Araştırma: Büyük beyinli hayvanlar nesillerinin tükenmesine karşı daha savunmasız

Hayvanların beyni ne kadar büyükse nesillerinin tükenmesine karşı daha savunmasızdır (Daily Mail)
Hayvanların beyni ne kadar büyükse nesillerinin tükenmesine karşı daha savunmasızdır (Daily Mail)
TT

Araştırma: Büyük beyinli hayvanlar nesillerinin tükenmesine karşı daha savunmasız

Hayvanların beyni ne kadar büyükse nesillerinin tükenmesine karşı daha savunmasızdır (Daily Mail)
Hayvanların beyni ne kadar büyükse nesillerinin tükenmesine karşı daha savunmasızdır (Daily Mail)

Yeni bir araştırma bir hayvanın beyni ne kadar büyükse neslinin tükenmesine karşı o kadar savunmasız olduklarını ortaya koydu.
İngiltere merkezli Daily Mail gazetesine göre İngiliz araştırmacılar maymunlardan tilkilere ve hatta kaplanlara kadar 656 farklı memeli hayvan türünü test etmek için istatiksel modeller kullandı ve hayvanların beyin büyüklüğü, vücut ağırlığı, beslenme ve nüfus yoğunluğu arasındaki ilişkiyi araştırdı.
Elde edilen bulgular daha büyük bir beyne sahip olan hayvan türlerinin daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğu, bu da hayvanın yok olma tehlikesine daha fazla maruz kalabildiğini gösterdi.
Araştırma bu hayvanların daha fazla yemeğe ihtiyaç duyduğunu belirtti. Yemek aramak hayatta kalmak için en büyük zorluklardan birisidir.
Araştırma ekibi büyük beyinlere sahip hayvanların çoğunlukla avlanmak veya meyvelerin yerini tespit etmek, meyveyi koparmaya, yani daha büyük bir beyin hacmine yol açan daha büyük bilme yeteneğine sahip hayvanlar olduğunu belirtti.
Reading Üniversitesi’nden Dr. Manuela Gonzalez Suarez araştırma hakkında yaptığı açıklamada, “Daha akıllı olmakla ilişkilendirilse de daha büyük beyinlerinin hayvan nesillerinin tükenmesine neden olabileceğini bulduk. Görünüşe göre insanlar zekalarını tarım ve gıda üretimi yoluyla kısıtlı kaynakların üstesinden gelmek için kullanıyor. Bu hayvanların yapamayacağı ve dolayısıyla nesillerinin tükenmesine neden olabilecek şeylerdir” dedi.
Çalışma Journal of Animal Ecology dergisinde yayınlandı.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell