İstinaf Mahkemesi Gezi davasında Osman Kavala ile 8 sanığın beraat kararlarını bozdu

Osman Kavala (AP)
Osman Kavala (AP)
TT

İstinaf Mahkemesi Gezi davasında Osman Kavala ile 8 sanığın beraat kararlarını bozdu

Osman Kavala (AP)
Osman Kavala (AP)

İstinaf Mahkemesi, Gezi Parkı olaylarına ilişkin Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 9 sanık hakkında verilen beraat kararlarını bozdu. Sanıklar, yerel mahkemede yeniden hakim karşısına çıkacak.
Gezi Parkı olaylarına ilişkin dava İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18 Şubat 2020 tarihinde karara bağlanmıştı. Yerel mahkeme, sanıklar Osman Kavala, Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden hakkında ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs', ‘Mala zarar verme', ‘Nitelikli yağma', ‘Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi', ‘Kasten yaralama', ‘Ağırlaştırılmış yaralama' ve ‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet' suçlarını işlediklerine ilişkin somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı vermişti. Mahkeme heyeti, firari sanıklar Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyalarının ayrılmasına ve haklarındaki yakalama kararlarının kaldırılmasına hükmetmişti.

İstinaf Mahkemesi’nden beraat kararlarına bozma
Karar, İstinaf Mahkemesi’ne taşındı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, dosya üzerindeki incelemesini tamamlayarak yerel mahkemenin 9 sanık hakkında verdiği beraat kararını bozdu. Kararda, iddianamede sanıklara ait olduğu belirtilen basın açıklamalarının, dijital materyaller ve inceleme raporlarında ortaya çıkan delillerin, sanıkların sosyal medya paylaşımlarının, görsel medyada yayınlanmış açıklamalarının, HTS kayıtlarının, Gezi Parkı olayları ve sonrasında katıldıkları toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ve bu sırada atıldığı iddia olunan sloganların, basın açıklamalarının hükmün gerekçesinde değerlendirilmediği belirtildi.

“Eylemlerinin süreklilik gösterip göstermediği değerlendirilmeli”
Ceza Dairesi, sanık Osman Kavala'nın ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme’ suçu bakımından eylemlerinin süreklilik gösterip göstermediğinin, 18 Ekim 2017 tarihinde gözaltına alınmasıyla sona eren eylemlerinin bu suç bakımından bütünlük arz edip etmediğinin de değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Kavala’nın İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyasında “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme” suçunu işlediğinin belirtildiği, atılı suç bakımından suç, iddianame ve yakalanma tarihleri de göz önünde bulundurularak olaylar arasında hukuki veya fiili bağlantı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği aktarıldı. Dava dosyasının onaylı bir suretinin bu dosya içerisine konulması, gerekirse dosyaların aynı suç bakımından birleştirilmesi hususu değerlendirildikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği vurgulandı.

"Gerekirse dosyalar bu suç bakımından birleştirilmeli"
Tüm sanıklar bakımından Beşiktaş'taki Başbakanlık Çalışma Ofisi'ne "Çarşı" ve diğer bazı marjinal gruplarca taş ve molotofla saldırılması olaylarını da organize edip yönlendirmeleri şeklindeki eylemler ile bir kısım başka sanıklar hakkında davası devam eden Beşiktaş'taki Başbakanlık Çalışma Ofisi'ne "Çarşı" ve diğer bazı gruplarca taş ve molotofla saldırılması eylemleri arasında “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçundan açılan dava yönünden bağlantı bulunduğu belirtildi. Gerekirse dosyaların bu suç bakımından birleştirilmesi hususu değerlendirildikten sonra konuyla ilgili tüm delillerin bir arada takdiri ile sonucuna göre bir karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu belirtildi.
İstinaf başvurularını yerinde gören Ceza Dairesi, oy birliğiyle yerel mahkemenin kararını bozdu. Dosya yeniden incelenmek ve hüküm kurulmak üzere yerel mahkemeye gönderildi.



