UCM, Sudan’dan soruşturma ekibinin ülkeye girmesine izin vermesini talep etti

Bensouda, Hartum’dan el-Beşir ve Darfur’da işlenen suçlardan sorumlu tutulan diğer sanıklara ilişkin herhangi bir cevap alamadı.

UCM Başsavcısı Fatou Bensouda geçtiğimiz ekim ayında Hartum’a ziyaret gerçekleştirdi. (AFP)
UCM Başsavcısı Fatou Bensouda geçtiğimiz ekim ayında Hartum’a ziyaret gerçekleştirdi. (AFP)
TT

UCM, Sudan’dan soruşturma ekibinin ülkeye girmesine izin vermesini talep etti

UCM Başsavcısı Fatou Bensouda geçtiğimiz ekim ayında Hartum’a ziyaret gerçekleştirdi. (AFP)
UCM Başsavcısı Fatou Bensouda geçtiğimiz ekim ayında Hartum’a ziyaret gerçekleştirdi. (AFP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) soruşturma ekibinin Darfur bölgesini ziyaret etmesi için Sudan yönetimini ikna etmesini istedi. Ziyaretin amacının Cancavid liderlerinden “Kuşayb” lakabı ile bilinen ve bölgede savaş suçları ile insanlığa karşı suçlar işlemekle itham edilen Muhammed Ali Abdurrahman’a karşı açılan uluslararası davada daha fazla kanıt toplanması ve tanıkların dinlenmesi olduğu kaydedildi.
UCM Başsavcısı Fatou Bensouda, Darfur’daki soruşturmalar hakkında BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği brifingde, mahkemenin soruşturma heyetinin derhal ve erteleme olmaksızın Sudan topraklarına girmesine müsaade edilmesi gerektiğini vurguladı. Bensouda, Sudan hükümetinin yeni tarihler vermeden soruşturma ekibinin ziyaretini erteleme talebinde bulunduğunu belirterek “Kuşayb’a suçlamaların yöneltileceği duruşma öncesinde soruşturma açılmasına yönelik fırsatlar tükeniyor” ifadelerini kullandı.
Bensouda konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında şunları söyledi:
“Soruşturma ekibinin en yakın zamanda Sudan’ı ziyaret etmesi için bir tarih verilmezse mahkeme, mağdurlara ve tanıklara yerlerinde ulaşma konusunda altın bir fırsatı kaybetmiş olacak. Bu, gelecek yıl 22 Şubat’ta yapılacak olan Kuşayb’ın davasındaki duruşmada hakimler önünde ifade vereceklerini garantilemiyor. Sudan hükümetinin mahkemenin en hızlı şekilde ülkeye girmesi için kolaylık sağlaması, ülkenin barış anlaşmasında geçen maddelerin ve adalet ilkelerinin uygulanmasında ciddi olduğunu mağdurlara ve uluslararası topluma göstermiş olmasını sağlar. Hartum’a düzenlediğim ziyaret sırasında yetkililer tarafından hakkında şahsen bilgilendirildiğim mahkemeyle iş birliği yapma taahhüdünü de gözle görülür bir şekilde teyit etmiş olur.”
Söz konusu açıklamaya göre Bensouda, Sudan hükümetinin ve mahkemenin, Güney Sudan’ın başkenti Juba’da yakın zamanda imzalanan barış anlaşması uyarınca soruşturma ekibinin mağdurlara, tanıklara ve araştırma yapılacak alanlara erişimi için tamamen özgürce hareket etmesini kolaylaştırma konusunda anlaşma sağladığını vurguladı.
UCM Başsavcısı geçtiğimiz ekim ayında Sudan’ı ziyaret etmiş ve geçiş otoritesinin üst düzey yetkilileri ile bir araya gelerek başta Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir olmak üzere sanıkları mahkeme önüne çıkarma mekanizmalarını incelemişti.
UCM Başsavcısı, BM Güvenlik Konseyi önünde yaptığı açıklamada Sudan hükümetinden başta Ömer el-Beşir, eski Savunma Bakanı Abdurrahim Muhammed Hüseyin ve Ahmed Harun olmak üzere tutuklu sanıkların nasıl mahkeme önüne çıkarılacaklarına dair almayı planladığı önlemlere ilişkin herhangi bir resmi açıklama almadığını belirtti.
Bensouda Güvenlik Konseyi’ni, Sudanlı yetkilileri Roma Statüsü’nün ilkeleri uyarınca şüphelilerin UCM ya da Sudan mahkemelerinde adalet karşısına çıkarılmasını hızlandırmaya teşvik etmeye çağırdı. Roma Statüsü, şüphelilerin eski cumhurbaşkanı döneminde Darfur’da işlemekle suçlandıkları çirkin suçlarda mağdur olan taraflara adaleti sağlamak için Sudan’ın uluslararası yükümlülükleriyle tutarlı adil, objektif ve bağımsız uygulamaları garanti altına alıyor.
Diğer taraftan Bensouda, Sudanlı yetkililerin UCM ile iş birliği yapılmasını engelleyen bir dizi ceza kanunu hükmünü lağvetmesini memnuniyetle karşıladı. Sudan’ın taahhüdüne, soruşturma ekibinin Darfur’daki tanıklara, suç mahallerine ve diğer kanıtlara pürüzsüz bir şekilde erişmesini sağlamasından başlayarak gerçek ve somut eylemlerin eşlik etmesi gerekiyor.
BM Güvenlik Konseyi 2005 yılında 1593 sayılı bir karar çıkardı. Karar gereğince Darfur olayları UCM’ye havale edildi. Devrik Ömer el-Beşir hükümetini Darfur halkına toplu soykırım yapmakla suçlayan Darfur bölgesindeki silahlı gruplar ile Ömer el-Beşir rejimi arasında yaşanan çatışma döneminde meydana gelen ihlallerin araştırılmasına karar verildi.



