Faslı Yahudiler İsrail’de kutlama yapıyor

Faslılar, 11 Aralık’ta Kazablanka’da Koşer (Yahudiliğe göre helal ürünler satılıyor) marketten alışveriş yapıyor (AFP)
Faslılar, 11 Aralık’ta Kazablanka’da Koşer (Yahudiliğe göre helal ürünler satılıyor) marketten alışveriş yapıyor (AFP)
TT

Faslı Yahudiler İsrail’de kutlama yapıyor

Faslılar, 11 Aralık’ta Kazablanka’da Koşer (Yahudiliğe göre helal ürünler satılıyor) marketten alışveriş yapıyor (AFP)
Faslılar, 11 Aralık’ta Kazablanka’da Koşer (Yahudiliğe göre helal ürünler satılıyor) marketten alışveriş yapıyor (AFP)

Fas asıllı İsrail vatandaşları, 11 Aralık’ta asıl vatanları Fas ve şu anki devletleri İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi kararından duyduklarını sevinci dile getirdi. Söz konusu İsrailliler, kararı ‘Hanuka Bayramı mucizesi’ olarak nitelendirerek, kutlamalar düzenledi.
1960’larda Fas’tan İsrail’e göç eden ve şu an güneydeki Dimona kentinde seyahat acentesi işleten bir ailenin oğlu olan 30 yaşındaki Avi Buhabut, “Gözlerim yaşlı. Bu muhtemelen aldığım en iyi haber. Eminim ki İsrail’e gelecek Faslılar olacaktır” dedi. İsrail Evimiz partisinden eski bir Knesset üyesi olan ve şu anda Faslı Göçmenler İttifakı’na başkanlık eden Shimon Ohayon, “Bu çok doğal bir anlaşma. Çünkü Fas, İsrailli ziyaretçiler de dahil olmak üzere Yahudilerle dostane ilişkileri olan bir ülke olarak biliniyor. İbrahim Anlaşmaları başlar başlamaz, Fas’ın sıraya gireceği açıktı” ifadelerini kullandı. Fas’ın Meknes şehrinde doğmuş olan İçişleri Bakanı ve doğu Yahudileri partisi olan Şas lideri Aryeh Deri, “Bizler, Fas’ta doğduk. Biz ve tüm Fas halkı uzun zamandır bu günü bekliyorduk” değerlendirmesinde bulundu. Faslı bir ailenin oğlu olan ve Mavi- Beyaz İttifak partisini temsil eden Stratejik İşler Bakanı Michael Biton, “İsrail’de doğdum, ama damarla Fas kanı akıyor. Bugün benim için bir bayram. Resmi bir ziyaret için yakın bir zamanda Fas’a gitmeyi umuyorum, ama bu sefer İsrail hükümetinde bir bakan olarak” ifadelerini kullandı.
Likud Partisi’nden Ulaştırma Bakanı Miri Regev de “Faslı Yahudiler, nesiller boyu doğdukları ülke ile barışın hayalini kurdu. Orada derin kökleri olan bir kültürümüz var. Tanrı bizi ve onları korusun” dedi.
Bugün, Faslı Yahudiler ve onların soyundan gelenler, İsrail’deki Yahudilerin yaklaşık 10’da birini oluşturuyor ve kökleri en az 2 bin yıl öncesine dayanıyor. 1940’lı yılların başlarında Fas’taki sayıları yaklaşık 250 bine ulaştı. Fransız Vichy hükümeti Yahudileri imha etme planına girişmeye çalıştı ve onları, Fas’tan sürmeye çabaladı. Sultan 5. Muhammed onlar için mücadele etti ve onları korudu. Ancak İsrail’in kurulmasından sonra Siyonistler, onların ülkeden ayrılması için çalıştı. Siyah işlerde ucuz emek olarak kabul edildiler. Ayrımcılığa maruz kaldılar. Fas’a ve kralına bağlı oldukları için kınandılar. Evlerinde bugün bile kralın fotoğrafları yer alıyor. Kral 2. Hasan döneminde ilişkiler yeniden canlandı. İzak Rabin, Oslo Anlaşmaları imzalandıktan sonra dönüş yolunda Rabat’ı ziyaret etti. Kral 6. Muhammed döneminde Faslı Yahudiler, binlerce Faslıyla bir araya geldi. Fas vatandaşlığı almaları mümkün oldu Ziyaretçi sayısının yılda yaklaşık 30 bin olduğu tahmin ediliyor.
Yahudi Ajansı istatistiklerine göre Faslı Yahudilerin sayısı yaklaşık 600 bin ve bugün 490 bini İsrail’de, 50 bini Fransa’da, 27 bini Kanada’da ve 3 bini Fas’ta yaşıyor. Bu Yahudilerden olan Andre Azoulay, krala danışmanlık yapıyor.



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.