Ruhani: Trump’ın akıbeti Saddam Hüseyin’den çok da farklı olmayacak

İran Cumhurbaşkanlığı web sitesinde yayınlanan Hasan Ruhani başkanlığında her hafta gerçekleştirilen bakanlar toplantısından bir kare
İran Cumhurbaşkanlığı web sitesinde yayınlanan Hasan Ruhani başkanlığında her hafta gerçekleştirilen bakanlar toplantısından bir kare
TT

Ruhani: Trump’ın akıbeti Saddam Hüseyin’den çok da farklı olmayacak

İran Cumhurbaşkanlığı web sitesinde yayınlanan Hasan Ruhani başkanlığında her hafta gerçekleştirilen bakanlar toplantısından bir kare
İran Cumhurbaşkanlığı web sitesinde yayınlanan Hasan Ruhani başkanlığında her hafta gerçekleştirilen bakanlar toplantısından bir kare

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani dün yaptığı açıklamada bir kez daha hükümetinin ABD yaptırımları altındaki performansını savundu. ABD yaptırımlarını 1. Körfez Savaşı’na benzeten Ruhani, başkanlık süresi sona eren ABD Başkanı Donald Trump’ın akıbetinin Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin’den çok da farklı olmayacağını söyledi.
Trump ile Saddam Hüseyin’i birbirine benzeten Ruhani ikisinin de “deli olduğunu ve İran’a savaş açtıklarını” belirterek “Biri bize askeri savaş açtı diğeri ise ekonomik savaş açtı” ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı’nın Trump’ı hedef alan bu sözleri her hafta düzenlenen bakanlar toplantısının açılışı sırasında İran’ın, üyelerinin kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele eden uluslararası anlaşmaların standartlarına uymasını şart koşan uluslararası Mali Eylem Görev Gücü’ne (FATF) katılma tasarısını savunmak üzere yaptığı giriş konuşmasında geldi. IRNA haber ajansına konuşan kaynaklara göre bunun arkasında İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in ülkesinin FATF’ye katılma dosyasının Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi’nde tekrar açılmasına izin vermesi yatıyor. Bu dosya yaklaşık bir yıl önce dondurmuştu ki bu da İran’ın tekrar kara listeye alınmasına ve İran bankalarının uluslararası bankacılık ağları ile ilişkisinin kesilmesine yol açmıştı.
Geçtiğimiz üç sene içerisinde hükümet parlamentoya dört kanun teklifi sundu. Bunların arasında Terörizmin Finansmanıyla Mücadele Konvansiyonu'na (CFT) ve Birleşmiş Milletler (BM) Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Konvansiyonu’na (Palermo) katılma tasarısının -ki bu İran’ın FATF standartlarını karşılamasına kapı aralayacak- yanı sıra yerel iki kanunun yeniden düzenlenmesi bulunuyordu.
Hükümet İran’ın bankacılık sistemlerinin küresel mali sistemlerle bağlanması ve mali transferlerin kolaylaşması için FATF’ye katılmak istiyor. Hükümet uluslararası standartlara bağlı olmanın İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) dış kolu olan Kudüs Gücü’nün faaliyetlerini etkilemeyeceği konusunda ısrar ediyor. Tasarıyı eleştirenler, FATF standartlarının DMO bayrağı altında savaşan İran’a bağlı milislerin ve silahlı grupların finanse edilmesini etkilemesinden korkuyor.
Ruhani dün hükümetinin FATF’ye katılma tasarısının yolsuzlukla mücadele yollarından biri olduğunu söyleyerek dini liderin emirlerinin, CFT ve Palermo’ya girilmesini öngören kanun tasarısının kabulüne ilişkin anlaşmazlığı çözebileceğini belirtti.
Ruhani yolsuzlukla mücadele ile şeffaflığın “hükümetinin başından beri takip ettiği önemli meselelerden biri olduğunu ve bunun sonuna kadar devam edeceğini” söyleyerek gözlemcilerden hükümetinin yaptığı faaliyetler ile kendisinden önceki hükümetin faaliyetlerini karşılaştırmasını istedi. Ruhani “Günümüzde şeffaflık, ekonomik faaliyetleri sanal ortam (internet) ve e-devlet üzerinden yürütebileceğimiz anlamına geliyor” dedi.
Yolsuzlukla mücadele hakkında konuşan Ruhani, çoğu DMO’ya yakın olmak üzere silahlı kuvvetlere bağlı 6 bankanın düzenli orduya paralel olarak birleşmesine övgüde bulundu. Ruhani hükümetin yetkisi olmayan finans kurumlarında yolsuzlukla mücadele etmek için karşı karşıya kaldığı pahalı harcamalara işaret ederek “Şeffaf ve net mali durumlar ekonomi, barış ve tüm insanlık için daha güvenilir bir yol olacak” açıklamasında bulundu.

