Nebil Fehmi: Biden, Trump olmadığını teyit edecek... Arapların önünde bir fırsat var

Nebil Fehmi
Nebil Fehmi
TT

Nebil Fehmi: Biden, Trump olmadığını teyit edecek... Arapların önünde bir fırsat var

Nebil Fehmi
Nebil Fehmi

Mısır’ın eski Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, ABD başkanlığına seçilen Joe Biden'ın gündeminde Ortadoğu bölgesi ile ilgili önemli dosyalar olduğunu söyledi. Fehmi, bu dosyaların özgürlükler, İran ve İsrail ile ilgili olduğunu düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Fehmi, yeni Washington yönetiminin ilk aylarında Arap dünyasıyla arasında bir dereceye kadar soğukluğun olmasını beklediğini belirtirken bunun, Arap ülkeleri için ABD’nin tutumunu değiştirecek önerilerde ve girişimlerde bulunmak adına bir ‘fırsat’ olduğuna inanıyor.
Amerikan meseleleriyle ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı görevine gelmeden önce Mısır’ın Washington büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde geniş bir deneyim edinen Fehmi, “Biden, her konuda kendisinin Trump olmadığını teyit etmeye çalışacak ve bunun etkisi kısa süre içerisinde çeşitli durumlarda ortaya çıkacaktır” dedi. Fehmi ayrıca, ‘6 ila 10 ay, Arap ülkeleri ve ABD arasındaki ilişkilerde bir dereceye kadar soğukluğun yaşanabileceğini’ de sözlerine ekledi.
İran ile ilgili olarak ise Fehmi, yeni ABD Başkanı tarafından ulusal güvenlik ve dış politika dosyalarıyla ilgilenmeleri için seçilen isimlere bir göz atılması çağrısında bulunarak “Neredeyse tamamı, istisnasız, eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde Washington-Tahran ilişkilerinin gelişmesinde rol oynadı. Bu yüzden ABD’nin İran ile diyalog kurmasını bekliyoruz” dedi.  Ancak Fehmi yine de ‘(2015 yılında imzalanan) nükleer anlaşmanın mevcut haliyle geri dönüşün zor’ olduğunu kaydetti.
Nükleer anlaşmaya eski formülüyle dönülmesinin zorluğuyla ilgili görüşünü üç gerekçeye dayandıran Fehmi, bunları şöyle sıraladı:
“Birincisi, anlaşmadan çekilen taraf Washington’dı. Bu yüzden İran, ABD’den tazminat talep ediyor. İkincisi, Tahran, şu an uranyumu zenginleştirme konusunda anlaşmada belirlenen seviyenin ötesine geçmiş durumda. Bu yüzden Tahran'ın eski anlaşmaya geri dönmek için zor bir taviz vermesi gerekecek. Üçüncü ise, İran’da yakında cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılması planlanıyor. Bu da Tahran’ın karşılıksız müzakereler için masaya oturması konusunda uygun bir zaman dilimi olmadığı anlamına geliyor.”
Arap ülkelerinin İran dosyasındaki rolüyle ilgili olarak ise Arap dünyasının sadece Tahran'ın nükleer tehlikelerini değil, bölgesel politikaların tehlikelerini de vurgulaması gerektiğini vurgulayan Fehmi “ABD-İran ilişkilerinin yeniden başlaması durumunda Arap dünyasının çıkarlarını güvence altına alacak fikirler öne sürülmeli. Çünkü tutumumuzu göstermek ve düşüncelerimizi ifade etmek için anlaşmaya varılmasını beklememeliyiz” değerlendrmesinde bulundu.
Fehmi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biden ya da partisi, iki devletli çözümden geri çekilme, Kudüs'ü ve Golan Tepeleri'nin ilhak edilmesi, yerleşim birimlerinin genişletilmesi veya ülkesinin büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasından yana değildi. Ancak, yeni başkanın İsrail'in kazanımlarıyla ilgili (Trump'ın attığı) herhangi bir adımdan geri dönmesi pek mümkün değil. Biden, selefinin kararlarını iptal etmek adına siyasi dengesinden ödün vermeyecektir.”
Filistin Yönetimi-ABD ilişkilerine de değinen Fehmi, Biden'ın Ramallah'taki Filistin Yönetimi ile iletişime daha açık olmasının yanı sıra iki devletli çözümü ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nde bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını daha fazla desteklemesini beklediğini kaydetti.
Arapların Filistin-İsrail müzakerelerinin yeniden başlaması çağrısı bağlamında tekliflerde bulunmaları gerektiğini düşünen Fehmi, ABD Konsolosluğu’nun Doğu Kudüs’teki çalışmalarına yeniden başlaması, 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin tanınması, mülteci meselesi gibi konuların ele alındığı görüşmelerin yapılması, BM müzakerelerinin çok taraflı değil iki taraflı olması, uluslararası hukuka uygun müzakere çerçevesinin benimsemesi veya geliştirilmesi için çaba sarf edilmesi çağrısında bulundu.
Eski Mısır Dışişleri Bakanı, Arap ülkeleri ile ABD arasındaki önümüzdeki dönemi, ‘Arap etkinliği aşaması’ olarak nitelendirdi. Söz konusu dönemin ‘ABD’nin tutumunu Araplar lehine değiştirmek veya onlar için rahatsız edici durumları azaltmak için bir fırsat’ olduğunu söyleyen Fehmi, bu yüzden ilgili tüm dosyalarda girişimlerde ve önerilerde bulunulması gerektiğini vurguladı.



