Gazze’deki gruplardan İsrail’e karşı güç gösterisi

‘Savunmaya hazırlık durumunu’ gözden geçirmeye yönelik ilk ortak askeri tatbikat yapıldı

Gazze Şeridi’nde dün yapılan ‘Zor Köşe’ tatbikatı sırasında denize roketler fırlatıldı (AP)
Gazze Şeridi’nde dün yapılan ‘Zor Köşe’ tatbikatı sırasında denize roketler fırlatıldı (AP)
TT

Gazze’deki gruplardan İsrail’e karşı güç gösterisi

Gazze Şeridi’nde dün yapılan ‘Zor Köşe’ tatbikatı sırasında denize roketler fırlatıldı (AP)
Gazze Şeridi’nde dün yapılan ‘Zor Köşe’ tatbikatı sırasında denize roketler fırlatıldı (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Filistinli silahlı gruplar, İsrail’in gözetimi ve yoğun takipleri arasında, ‘Zor Köşe’ adı verilen ilk ortak askeri tatbikatını tamamladı. İsrail basını tatbikatı, ‘İran’ın düzenlediği bir güç gösterisi’ olarak nitelendirdi.
Gazze Şeridi’ndeki silahlı Filistinli gruplar, 2008 yılında İsrail'in Gazze'ye başlattığı saldırıların yıldönümüne denk gelen salı sabahı, kıyı şeridinde bir ilki gerçekleştirerek gerçek mühimmatla askeri tatbikatlara başladıklarını açıkladılar. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre tatbikatta, Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın Pazar günü basına verdiği bir röportajda ​​bahsettiği ‘Kornet’ füzeleri de fırlatıldı. Nasrallah röportajda, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in ‘Şam’ın Ruslardan satın aldığı Kornet füzelerini Gazze'deki Hamas ve İslam Cihad hareketlerine teslim etmeyi kabul ettiğini’ söylemişti.
Tatbikata Hamas ve İslami Cihad hareketleri, başta olmak üzere 2018 yılında Hamas tarafından kurulan ‘Direniş Grupları Ortak Odası’ çatısı altında toplanan askeri grupların çoğu katıldı. Tatbikat sırasında Akdeniz kıyıları Gazzeli balıkçılara kapatıldı ve tatbikatın bir parçası olarak denize doğru füzeler fırlatıldı. Askeri unsurlar şehir içinde ve şehirlerarasında konuşlandırıldı.
Tatbikat öncesinde Gazze’nin güneyinde bir basın toplantısı düzenlendi. İslami Cihad Hareketinin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri'nin Sözcüsü Ebu Hamza burada yaptığı açıklamada, “Tatbikatlarda, olası düşman saldırıları simüle ediliyor ve böylece direniş savaşçılarının çeşitli koşullarda ve zamanlarda savaşma yeteneklerinin artırılması hedefleniyor” dedi.
Direniş Gruplarının Ortak Odası’ndan yapılan açıklamada, Filistinli silahlı grupların, Filistinlilere yönelik olası bir çatışmaya karşı tek çatı altında toplandığı vurgulanarak, “İşgal yönetiminin halkımıza karşı sadece bir macera hayalinde olduğunu fark etmesi gerekiyor.  Allah'ın izniyle, tüm güçlerimizle ve birliğimizle karşı karşıya gelecek ve birçok sürprizle karşılaşacaklar” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada ayrıca, “Düşmana karşı uzun yıllardır verilen mücadele, eşsiz bir direniş deneyimini olgunlaştırdı ve direnişi sağlam zeminde ayakta tuttu. Halkımızı savunmak için tek bir çatı altında toplanmasını sağladı. Mücadelesinin ve düşmana karşı savaşının kurallarını tam bir bilgelik, irade ve yetenekle ortak bir şekilde oluşturdu” denildi.
Bununla birlikte açıklamada, direniş gruplarının, Siyonist düşmanın kabul görmeyen angajman kuralları dayatmasına izin vermeyeceği ve bu alanda elde ettiği başarıları en üst düzeyde koordinasyon, entegrasyon, saha birliği ve liderlik ile biriktireceği vurgulandı.
Öte yandan İsrailli yetkililer, tatbikata ilişkin resmi ve gayri resmi haberlerin yayınlanmasının ardından yaptıkları açıklamalarda, İsrail güvenlik birimlerinin, ‘Filistinli silahlı grupların yeniden İsrail şehirlerine yönelik füze saldırılarına başlamaları riskine karşı söz konusu tatbikatları özenle ve dikkatli bir şekilde takip ettiklerini’ vurguladılar.
Reuters’ın haberine göre İsrail basını, tatbikatların İran destekli savaşçılar tarafından, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin son günlerinde ABD veya İsrail’in İran'a karşı olası bir saldırı başlatmaları halinde İsrail'in karşılaşabileceği tehlikeleri göstermek için düzenlendiğini öne sürdü.
Bu arada tatbikat öncesinde, ABD tarafından geçtiğimiz Ocak ayında Irak’ta gerçekleştirilen hava saldırısında öldürülen İranlı askeri komutan Kasım Süleymani’nin devasa bir resmi, Gazze'deki ana sahil yoluna yerleştirildi.
Ramallah’ta ise milli ve İslami eğilimli grupların liderleri, son siyasi gelişmeleri ve içerideki son duruma ilişkin sorunların ele alındığı bir toplantı düzenlediler. Toplantıda, ‘halk direnişinin, İsrailli yerleşimcilerin sömürgeciliğine, Filistin sokaklarında dolaşan yerleşimcilerin saldırılarına ve sömürge karakolları kurulmasına karşı mücadelenin önemi vurgulandı.
Bununla birlikte her yıl 1 Ocak’ta yapılan Filistin intifadasının başlamasının yıldönümü kutlamaları da dahil olmak üzere, halk direniş faaliyetlerine geniş bir katılım olması çağrısı yapıldı. Yarın (Perşembe) Ramallah'ta Filistin’in eski lideri Yaser Arafat'ın mezarı başında bir anma töreni yapılacak. Cuma günü ise Kefer Kaddum'da ana etkinlik başlayacak.
Söz konusu gruplar ayrıca, ABD’nin İsrail’in yerleşimcilik faaliyetlerini meşrulaştırma yaklaşımını desteklemesine karşı olduklarını vurguladılar.
İsrail işgal hapishanelerinde tutulan Filistinli mahkumların çektiği acılara, günlük saldırılara ve tutuklamalara ışık tutmak amacıyla yapılan ortak çabaların önemine işaret eden gruplar, İsrail’in yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının patlak verdiği bir dönemde Filistinlilerin evlerini yıkarak ve keyfi olarak gözaltına alarak toplu cezalandırma politikası uyguladığına dikkati çektiler.