ABD, Türkiye’nin ve Şera’nın çıkarına olacak şekilde SDG'yi terk eder mi?

ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)
ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)
TT

ABD, Türkiye’nin ve Şera’nın çıkarına olacak şekilde SDG'yi terk eder mi?

ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)
ABD'nin SDG güçleriyle kurduğu ittifaklar Suriye'deki değişimin gerçekleriyle tezat oluşturuyor (Sosyal medya)

ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, on yılı aşkın bir süredir devam eden Suriye krizinin çözümüne yönelik uluslararası çabalar çerçevesinde, Suriye'nin geleceği ve siyasi geçiş sürecine ilişkin yoğun görüşmelerde bulunmak üzere Ankara'yı ziyaret etti. Görüşmelerde bölgenin istikrarının sağlanması ve DEAŞ’ın yeniden ortaya çıkmasının engellenmesi de dâhil olmak üzere güvenlik ve stratejik bazı konular ele alındı.

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre ABD'nin Suriye'deki askeri varlığının amacının DEAŞ'ın geri dönüşünü engellemek ve bölgedeki güvenliğin istikrarını sağlamak olduğunu belirten Bass, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve çeşitli bağlantılara sahip Kürt gruplara atıfta bulunarak ABD askerlerinin Suriye’deki varlığının silahlı gruplar tarafından komşu ülkelerin güvenliğine zarar verecek şekilde istismar edilmemesini sağlamak için müttefikleriyle koordinasyon içinde çalıştığını söyledi.

Bass, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bölgedeki ortaklarımıza güven vermek ile varlığımızın herhangi bir düşmanca ya da tırmandırıcı faaliyet için bahane olmamasını sağlamak arasında hassas bir denge kurmanın öneminin farkındayız.”

