bin 449 saldırının kaydedildiği ve bunun 20 yılı aşkın bir sürenin en yüksek seviyesi olduğu belirtildi.

Yerinden edilme

Gazze savaşının başlamasından bu yana Batı Şeria'daki Filistin köylerine yönelik yerleşimci saldırıları artarken, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümeti döneminde yeni yerleşim yeri inşaları hız kazandı.

Son saldırılar, İsrail ordusunun Batı Şeria'da 20 yıl önceki İkinci İntifada'dan bu yana en büyük operasyonunu yürüttüğü sırada meydana geldi.

BM verilerine göre Cenin ve Tulkerim gibi kuzey Batı Şeria şehirlerindeki mülteci kamplarına odaklanan operasyon 40 binden fazla Filistinlinin yerinden edilmesine neden oldu ve birçok Filistinlinin İsrail'in Batı Şeria'nın kontrolünü tamamen ele geçirmesinden endişe duymasına yol açtı.

Aralarında yerleşim yanlısı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in de bulunduğu Netanyahu hükümetindeki bazı bakanlar, Batı Şeria'nın ilhak edilmesi ve çok sayıda Filistinlinin yerinden edilmesi için açıkça çağrıda bulundu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Batı Şeria 1967 savaşında İsrail güçleri tarafından ele geçirildi ve o zamandan beri işgal altında. Filistinliler, Batı Şeria'nın Gazze ve Doğu Kudüs ile birlikte gelecekteki bağımsız devletlerinin merkezi olmasını istiyor.

Çoğu ülke yerleşimlerin uluslararası hukuka göre yasadışı olduğunu düşünüyor. İsrail bunu reddediyor ve Yahudilerin bölgeyle tarihi ve dini bağları olduğunu iddia ediyor.