Jüpiter ve Satürn büyük kavuşumunu kaçırmayın

Soldan sağa, Ay, Satürn, Jüpiter Las Vegas’ta bir yel değirmenin üzerinde görünmekte. (AFP)
Soldan sağa, Ay, Satürn, Jüpiter Las Vegas’ta bir yel değirmenin üzerinde görünmekte. (AFP)
TT

Jüpiter ve Satürn büyük kavuşumunu kaçırmayın

Soldan sağa, Ay, Satürn, Jüpiter Las Vegas’ta bir yel değirmenin üzerinde görünmekte. (AFP)
Soldan sağa, Ay, Satürn, Jüpiter Las Vegas’ta bir yel değirmenin üzerinde görünmekte. (AFP)

Dünya, Pazartesi akşamı, güneş sisteminin en büyük iki gezegeni olan Jüpiter ve Satürn’ün buluşmasıyla gerçekleşecek olan olağan üstü bir astronomik olaya şahit olacak. “Büyük kavuşum” olarak adlandırılan bu olayın 2080’den önce tekrarlanmayacağı öngörülüyor.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, gün batımının ardından Greenwich Ortalama Zamanı (GMT) saatiyle 18:22’de (Türkiye’de ise 19:22’de) iki gaz devi gezegen yaklaşarak büyük birleşme gerçekleşecek. Gerçekte iki gezegeni ayıran yüz milyonlarca kilometre olmasında rağmen, bu olağanüstü olay gözlemcilerine iki gezegenin aynı hizada olduğu izlenimi verecek.
Bu anın tadını çıkarmak için küçük bir gözlem aracı kullanarak tamamen açık bir gökyüzüne bakmalı ve bakışlarınızı güneybatı yönüne çevirmeniz gerekmekte. Afrika’nın büyük bölümü ve Batı Avrupa (İrlanda, İngiltere, Fransa, İspanya ve Portekiz) bölgelerini içeren araziler gözlem yapmak için oldukça elverişli.
İki gezegen arasındaki yaklaşma aylar öncesinde başladı. En yakın mesafeye tesadüfen kış gündönümünde ulaşacaklar ve bu da iki gezegenin tek bir gezegen olduğu izlenimini verecek.
Paris Gözlemevi’nden (PSL) Florent Delphi, Fransız basınına, “Büyük Kavuşum, söz konusu iki gezegenin Dünya’ya göre benzer göreceli konumlara erişmek için hazırlandığı bir zamandır.” açıklamasını yaptı.
Güneş sisteminin en büyük gezegeni olan Jüpiter güneşin yörüngesindeki dönüşünü 12 yılda tamamlarken, Satürn döngüsünü 29 yılda tamamlıyor. Yaklaşık olarak her 20 yılda bir araya gelen iki gezegen, Dünya’dan gözlemlendiğinde tek bir gezegen gibi görünüyor.
Delphi, “Dürbün gibi basit bir gözlem aracılığıyla bile Jüpiter’in halkalarını ve ana uydularını, Satürn’ün halkaları ile aynı çerçevede görmek mümkün olacak.” dedi.
Son büyük kavuşum 2000 yılında gerçekleşmişti. Ancak iki gezegen arasındaki sıra dışı yakınlaşma, 1623 yılından bu yana ilk defa Pazartesi günü yaşanacak. Dünya, 15 Mart 2080’den önce iki gezegen arasında bu derece yakınlaşmaya benzer bir olaya tanık olmayacak.
Pazartesi akşamı gerçekleşecek olan Büyük Kavuşum bir kaç dakika sürecek.
Gaz devleri Jüpiter ve Satürn gezegenleri; büyüklükleri, dünyaya olan uzaklıkları ve yüzeylerinin yansıtabilirlik (albedo) oranları sayesinde dünyadan çıplak gözle oldukça rahat biçimde gözlemlenebilen gök cisimleri
21 Aralık 2020 tarihinde ise bu iki parlak gök cismi oldukça yakın konumda yer alacak. Bu da, gökyüzü gözlemcileri ve astrofotoğrafçılar için uzun süre bulunamayacak büyük bir fırsat demek. Öyle ki bu gök cisimleri, bu tarihte gökyüzünde çift gezegen ya da büyük bir yıldız gibi görünecek.
Gaz devleri Jüpiter ve Satürn gezegenleri; büyüklükleri, dünyaya olan uzaklıkları ve yüzeylerinin yansıtabilirlik (albedo) oranları sayesinde dünyadan çıplak gözle oldukça rahat biçimde gözlemlenebilen gök cisimleridirler. Bu nedenle, şüphesiz amatör veya profesyonel tüm gözlemcilerin gözlemlemekten en çok hoşlandığı gök cisimleri arasındalar. 21 Aralık 2020 tarihinde ise bu iki parlak gök cismi oldukça yakın konumda yer alacak. Bu da, gökyüzü gözlemcileri ve astrofotoğrafçılar için uzun süre bulunamayacak büyük bir fırsat demek. Öyle ki bu gök cisimleri, bu tarihte gökyüzünde çift gezegen ya da büyük bir yıldız gibi görünecek.
“Satürn ve Jüpitern kavuşumu” olarak adlandırılan buluşma 21 Aralık gecesi yaşanacak. Jüpiter ve Satürn'ün bu yılki "büyük birleşmede" sıra dışı biçimde yakınlaşacakları; bunun, en son 16 Temmuz 1623 tarihinde yaşandığı ifade edildi. Bu görüntü en son" 1226 yılı mart ayında kaydedildi. Amerika Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA),Kuzey Yarım Küre'de en kısa günün yaşanacağı 21 Aralık'ta, iki gezegenin buluşmasının çıplak gözle izlenebileceğini açıkladı.
Gökbilimci Patrick Hartigan, "Bu iki gezegen arasındaki hizalanmalar oldukça nadirdir, yaklaşık 20 yılda bir meydana gelir, ancak bu yılki birleşim, gezegenlerin birbirlerine uzun süre sonra ilk defa bu kadar yaklaşacaklarından dolayı son derece nadir olacak. Gece gökyüzünde görülebilen bu nesneler arasında daha yakın bir hizalanma görmek için 4 Mart 1226'ya kadar geri gitmemiz gerekiyor" dedi.
21 Aralık 2020 tarihinde gerçekleşecek kavuşumda iki gezegen arasındaki açı farkı 0,1 derece olacak.  Gökbilimciler tarafından yapılan hesaplamalara göre 21 Aralık 2020 tarihinde oluşacak 0,1 derecelik yakınlaşmaya benzer bir kavuşum, en yakın 15 Mart 2080 tarihinde gerçekleşecek. Elbette, bu bile 21 Aralık kavuşumu kadar yakın olmayacak. Bu nedenle 21 Aralık akşamı güneybatı ufkuna bakmayı unutmamanız tavsiye ediliyor.



Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
TT

Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)

Muhammed el-Cedi

Dijital teknolojilere olan küresel bağımlılık arttıkça siber tehditler daha tehlikeli ve karmaşık bir hal alıyor. Dijital güvenlik artık bir lüks veya ek bir seçenek değil, aksine modern ekonomiler, altyapılar ve toplumlar için ilk savunma hattına dönüştü. Dijital dönüşüme doğru hızla ilerleyen ve teknolojiyi soluyan bir dünyada, “dijital belirsizlik” (digital uncertainty) çağına girmeye başladık ve bu, tüm dünyanın siyasal, ekonomik ve toplumsal güvenliğinin kalbini vurmaya başladı.

Hackmanac Merkezi, dördüncü olan 2025 Küresel Siber Saldırılar Raporu’nda, dünyanın benzeri görülmemiş dijital gerginliğin yeni bir safhasına girdiğini doğrulayan rahatsız edici gerçekleri ortaya koydu. Raporda, sadece bir yıl içinde gerçekleşen binlerce başarılı siber saldırı incelenerek, ağların ön cepheye dönüştüğü ve yazılım saldırılarının sessiz imha silahları haline geldiği bir dönemin kasvetli tablosu çizildi. Hükümet altyapılarının hack'lenmediği, sağlık sisteminin şantajla tehdit edilmediği veya büyük bir şirketin siber saldırıya uğramadığı gün geçmiyor.