ABD’li yetkili ayrıca, Washington’ın ABD askerlerinin Suriye'deki varlığının bölgesel gerilimleri arttırmadan siyasi geçişi destekleyici nitelikte kalmasını sağlamak için stratejilerini sürekli olarak değerlendirdiğini de sözlerine ekledi.

cdfvgthy
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Bass arasında daha önce yapılan bir görüşmeden (ABD Dışişleri Bakanlığı)

Basına sızan bilgilere göre Ankara, ABD'den Suriyeli Kürt grupları desteklemekten vazgeçmesini ve onlara özyönetim gibi istisnai ayrıcalıklar tanımadan Suriye’de kapsamlı bir çözüme dahil olmalarının sağlamasını isterken Washington, Ahmed eş-Şera liderliğindeki Şam'daki geçici yönetim ile Mazlum Abdi liderliğindeki SDG arasında bir diyaloğun başlatılmasını destekliyor.

Ülkesinin SDG'ye PKK üyeleri gibi yabancı terör örgütü üyeleri konusunda yaptığı baskıyla ilgili bir soruya Bass, “Suriye'nin ne bugün ne de gelecekte yabancı terör örgütleri ya da yabancı teröristler için güvenli bir sığınak olmaması gerektiği konusunda Türk hükümetiyle hemfikiriz” dedi.

Yaptırımlar hafifletiliyor

Körfez ülkelerinin Suriye'deki geçici hükümete yönelik desteğiyle ilgili olarak Bass, “Körfez'deki ortaklarımızla Şam'daki geçici hükümete, halka temel hizmetleri sunabilmesini sağlamak üzere nasıl yardım sağlayabileceğimiz konusunda yapıcı görüşmelerde bulunduk” ifadelerini kullandı.

Söz konusu yardımın memur maaşlarının ödenmesi ile elektrik ve enerji sağlanmasına yönelik desteği de içerdiğini belirten Bass, bu desteğin sadece Suriye halkının acılarını hafifletmeyi değil, aynı zamanda siyasi geçiş süreci çerçevesinde geçici hükümeti istikrara kavuşturmayı da amaçladığını vurguladı.

ABD’nin yaptırım rejimlerini siyasi sürece zarar vermeden insani çabaları destekleyecek şekilde uyarlamaya çalıştığını vurguladı.

ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın yeni yönetimi Beyaz Saray'a girmek üzereyken, Suriye dosyasına yönelik politikalarına ilişkin bir beklenti hakim. Bass, yeni yönetimin ABD'nin Suriye'deki varlığının geleceği ve Washington'ın bölgesel istikrarı desteklemedeki rolüne ilişkin kritik kararlarla karşı karşıya kalacağını belirtti.

ABD’li yetkili, sözlerine şöyle devam etti:

“Her ABD yönetimi bölgedeki stratejik çıkarları ile insani yardım çabalarına verilen destek arasında denge kurmakta zorlanır. Suriye, içinden çıkılmaz çatışmaların çözümüne yönelik uluslararası kararlılık açısından bir turnusol kâğıdı niteliğindedir.”

Bass, Trump’ın ekibinin yaptırım politikalarını yeniden değerlendirmesi, uluslararası ve bölgesel çabaların uyumlu olmasını sağlamak için komşu ülkelerle temasları artırması gerekeceğini açıkladı.

Suriye'nin bölgeyle yeniden bütünleşmesi

Bass, bazı bölge ülkelerinin Şam'daki mevcut hükümete verdiği destekle ilgili olarak “Bölgedeki ortaklarımıza her türlü desteğin istikrarı sağlamaya yönelik olmasının ve bölünmeleri güçlendirmemesinin önemini açıkça ifade ettik” dedi.

Washington'ın siyasi bir geçişe katkıda bulunacak ve Suriye halkının acılarını hafifletecek adımlar atılmasını teşvik ettiğini söyleyen Bass, “Mevcut hükümete verilecek her türlü desteğin, Suriye'deki durumu dengelemeye yardımcı olacak pratik tedbirlere yönelik bir taahhütle birlikte yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı. ABD’li yetkili, Washington’daki yeni yönetimin, çabaların sürdürülebilir bir siyasi çözüme ulaşılmasını sağlamaya yönelik olması için baskı yapmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi.