Tel Aviv’de bir hamamböceği güvenlik alarmına nasıl neden oldu?

Tel Aviv’de kaos yaşanan kafeden bir görüntü (Twitter - The Times of Israel)
Tel Aviv’de kaos yaşanan kafeden bir görüntü (Twitter - The Times of Israel)
TT

Tel Aviv’de bir hamamböceği güvenlik alarmına nasıl neden oldu?

Tel Aviv’de kaos yaşanan kafeden bir görüntü (Twitter - The Times of Israel)
Tel Aviv’de kaos yaşanan kafeden bir görüntü (Twitter - The Times of Israel)

İsrail’de Tel Aviv şehrinde bulunan Dizengoff Kafe’nin müşterilerini kaçarken masa ve sandalyeleri devirecek kadar panikleten bir hamam böceği güvenlik alarmına neden oldu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığı habere göre, dün akşam söz konusu kafede olan bir kadın hamamböceğini görünce dehşete kapılarak çığlık attı.

Kafedeki diğer müşteriler terör saldırısı korkusuyla masa ve sandalyeleri devirerek kaçmaya başladı.

Magen David Adom’a (İsrail ambulans servisi) göre, yaşanan panik nedeniyle çıkışlara doğru kaçmaya çalışan iki kişi cam kırıkları nedeniyle hafif şekilde yaralandı.

Polis ekipleri hızla kafeye gitti, ancak bu kaosun hamamböceği nedeniyle yaşandığı görüldü.


İki yıl önce çatışmadan korkarak Ürdün’e kaçan İsrailli ailesine kavuştu

Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)
Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)
TT

İki yıl önce çatışmadan korkarak Ürdün’e kaçan İsrailli ailesine kavuştu

Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)
Şalom Rotban (sağdan üçüncü) annesi, aile üyeleri ve onu sınırda karşılayan İsrail askerleriyle birlikte (Fotoğraf: İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü)

İsrail ile Gazze Şeridi’ndeki grupların çatışması nedeniyle ülkeden kaçan ve iki yıldır kayıp olan İsrailli bir genç, Ürdün’deki bir psikiyatri hastanesinde bulunmasının ardından dün ailesine kavuştu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığı habere göre, Gazze yakınlarındaki Kiryat Malachi’de yaşayan Şalom Rotban (27), birkaç hafta önce Ürdün’ün başkenti Amman’da sokakta uyurken bulundu ve bir hastaneye kaldırıldı.

Rotban 11 yaşındayken, Filistin tarafından atılan bir füze evlerinin yakınına düştü ve 3 komşusu gözlerinin önünde öldü. Rotban, bu olayın ardından travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşadı.

O sırada İsrail, Gazze’de Koruyucu Hat Operasyonu gerçekleştirdi ve 50 gün süren çatışmalarda 2 bin 203 Filistinli ve 75 İsrailli öldü.

Gazze’deki 2021 çatışması ise gencin TSSB semptomlarını yeniden tetikledi.

Çatışma sırasında füze uyarı sirenleri çaldığında, Rotban yine dehşete kapıldı. O zamandan beri ne görüldü, ne de kendisinden haber alınabildi. Ailesinin onu bulma çabaları başarısız oldu.

Geçtiğimiz günlerde İsrailli gencin Ürdün’e kaçtığı ortaya çıktı.

Birkaç hafta önce Amman’da bir sokakta uyurken görülen Rotban, kendisine acıyan vatandaşlar tarafından bir psikiyatri hastanesine kaldırıldı.

Rotban’ın üzerinde kimlik çıkmadı. Hastane personeli onunla Arapça konuşmaya çalıştı ancak Arapça bilmediği görüldü.

Hemşirelerden biri onun İsrailli olduğundan şüphelenmeye başladı.

Daha sonra sorumlu doktor, Ürdün’de tıp okuyan ve hastanede gönüllü çalışan 1948 Araplarından Kamil Talkat isimli bir gençten yardım istedi.

Talkat hikayenin geri kalanını şöyle anlattı;

Bölüm müdürü yanıma geldi ve bana Şalom’un hikayesini anlattı ve onun İsrailli olup olmadığını kontrol etmek için onunla İbranice konuşmamı istedi. Onunla kendi dilinde konuştuğumda sırrı açığa çıktı. Ama tek kelime etmedi ve çok korkmuş görünüyordu. Ben de elime bir kağıt aldım ve üzerine İbranice bazı kelimeler yazdım, o da bir kalem aldı ve o da yazdı. Böylece adını öğrendim ve İsrailli olduğundan emin olduk. Bir telefon numarası yazmasını istedim, o da yazdı. Annesinin telefonuydu ve hemen aradım. Oğlunun adını teyit etti ve fotoğrafını görmek istedi. Sonra bir görüntülü arama yaptık, annesi gözyaşlarına boğuldu ve onu çok özlediğini ve çok sevdiğini söyledi. Böylece onu ülkesine götürmek için adımlar atıldı.