8 binden fazla başarılı saldırı

Rapora göre, 2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı gerçekleşti ve bu bir önceki yıla göre yüzde 18’lik bir yükseliş anlamına geliyor. Saldırıların şiddetinde önemli bir artış yaşanırken, ortalama zarar endeksi (ESIX©) yüzde 3,8 arttı. Saldırıların hedefinde artık ikincil önemde veya çevresel sistemler değil, üretim, bilim ve teknoloji, sağlık gibi hayati sektörler var. Saldırılardan en fazla payı yüzde 15 ile imalat sektörü aldı. Onu yüzde 10 ile teknoloji ve bilimsel araştırma sektörü, ardından yüzde 33'lük şoke edici artışın görüldüğü sağlık sektörü takip etti. Bu dağılım, saldırganların davranışlarında stratejik bir değişimi ortaya koyuyor; zira artık amaçları sadece anlık finansal kazanç elde etmek değil, derin ekonomik ve toplumsal zararlar vermek.

Dark Web

Hackmanac'ın raporu sahnenin karanlık tarafını, yani Dark Web'i de atlamıyor. Saldırıların yüzde 55'ten fazlası geleneksel medya takibinin dışındaki Dark Web kaynakları üzerinden tespit edildi. Burası, çalınan verilerle, karmaşık saldırı araçlarıyla ve organize bilgisayar korsanlığı anlaşmalarıyla dolu paralel bir dünya ve kamuoyunun haberi olmadan, koruyanlar ile saldıranlar arasında sessiz savaşlar yaşanıyor.

Saldırı araçları düzeyinde ise kötü amaçlı yazılımlar (Malware; işlev bozan, bilgi toplayan ve cihazlara erişim sağlayan yazılımlar) hâlâ mevcut. Sosyal mühendislik (social engineering; bilgilerinizi siz fark etmeden çalmaya yönelik akıllıca hileler) tüm saldırıların yüzde 66'sını oluşturuyor, ancak artık tek silah değil. DDoS saldırıları (sunuculara işleme kapasitesini aşan sahte oturum açma isteği göndererek çökmesine yol açan bir saldırı türü) yüzde 83 gibi şaşırtıcı bir oranda arttı. Dijital kimlik hırsızlığı ve sosyal mühendislik saldırıları ise yüzde 39 arttı. En tehlikelisi ise saldırıların artık çok teknikli hale gelmesi, gasp, bilgisayar korsanlığı ve veri bozmayı bir arada yapabilmesi, bunlar saldırılara karşı koymayı daha da zorlaştırıyor. Raporda, saldırıların daha profesyonel hale geldiği, kötü amaçlı yazılımların kullanımında önemli artış olduğu ve fidye yazılımı çetelerinin faaliyetlerinin devam ettiği belirtiliyor. Hatta fidye yazılımı saldırıları (verilerinizi şifreleyen veya saklayan ve bunların karşılığında fidye talep eden dijital virüsler) hâlâ öncü konumda ve bu saldırılara RansomHub ve LockBit 3.0 gibi gruplar öncülük ediyor. Öyle ki kaydedilen tüm saldırıların yüzde 20'sinden fazlasını tek başlarına gerçekleştirdiler.

Rusya ve Çin yok

Saldırıların jeopolitik haritası incelendiğinde, saldırıların yüzde 42'sinin hedefinin ABD olduğu, ABD'yi İtalya, İngiltere ve Kanada'nın izlediği görülüyor. Rusya ve Çin'in kurban listelerinde göreceli olarak yer almaması, bir cevap sunmaktan ziyade daha fazla soru işareti doğuruyor. Bu iki ülkede bilginin sıkı bir şekilde kontrol edilmesi, kendilerine yönelik saldırıların gerçek boyutunun değerlendirilmesini zorlaştırıyor.

Dijital tehdit giderek artarken, daha tehlikeli özel bir gelişme öne çıktı; devletlerin siber saldırı arenasına giriş yapması. Tehditler artık yalnızca tek başına hareket eden bilgisayar korsanları veya fidye yazılımı çeteleriyle sınırlı değil. Bunun yerine ülkeler, politik, ekonomik ve yıkıcı casusluk amaçlarıyla sistematik bilgisayar korsanlığı eylemlerini doğrudan veya dolaylı olarak destekliyorlar. Nitekim bilgi savaşı yüzde 64 oranında artarken, internet, geleneksel angajman kurallarının dışında, karada değil, kablolar ve uydu ağları üzerinden yürütülen sessiz bir savaş arenasına dönüştü.

Körfez mercek altında

Bölgesel nüfuzu ve Vizyon 2030 projeleriyle dikkat çeken Suudi Arabistan, yaşadığı büyük dijital dönüşüm nedeniyle bu siber savaşın dışında kalmadı ve cazip bir hedef haline geldi. Siber güvenlik altyapısını güçlendirmeye yönelik büyük yatırımlarına rağmen, saldırıların gelişmesi ve özellikle hayati öneme sahip petrol ve finans sektörlerine yönelik saldırıların artması, sürekli bir teyakkuz hali ve proaktif yaklaşımlar gerektiriyor. Bu, sürekli bir zorluk olmaya devam ediyor ve hem hücum hem de savunma stratejilerinin geliştirilmesini gerektiriyor.

Küresel rekabet ve cazibe alanı

BAE ise bölgenin en gelişmiş dijital ekonomilerinden biri olarak öne çıkan bir hedef haline geldi. Teknolojik yeniliklerdeki hızlı ilerlemesine, yapay zekâ ve akıllı şehirler alanındaki projelerine rağmen saldırı dalgasından kurtulamadı. Ülke, Ulusal Siber Güvenlik Merkezi gibi girişimler aracılığıyla katı standartlar uygulamak da dahil olmak üzere dijital alanını korumak için esnek ve gelişmiş bir politika benimsemiş olsa da siber tehditler sürekli güncelleme ve geliştirme gerektiriyor.

Stratejik bir sıçramaya ihtiyaç var

Kuveyt, dijital altyapısını entegre etme ve dijital güvenliğini artırma yönündeki kademeli gelişimine ve yorulmak bilmeyen çabalarına rağmen, hâlâ proaktif siber analiz çözümlerinin benimsenmesini hızlandırmaya, saldırılara gerçekleşmeden önce karşılık verebilecek yerel güçler oluşturmaya ihtiyacı var. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre dijital dünyada yavaş savunma politikalarından akıllı saldırı politikalarına geçmek artık bir lüks değil, varoluşsal bir zorunluluk. Küresel çapta saldırıların artmasıyla birlikte Kuveyt’in yapay zekâ ve derin siber analizlere dayalı önleyici ve proaktif modellere ihtiyacı bulunuyor. Kanunları iyileştirmek yeterli değil, bilakis tehditleri istisnai değil, kaçınılmaz olarak ele alan sürdürülebilir bir savunma ortamı inşa edilmeli.

Bu rapordan sonra nereye yönelmeliyiz?

Hackmanac raporu açık ve net bir uyarıda bulunuyor; Arap ve Körfez bölgelerimiz de dahil olmak üzere dünya giderek artan bir dijital açıklık ile karşı karşıya.

Dijital dönüşümdeki dalgalanmalar ışığında, tehditler oluşmadan önce onları tespit edebilecek dijital istihbarat birimleri kurmak, saldırıları engellemek için uzmanlaşmış araştırma merkezleri, bölgesel iş birlikleri kurarak ulusal siber güvenliği güçlendirmek yoluyla “müdahale” politikasından “öngörme” politikasına geçilmesi gerekiyor.

Tehditler artık sadece teknik raporlardaki rakamlardan ibaret değil, çatışma ve nüfuz araçlarına silah seslerinin değil, çalınan verilerin ve felç olmuş altyapının çığlıklarının duyulduğu savaş alanlarına dönüşmüş durumda.

Sadece yüksek elektronik duvarlar inşa etmek yeterli değil, aynı zamanda saldırıları öngörebilen ve savaş mantığının değiştiğini anlayabilen uyanık zihinler inşa etmek de gerekiyor.

Artık “Saldırıya uğrayacak mıyız?” sorusunu değil, “Ne zaman, nasıl saldırıya uğrayacağız ve buna karşılık vermeye hazır mıyız?” sorusunu sormalıyız.

Hackmanac raporu tek bir cümleyle durumu acı ve vurucu bir şekilde özetliyor:

“Sorunun büyüklüğü başlı başına bir sorun haline geldi.”

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.