Bölgesel konulara dair Suudi-Ürdün ittifakı, İran ve Türkiye’nin müdahalelerini reddediyor

Faysal bin Ferhan ve Eymen Safadi, bölgesel dosyaları ve ikili ilişkileri ele aldı

Suudi Dışişleri Bakanı ve Ürdünlü mevkidaşı dün Riyad'da basın toplantısı düzenledi (SPA)
Suudi Dışişleri Bakanı ve Ürdünlü mevkidaşı dün Riyad'da basın toplantısı düzenledi (SPA)
TT

Bölgesel konulara dair Suudi-Ürdün ittifakı, İran ve Türkiye’nin müdahalelerini reddediyor

Suudi Dışişleri Bakanı ve Ürdünlü mevkidaşı dün Riyad'da basın toplantısı düzenledi (SPA)
Suudi Dışişleri Bakanı ve Ürdünlü mevkidaşı dün Riyad'da basın toplantısı düzenledi (SPA)

Suudi Arabistan ve Ürdün; Filistin meselesi, Yemen, Suriye, Libya ve Lübnan'daki krizler gibi bölgesel sorunlarda adil ve kapsamlı bir çözüme ulaşılması, aynı zamanda İran ve Türkiye’nin bu konulara müdahalesinin reddedilmesinde hemfikir.
İki ülkenin dışişleri bakanları, Riyad'daki ikili görüşmelerin ardından düzenledikleri basın toplantısında, kaynağı ne olursa olsun Arap işlerine müdahalenin reddedildiğini, bölgedeki gerilimi sona erdirmek ve nedenlerine çözüm bulmak istediklerini ifade etti.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, “Verimli bir buluşmaydı” şeklinde nitelediği görüşmede başta Ortadoğu’daki barış süreci olmak üzere bölgesel ve uluslararası konulardaki gelişmelerin yanı sıra bilhassa ikili ilişkiler olmak üzere bir dizi meseleyi tartıştıklarını ifade etti. İki bakan, uluslararası referanslar ve Arap Barış Girişimi uyarınca Filistin meselesine adil ve kapsamlı bir çözüm sağlama ihtiyacını, aynı zamanda bölgede barışı sağlamak için iki taraf arasındaki müzakereleri yeniden başlatmanın önemini vurguladı.
Prens Ferhan, Ürdünlü mevkidaşının Riyad ziyaretinin iki ülkeyi ilgilendiren tüm bölgesel ve uluslararası konulardaki ilişkileri, koordinasyon ve sürekli istişareleri destekleme çerçevesinde geldiğini söyledi. Ardından Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi ise iki krallığın güvenlik ve istikrarının birbirine bağlı olduğunu söyledi.
Suudi Arabistan ile Ürdün arasında ekonomik ilişkinin güçlü ve entegre olduğunu hatırlatan Suudi Dışişleri Bakanı aralarındaki yatırımların yanı sıra muazzam ticaret alışverişine işaret etti. Bununla birlikte, Ürdünlü mevkidaşı ile ekonomik ilişkileri geliştirmek için daha fazla fırsat arama yönünde ortak toplantılar düzenlenmesi üzerine anlaştığını da sözlerine ekledi.
Ülkesinin Katar ile tam diplomatik ilişkiler kuracağını kaydeden Bakan Faysal, “Doha büyükelçiliğimiz, gerekli prosedürler tamamlandıktan sonra birkaç gün içinde açılacaktır” ifadelerine başvurdu. El-Ula Zirvesi’nde uzlaşmaya varılması konusunda ise, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) diğer Arap ülkeleriyle koordinasyonu üzerindeki olumlu etkinin tüm Arap grupları arasındaki işbirliği ve koordinasyonu güçlendireceğini öne sürdü.
Ürdün’ün “Suudi Arabistan ile ilişkilerinin tarihi ve köklü olduğunu" söyleyen Bakan Safadi, Husilerin Suudi Arabistan'a saldırma girişimlerini kınadı. Aynı zamanda tüm alanlardaki ilişkileri etkinleştirme ve genişletme çabalarına değindi.
Ürdün’ün, yaşadığı ekonomik zorluklarla mücadelede kendisine yardımcı olma yönünde Suudi Arabistan'ın sürekli desteği ve tarihsel duruşunu takdir ettiğini dile getiren Bakan Safadi, aynı zamanda Suudi Arabistan'da yaşayan ya da çalışan yaklaşık yarım milyon Ürdünlüye ciddi derecede önem verildiğine de dikkat çekti. Bununla birlikte, Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın “Suudi Arabistan’ın güvenliğinin Ürdün güvenliğinin bir parçası olduğu” sözlerine atıfta bulunarak “Suudi Arabistan, Ürdün'ün bölgesel ve uluslararası düzeydeki en büyük ticaret ortağıdır. Ürdün'ün en büyük yatırımcılarından biri olan Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) ise bu iş birliğini artırmak istiyor” ifadelerine başvurdu.
Filistin meselesinin üzerine odaklanılması gereken temel mesele olduğunu söyleyen Safadi, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın bu konudaki tutumunun iki devletli çözüme dayalı, adil ve kapsamlı bir barış yönünde olduğunu hatırlattı. Aynı zamanda kaynağı hangi ülke olursa olsun Arap işlerine müdahalenin reddedilmesi gerektiğini, başta İran olmak üzere bölgedeki gerilimi sona erdirmek ve bu gerilimin tüm nedenlerine çözüm bulmak istediklerini vurguladı.