İsrail’deki annesi, iki yıldır kayıp olan oğlunu bulmanın ilahi bir mucize olduğunu söyleyerek, “Duygularım tarif edilemez. Arap gençlere, onu bulup sağ salim hastaneye götüren Ürdün vatandaşlarına, dürüst sağlık personeline, yanında olan İsrailli yetkililere ve dönüşünü kolaylaştırmak için her türlü çabayı gösteren Ürdünlü yetkililere teşekkür ederim” dedi.

Oğlunun Şavuot Bayramı’nı (Cuma) ailesiyle geçirebilmesi için onu almak üzere Ürdün’e giden annesi, “Keşke savaş belasından nasıl kurtulacağımızı ve Araplarla aramızdaki ilişkileri nasıl güçlendireceğimizi bilseydik” dedi.


Cohen, Budapeşte’de büyükelçiliği Kudüs’e taşımayı görüşecek

AB Dışişleri Bakanı Josep Borrell, İsrailli mevkidaşı Eli Cohen ile mayıs ayı başında Brüksel’de bir araya geldi.
AB Dışişleri Bakanı Josep Borrell, İsrailli mevkidaşı Eli Cohen ile mayıs ayı başında Brüksel’de bir araya geldi.
TT

Cohen, Budapeşte’de büyükelçiliği Kudüs’e taşımayı görüşecek

AB Dışişleri Bakanı Josep Borrell, İsrailli mevkidaşı Eli Cohen ile mayıs ayı başında Brüksel’de bir araya geldi.
AB Dışişleri Bakanı Josep Borrell, İsrailli mevkidaşı Eli Cohen ile mayıs ayı başında Brüksel’de bir araya geldi.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın ‘seçim savaşı’ sırasında Doğu Kudüs’ün İsrail’e ilhakını tanıma ve büyükelçiliği Tel Aviv’den Doğu Kudüs’e taşıma vaatlerini yerine getirmeye ikna etmek için önümüzdeki hafta Budapeşte’ye gitmeyi planladığını açıkladı.

Bakanlık kaynakları benzer bir kararın yeni cumhurbaşkanı göreve başladığında, Paraguay için de alınmasının beklendiğini aktardı.

Cohen, birkaç gün önce bakanlığının bu yılın sonuna kadar Tel Aviv’den Kudüs’e yeni yeni büyükelçilik getirmeye çalıştığını duyurmuştu. Eli Cohen dün yaptığı açıklamada, önümüzdeki pazartesi günü Hırvatistan’da başlayıp Slovakya’ya, oradan Budapeşte’ye ve ardından da Avusturya’ya gideceği bir Avrupa turuna başlayacağını kaydetti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Cohen, Macar mevkidaşı Bakan Péter Szijjártó ve muhtemelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun arkadaşı olan Orban ile bir araya gelecek. Netanyahu’nun bu planın hazırlanmasına öncülük eden yoldaşlarının Macaristan’ı ziyaret ettiğine, hükümet sistemine karşı çıkma ve yargıda reform yapma konusundaki deneyimlerini incelediğini düşününler var.

Cohen görevinde başarılı olursa İsrail’de Kudüs’ten faaliyet gösteren beş yabancı büyükelçilik olacak. Diğer büyükelçilikler, 2018’de ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde başlayan ABD Büyükelçiliği, ardından Guatemala, Kosova ve Honduras.

Söz konusu dönemde Paraguay Büyükelçiliği de Doğu Kudüs’e taşındı. Ancak Abdo Bentias taşınma kararını iptal etti ve büyükelçiliği dört ay sonra Herzliya’ya (Tel Aviv yakınlarında) çekildi. Ağustos ayında yeni cumhurbaşkanı olarak göreve gelir gelmez büyükelçiliği Kudüs’e taşıyacağına söz veren Santiago Pena seçildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban 2019’da İsrail’de bir araya geldi. (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban 2019’da İsrail’de bir araya geldi. (Reuters)

Netanyahu’nun ofisinin, büyükelçiliği taşımak amacıyla Macaristan Başbakanı ile temasları ortaya koyması dikkat çekici olarak nitelendi. Kendisine yakın kaynaklara göre Cohen, Macar diplomat Peter Szijjarto ile bu konuda bir anlaşmaya vardı. Szijjarto’dan alıntı yaparak, ülkesinin İsrail ile Filistinliler arasında bir barış anlaşmasının yokluğunda birliğin karşı çıktığı Kudüs’te büyükelçilik açan ilk Avrupa Birliği (AB) üye devleti olacağından gurur duyduğunu söyledi.

Üst düzey bir kaynak bu adımın, bir yandan darbe planı nedeniyle İsrail’deki siyasi istikrarsızlık ve buna karşı çıkan gösteriler arasında Macaristan Başbakanı’nın Netanyahu’ya destek çıkma ve kendisine diplomatik bir başarı sağlama arzusunun yansıması olduğunu aktardı.

Kaynak açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Netanyahu’nun 2010’dan beri iktidarda olan Orban ile uzun süredir yakın ilişkileri var. Netanyahu’nun kasım ayındaki son genel seçimlerden sonra iktidara gelmesinden bu yana Orban ile bağları güçlendi. İkisi birbirine övgüde bulundu ve ikili ilişkileri güçlendirme isteklerini dile getirdi.

Orban, 2019’daki İsrail ziyareti sırasında Kudüs’te birkaç ay içinde diplomatik statüye sahip bir ticaret ofisi kurma sözü verdi. Orban söz konusu dönemde yaptığı açıklamada “Bu ofise ticari amaçlarla üç Macar diplomat atanacak” dedi.

Netanyahu ise aynı gün düzenlediği açılış töreninde şunları söyledi:

Bu, ticaret, diplomasi ve Macaristan’ın şu an Avrupa’nın Kudüs’e karşı tutumunu değiştirmeye yönelik adımları açısından önemlidir. ABD Büyükelçiliği’nin yanında sizi bekleyen bir toprak parçası var.