Suriye'nin bölgesel ve uluslararası sistemlerle yeniden bütünleşmesinin, uzun vadeli istikrarın sağlanması için geniş bir iş birliği gerektirdiğini söyleyen Bass, “Washington, güvenliği arttırmak ve siyasi geçiş sürecini desteklemek arasında bir denge kuran çözümler sunmak için komşu ülkelerle birlikte çalışıyor” şeklinde konuştu.

Suriye'deki zorlukların bölgesel ve uluslararası iş birliği olmadan çözülemeyeceğini söyleyen Bass, “Bir sonraki aşamanın başarılı olması için ortaklarımızla birlikte çalışmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

El-Hol Kampı, DEAŞ’lı mahkumlar ve İsrail

Suriye'nin ve bölgenin karşı karşıya olduğu önemli güvenlik sorunlarından biri de el-Hol Kampı ve DEAŞ’lı mahkûmlar. el-Hol Kampı’nın on binlerce kadının ve çocuğun feci koşullarda yaşadığı bir yer olması nedeniyle bu konunun en önemli önceliklerden biri olduğunu belirten Bass, bu kampın aynı zamanda terör örgütlerine üye kazandırma kaynağı olarak istismar edilme riski taşıdığını söyledi. ABD’li yetkili, uluslararası toplumun, buradaki mahkumların topluma kazandırılması ve ailelerin toplumlarıyla yeniden bütünleşmeleri de dahil olmak üzere uzun vadeli çözümler sağlamak için birlikte çalışması ve gelecekteki tehditleri önlemek için sıkı güvenlik adımları atması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Suriye'de bulunan tüm yabancı teröristlerin ülkeyi terk etmesi gerektiğini vurgulayan Bass, “Bu insanların büyük bir kısmı geldikleri ya da vatandaşı oldukları ülkelere geri dönmeli. Bu geri dönüş ise söz konusu hükümetlerin, bu kişilerin eylemlerinden dolayı kanun önüne çıkarılmalarını sağlayacak süreçleri başlatmalarıyla gerçekleşmeli” diye konuştu. Bass, sadece DEAŞ’lı mahkûmları değil, SDG saflarındaki yabancı unsurları da bu kapsamda görüyor.

Ancak SDG ile ilgili sorun, yabancı unsurların ötesinde, siyasi kolunun ABD’nin arkasına saklandığı ve Şam’daki yeni yönetimin bu karmaşık dosyayı yönetemeyeceği ya da güvenliğini sağlayamayacağı varsayımıyla DEAŞ’lı mahkumları koz olarak kullandığı ayrıcalık taleplerine kadar uzanıyor.

Öte yandan Suriye ile İsrail arasındaki ilişkilere değinen Bass, “İki taraf arasında süregelen gerilimin ele alınmasının öneminin farkındayız. Gerginliğin azaltılmasının bölgede kapsamlı bir istikrarın sağlanmasına yönelik önemli bir adım olduğuna inanıyoruz” dedi.

Washington'ın Suriye'nin vekâlet savaşları için bir arena haline gelmesini önleme çabalarını desteklediğini açıklayan Bass, “Bölgeyi daha fazla tehlikeye maruz bırakmadan güvenliğini sağlayacak bir denge için bölgedeki ortaklarımızla birlikte çalışmaya kararlıyız” şeklinde konuştu.

Suriye'nin istikrara kavuşturulmasının uluslararası iradeyle birlikte çaba da gerektirdiğini ifade eden Bass, Kaosun yeniden başlamaması ve aşırılık yanlısı grupların hedeflerine ulaşmak için bu durumdan faydalanmaması için hep birlikte çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.