Neandertaller ve modern insanlar nasıl çiftleşiyordu?

Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)
Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)
TT

Neandertaller ve modern insanlar nasıl çiftleşiyordu?

Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)
Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)

Yaklaşık 28 bin yıl önce yok olan Neandertallerin, modern insanlarla (Homo sapiens) çiftleştiği biliniyor. Ancak bu hafta BBC'ye konuşan bilim insanları, söz konusu türler arası çiftleşmenin en ince ayrıntılarını ortaya koydu. Bunlar arasında çiftleşme sırasında öpüşme gibi davranışlar ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların aktarılması yer alıyor.

Tarih öncesi öpüşme
Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nden Antropolog Laura Weyrich, 2017'de Kuzeybatı İspanya'da bulunan bir Neandertal dişinde bakteri izi bulduklarını ve bunun tükürük iletiminden kaynaklandığını düşündüklerini aktardı.
Neandertal ve insan mikroorganizmalarını karşılaştıran Weyrich, bakteri takasının 120 bin yıl öncesine uzanabileceği sonucuna vardı. Araştırmacıya göre bu tarih, insanlar ve Neandertaller arasındaki melezleşmenin tespit edildiği ilk dönemlerden.
Bu nedenle araştırmacılar, söz konusu bakteri takasının olası ilk nedeninin öpüşme olduğunu düşündü. Weyrich, “Birini öptüğünüzde oral mikroplar ağızdan ağıza aktarılır” diye konuştu.
Araştırmacılara göre ağızdaki mikropların aktarılmasının bir diğer yolu da yiyecek paylaşmasıydı. Şimdiye dek bir Neandertal'in bir Homo sapiens için yemek hazırladığına dair bulunamadı. Ancak araştırmacılar yine de romantik bir yemeğin, M. oralis isimli bu bakterinin kaynağı olabileceğini düşünüyor.
Weyrich bu keşiften büyük heyecan duyduğunu aktardı. Zira araştırmacı, uzun zaman önce diğer insan türleriyle etkileşimlerimiz, bugün taşıdığımız mikroorganizmaları şekillendirdiğini savunuyor.

Türler arası cinsel yolla bulaşan hastalıklar
Araştırmacıların tespit ettiği ağız bakterisi, türler arası etkileşimin ne yazık ki tek ürünü değil. Araştırmacılar, Homo sapiens'in insan papilloma virüsünün (HPV) A tipini bu etkileşimden kapmış olabileceğine inanıyor.
İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden Evrimsel Genetikçi Ville Pimenoff, “Hesaplama tekniklerini kullanarak binlerce kez test ettim ve sonuç hep aynıydı. En olası senaryo bu” dedi.
Araştırmacılara göre insanın Tip A'yı Neandertallerden aldığı tezi, hastalığın neden bu kadar agresif olduğunu da açıklıyor. Zira insanların bu virüsle bu kadar erken tanışması, bağışıklık sisteminin henüz virüsü ortadan kaldıracak kadar gelişemediği anlamına geliyor.
Aslında bilim insanları, Neandertallerle çiftleşmenin insanlara HIV'in eski bir akrabasının da dahil olduğu bir dizi virüsü miras bıraktığını düşünüyor.
Bunu Stanford Üniversitesi ve Arizona Üniversitesi'nden bilim insanları 2018'de yayımladıkları bir araştırmada ortaya koymuştu.
Ancak modern insanın da bunun karşılığında Neandertallere cinsel yolla bulaşan herpes virüsünü aktardığı ortaya çıkmıştı.

Neandertaller ve Y kromozomu
Eylül 2020'de hakemli bilimsel dergi Science'da yayımlanan bir araştırma da Neandertallere yönelik gen akışına dair kanıt sağlamıştı.
Max Planck Enstitüsü'nden araştırmacılar, bu gen akışının Neandertallerdeki Y kromozomunun yerini tamamen modern insandaki benzerine bırakmasıyla sonuçlandığını göstermişti.

Araştırmanın başyazarı Martin Petr, şu açıklamalarda bulunmuştu:
Y kromozomunun üreme verimliliğindeki rolü göz önünde tutulursa Neandertallerin Y kromozomlarının evrimsel uyum başarısı düşük olabilir. Ve bunun, modern insanların Y kromozomu lehine bir doğal seçilime yol açtığını, nihayetinde de diğerlerinin yerini almasını sağladığını tahmin ediyoruz.

Independent Türkçe, New York Post, BBC, Max Planck Enstitüsü



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news