Netanyahu, Washington'a üst düzey bir heyet gönderiyor

İsrail polisi dün Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Kudüs'teki evinin önündeki göstericilere müdahale etti. (EPA)
İsrail polisi dün Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Kudüs'teki evinin önündeki göstericilere müdahale etti. (EPA)
TT

Netanyahu, Washington'a üst düzey bir heyet gönderiyor

İsrail polisi dün Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Kudüs'teki evinin önündeki göstericilere müdahale etti. (EPA)
İsrail polisi dün Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Kudüs'teki evinin önündeki göstericilere müdahale etti. (EPA)

İsrail hükümetinden üst düzey bir heyetin önümüzdeki hafta sonu Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve ABD'nin eski İsrail Büyükelçisi Daniel Shapiro ile görüşmek üzere Washington’a gideceği açıklandı. Shapiro birkaç hafta önce ABD Dışişleri Bakanlığı’nın İbrahim Anlaşmaları konusundaki yetkilisi görevine getirilmişti. Heyetin Beyaz Saray'ın yanı sıra dışişleri ve savunma bakanlıklarındaki üst düzey yetkililerle de görüşeceği belirtildi.

Tel Aviv'deki siyasi kaynaklara göre  Netanyahu'nun göndereceği heyette hükümette kendisine en yakın yetkililerin yer alacak. Söz konusu kişilerin İsrail’in eski Washington Büyükelçisi ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi olduğu biliniyor. Heyet, ikili ve bölgesel bir dizi konu ve İbrahim Anlaşmaları hakkında görüşmelerde bulunacak.

İran'ın nükleer programındaki hızlı ilerleme, konvansiyonel askeri yetenekler ile balistik füzelerdeki önemli gelişmelere ilişkin artan endişeler, deniz sularındaki terörizm ve deniz ticaretine yönelik terörist operasyonlar ise gündeme getirilecek olan temel konulardan olacak.

Kaynakların doğruladığına göre, 2020'de eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından başlatılan İbrahim Anlaşmaları’nın İsrail tarafından öncüsü olarak kabul edilen Dermer, Netanyahu’ya yakınlığı ile biliniyor. Netanyahu, Dermer’e bölgesel siyasi süreçte bir atılım gerçekleştirme görevi vermişti.

Görsel kaldırıldı.

Çarşamba günü onaylanan bütçeye göre hükümet, yerleşim yerlerini pekiştirmek, yerleşimcilerin refahını iyileştirmek ve Filistinlileri göz ardı etmek için birkaç milyar dolar olduğu tahmin edilen büyük meblağlar ayırdı. ABD’de uzun yıllar çalışmış eski diplomatların aktardığına göre ABD’liler bu hususta İsrail'de yayınlananlar hakkında heyetten önceden açıklama talep edecek.

Bu diplomatlardan biri dün Haaretz gazetesine verdiği demeçte, devlet bütçesinin Batı Şeria'daki yerleşim ve ulaşım altyapısına milyarlarca şekel yatırım yapacağı haberlerinin Washington'ı çok rahatsız ettiğini söyledi. Zira bu durumun İsrail'in tartışmalı bölgedeki yasadışı varlığını pekiştirmesini sağlayacağı düşünülüyor.

Likud Partisi’nin açıkladığına göre Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Ulaştırma Bakanı Miri Regev arasında varılan anlaşmalar mucibince önümüzdeki iki yıl içerisinde Batı Şeria'da yeni yolların geliştirilmesi ve asfaltlama işlemleri için devlet bütçesinden yaklaşık 3,5 milyar şekel (941 milyon dolar) yatırım yapılacak. Bu meblağın 2 milyar şekeli (538 milyon dolar), Batı Şeria'nın merkezinde bulunan, ülkenin kuzeyi ile güneyini birbirine bağlayan ana yol olan ‘Highway 60’ yolun geliştirilmesine tahsis edilecek. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere gre Ariel yerleşim yeri ile Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tapuah Kavşağı arasındaki yolu genişletmek için ise 500 milyon şekel (134 milyon dolar) tahsis edilecek. Bet El Bölge Konseyi alanına erişim yolunun iyileştirilmesi için 366 milyon şekel (98 milyon dolar) yatırım yapılacak. 300 milyon şekel (81 milyon dolar) ise Kudüs'ün kuzeyindeki Migron ile Kalandiya yerleşim yerleri arasında yeni bir yol inşa etmek için kullanılacak. Nablus'un batısında, Batı Şeria'nın kuzeyindeki el-Funduk Filistin köyü çevresinde yapılacak bir yan yol için 200 milyon şekel (54 milyon dolar) ayrılacak. Ayrıca Alfei Menashe yerleşim yerindeki bir yıl için 150 milyon şekel (40 milyon dolar) tahsis edilecek. Doğu Kudüs ve çevresinde inşa edilecek yollar için ise yüz milyonlarca dolar daha tahsis edildiği biliniyor.

Görsel kaldırıldı.

İsrail Barış Hemen Şimdi hareketinden bütçe konusunda uzman araştırmacı Yoni Mizrahi, tüm İsrail hükümetlerinin bütçe hususunda Batı Şeria yerleşimlerine öncelik gösterdiğini ancak bu hükümetin bu konuda daha ileriye giderek temel fonlardan para ayırarak aslında Filistinlilerle yapılan herhangi bir siyasi anlaşmaya göre İsrail’in oradan çekileceği Batı Şeria'da yaşayan küçük bir gruba verdiğini söyledi. “Burada İsrail'in Batı Şeria'daki varlığını derinleştirme çabasına tanık oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.

Diğer yandan protesto kampanyasından kaynaklar, sağcı İsrail hükümetinin iktidar sistemini devirme ve yargıyı zayıflatma planını yakından takip ediyor. Kanal 12’nin haberine göre İsrail heyeti Netanyahu'nun Beyaz Saray'a davet edilmesi için uğraşacak. Tarihsel geleneğe uygun olarak, her İsrail başbakanının seçilmesinin birkaç hafta ardından böyle bir davet yapılıyor. Netanyahu 29 Aralık'ta seçilmişti. Ancak ABD yönetimi Netanyahu’nun ABD'ye davet etmeyi halen reddediyor.

