‘Timsah insanlar’ efsanesi Orta Afrika’da katillerin işine yarıyor

Orta Afrika’daki silahlı adamlar (AFP-Arşiv)
Orta Afrika’daki silahlı adamlar (AFP-Arşiv)
TT

‘Timsah insanlar’ efsanesi Orta Afrika’da katillerin işine yarıyor

Orta Afrika’daki silahlı adamlar (AFP-Arşiv)
Orta Afrika’daki silahlı adamlar (AFP-Arşiv)

Afrika kıtasında bulunan Orta Afrika Cumhuriyeti’nde balıkçıların Ubangi Nehri kıyısında bir hafta içinde 3 ceset bulması bölge halkı arasında korku ve spekülasyona neden oldu.
AFP’ye göre bölgede insani yardım çalışmasına görev alan kaynaklar, nehirde bulunan cesetlerin başlarının kesik, ellerinin kelepçeli ve çuvallara sarılmış bir halde bulunduklarını bildirdi.
Basında geniş yer bulan bu korkunç haber halk arasında endişeyi körükleyerek, geleneksel ritüeller bağlamında işlenen suçlar, hesaplaşma ve diğer varsayımlar hakkında söylentilere kapı açtı. Ancak cinayetlere ilişkin ilk şüpheli, ülkede uzun zamandır dillerde olan ve ‘Talimbi’ olarak adlandırılan ‘Timsah insanlar’ oldu.
Bazıları Talimbi’nin sürüngenlere dönüşen insanlar olduğunu söylerken, bir diğer kısım ise nehir kıyısından hiç ayrılmadan güçlerini kullanabilen büyücüler olduklarına inanıyor.
Her iki durumda da Talimbi’nin kurbanlarını nehir yüzeyinin altına çekip işledikleri bir suça ilişkin ceza olarak öldürdüğü düşünülüyor.
Yurtdışında eğitim görmüş insanlar da dahil olmak üzere, ülkenin başkenti Bangui sakinleri arasında Talimbi korkusu kök salmış durumda.
İnsanlar, cesetler üzerinde bulunan yaraların, kurbanların sözde işledikleri suç için ipuçları olduğuna inanıyor.
Bangui’de yaşayan bir balıkçı, “Çok konuşanları cezalandırmak için dilleri kesilir. Zina yapanların cinsel organı, söz dinlemeyenlerin de kulakları kesilir” dedi.
Afrika büyücülüğünde uzman olan antropolog Aleksandra Cimpric, Talimbi efsanesinin ülkede ‘iyi davranış ve ahlak kurallarını’ düzenlemek için yankılandığını söyledi.
Yoksulluk, yolsuzluk ve iç savaşların harap ettiği bir ülkede yargı sistemi ciddi eksikliklerle boğuşurken, Talimbi’nin insanların haksız yere suçlanmayacağı kendi mahkemeleri olduğu kabul ediliyor.
Orta Afrika Ruhani Şifacılar Derneği başkanı Jean-Claude Beta, “Talimbi insanın suçlu olup olmadığını öğrenmek için suya bir çubuk veya bitki atar. Yüzüyorsa, suçlama bir yalandır. Ancak batarsa, Talimbi cezasını verir ve kurban mistik bir şekilde nehir kıyısına çağırılır. Çağrıldığınızda, 60 mil uzakta olsanız bile suya çekilirsiniz. Çareniz yok ölürsünüz” sözleri ile bu efsaneye inandığını dile getirdi.
Ancak bazılarına göre, timsah insanlardan korkmak o kadar yerleşik ki, bu katiller için kolay bir çözüm sunuyor.
Orta Afrika İnsan Hakları Derneği Başkanı ve eski bir savcı olan Joseph Bindumi, katillerin bu efsaneye sığınarak öldürdükleri kişileri nehre attığına dikkat çekti.
Bindumi, “Cehalet yayıldığında kural oluyor. Bu kurala karşı çıkanlar da toplum tarafından fiilen reddediliyor” dedi.



Oscarlı yönetmenden Yaratık itirafı: Doğru kişi değildim

1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
TT

Oscarlı yönetmenden Yaratık itirafı: Doğru kişi değildim

1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)

28 Gün Sonra (28 Days Later) serisini başlatmasından yaklaşık 5 yıl önce Danny Boyle, sinema tarihinin en büyük bilimkurgu serilerinden birinde yer alma şansını geri çevirmişti.

Şu sıralar yeni filmi 28 Yıl Sonra'yı (28 Years Later) tanıtan yönetmen, Hollywood Reporter'a verdiği röportajda, 1997 yapımı Yaratık: Diriliş'in (Alien: Resurrection) yönetmenliğini CGI kullanımının fazlalığı nedeniyle reddettiğini söyledi.

Boyle, Mezarını Derin Kaz (Shallow Grave) ve Trainspotting'le yakaladığı çıkışın ardından filmin yapımcıları tarafından ilk tercih olarak belirlenmişti. Ancak filmi sonunda Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet yönetti.

"Sigourney Weaver ve Winona Ryder'la tanıştım" diyen Boyle, teklifin ciddiyetini şöyle anlattı: 

Muhteşem insanlardı. Ama bu, CGI'la gelen geçiş dönemiydi. Yani sinemada dijital efektlerin ağırlık kazandığı o ilk zamanlar. Ve ben bununla baş edemedim.

Ridley Scott'ın Yaratık (Alien) evrenine büyük hayranlık duyduğunu belirten Boyle, şunları ekledi:

Yaratık'ın fikrini gerçekten çok seviyordum. Bu yüzden çok tutkuluydum. Ama sonra nadiren yaşadığım bir netlik anı geldi ve dedim ki 'Bu iş için doğru kişi sen değilsin.' Onun yerine gidip Olağanüstü Bir Hayat'ı (A Life Less Ordinary) çektim.

Boyle, ilerleyen yıllarda CGI'la daha fazla iç içe çalıştı. Özellikle 2007’deki Gün Işığı (Sunshine) ve 2010'da Oscar'dan sonraki projesi 127 Saat (127 Hours) bu anlamda öne çıkıyor. Milyoner'le (Slumdog Millionaire) En İyi Film Oscar'ını kazanmasının ardından gelen bu yapım, yönetmene göre riskli ama önemli bir işti.

"Oscar sonrası biraz kibirli oluyorsunuz" diyen Boyle, bu durumu iyiye kullandıklarını söylüyor: 

Çünkü 127 Saat gibi bir film normal şartlarda yapılmazdı. Ama senarist Simon Beaufoy'la aklımızda çok net bir fikir vardı. Dar, odaklı bir yöntem: Asla o kanyondan çıkmayacaktık. Ya da çıkarsak bile sadece halüsinasyonlarla. Ve James Franco bu filmde harikaydı.

Filmin en çok konuşulan sahnesi, Franco’nun canlandırdığı karakterin kendi kolunu kesme anıydı. Boyle bu sahne hakkında şunları söylüyor:

Teknik olarak çok iyi çekilmişti, protez kullanımı açısından mükemmeldi. Ama o an kameranın Franco'ya odaklandığı ana bakarsanız, sadece oyunculuğunu görürsünüz. Oyunculuğu çok güçlüydü. Pek çok kişinin baygınlık geçirdiği vakalar yaşandı.

Independent Türkçe, IndieWire, Hollywood Reporter