Körfez ülkelerinin tehditlerle mücadelede iş birliği tarihi

1981 yılında Riyad’da gerçekleştirilen ikinci zirve sırasında Körfez liderleri (Şarku'l Avsat)
1981 yılında Riyad’da gerçekleştirilen ikinci zirve sırasında Körfez liderleri (Şarku'l Avsat)
TT

Körfez ülkelerinin tehditlerle mücadelede iş birliği tarihi

1981 yılında Riyad’da gerçekleştirilen ikinci zirve sırasında Körfez liderleri (Şarku'l Avsat)
1981 yılında Riyad’da gerçekleştirilen ikinci zirve sırasında Körfez liderleri (Şarku'l Avsat)

Körfez bölgesi 1960’lardan bu yana çehresini değiştiren dönüşümlere tanık oldu. Körfez ülkelerinin bağımsızlık kazanması, 1979 yılında bölgede terör örgütlerinin oluşmaya başlamasına ve istikrarsızlığa neden olan İran devriminin ortaya çıkışı, Körfez saflarının tehdit ve zorluklarla mücadele konusunda tek safta yer almasına yol açtı.
Tahran'ın vekilleri aracılığıyla bölge ülkelerine yönelik düşmanlık politikasının yükselmesi Körfez iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini arttırıyor. Körfez ülkeleri, karşılaşabilecekleri zorluklar ve risklerle yüzleşmek, güvenliklerini korumak için saflarını birleştirmeye çalışıyor. Bu durum, Körfez Arap Ülkeleri için İş birliği Konseyi'nin kurulma tarihini ve bazılarının korunmasına ve ekonomik iş birliğinin artırılmasına katkısını yeniden gündeme getiriyor.
Suudi Arabistan, bugün ‘olumlu bir atmosfer’ içinde gerçekleştirilen Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) 41. oturumunun çalışmalarına katılan Körfez ülkelerinin liderlerine ev sahipliği yapıyor.

Konsey’in ilk Genel Sekreteri
KİK’in 1981-1993 yılları arasında görev yapan ilk Genel Sekreteri Abdullah Bişara, altı Körfez ülkesi arasındaki birliğin önemine vurgu yaptı. Konsey’de son yıllarda yaşananların ‘başkalarına’ fayda sağladığını ifade ederek mevcut durumun aşılmasının öneminin altını çizdi. Konsey'in birlik, güvenlik ve istikrarı sağlamak ve halkları arasında karşılıklı bağlılığı pekiştirmek için oluşturulduğunu hatırlatan Bişara, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, bu bölgenin hassas olduğunu ve bölgenin küresel istikrar ve refaha taraf olduğuna işaret etti. Dünyanın bu bölgeden beklediği sorumluluğu üstlenmenin önemine dikkat çekti.
Abdullah Bişara, KİK’in bir mekanizma geliştirme, krizleri çözme ve ortaya çıkmalarını engelleme yöntemlerini gözden geçirmesinin zorunlu olduğuna vurgu yaptı. Bölgesel gruplamada birden fazla ülkeyi içeren herhangi bir sistemde devletlerin çıkarlarını dikkate almanın önemine işaret etti.

1960’lardan bu yana gerçekleşen dönüşümler
1960’lı yılların başlarında bölge, çehresini değiştiren dönüşümlere sahne oldu. 1932 yılında kurulan Suudi Arabistan dışındaki beş Körfez ülkesinin bağımsızlığını ilan etmesi, İran devriminin doğuşu, ilk kurşunun 1980 yılının Eylül ayında atıldığı ve 1988’e kadar devam eden İran-Irak savaşı, 1990-91 yıllarında Kuveyt’i Irak işgalinden kurtarmak için gerçekleştirilen ikinci Körfez Savaşı, bunlardan bir kısmını oluşturuyor. Bölgede yaşanan kriz ve tehditler bugüne kadar devam etti. Çoğunun arkasında İran bayrağı, İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) sloganları ve Arap Baharı olayları vardı.
Tüm bu bölgesel tehditler bizi, ilk fikirleri 1970'lerin ortalarında Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Cabir el-Ahmed'in Başbakan iken yaptığı çağrı üzerine ortaya çıkan KİK'in kuruluş tarihine götürüyor. İran devrimi ve İran-Irak savaşından sonra, Suudi Arabistan, Kuveyt, Emirlikler, Bahreyn, Katar ve Umman ile birlikte 6 ülkeyi bir araya getiren bir Körfez birimi kurmak için Arap Körfez ülkelerinin liderleri, meseleyi ciddi şekilde tartışmak için 1980'lerin sonunda Suudi Arabistan'da toplandı.
1981'de Körfez İşbirliği Konseyi, üye devletler arasında homojenliği sağlamak ve çeşitli siyasi, askeri ve medya alanlarında, politik konularda birleşik tutumlar benimsemek üzere kuruldu. Bunun yanı sıra konseyin kuruluş amaçları arasında ekonomik alan, insan ve çevre alanları, adli konularda iş birliği içinde olmak da bulunuyor. Diğer ülke ve gruplarla bölgesel iş birliği ve ekonomik ilişkilere kurmak da konseyin üzerinde durduğu konular arasında bulunuyor.
Konsey, üye devletleri arasındaki ekonomik iş birliğinin güçlendirilmesine katkıda bulundu. İşbirliği, Yarımada Kalkan Kuvvetleri aracılığıyla Bahreyn'in yanında durma, İran'ın müdahalesini önleme ve diğer pek çok şeyin yanı sıra Kuveyt'i Irak işgalinden korumaya ve kurtarmaya da katkıda bulundu.