ABD yönetim İsrail'i söz konusu planı durdurmaya, İsrail toplumundaki ayrışmayı durduracak bir iç anlaşmaya varmaya çağırıyor. Görüşmede bu konuyu da masaya yatıracak olan ABD’liler, Netanyahu'nun elçilerinden açıklama talep edecek.


İsrail’deki suç örgütleri kamikaze İHA’lar kullanıyor

İsrail’deki suç örgütleri kamikaze İHA’lar kullanıyor
TT

İsrail’deki suç örgütleri kamikaze İHA’lar kullanıyor

İsrail’deki suç örgütleri kamikaze İHA’lar kullanıyor

İsrail’deki suç örgütleri, LAW füzeleri, ağır makineli tüfekler ve patlayıcı cihazlar dahil olmak üzere orduda kullanılan her türlü kişisel silahı kullandıktan sonra, son zamanlarda kamikaze insansız hava araçlarını (İHA) da kullanmaya başladı. Biri Arap diğeri Yahudi olmak üzere iki kişiye bu araçlarla başarısız suikastlar düzenlediler. Bununla da yetinmeyerek cinayet suçlarını Dubai’ye kadar taşıdılar. Dubai’de sekiz kişi, bir hasımlarını öldürdükleri şüphesiyle soruşturulmak üzere tutuklandı.

İsrail polisi, Arap toplumundaki suç artışını gösteren yeni veriler paylaştı. Paylaşılan bu veriler bir kez daha, suç artışının kontrolsüz bir şekilde gittikçe kötüleştiğini, suçluların toplumlarının değerlerine saygı göstermediğini, kendilerini suç işlemekten alıkoymadıklarını ve polisin suçu ortadan kaldırma görevini ciddiye almadığını ortaya koyuyor.

Bu suçlarda ölenlerin sayısı iki katına çıkarken, polisin olayları aydınlatıp suçluları tespit edebildiği dosya sayısı azalıyor. Bu yüzden katillerin çoğu ‘elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşıyor.’

Calculiye’de İHA tarafından hedef alınan bir ev
Calculiye’de İHA tarafından hedef alınan bir ev

Geçen hafta iki kişi, İsrail İHA’sı ile kendilerine düzenlenen suikast girişimlerinden sağ kurtuldu. İlk girişim, bir Yahudi’ye karşı, Yahudi şehri Netanya’da gerçekleştirildi. Failler iki hafta önce patlayıcı bir cihazla öldürmeye çalıştıkları, ancak mucizevi bir şekilde hayatta kalan adamı bu sefer büyük bir binanın altıncı katındaki evinin balkonuna İHA göndererek öldürmeye çalıştılar. Ancak, adam evin uzak bir köşesinde olduğu için yine sağ kurtuldu.

Her şeyde olduğu gibi İsrail’deki Arap suç çeteleri bu Yahudi modelini kopyalayıp Tayyibe şehri yakınlarındaki üçgende yer alan Calculiye’de kullandı. Buradaki hedef alınan adam da sağ olarak kurtuldu.

Güvenilir kaynaklar, birçok suç örgütü liderinin ve üyesinin acımasız hesaplaşmalardan korkarak geçici de olsa ülke dışında yaşamayı tercih ettiğini belirtiyor. Bu hesaplaşmalar o kadar insafsızca oluyor ki, yaşananlarla hiçbir ilgisi olmayan birçok masum insan hedef alınıyor. Örneğin, bir düşmanlarının canını yakmak ve ondan intikam almak istediklerinde suçla alakası olmayan eşini veya kardeşini öldürüyorlar. Ya da kardeşinin canını yakmak için bir doktoru öldürmek gibi ‘ailesindeki en gözde kişiyi’ hedef alıyorlar. Artık bu eylemler yurt dışına da taştı ve sınır dışında kovalamacalar yaşanıyor.

Dubai Polisi dün (Perşembe) resmi hesabından, Gassan Şemsiye adlı Akka’lı bir gencin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) şehrinde bıçaklanarak öldürülmesine karıştığından şüphelenilen sekiz şahsın fotoğraflarını yayınladı. Dubai Polisi yaptığı resmî açıklamada, “Dubai Polisi Genel Müdürlüğü, 33 yaşındaki İsrail vatandaşı Gassan Şemsiye’ye saldırıp ölümüne neden olma suçuna karışan İsrailli sekiz kişiyi 24 saatten kısa bir sürede yakalamayı başardı. Olayın arkasında, iki aile arasındaki sürtüşme ve intikam duygusu yatıyor” ifadelerini kullandı.

Şemsiye ailesi Dubai’de bıçaklanarak öldürülen oğulları Gassan’ın fotoğrafını yayınladı
Şemsiye ailesi Dubai’de bıçaklanarak öldürülen oğulları Gassan’ın fotoğrafını yayınladı

Dubai Polisi açıklamasının devamında “Olayın detaylarına göre, saldırı suçunu işleyen aile bireyleri, turizm ve alışveriş amacıyla bir Avrupa ülkesinden buraya gelmiş olup, BAE’de gezerken tesadüfen bir kafede maktule rastlamışlardır. Bunun sonucunda iki taraf arasında tartışma çıkmış ve kurbanın keskin bir aletle bıçaklanmasının ardından olay ölümle sonuçlanmıştır” ifadelerini kullandı.

Dubai Polisi zanlıların isimlerini ve fotoğraflarını yayınladı. Buna göre zanlıların hepsinin 1948 Arapları’ndan (İsrail vatandaşı Filistinliler) olduğu görülüyor. Dubai Polisi, “Dubai Polisi Genel Müdürlüğü, olayın asıl faillerinden ikisini 3 saat içinde yakalamayı ve 24 saat içinde ise olaya karışan herkesi ele geçirmeyi başarmıştır” ifadelerini kullandı. Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanlığı, Dubai’de 30 yaşındaki bir İsrail vatandaşının bıçaklanarak öldürüldüğüne dair açıklama yaptı. Bakanlık, ‘olayın Dubai’deki İsrail Konsolosu ve Yurtdışındaki İsrailliler Departmanı tarafından bilindiğini’ kaydetti.

1948 Arapları suç belasından, hükümetin konuyu ihmal etmesinden ve İç Güvenlik Bakanlığı’nın başına radikal bir Yahudi olan Itamar Ben-Gvir'in atanmasından sıkıntı çekiyor. Bakanı, halkın güvenliğini sağlamak olan asıl görevini ihmal etmekle ve aşırı ırkçı bir atmosfer yaratmakla suçluyorlar. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgilere göre pazar günü durumu protesto etmek için arabalarıyla sokaklara çıktılar ve bu sorunun çözülmesi talebiyle Kudüs’ün ana caddelerini kapattılar.


İsrail ordusu içerisinde terör örgütü yapılanması açığa çıkarıldı

Hadera kentinde Arap vatandaşının öldürüldüğü yer (İsrail polisi)
Hadera kentinde Arap vatandaşının öldürüldüğü yer (İsrail polisi)
TT

İsrail ordusu içerisinde terör örgütü yapılanması açığa çıkarıldı

Hadera kentinde Arap vatandaşının öldürüldüğü yer (İsrail polisi)
Hadera kentinde Arap vatandaşının öldürüldüğü yer (İsrail polisi)

İsrail İç İstihbarat Teşkilatı Şin Bet (Şabak), bir İsrail askerinin, Arap çocuklara saldırmak ve İsrail vatandaşı olan Filistinli yaşlı bir sivili öldürmek de dahil olmak üzere diğer iki gençle birlikte suç işlediği şüphesiyle göz altına alındığını duyurdu.

Şin Bet tarafından yapılan açıklamada, söz konusu göz altıların “yasaklanmış bir terör örgütünün kurulmasının yanı sıra, ırkçı saiklerle üç kişi tarafından işlenen suçlar hakkında” olduğu bildirildi. Üçünün de Pazar günü tutuklanıp Pazartesi günü Hadera'daki Sulh Ceza Mahkemesi'ne çıkarılarak tutukluluk sürelerinin önümüzdeki Pazar gününe kadar uzatıldığı bildirildi. Davayla ilgili tüm bilgilere karartma emri ve soruşturmanın tüm ayrıntılarının yayınlanması yasağı getirdi.

İsrail Kanal 13 televizyonu, askerin İsrail ordusuna bağlı düzenli kuvvetlerde görev yaptığını bildirdi. Askerin kimliği veya ait olduğu birlik hakkında ek bilgi verilmedi.

İsrail resmi televizyon kanalı KAN 11, askerin yaklaşık bir ay önce Hayfa yakınlarındaki Hadera kentinde Arap çocuklara yönelik bir saldırıya karıştığını belirterek, askerin de yasaklı bir örgüte üye olduğundan şüphelenildiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığı habere göre ise olay bir saldırıdan çok daha ciddiydi. Asker ve diğer iki Yahudi gencin göz altına alınması, yaklaşık bir ay önce Hadera şehrinde bir Arap vatandaşına milliyetçi saiklerle saldırdıkları şüphesinin ardından gerçekleşti. Geçen ayki Nisan olaylarının takibi, yakınlardaki bir ormanlık alanda 63 yaşındaki Halid Dakka'nın cesedi bulunduğundan, gerçekleşen saldırının bir cinayet olduğunu gösterdi.

Ölen kişi Haderalı bir Filistinli idi ve vücudunda şiddet izleri görülüyordu. Polis müfettişleri, kurbanın dövülerek ve işkence edilerek öldürüldüğünü değerlendirdiklerini ifade ettiler. Şehirde yaşayan birkaç Arap’tan biri olduğu için, onun bu şekilde öldürülmesi, amacın şehri Araplardan ‘temizlemek’ ve durumu mükemmel bir terör vakası haline getirmek olduğu endişesini artırıyor.

Endişeyi artıran husus, Araplara yönelik saldırılara karışan Yahudilerin savunmasını sağlayan ve finanse eden aşırı sağcı bir hareket olan Honnu Hareketi’nin onları savunmak için öne çıkmasıdır. Atanan Avukat İsaf Gannun, istihbarat servislerinin müvekkilleriyle görüşmesine engel olduğundan şikâyet etti. İsrail Ordusu Sözcüsü, askerin askerlik mesleğiyle alakası olmayan bir eylemi işlediğinden şüphelenildiğini ve bu nedenle yargılandığını ve işlediği kabahatin orduyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını açıkladı.

İsrail ordusundan bir askerin geçen ayın başlarında Batı Şeria'nın Silvad kasabası yakınlarında bir Filistinliyi vurduğu şüphesiyle tutuklanmış olması dikkat çekici. Siyonist yerleşimcilerin Filistinlilere düzenlediği saldırının ardından meydana gelen olayda, yerleşimciler de sivil giysili olarak askere eşlik etmişti. Asker, Filistinli vatandaşı yaraladığında yüzünü kameralardan saklamasına rağmen istihbarat ona ulaşmayı başardı.


Atom Enerjisi Bakanlığı kuran Netanyahu, Fas kökenli bir bakan atadı

David Amsalem bir parlamento oturumunda konuşurken (Knesset ofisi)
David Amsalem bir parlamento oturumunda konuşurken (Knesset ofisi)
TT

Atom Enerjisi Bakanlığı kuran Netanyahu, Fas kökenli bir bakan atadı

David Amsalem bir parlamento oturumunda konuşurken (Knesset ofisi)
David Amsalem bir parlamento oturumunda konuşurken (Knesset ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Atom Enerjisi Bakanlığı adında yeni bir bakanlık kurmaya karar verdi ve Fas asıllı David Amsalem'i bakan olarak atadı.

