Irak'ta ‘Büyük Fav Limanı Projesi’ ile ilgili siyasi ihtilaf

Irak'ta ‘Büyük Fav Limanı Projesi’ ile ilgili siyasi ihtilaf
TT

Irak'ta ‘Büyük Fav Limanı Projesi’ ile ilgili siyasi ihtilaf

Irak'ta ‘Büyük Fav Limanı Projesi’ ile ilgili siyasi ihtilaf

Irak Limanları Genel Şirketi'nin (GCPI), Basra’nın güneyindeki Büyük Fav Liman Projesi’nin uygulanması için Çinli CMCS Şirketi’ni rekabetin dışında bırakarak Koreli şirket Daewoo’yu tercih ettiğini duyurması siyasi tartışmalara yol açtı. Sonu gelmeyecek gibi görünen tartışmada Şii taraflar, Iraklıların 11 buçuk yıldan fazla bir süredir inşası için uğraştığı stratejik öneme sahip liman projesinin uygulanması için teknik konular çerçevesinde yer alması gereken bir meselede, geniş siyasi anlaşmazlıklar etrafında rol aldı.
Limanın inşası konusunda iki açıdan anlaşmazlıklar söz konusu: Bir grup Çin ile ortaklığı teşvik ederken, diğeri limanın inşası konusunda Kore tarafıyla ortaklığı savunuyor. Bazıları ise tüm bunların arkasında, çatışan siyasi tarafların olduğunu düşünüyor. Basra'nın eski Valisi Vail Abdullatif, “Fav Limanı’nın inşası için sunulan 50 şirket vardı. Ancak bunlar dışarıda bırakıldı. Parlamento'da temsil edilen siyasi güçlerin arkasında durduğu çatışan biri Çinli diğeri Koreli olan iki şirket öne çıktı” dedi.
GCPI Genel Müdürü Ferhan el-Fertusi önceki gün yaptığı açıklamada, 2019/63 Sayılı karar ile işin üstlenicisi olarak Koreli şirket Daewoo'nun belirlendiğini ve bu kararın göz ardı edilemeyeceğini" söyledi. Ayrıca açıklamasında, “Çinli şirketin resmi olarak ilerleme kaydetmediğini ve liman inşa etme konusunda uzmanlaşmadığı için dışarıda bırakıldığını” belirtti.
Fertusi açıklamasında, geçen salı düzenlenen kabine oturumu sırasında Koreli şirketle sözleşmenin onaylanmasının beklendiğini, ancak bunun Parlamento'daki bir siyasi bloğun itirazı sonucunda gerçekleşmediğini kaydetti.
Liman inşaatı projesinden sorumlu olan Ulaştırma Bakanlığı, Koreli Daewoo şirketinin Fav Limanı’na ilişkin teklifi konusunda parlamentonun desteğini aldığını belirtti. Ancak Irak Meclisi’ndeki Fetih Koalisyonu’ndan Milletvekili Falih Hazali, Ulaştırma Bakanı ve Bakanlık’tan isimlerin, Koreli şirket Daewoo ile yapılan sözleşmenin niteliği ve sunulan teklifin cazibesine rağmen Çinli şirketle sözleşme yapmayı reddetme nedenlerinin açıklanmasının yanı sıra, projenin tamamlanma zamanı ve sağlanan garantiler hakkında bazı sorular sormak amacıyla düzenlenecek parlamento oturumuna ev sahipliği yapması için 50 milletvekilinin imzasının toplandığını ifade etti. 
Bağdat'taki Çin Büyükelçiliği ise, Ulaştırma Bakanlığı'nın Çinli şirketin (CMCS) projeyi tamamlayamamasıyla ilgili "Elektrikli taşıyıcı alanında çalışıyor, liman inşasında uzman değil” açıklamasına karşılık verdi. Çin Büyükelçiliği Irak makamlarına şirketin liman projesini uygulama yeteneğini gösteren kanıtlar sundu. 
Daewoo şirketi, Fav Limanında geri kalan dev projelerin tamamlanmasına hazırlık için büyük bir dalgakıran inşaatını tamamladı. Ulaştırma Bakanlığı, limandaki çalışmaların 2,6 milyar dolar değerinde 19,80 metre derinliğe sahip 5 rıhtım ve beş mega proje inşa etmeyi içerdiğini belirtti.
Diğer taraftan, Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, hükümeti olaya “kendi yöntemiyle” müdahale etmekle tehdit ederek Irak hükümetini Fav Liman projesinde yolsuzluk ve şantajı ortadan kaldırmak için çalışmaya çağırdı.
Sadr açıklamasında, "Irak hükümeti, Irak'ı izole ve başkalarına muhtaç bir halde bırakmak için dışarıdan ve içeriden güçler ile tüccarlar ve milislerin temelsiz iddialarla üşüştüğü projede (Fav Limanı Porjesi) açıkça görülen yolsuzluk ve şantajı ortadan kaldırmak üzere çalışmalıdır" ifadelerini kullandı.
Sadr açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
"Sevgili komşumuz Kuveyt ile yaptığımız anlaşma ile komşu ülkelere Irak meselesine müdahale etmemelerini tavsiye ediyorum. İç yetkililere de derhal ellerini projeden çekmelerini tavsiye ediyorum. Aksi takdirde hükümet müdahale etmezse kendi yöntemimizle müdahale edeceğiz.”
Çinli şirketle sözleşme yapılması eğiliminde olan Fetih Koalisyonu, liman projesi ile ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Bir yandan ekonomik krizi ve finansal likidite eksikliğini dikkate alan bir süreçle bu sorunu çözmeye çağırıyoruz. Limanı yatırım yoluyla inşa etmek için küresel veya kurumsal ittifaklar yoluyla, firmalara rekabetin kapısını açarak bu projeyi tamamlama ihtiyacı duyuyoruz. Bunun için daha önce bir komite oluşturuldu ve 2018'de raporlarını sundu. Raporda 4 büyük uluslararası şirket ittifakının, iki yıl içinde tüm limanı devlet bütçesine mal olmadan bir yatırım fırsatı olarak inşa etme isteklerini ve planlarını açıkladılar.”
“Bakanlar Kurulu'nun bunu kabul etmesini umuyoruz. Ayrıca Parlamento üyelerini bu seçeneği desteklemeye ve projeyi kesintiye uğratacak her türlü girişimin önünde durup yolsuzluk şüphelerinden uzak tutmaya devam etmeye çağırıyoruz.”



Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad ziyareti, içerdiği anlayışlar ve ekonomi, savunma ve bilimin yanı sıra yapay zekâ alanında imzalanan anlaşmalar sebebiyle bölgenin geleceği, yeni dünya düzeninin oluşumu açısından önemli etkiler bırakacak ziyaretlerden biri olarak tarihe geçecek önemli bir dönüm noktasıydı.

Trump'ın tarihi ziyaretinde en büyük sürpriz ise Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılacağı ve ülkeyle ilişkilerin düzeltileceği yönündeki açıklaması, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın himaye ve desteğiyle Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya gelmesi oldu. Başka bir deyişle, Şam'ın Washington tarafından on yıllardır kendisine dayatılan uluslararası izolasyondan çıkış yolu, bölgede ve dünyada ağırlığı ve merkezi rolü bulunan Riyad'dan geçiyor.

Dolayısıyla Riyad görüşmesi, eski rejimin Suriye halkına, komşularına ve bölgesel ittifaklarına yönelik tutumu nedeniyle on yıllardır ülkeye uygulanan izolasyon ve ablukanın kırılması anlamına geliyor. Zira geçtiğimiz yılın sonunda Esed rejiminin devrilmesi, sadece bir siyasi rejim değişikliğinden ibaret değildi. Ortadoğu'da on yıllar içinde yaşanan en önemli stratejik hadiselerden biriydi. 2003 yılında Saddam rejiminin devrilmesi nasıl ki “İran Hilali” için bölgede büyük bir ilerlemeyi ifade ettiyse, 2024 yılında Esed rejiminin devrilmesi de Hilal’in gerilemesinde bir dönüm noktası oldu. Suriye'nin Tahran ile ittifak kurması, nasıl ki bölgede direniş ekseninin ağır basmasında etkili olduysa, Arap saflarına geri dönmesi de bölgesel güç dengelerinde stratejik bir değişimi temsil ediyor.

Suriye'nin coğrafi konumu, tarihi ve potansiyeli itibarıyla yeni bölgesel yapılanmanın ve Arap ilişkilerinin kurulmasında temel bir zemin teşkil ettiğine şüphe yok. Yeni Ortadoğu’nun inşasında temel taş olduğu da söylenebilir. Suriye, İran'ın 1979’deki devriminden ve önce baba Esed, sonra oğul Esed rejimleriyle ittifakından bu yana yaşadığı en büyük yenilgidir. İran'ın stratejik yenilgisi Suriye'de pekişti.

İran'ın önünü kesmek, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması ve başının üzerindeki yaptırımlar kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür

Tahran'ın, kalan nüfuzunu yeniden kazanmak için abluka ve yaptırımların devam ederek patlamalara neden olmasına, ülkeyi kaosa sürüklemesine, DEAŞ'ı yeniden canlandırmasına bahis oynadığına şüphe yok. Dolayısıyla bunun önünü kesmenin yolu, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması, başının üzerindeki yaptırım kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür.

Gerek yaptırımların nasıl kaldırılacağının veya hafifletileceğinin sınırlarının netleştirilmesi, gerekse Suriye’nin yeniden inşası ve bunun için gereken büyük miktardaki finansmanın sağlanması açısından olsun yeni Suriye'ye giden yolun hâlâ uzun olduğu doğru. Burada anahtar, yaptırımları kaldırma yönünde bir siyasi karar almaktı ve Trump da bunu yaptı; yani trenin yönünü ve son durağını belirledi.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi, Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması ve engellerin ortaya çıkması kulvarıdır

Konu artık Suriyeli ve Amerikalı müzakerecilerin elinde. Washington Şam'dan, yabancı savaşçılar, terörizm ve DEAŞ ile mücadele, eski rejimin “aracı” olan Filistinli fraksiyonların sınır dışı edilmesi, kimyasal silahların imhası ve İsrail ile yapılan barış anlaşmalarına uyulması ile ilgili bir dizi talepte bulundu. Şam ise müzakere masasına Suriye'nin tüm toprakları üzerinde egemenliğini sağlama konusunda ABD'den yardım, kimyasal silahların imhasında teknik iş birliği, güneyde güvenliği sağlama ve İsrail saldırılarını etkisiz hale getirme çabalarına desteğin yanı sıra DEAŞ ile mücadele için bilgi alışverişinde bulunma taleplerini koydu.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, Suriye ve sınırlarının ötesinde inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması, engellerin ortaya çıkması ve sorunların çevreye uzanması kulvarıdır. İlk kulvarın hızla başarıya ulaşması için gerekli koşulların sağlanması, Suriye'nin, bölgenin ve Ortadoğu'nun çıkarınadır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla'dan dergisinden çevrilmiştir.