Haşdi Şabi'de Sistani çatlağı: Necef-Tahran çekişmesi büyüyor

Sistani yanlısı gruplar ile İran destekli gruplar arasındaki ihtilafların kaynağı ne?

Haşdi Şabi’nin Kerbela’da düzenlediği askeri geçit töreninde Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin posteri taşındı (AFP)
Haşdi Şabi’nin Kerbela’da düzenlediği askeri geçit töreninde Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin posteri taşındı (AFP)
TT

Haşdi Şabi'de Sistani çatlağı: Necef-Tahran çekişmesi büyüyor

Haşdi Şabi’nin Kerbela’da düzenlediği askeri geçit töreninde Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin posteri taşındı (AFP)
Haşdi Şabi’nin Kerbela’da düzenlediği askeri geçit töreninde Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin posteri taşındı (AFP)

Necef’teki ilim havzası merkezinin, Irak devletine bağlı askeri bir kurum olan Haşdi Şabi Heyeti’nden ayrılma arzusu, Şii dini mercii Ali es-Sistani’ye bağlı “Haşdu’l Atabat” grupları ile İran yanlısı gruplar arasında yıllardır gizli kalan çatışmayı gün yüzüne çıkardı. Haşdi Şabi Heyeti içinde İran destekli kanat ile Necef kentinde ikamet eden Sistani yanlısı gruplar arasında giderek büyüyen bir uçurum bulunuyor. Sistani yanlısı 4 grubun isimleri şöyle: İmam Ali Tümeni, Abbas el-Kitaliyye Tümeni, Ali Ekber Tugayı ve Ensar el-Merceiyye.
Haşdu’l Atabat ismiyle bilinen bu 4 gruba bağlı yaklaşık 20 bin unsur bulunuyor. Bu gruplar, ilk konferansını 1-3 Aralık tarihinde “Haşdu’l Atabat: Fetvanın ve Devlet İnşasının Koruyucusu” başlığıyla Bağdat’ın güneyindeki iki kentte gerçekleştirdi.

Üç gün süren konferans boyunca katılımcılar, Haşdu’l Atabat’ın iki meşruiyet kaynağını ön plana çıkarmaya çalıştı. Bu kaynakların birincisi ‘Iraklılık’ kimliği, ikincisi ise Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin talimatlarına olan bağlılık olarak anlatıldı. Konferans Sözcüsü Hazım Sahr, AFP’ye verdiği demeçte, “Haşdi Şabi’nin aslı Haşdu’l Atabat’tır. Onlar Irak yasalarına ve dini mercinin tavsiyelerine bağlıdırlar. El-Hüseyniye ve El-Abbasiye’deki iki meşru vekilin talimatlarına göre çalışırlar” dedi.
Haşdu’l Atabat’ın en büyük grubu Abbas el-Kitaliyye Tümeni’nin Komutanı Meysem ez-Zeydi, milliyetçilik ve reformun ağır bastığı bir konuşma yaptı. Zeydi, “Haşdu’l Atabat’ın kurulmasının temel sebepleri, vatana hizmet gidişatı düzeltmektir” dedi. Ali Ekbey Tugayı Komutanı Ali el-Hemedani, konuşmasında, konferansın yalnızca Sistani’nin tavsiyeleriyle çıkan cihad fetvasından bu yana fetvaya bağlı kalan grupları kapsadığını belirtti.
Şii silahlı örgütler alanında uzman Hamdi Malik, AFP’ye yaptığı açıklamada, Haşdu’l Atabat’ın halihazırda Haşdi Şabi’den ayrılma sürecini hızlandırdığını söyledi. Malik, “Haşdu’l Atabat konferans üzerinden gündeme geldi ve bu süreci (ayrılma) hızlandırmayı istiyor” dedi.