Bahsi geçen bakanlığın yetkileri henüz netlik kazanmasa da başbakanlığa yakın çevreler, bakanlığın Nükleer Enerji Komitesi’nden sorumlu olacağını söyledi.

Analistler, bu atamanın amacı konusunda farklı görüşlere sahip. Onlara göre bu gelişme, Netanyahu ile aşırı sağcı müttefikleri arasındaki genel bütçe anlaşmazlığını çözmek için gösterdiği başarılı çabalar için Amsalem'e manevi bir ödül mü, yoksa hükümetin gündemindeki nükleer dosyanın statüsünün yükseltilmesi mi, yoksa her ikisi birden mi?

Dimona nükleer reaktörü (Reuters)
Dimona nükleer reaktörü (Reuters)

İsrail'de 1952'de kurulan Nükleer Enerji Komitesi doğrudan Başbakan ve ofisine bağlı. Kurulduğu dönem hiçbir öneme sahip değildi ve yalnızca hükümet komitesi olarak görülüyordu.

Ancak İsrail, o dönem Savunma Bakanlığı genel müdürü olan Şimon Peres liderliğinde Dimona'da nükleer reaktör inşa etmeye başladı.

sa

Atom Enerjisi Komitesi, Sorek Vadisi'nde bulunan İsrail Nükleer Araştırma Merkezi ve (Nükleer Araştırma Merkezi adı altında da faaliyet gösteren) Dimona reaktörünün faaliyetlerinden sorumlu. Komite başkanının statüsü, Mossad (dış istihbarat) ve Şin Bet (iç istihbarat) başkanı ile aynı rütbeye yükseltildi.

sac

İsrail Atom Enerjisi Kurumu resmi olarak hükümete nükleer araştırma ve geliştirme ile ilgili konularda tavsiyelerde bulunuyor ve Viyana'daki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) gibi uluslararası kurumlarla temasa geçiyor. Ancak, bilhassa yabancı yayınlara göre İsrail'in askeri nükleer faaliyetlerine de öncülük ettiği için fiili sorumlulukları bu sınırları aşıyor.


İsrail’e ait bir uçak Lübnan'ın güneyine sınır ihlallerine karşı uyaran broşürler bıraktı

İsrail ordusu, Lübnan sınırında devriyelerini sürdürüyor. (AFP)
İsrail ordusu, Lübnan sınırında devriyelerini sürdürüyor. (AFP)
TT

İsrail’e ait bir uçak Lübnan'ın güneyine sınır ihlallerine karşı uyaran broşürler bıraktı

İsrail ordusu, Lübnan sınırında devriyelerini sürdürüyor. (AFP)
İsrail ordusu, Lübnan sınırında devriyelerini sürdürüyor. (AFP)

İsrail’e ait bir uçak dün Lübnan'ın güneyine, Kefr Şuba Tepeleri ve Şeba Çiftlikleri'nde yaşayanlara sınırı geçmemeleri konusunda uyaran broşürler attı.

Lübnan'ın resmi Ulusal Medya Ajansı ‘bir düşman uçağının’ Kefr Şuba Tepeleri ve Şeba Çiftlikleri'ndeki sığır çobanlarına ve çiftliklerin sakinlerine yönelik tehdit içeren broşürler attığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre broşürlerde şu ifadeler yer alıyordu:

“Harekete geçmeden önce düşünün. Sınırları ihlal etmeniz ve bölgedeki faaliyetleriniz durumu tehlikeye atıyor ve yaralanmanıza neden olabilir. Yolsuzluğu önlemenin daha öncelikli olduğu yasaya uyun.”


BM, İsrail’in iki haftada 42 binayı yıktığını belgeledi

Mutez el-Havaca’nın ailesinin Naleyn kasabasındaki yıkılan evi (WAFA)
Mutez el-Havaca’nın ailesinin Naleyn kasabasındaki yıkılan evi (WAFA)
TT

BM, İsrail’in iki haftada 42 binayı yıktığını belgeledi

Mutez el-Havaca’nın ailesinin Naleyn kasabasındaki yıkılan evi (WAFA)
Mutez el-Havaca’nın ailesinin Naleyn kasabasındaki yıkılan evi (WAFA)

İsrail ordusu, operasyonların faillerinin ailelerini cezalandırma politikasının bir parçası olarak Batı Şeria, Ramallah yakınlarında bulunan Naleyn kasabasındaki Mutez el-Havaca’nın evini havaya uçurdu. Birleşmiş Milletler (BM), iki hafta içinde İsrail tarafından 42 binanın yıkıldığını belgeledi.

Havaca, geçen Mart ayında Tel Aviv’in merkezinde bir İsrailliyi öldüren ve diğerlerini de yaralayan Dizengoff saldırısının failiydi.

Ordu, 5 kişiye ev sahipliği yapan Havaca’nın evini kuşattı. Babasının ve erkek kardeşinin tutuklanması ve dört katlı bir konutun ikinci katında bulunan evin bombalanmasıyla sonuçlanan büyük çaplı çatışmalar patlak vermeden önce komşu evlerin sakinlerine ve sahiplerine gitmelerini emretti.

Ev yıkma politikası, Filistinlilerin başarısız bir toplu ceza politikası olduğunu söyledikleri “saldırıların faillerini caydırmak amacıyla” izlenen bir İsrail politikası.

İsrail Filistinlilerin evlerini, ruhsatsız inşa edilmeleri, güvenlik alanlarında bulunmaları ve doğrudan bir ceza biçimi olmak üzere çeşitli nedenlerle yıkıyor.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) yaptığı açıklamada, “İsrail işgali, inşaat ruhsatı eksikliği bahanesiyle son iki hafta içinde Kudüs’te ve işgal altındaki Batı Şeria’daki C Bölgesi’nde 42 binayı yıktı ve ele geçirdi” dedi.

