Moskova, Kaddafi yandaşlarının da Libya diyaloğuna katılması istiyor

Rusya Dışişleri Bakanı, Libyalı mevkidaşı Muhammed Seyyale ile geçen ayın sonunda Moskova’da bir araya geldi (AP)
Rusya Dışişleri Bakanı, Libyalı mevkidaşı Muhammed Seyyale ile geçen ayın sonunda Moskova’da bir araya geldi (AP)
TT

Moskova, Kaddafi yandaşlarının da Libya diyaloğuna katılması istiyor

Rusya Dışişleri Bakanı, Libyalı mevkidaşı Muhammed Seyyale ile geçen ayın sonunda Moskova’da bir araya geldi (AP)
Rusya Dışişleri Bakanı, Libyalı mevkidaşı Muhammed Seyyale ile geçen ayın sonunda Moskova’da bir araya geldi (AP)

Moskova, Libya diyalogları konusundaki tutumunu ve bu ülkedeki çatışmaya nihai bir çözüm bulma mekanizmalarını netleştirmek için ek bir adım attı. Moskova, Kaddafi yandaşlarının da Libya diyaloğuna katılmasını istiyor.
Libya diyaloğunun seyri hakkındaki net çekincelere ve geçen haftalarda birçok ülkenin benimsediği diyaloglara katılımcı seçme mekanizmalarına dair eski açıklamaların ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı, 4 Ocak’ta “Asıl amacın sadece gelecek yılın sonunda seçim düzenlemek olduğunu görmüyorsunuz” açıklamasında bulundu. Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Vershinin, ülkede tam bir uzlaşmanın sağlanması için temellerin atılması amacıyla, Kaddafi’nin yandaşları da dahil olmak üzere tüm Libyalı tarafların sürece dahil edilmesi gerektiğini belirtti.
Vershinin, 4 Ocak’ta devlete bağlı Rossiya Segodnya ajansına verdiği röportajda, “Moskova, önemli kararların alınmasında ve en önemlisi bunların uygulanmasında esas sorumluluğu Libyalıların kendilerinin taşıdığını belirtiyor” dedi. Yetkili, “Bu tür kararlar, mümkün olan en geniş kapsamda ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile eski Libya lideri Muhammed Kaddafi’nin yandaşları da dahil olmak üzere tüm Libyalı siyasi güçlerin katılımıyla ulusal bir diyalog çerçevesinde alınmalıdır” ifadelerini kullandı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’nda uzun bir süre Ortadoğu ve Kuzey Afrika Dairesi müdürü olarak görev yapan Sergey Vershinin, “Libyalıların büyük çoğunluğu seçimlerin zamanında yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorsa, öyle olsun. Birleşmiş Milletler (BM), ülkenin egemenliğine saygı gösterirken, olası teknik ve örgütsel yardımı sağlayarak kesinlikle oynayacağı bir role sahiptir. Aynı zamanda seçimlerin kendi başına bir son olmadığına da inanıyoruz. Ancak nihai hedefe ulaşmak için Libya’da oldukça ihtiyaç duyulan reformlar bağlamına dahil edilmelidir. Bu nihai hedef ise gerçek ulusal uzlaşmayı sağlamak, ülkenin birliğini korumak ve etkili hükümet organları oluşturmaktır” açıklamasında bulundu.
Geçen hafta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Dışişleri Başkanı Muhammed Seyyale ile Libya’daki gelişmeler ve siyasi çözüm beklentileri hakkında bir görüşme yaptı. Lavrov, görüşme sırasında ülkesinin Libya’ya maksimum yardım sağlamakla ilgilendiğini söylerken, Libya’daki çatışma taraflarına da ‘çatışmaları durdurmak için tarihi bir seçim yapma’ çağrısı yaptı.
Rus Bakan, “Rusya, Libya’daki tüm sorunlarını çözebilmek için olabildiğince fazla yardım sağlamakla samimi bir şekilde ilgileniyor” dedi. “Libyalılar artık kardeşler arasındaki iç çatışmayı sona erdirmek, ulusal uzlaşı sağlamak, istikrarlı ve müferreh bir devletin ortak inşasını tamamlamak için tarihi bir seçim yapmak zorunda” diyen Lavrov, mevcut gelişmelerin, halkı NATO’nun saldırganlığından ve ardından gelen iç savaştan mustarip olan Libya’nın kaderini belirlediğini dile getirdi.
Öte yandan Moskova, Libya diyaloglarına katılımcı seçme mekanizmaları hakkındaki çekincelerini dile getirdi. Rus bir diplomatik kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bazı isimleri ve güçleri bir araya getirme mekanizması, bazı tarafların nihai bir çözüme götürecek etkili bir diyalog başlatmaya odaklanmak yerine siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştıklarını gösterdi” ifadelerini kullandı.
Aynı bağlamda Bakan Lavrov, başarılı bir diyaloğun ‘üç Libya bölgesinin çıkarını güvence altına alması gerektiğini’ söyledi. Ancak Rusya’nın tavrının gelişimiyle ilgili dikkat çekici olan durum, bu gelişmenin artık coğrafi temsilin önemi ile sınırlı olmaması ve Kaddafi yandaşları da dahil olmak üzere tüm siyasi güçlerin katılımını talep etmesi.
Daha önceki bilgiler, Moskova’nın Kaddafi yandaşı temsilcilerle temaslarda bulunduğunu göstermişti. Ancak Moskova, o dönemde bu bilgileri yalanlamıştı.



Gizli Irak Savaşı belgeleri: “Washington, Londra pahasına Bağdat’ta rejimi değiştirdi”

Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
TT

Gizli Irak Savaşı belgeleri: “Washington, Londra pahasına Bağdat’ta rejimi değiştirdi”

Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)

Birleşik Krallık'ın (BK), ABD'ye Irak işgalinin Tony Blair'ın başbakanlığına mal olabileceği uyarısında bulunduğu belirtiliyor.

Londra'daki Ulusal Arşivler tarafından yayımlanan yeni belgelere göre Blair'ın dış politika danışmanı David Manning, dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'la 2003'te yaptığı görüşmede şunları söyledi:  

ABD, Londra'da yönetimin değişmesi pahasına Bağdat'ta rejim değişikliğini desteklememelidir.

Guardian'ın haberinde Manning ve Rice arasındaki görüşmenin, Blair'in 31 Ocak 2003'te dönemin ABD Başkanı George W. Bush'u ziyaret etmesinden önce gerçekleştiği aktarılıyor.

Irak işgalinden iki ay önce gerçekleşen bu görüşme sırasında Washington, Irak işgaline yönelik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) ikinci bir karar çıkarılması için harekete geçip geçmemeye henüz karar vermemişti. Blair'ın hedefinin, Bush'u ikinci BMGK kararı için ikna etmek olduğu belirtiliyor.

BMGK, 8 Kasım 2002'de düzenlenen oturumda 1441 sayılı kararı kabul etmişti. Bu karar, Saddam Hüseyin yönetiminin silahsızlanma yükümlülüklerini yerine getirmesi için son uyarı niteliğini taşıyordu. Ancak herhangi bir askeri müdahale yetkisi verilmemişti.

BMGK'da veto hakkına sahip Fransa ve Rusya, Irak işgaline yetki verecek olası bir ikinci kararı reddedeceklerini bildirmişti. Haberde, Washington'ın "Fransa ve Rusya'nın isteksizliği nedeniyle gün geçtikçe sabırsızlandığı" yazılıyor.

Blair'ın, BK Parlamentosu ve kamuoyundaki savaş karşıtı seslere karşı işgali meşru kılmak için ikinci kararda ısrarcı davrandığı, ABD'yi diplomatik kanalları açık tutması için ikna etmeye çalıştığı aktarılıyor.

Manning'in 29 Ocak 2003'te Blair'e gönderdiği gizli notta şu ifadeler yer alıyor:

İkinci BMGK kararı, iç siyaset bağlamında sizin için politik bir gereklilik. Bu olmadan askeri harekat için kabine ve Parlamento'dan destek alamazsınız. Rice, böyle bir şey yapmayı denerseniz görevden alınabileceğinizi anlamalı.

Manning, aynı notta Rice'la konuşmasına dair, "Ona, Bush'un kumar oynamayı göze alabileceğini söyledim. İkinci BMGK kararını Bush da istiyordu ama bir açıdan bu onun için o kadar da önemli değildi. Zaten Kongre'den onay almıştı" ifadelerini kullanıyor.

Ancak Bush'ın, Blair'ın ziyaretinden kısa süre önce yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasının, Londra yönetimine manevra yapacak alan bırakmadığı aktarılıyor.

Buna ek olarak BK Savunma Bakanlığı'nın, Bush'la görüşmesinden önce Blair'a şu notu ilettiği belirtiliyor:

Saddam'ın iktidarının zayıflaması ciddi bir iç savaşa yol açabilir.

Bush yönetimi, Irak'ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu ve BMGK kararını ihlal ettiğini öne sürmüş fakat buna yönelik kanıt bulunamamıştı. ABD Senatosu İstihbarat Komitesi, 2004'te Irak'ta kitle imha silahları iddialarının yanlış olduğunu kabul etmişti. Irak'ta kurulan bir komisyon da 2005'te yayımladığı raporda ülkede kitle imha silahı olmadığı sonucuna varmıştı.

Bush, Kongre'nin onayladığı Askeri Güç Kullanma Yetkisi'yle (AUMF) 20 Mart 2003'te Irak işgalini başlatmıştı.

İşçi Partili Blair'ın öncülüğünde Parlamento'da düzenlenen oylamada 149'a karşı 412 oyla ülkenin savaşa katılmasına karar vermişti. Ancak karşı oyların 139'unun İşçi Partili parlamenterlerden gelmesi dikkat çekmişti.

BK'de Gordon Brown yönetiminin başlattığı ve 2016'da yayımlanan Chilcot Raporu'nda, Blair'ın Parlamento'ya eksik ve yanıltıcı bilgi verdiği ve Savunma Bakanlığı'nın "iç savaş" uyarılarını görmezden geldiği ortaya konmuştu.

Independent Türkçe, Guardian, Financial Times