Ruhani: Yaptırımların etkilerini hafifletmeliyiz
Hamaney’in yaptırımların kaldırılması gerektiğine dair son yaptığı açıklamayı esas alan Ruhani “Etkilerini hafifletmeliyiz. Yaptırımların etkisini azaltmak için yaptığımız en büyük şey etkilerinin ulaşmasına izin vermememizdi” ifadelerini kullandı. Ruhani’nin bu sözleri kendisini eleştirenlere yönelik yaptığı bir konuşmada yaptırımların etkisi olduğunu kabul ederek “Esas baskı, her gün baskıya maruz kalan insanların üzerinde” dedi. Ruhani isim vermeden bazı yöneticileri ABD’yi aklamayı istemekle suçlayarak bu kişilerin ABD’nin oldukça iyi olduğunu sadece hükümetin kötü olduğunu söylediklerini kaydetti.

Ruhani-Cenneti arasında denetim gerginliği
Anayasa Koruma Konseyi Başkanı Ahmed Cenneti (93 yaşında), Ruhani’nin geçtiğimiz pazartesi yaptığı açıklamalarda bakanların görevlerini kontrol etmeyi reddetmesini eleştirdi.
Ruhani yaptığı açıklamada “Bazen kimi milletvekillerinin ‘Bakanların görevlerini denetlemeliyiz’ dediğini duyuyoruz. Bu anayasaya ilişkin yanlış bir izlenim” ifadelerini kullanmıştı.
İran haber sitelerinde yer alan haberlere göre Cenneti “Bazı yetkililerin kötü yönetiminin pahalılığa ve enflasyona yol açtığı bir zamanda, cumhurbaşkanının anayasa ile çelişip Anayasa Koruma Konseyi’ne karşı bir cumhurbaşkanına yakışmayacak şekilde açıklamalarda bulunmasına şaşırıyorum. ABD liderlerinin halkımıza karşı beslediği kine rağmen bazılarının hala ABD ile müzakere çağrısında bulunmasına şaşırıyorum. Dini liderin pek çok kez söylediği gibi ülkenin sorunlarının çözümü iç enerjilere önem vermek ve bunlara güvenmekte gizli” dedi.
Ruhani iki gün önce Hamaney’in yeni yıl bütçe tasarısında değişiklik yapılmasına yönelik talimat vermesinin ardından istişarelerde bulundu. DMO’ya bağlı Tesnim haber ajansına göre toplantıya katılan milletvekili Muhammed Hüseyin Hüseyinzade Bahreyni, Galibaf’ın Ruhani’ye önerilen bütçe tasarısını geçirmenin “içinde bulunan temel düzenlemelere bağlı” olduğunu bildirdiğini söyleyerek bütçe tasarısını tekrar inceleyecek bir çalışma grubu oluşturmak için iki taraf arasında uzlaşma sağlandığına dikkat çekti.
Dün bakanlar toplantısının ardından basın mensupları karşısına geçen İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Mahmud Vaizi, bütçe değişikliklerinin hükümet tarafından önerilen çerçeveyi değiştirmediği sürece kabul edilebileceğini söyledi.
Ruhani’nin önümüzdeki yıl bütçesinde Hamaney’in yetkilerine bağlı olan fonun kotasının düşürülmesine yönelik talepte bulunmasının ardından Hamaney geçen hafta hükümetin bütçe açığını telafi etmek için devlet fonuna başvurmasına birtakım şartlar getirmişti.
İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri salı akşamı bir dizi milletvekili ile yaptığı görüşme sırasında ülkedeki mevcut sorunları çözmek için parlamento ile hükümet arasında “yapıcı bir iletişim” kurulması gerektiğini vurguladı.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.