OCHA 2-15 Mayıs tarihleri arasında işgal ihlallerini izleyen periyodik bir raporda, yıkımların 23’ü çocuk olmak üzere 50 Filistinlinin yerinden edilmesiyle sonuçlandığını ve 600’den fazla kişinin geçim kaynaklarına zarar verdiğini ekledi.

erwf

OCHA, bu binaların 9’unun bağışçılar tarafından insani yardım olarak sağlandığını ve Beytullahim’in güneyinde bağışçılar tarafından finanse edilen bir okul da dahil olmak üzere C Bölgesi’nde 26’dan fazla binanın bulunduğunu açıkladı.

Raporda işgal güçlerinin, Silvan’ın Vadi Kaddum bölgesinde yıkılan iki konut binası da dahil olmak üzere Kudüs’te kalan 16 binayı yıktığı ve 22’si çocuk olmak üzere 39 üyeden oluşan 7 ailenin yerinden edilmesiyle sonuçlandığı doğrulandı.

OCHA, işgal güçlerine para cezası ödememek için diğer 7 binanın sahipleri tarafından yıkıldığını ve işgalin Batı Şeria’daki A Bölgesi’nde bir konutu tahrip ettiğini ve Nablus kentinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında 3 binaya daha zarar verdiğini açıkladı.


ABD İsrail’in yeni yerleşim birimleri politikasından rahatsız

Nisan 2007’de Batı Şeria'nın kuzeyindeki Homeş Yahudi yerleşimine doğru yürüyen İsrailliler (Reuters)
Nisan 2007’de Batı Şeria'nın kuzeyindeki Homeş Yahudi yerleşimine doğru yürüyen İsrailliler (Reuters)
TT

ABD İsrail’in yeni yerleşim birimleri politikasından rahatsız

Nisan 2007’de Batı Şeria'nın kuzeyindeki Homeş Yahudi yerleşimine doğru yürüyen İsrailliler (Reuters)
Nisan 2007’de Batı Şeria'nın kuzeyindeki Homeş Yahudi yerleşimine doğru yürüyen İsrailliler (Reuters)

Fransa, İsrail makamlarının Siyonist yerleşimcilerin Batı Şeria'nın kuzeyindeki Homeş yerleşim birimine yerleşimine izin veren kararını kınadı.

Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesi üzerinden yapılan açıklamada, kararın uluslararası hukuka aykırı olduğu ve İsrail'in Akabe ve Şarm eş-Şeyh görüşmelerinde verdiği taahhütlerle de çeliştiği belirtildi. Zikredilen iki görüşmede, sakinleşmeyi sağlamak için yerleşim yerlerinde veya Batı Şeria topraklarındaki inşaatların durdurulması kararlaştırılmıştı.

Aşırı sağ çizgideki İsrail hükümeti, Batı Şeria'nın kuzeyindeki bazı yerleşim birimlerinin ve Gazze Şeridi'nden çıkışın boşaltılmasını öngören Çekilme Yasası’nın iptali için oy kullandı.

Perşembe günü İsrail Ordusu Merkez Komutanlığı Başkanı Tümgeneral Yehuda Fuchs, İsraillilerin Homeş yerleşim biriminin bulunduğu bölgeye girmesine izin veren ve burada bir yerleşimin resmi olarak inşa edilmesinin önünü açan kararnameyi imzaladı.

as

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in geçen Pazar günü Mescid-i Aksa yerleşkesine yaptığı provokatif ziyaretten duyduğu endişeyi de dile getiren Fransa, ‘Kudüs'teki kutsal mekanlarda tarihi statükonun korunması’ gerektiğini ve bu bağlamda Ürdün'ün oynadığı rolün önemini vurguladı.

Açıklamanın devamında, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna'nın Almanya, Ürdün ve Mısırlı meslektaşlarıyla birlikte 11 Mayıs'ta Berlin'de “İsrail-Filistin çatışması için iki devletli çözüm temelinde inandırıcı bir siyasi ufkun yeniden yaratılması gerekiyor” açıklamasına atıfta bulunularak, tüm taraflara ‘özellikle sivillere karşı’ gerilimi ve şiddeti körükleyecek tek taraflı eylem ve provokasyonlardan kaçınmaları çağrısında bulunuldu.

SA

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, İsrail'i Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria'daki bir yerleşim alanında kalıcı varlık kurmalarına izin veren karar nedeniyle eleştirdi ve yerleşim birimini resmileştirmeme çağrısında bulundu.

ABD Dışişleri Bakanlığı defalarca İsrail'i, başta Homeş bölgesi olmak üzere yerleşim yerlerini resmileştirmek gibi Filistinlilerle gerilimi artıracak herhangi bir eyleme geçmekten kaçınmaya çağırdı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığına göre ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller Pazar günü yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İsrail hükümetinin, vatandaşlarına, İsrail yasalarına göre özel Filistin arazisi üzerine yasadışı bir şekilde inşa edilmiş olan Batı Şeria'nın kuzeyindeki Homeş yerleşim biriminde kalıcı mevcudiyet kurmalarına izin vermesinden derin endişe duyuyoruz.”

Miller, kararın İsrail hükümetinin 2004'teki taahhütlerinin yanı sıra son zamanlarda Biden yönetimindeki yetkililere verdiği taahhütlerle tutarsız olduğunu da sözlerine ekledi.

İsrail'in Washington Büyükelçiliği konu hakkındaki yorum talebine hemen yanıt vermedi. İsmini vermek istemeyen bir İsrailli yetkili, söz konusu kararın İsraillilerin Homeş'teki bir dini okulda okumaya devam etmelerine izin vermeyi amaçladığını ve hükümetin yerleşimi yeniden inşa etmeye veya özel Filistin topraklarında İsrail varlığına izin verme niyetinde olmadığını söyledi.

ABD'nin eleştirisi, ‘Washington ile Ortadoğu'daki ana müttefiki arasındaki ilişkiler için bir sınav’ anlamına gelen İsrailliler ve Filistinliler arasında aylardır artan şiddet olaylarının ardından geldi.