Ürdün'den Bennett'in Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili açıklamasına tepki

İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)
TT

Ürdün'den Bennett'in Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili açıklamasına tepki

İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett (AA)

Ürdün Parlamentosu Filistin Komisyonu Başkanı Muhammed ez-Zahravi, "İsrail, kutsal kentte hiçbir kanuni, tarihi ve dini meşruiyete sahip değildir." dedi.
Komisyon Başkanı Muhammed ez-Zahravi tarafından okunan yazılı açıklamada, İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in "Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili tüm kararların İsrail tarafından alınacağına" ilişkin açıklamasına tepki gösterdi.
Zahravi, bu türden açıklamaların tüm bölgede dini savaşlar çıkarmak için ateşlendiğine dikkati çekerek, Bennett'e iki milyar Müslüman'ın sabrını denemeyi bırakması çağrısı yaptı. Zahravi, açıklamaları, "Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın dini ve tarihi realitisine karşı yapılmış bir darbedir" şeklinde değerlendirdi.
- İsrail Kudüs konusunda hiçbir hukuki ve tarihi meşruiyete sahip değil
Zahravi, İsrail'in bir sömürü işgal gücü olarak terör uyguladığını ve silahsız Filistin halkına karşı suç işlediğini ifade ederek, "İsrail, kutsal kentte hiçbir kanuni, tarihi ve dini meşruiyete sahip değildir." dedi.

- 144 dönüm alanlık Mescid-i Aksa yalnızca Müslümanlara aittir
Zahravi, Mescid-i Aksa'nın Ürdün Haşimi Krallığı vesayetinde olduğunu, ülkesinin buranın zamansal ve mekansal olarak bölünmesine kati olarak karşı çıktığını vurgulayarak, "144 dönümlük alana sahip Mescid-i Aksa yalnızca Müslümanların hakkıdır." dedi.
Dolaylı ya da direkt yürütülen tüm baskılara karşı koyduklarını dile getiren Zahravi, sözlerini "Kudüs, Filistin'in ebedi başkenti olarak kalacaktır." ifadesiyle sonlandırdı.
İsrail Başbakanlık ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Başbakan Naftali Bennett, dün "Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili tüm kararların dış etkenlere bakılmaksızın şehrin hakimi olan İsrail tarafından alınacağını" belirtmişti.

- Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin egemenliği ihlal ediliyor
Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor.
Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini belirtiyor.