‘İlgisizlik’ demansın erken teşhisinde bir gösterge olabilir

Beynin frontal ve temporal lobları
Beynin frontal ve temporal lobları
TT

‘İlgisizlik’ demansın erken teşhisinde bir gösterge olabilir

Beynin frontal ve temporal lobları
Beynin frontal ve temporal lobları

İngiltere’de yapılan bir araştırmada, kişilerde ‘frontotemporal demans’ ortaya çıkmadan önce ilgisizliğin (Apati) hastalığı teşhis etmek için kullanılabilecek davranışsal değişikliklerden biri olarak tanımlandı.
Doktorlar, frontotemporal demansı genellikle 45 ila 64 yaş arasındaki kişilerde teşhis ediyor. Bu hastalık, her 20 demans vakasının 1’inde görülüyor. Esas olarak beynin frontal ve temporal loblarını etkileyen bu hastalığın genetik bir bileşeni bulunuyor. Bu nedenle frontotemporal demansı olan tüm insanların yaklaşık yüzde 10-30’unun ailesinde bu hastalığın öyküsü var.
Önceki çalışmalar, hastalığın en yaygın semptomlarından biri olarak ‘ilgisizlik’ davranışını kaydetmişti, ancak İngiltere’de bulunan Cambridge Üniversitesi tarafından yapılan mevcut çalışma, bu davranışın hastalığın görülmesinden yıllar önce ortaya çıktığını gösterdi.
Söz konusu çalışma Alzheimer ve Demans dergisinin son sayısında yayınlanırken, araştırmacılar çalışma kapsamında yaş ortalaması 45 olan, 304’ü frontotemporal demans gelişme riskini artıran genetik özelliklere sahip 600 kişiyi inceledi.
Bilişsel becerileri değerlendiren araştırmacılar, katılımcılarla ilgilenen kişilere istek kaybı, ilgisizlik, yeni faaliyetlere veya sosyal ilişkilere olan ilginin azaldığına dair her türlü işaret olup olmadığını sordu.
Çalışma sonucunda, diğer semptomlar ortaya çıkmadan önce riskli genlere sahip olan kişilerde ilgisizliğin zamanla arttığı ve bu genetik özelliklere sahip olmayan katılımcılarda ise böyle bir eğilimin olmadığı görüldü.
MRI taramaları da, artan ilgisizliğin, beynin iki bölümü olan frontal lob ve singulat korteksteki daha düşük hacimlerle bağlantılı olduğunu gösterdi.
Medical News Today sitesine göre çalışmanın baş yazarı Maura Malpetti, “Frontotemporal demansın erken etkilerini keşfettikçe, insanlar kendilerini henüz iyi hissederken, semptomları daha iyi tedavi edebilir ve demansı geciktirebilir veya hatta önleyebiliriz” dedi.
Maura Malpetti açıklamasında ayrıca, “Sadece bir anlık görüntü almak yerine, insanları zaman içinde inceleyerek, ilgisizlikteki ince değişikliklerin bile algıda bir değişikliği nasıl öngördüğünü ortaya çıkardık” ifadelerini de kullandı.
Söz konusu rahatsızlığı yaşayanlarda motivasyon ve inisiyatif kaybı oluyor, bu da depresyonda oldukları gibi yanlış izlenime yol açıyor. Ancak Malpetti’ye göre bu durum frontotemporal demansın habercisi olabilir.



Kronik hastalık riskini azaltan 7 yaşam tarzı değişikliği

Sağlıklı bir beslenme düzeni, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için önemli faktörlerden biridir. (AFP)
Sağlıklı bir beslenme düzeni, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için önemli faktörlerden biridir. (AFP)
TT

Kronik hastalık riskini azaltan 7 yaşam tarzı değişikliği

Sağlıklı bir beslenme düzeni, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için önemli faktörlerden biridir. (AFP)
Sağlıklı bir beslenme düzeni, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için önemli faktörlerden biridir. (AFP)

Yeni bir araştırma, bazı yaşam tarzı değişikliklerinin kronik hastalık riskini azaltabileceğini ve vücut sağlığını önemli ölçüde iyileştirebileceğini ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığına göre, bu değişiklikler arasında sigarayı bırakmak, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı kiloyu korumak, kan basıncını kontrol etmek, kan şekerini kontrol etmek ve kolesterol seviyesini kontrol etmek yer alıyor.

Araştırmacılar, bu faktörlerin insanların yaşamları boyunca vücudun çeşitli organlarının sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin 483 çalışmayı inceledi.

Sonuçlara göre, bu yedi faktörden en az üçünün ideal seviyelerde tutulması, genetik yatkınlık olsa bile, kalp ve damar hastalıkları riskinin azalmasıyla ilişkiliydi.

Tüm faktörlerin ideal seviyelerde tutulması ise vücudun çeşitli organlarına fayda sağladı ve çeşitli kronik hastalıklardan korudu.

Çalışmanın baş araştırmacısı ve Atlanta'daki Emory Üniversitesi'nin Neil Hodgson Woodruff Hemşirelik Fakültesi ve Uluslararası Diyabet Araştırma Merkezi'nde yardımcı doçent olan Dr. Liliana Aguayo yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu çalışmada, bu yedi basit yaşam tarzı değişikliğinin, en uygun düzeyde uygulandığında, baştan ayağa tüm sağlık yönlerini etkilediğini gördük. Bu değişiklikler, sadece kalp ve damar sağlığını değil, tüm vücut sağlığını kapsıyor.”

Aguayo sözlerini şöyle sürdürdü: “Temel mesaj, küçük ve anlamlı değişiklikler yapmak için hiçbir zaman erken veya geç olmadığıdır. Beslenme, fiziksel aktivite, sigara veya risk faktörlerinin yönetimi (kilo, tansiyon, kolesterol, şeker) alanlarında yapılan küçük iyileştirmeler, sadece kalp sağlığı için değil, vücudun tüm bölümleri için de büyük faydalar sağlayabilir.”

Yeni çalışma, Amerikan Kalp Derneği Dergisi’nde yayınlandı.