Suudi Arabistan BRICS Zirvesi’nde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
TT

Suudi Arabistan BRICS Zirvesi’nde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)

Suudi Arabistan, 17. BRICS Zirvesi'nin ikinci gününün ilk oturumunda Gazze'de yaşanan insani acıların göz ardı edilemeyeceğini ve uluslararası toplumun bu krizi sona erdirmek ve uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüme dayalı herakes için kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için ciddi bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman adına Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen ve Suudi Arabistan'ın davetli ülke olarak katıldığı zirvenin ikinci gününün ilk oturumuna katıldı. Oturum ‘Çevre, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) ve Küresel Sağlık’ başlığını taşıyordu.

Oturum sırasında bir konuşma yapan Prens Faysal bin Ferhan, Gazze Şeridi'ndeki feci duruma atıfta bulunarak, dünyadaki vahim krizlerin herkese ortak sorumlulukları ve çatışmaların yayılmasını önlemek için gerilimi artırmaktan kaçınma ihtiyacını hatırlattığını vurguladı. İsrail'in sağlık altyapısına yönelik saldırılarının ve sivilleri hedef almasının uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali ve yasalar ile normlara dayalı uluslararası sisteme doğrudan bir meydan okuma olduğunu belirterek, uluslararası toplumu insani erişimin sağlanması ve sivillerin korunması için sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı. Faysal bin Ferhan, Gazze'de yaşanan insani acıların göz ardı edilemeyeceğini ve uluslararası toplumun bu krizi sona erdirmek ve uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüme dayalı herkes için kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için ciddi bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı konuşmasının başında ülkesinin BRICS Zirvesi’ne ev sahipliği yapan ve bu yıl grubun başkanlığını yürüten Brezilya'ya takdirlerini ifade ederek, Suudi Arabistan'ın daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği inşa etme arzusunu dile getirdi.

Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması'na olan bağlılığını vurgulayarak, iklim ve sağlık alanlarında iş birliğinin geliştirilmesinin önemini vurguladı ve farklı ülkelerin farklı koşullarını dikkate alan pratik ve dengeli bir yaklaşım çağrısında bulundu.

Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı'na (COP30) ev sahipliği yapacak olan Brezilya'ya Krallık'ın tebriklerini ileterek, Suudi Arabistan'ın iklim değişikliği sorunlarının ele alınmasında somut sonuçlar elde edilmesinde başarı dileklerini ifade etti.

Prens Faysal bin Ferhan, su kıtlığı çeken ülkelerden biri olarak Suudi Arabistan'ın çevresel zorlukları ve su kaynaklarını yönetmek için ileri yöntemler ve teknolojiler geliştirdiğini ve bu hayati kaynağa eşit erişimi sağlamayı amaçlayan Dünya Su Örgütü'nün kurulmasına yol açan çabalara öncülük ettiğini açıkladı.

Sağlık sektörü konusunda ise Vizyon 2030'un önleme ve entegre bakıma odaklanan kapsamlı reformlar içerdiğini belirterek, Suudi Arabistan'ın Hac ve Umre gibi büyük organizasyonları yönetme, planlama ve erken uyarı sistemleri geliştirme konusundaki uzmanlığını vurguladı. Kuşkusuz bu, Suudi Arabistan'ın uluslararası standartlara uygun olarak sağlık acil durumlarına hazırlık ve müdahale konusunda bölgesel bir merkez olma konumunu güçlendiriyor.

Oturuma Suudi Arabistan'ın Brezilya Büyükelçisi Faysal Gulam, Dışişleri Bakanlığı Ofisi Genel Müdürü Velid es-Semail, Dışişleri Bakan Danışmanı Muhammed el-Yahya ve Uluslararası Kuruluşlar Genel Müdürü Şahir el-Huneyni katıldı.