Libya'daki ‘Rus nüfuzu’ ABD Özel Temsilcisi’nin güney ziyaretini gölgede bıraktı

ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
TT

Libya'daki ‘Rus nüfuzu’ ABD Özel Temsilcisi’nin güney ziyaretini gölgede bıraktı

ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)
ABD Libya Büyükelçiliği heyetinin Sebha'yı ziyaretinden (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Libya'daki ‘Rus nüfuzu’, Libyalı analistlerin ABD Özel Temsilcisi Richard Norland'ın Libya'nın güneyine yaptığı benzeri görülmemiş ziyaretin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerini gölgede bıraktı.

Norland'ın bu hafta başında güneydeki Sebha kentinde Mareşal Halife Hafter'in oğlu Saddam Hafter ile yaptığı görüşmelerin ayrıntıları yeterince açıklanmadı. Ancak gözlemciler Norland'ın Sebha'ya yaptığı ziyaretin ‘sembolik’ olduğunu bildirdi. Derne Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Yusuf el-Farisi, söz konusu ziyaretin ‘önceki güvensizlik dalgalarının ardından istikrarlı güvenlik koşulları ışığında bir ABD yetkilisinin güney kentine yaptığı ilk ziyaret’ olduğunu belirtti.

cdvfg
ABD'nin Libya Özel Temsilcisi Richard Norland, Sebha ziyareti sırasında gerçekleşen görüşmede konuşurken (ABD Libya Büyükelçiliği’nin X hesabı)

Johns Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitüsü üyesi Hafız el-Guveyl'e göre, Libya'ya yönelik on yıllık stratejik planın ve Rus nüfuzunu sınırlama girişimlerinin gölgeleri, ABD Özel Temsilcisi’nin Güney Libya ziyaretinde de kendisini gösterdi. El-Guveyl'e göre Rusya'nın Libya'nın güneyindeki nüfuzunu arttırması, ABD'nin kırılgan bölgelere yönelik stratejisinden ve Norland'ın ziyaretinden daha uzak değil. Bu noktada, geçtiğimiz mart ayından bu yana Rus askeri kargo uçaklarının ülkenin güneyinde yer alan Brak eş-Şati Üssü’ne yönelik birden fazla hava ikmalinden söz eden sızıntıların ortaya çıktığını da belirtmek gerekir.