Haşdi Şabi, 2014’te Sistani’nin, ülkenin üçte birini kontrol eden DEAŞ’ın daha fazla yayılmasını engellemek amacıyla örgüte karşı Iraklıları savaşmaya teşvik etmek için yayınladığı ‘cihad fetvasının’ ardından kuruldu. Sistani’nin çağrısıyla mevcut silahlı örgütler ile yeni kurulan örgütler birleşti. Bunların arasında Haşdu’l Atabat da bulunuyordu. Silahlı gruplardan oluşan bu geniş yapı, Irak ordusunun yanında DEAŞ’a karşı savaştı. Ancak 2016’dan bu yana Haşdi Şabi içinde ihtilaflar görülmeye başlandı.

İhtilaflar 3 eksenin etrafında dönüyor
Malik’e göre, bu ihtilaflar 3 eksenin etrafında dönüyor. Malik’e göre, birinci ihtilafın sebebi Haşdu’l Atabat gruplarının imkanlardan mahrum bırakılması. Haşdu’l Atabat bu durumun sorumlusu olarak, geçen yıl Ocak ayında Bağdat Havalimanı’nda İranlı General Kasım Süleymani’ye eşlik ettiği sırada ABD hava saldırısında öldürülen Haşdi Şabi Heyeti Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’e işaret ediyor. Haşdu’l Atabat, Mühendis’i, askeri mühimmat ve maaş gibi kaynakların paylaşımında Tahran destekli gruplara öncelik vermekle suçlamıştı.

Tahran destekli El-Haşdu’l Velai grupları
Malik’e göre daha derin olan ikinci çatlak ise komşu ülke İran ile bağlar konusunda “gerçek anlamda ideolojik bölünmeden” kaynaklanıyor. İran, 2014’te Haşdi Şabi kurulmadan önce de bazı örgütlere destek sunuyordu. Haşdi Şabi içindeki İran yanlısı gruplar için El-Haşdu’l Velai ismi kullanılıyor. Bu isimlendirme, söz konusu grupların Tahran ile olan bağlarını Bağdat’a tercih etmesine dayanıyor.
Konferanstaki katılımcılar, İran’ı doğrudan eleştirmeme hususunda hassasiyet gösterdi fakat dışarıya bağlı olmayı da reddettiklerini dile getirdiler. Hazım Sahr, konuşmasında, “Dış müdahale tehlikeli bir konu (…) Dış aktörleri takip eden veya devlet çerçevesinin dışına çıkan gruplar yönelimlerimizden uzaktırlar” ifadesini kullandı.

Sistani, konferansa açıktan destek vermedi
Sistani, konferansa yönelik desteğini açıktan vermedi ancak onun İran’ın etkisi karşısında duyduğu endişe kamuoyunda biliniyor. Malik, böyle bir konferansın Sistani’nin onayı olmadan düzenlenemeyeceğine dikkat çekti. The Century Foundation’den araştırmacı Sacid Ceyyad, “Onlar (Haşdu’l Atabat) için ve Sistani için olan önemli olan bu yapıyı yaşadığı sürece bir arada tutmaktır” dedi.
Malik’e göre üçüncü ihtilafın kaynağı, siyasi sürece dahil olma tartışmalarıdır. Nitekim Haşdu’l Atabat grupları, Haşdi Şabi’nin siyasi sürece dahil olmasını reddediyor. Malik, “Sistani, Haşdi Şabi üyelerinin siyasete girmemesi yönünde net talimatlar verdi. Ancak Haşdi Şabi içindeki İran destekli gruplar Fetih Koalisyonu’nu kurdu ve 2018 genel seçimlerine katıldılar” dedi. Meclis’in ikinci büyük koalisyonu unvanına sahip olan Fetih, birçok bakanlıkta da büyük çaplı bir etkiye sahip.

Haşdu’l Atabat, siyasete girmeyecek
Haziran 2021’de yapılması kararlaştırılan erken seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, Haşdu’l Atabat, Sistani’nin tavsiyesine uyarak siyasete girmeyeceğini bir kez daha vurguladı. Kerbela merkezli El-Atabetu’l Abbasiye’nin Basın ve İlişkiler Dairesi Başkanı Müştak Abbas Maan, Haşdu’l Atabat unsurlarının siyasi faaliyetlere katılımına veya herhangi bir parti üyeliğine izin verilmediğinin ancak adaylar gibi değil, seçmen gibi seçimlerde sürecine dahil olabildiklerini söyledi. Araştırmacı Sacid Ceyyad, Haşdi Şabi içindeki iki blok arasında şiddete varan bir çatışmanın çıkmasını uzak bir ihtimal olarak gördüğünü fakat iki tarafın ayrılması halinde şu ana kadar boyutları görmezden gelinen yansımaların gözler önüne serilmesine neden olabileceğini kaydetti.
Haşdu’l Atabat, gruplarını Haşdi Şabi dışında yönetmesi için gerekli hukuki çerçeveden yoksun. Ayrıca Haşdu’l Atabat’ın Başbakanlığa bağlanmasını öngören hükümet kararının uygulanmasında da gecikme yaşanıyor.
Maan, konferans sırasında yaptığı konuşmada, Başbakan Mustafa el-Kazimi’ye, Haşdu’l Atabat’ı Başbakanlığa ve haliyle de Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı’na bağlama kararını bir an önce uygulama ve Haşdi Şabi ile irtibatını sonlandırma çağrısında bulundu. Maan, aynı zamanda Haşdu’l Atabat gruplarının Haşdi Şabi’den çekilmesi halinde, diğer grupların yani İran yanlısı El-Haşdu’l Velai gruplarının Haşdi Şabi’yi, askeri ve siyasi imkanlarını tekeline almasından endişe duyduklarını söyledi. 

Sünni savaşçılarından oluşan Haşdu’l Aşairi de Haşdi Şabi’den ayrılabilir
Şarku'l Avsat'ın  AFP’den  aktardığı habere göre, Haşdu’l Atabat’ın hamleleri, İran bağlantılı grupları endişeye sevk etti. AFP, İran bağlantılı grup liderlerinin konuyla ilgili görüşme talebini reddettiğini bildirdi. İran yanlısı Asaib Ehlil Hak grubunun lideri Kays el-Hazeli, geçen ay Irak devlet televizyonunda katıldığı bir programda, Şii dini mercii Sistani’ye bağlı grupların Haşdi Şabi’den ayrılmasını, Sünni aşiretlerin savaşçılarından oluşan Haşdu’l Aşairi’nin çekilmesinin izleyebileceğini ve bunun “Haşdi Şabi’nin sonu” anlamına geleceğini belirtmişti.
 



İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
TT

İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)

İsrail Times gazetesine göre, İsrailli bir yetkili bugün, Hamas'ın üst düzey lideri Raid Saad'ın Gazze şehrinde düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü doğruladı. Bu da İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi anlamına geliyor.

Alman Basın Ajansı'na (DPA) göre görgü tanıkları ve sağlık kaynakları bugün, Gazze şehrinin güneybatısındaki Raşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağı yakınlarında bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

Görgü tanıkları, İsrail uçağının Nablusi Meydanı yakınlarında bir araca birkaç füze ateşlediğini, aracı imha ettiğini ve can kayıplarına yol açtığını söyledi. Ambulans ekipleri, ölü ve yaralıları hastanelere taşımak için acilen olay yerine gitti.

İsrail askeri sözcüsü Avichay Adraee ise yaptığı açıklamada, ordu ve Şin Bet'in (İsrail Güvenlik Teşkilatı) Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas komutanını hedef alan bir saldırı düzenlediğini ve onu son zamanlarda hareket için silah üretimi ve yeniden yapılanma çalışmaları yapmakla suçladığını belirtti.

İsrail Ordu Radyosu, saldrırının hedefinin, İzzeddin el-Haddad'dan sonra "Hamas'ın ikinci adamı" ve askeri üretim dosyasından sorumlu kişi olarak tanımladığı Raid Saad olduğunu bildirdi. İsrail'in bugünkü operasyonu gerçekleştirmeden önce son haftalarda kendisine birkaç kez suikast girişiminde bulunduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayın yapan Ynet internet sitesinden aktardığına göre Raid Saad Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın liderlerinden biri.

Hamas'tan hava saldırısının hedefinin kimliğiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.

Axios haber sitesi, İsrail'in saldırıdan önce Amerika Birleşik Devletleri'ni önceden bilgilendirmediğini ifade etti.


Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.