Xujık8
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile CIA Direktörü William Burns arasında Trablus'ta daha önce yapılan bir görüşmeden (UBH)

İki yıldan kısa bir süre önce Biden yönetimi, ‘Çatışmayı Önlemek ve İstikrarı Teşvik Etmek için ABD Stratejisi - Libya için On Yıllık Stratejik Plan’ olarak bilinen planı başlattı. Bu plan, diğer hususların yanı sıra, Libya'nın tarihsel olarak marjinalleştirilmiş güneyini ulusal yapılara entegre etmeyi, daha geniş bir birleşmeye yol açmayı ve güney sınırını güvence altına almayı amaçlıyor.

Norland, Hafter'le görüştükten sonra Libya'nın güneyinin istikrara kavuşturulması, Libya'nın egemenliğinin korunması ve bölünmelerin aşılmasında oynadığı hayati rol hakkında genel bir konuşma yapmakla yetindi. Trablus Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Ahmed el-Atraş'a göre söz konusu ziyaret Moskova'nın nüfuz mücadelesi ve Rusya'nın bölgedeki genişlemesini keşfetme bağlamının ötesine geçemeyebilir.

Diğer yandan Norland’ın Libya'nın güvenlik kurumlarını birleştirme çabalarını ülkenin dört bir yanından Libyalı askeri liderlerle ilişki kurarak desteklemekten bahsetmesi de dikkat çekiyor. El-Atraş Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu ziyaretin gerçekleri gizlemek için yapıldığını belirtti. El-Atraş’a göre bu ziyaret öncelikle Moskova'yı hedef alıyor ve ülkenin batısından sorumlu İçişleri Bakanı İmad et-Trablusi ile Saddam arasında daha önce yapılan ve tek taraflı bir eylem olan görüşmeye dayanan vizyonları önemsizleştiriyor.

 sc
Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı ve Rus hükümetinden üst düzey bir heyetin daha önce Bingazi'ye yaptığı ziyaretten (Şarku’l Avsat)

Öte yandan bir grup analist, Çin'in Libya'daki faaliyetlerinin genişlemesine ilişkin ABD'nin güçlü endişelerinden bahsetti. Siyasi analist İzzeddin Akil'e göre güney Libya, Çin İpek Yolu'nun kesilmesinde önemli bir istasyon olabilir ve aynı zamanda Afrika'da Çinlileri rahatsız etmek ve onlara karşı koymak için bir üs olarak kullanılabilir.

Akil, Washington yönetiminin Trablus Büyükelçisi olarak atanması planlanan Amerikalı diplomat Jennifer Gavito'nun brifinginde Çin hakkında söylenenleri esas aldı.

Gavito geçtiğimiz haziran ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi önünde yaptığı açıklamada, Çin'le bağlantılı şirketlerin Libya'da bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe gösterdikleri derin başarılar konusunda uyarıda bulundu.

Infra Global Partners Vakfı danışmanı Jonathan Bass, Pekin'in Mareşal Halife Hafter'e verdiği desteğe işaret ederek, Çin'in daha önce eski Libya Başbakanı Fethi Başağa döneminde çok cazip koşullarla ülkenin güneyinde Libya altını çıkarma hakkını elde ettiğini söyledi.

Sahel bölgesinin son iki yılda Fransa'ya sadık bazı yerleşik rejimlerin devrilmesine tanık olması ve Rusya'nın yeni rejimlerin müttefiki olarak bölgeye müdahil olması da dikkat çekiyor.

Norland'ın Sebha'yı ziyaretinden bir gün sonra Rusya'nın Libya Büyükelçisi Aydar Aganin'in Rus askeri kamyonu Ural'ın direksiyonuna geçmesi ve Ural’ın Libya pazarına girişini kutlaması da önemli bir noktaydı.