İranlı milletvekilleri Pezeşkiyan'ı ‘ABD'nin tırmanışını teşvik etmemesi’ konusunda uyardı

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tucker Carlson'a verdiği röportaj sırasında (İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tucker Carlson'a verdiği röportaj sırasında (İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
TT

İranlı milletvekilleri Pezeşkiyan'ı ‘ABD'nin tırmanışını teşvik etmemesi’ konusunda uyardı

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tucker Carlson'a verdiği röportaj sırasında (İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tucker Carlson'a verdiği röportaj sırasında (İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesi)

26 İranlı milletvekili, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a ABD'li yayıncı Tucker Carlson ile yaptığı son röportaj nedeniyle sert bir mesaj gönderdi. Bu mesaj, Pezeşkiyan'ın İran Dini Lideri'nin ofisinden bir sözcüden üstü kapalı destek mesajı almasının ardından geldi.

Milletvekilleri, Pezeşkiyan'ın ABD ile müzakerelere yeniden başlama ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliğine açık olması da dahil olmak üzere yaptığı açıklamaları ‘zayıf ve sinir bozucu’ olarak nitelendirdi. Bu açıklamaların ‘teslimiyet izlenimi verdiği ve İran'ın pozisyonunu zayıflattığı, bunun da Washington'u baskıyı arttırmaya ya da yeni bir saldırıyı düşünmeye teşvik edebileceği’ uyarısında bulundular.

Pazartesi günü ABD'li muhafazakâr yayıncı Tucker Carlson'a verdiği röportajda Pezeşkiyan, İranlı yetkililer tarafından yayınlanan son fetvaların ABD Başkanı’nın öldürülmesine izin verdiği iddialarını reddetti.

Pezeşkiyan şunları söyledi: “Yayınlanan fetva belirli bir kişiyi hedef almamakta, daha ziyade ideolojik bir bakış açısıyla dine ve dini şahsiyetlere hakareti reddetmektedir. Bu fetva, öldürme ya da tehdit çağrısı yapmadığı gibi, hükümetin ya da liderliğin resmi bir tutumunu da temsil etmiyor, daha ziyade din alimlerinin fıkhi bir görüşünü yansıtıyor. ‘Amerika'ya Ölüm’ sloganı saldırgan politikaların reddini ifade ediyor; bu slogan Amerikan halkına yönelik değil. Siz hiç ABD'de suikast gerçekleştiren bir İranlı duydunuz mu?”

Pezeşkiyan'ın sözleri muhafazakâr çevreleri ikiye bölerken, Pezeşkiyan hükümetini destekleyenler bu sözleri savundu.

İran Dini Lideri'nin ofisi çarşamba günü tartışmaya dahil oldu. Medya işleri sorumlusu Mehdi Fezaili çarşamba akşamı X platformunda “Bir yandan sistemin genel politikalarını zayıflatmak ve kolektif kotalar talep etmek, diğer yandan da saygıdeğer Cumhurbaşkanı’na hakaret etmek, zaferin en önemli faktörlerinden biri olan ulusal uyumu tehdit ediyor” diye yazdı.

Sertlik yanlısı milletvekili Murtaza Aga Tahrani, Pezeşkiyan'ın ‘Amerika'ya Ölüm’ sloganı hakkındaki sözlerini eleştirerek, “Asla yumuşak konuşmamalıyız. Güç ve dirençle yüzleşmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Tahrani, Amerikan halkını Avrupa'dan Amerika'ya göç eden ‘yozlaşmışlar’ olarak tanımladı ve “Bizim Amerikan hükümetiyle bir sorunumuz var” dedi.

Bu arada İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Cevan gazetesi, muhafazakâr milletvekili Hamid Resai'ye sert bir şekilde yüklenerek onu ‘siyasi haydut’ olarak nitelendirdi. Öte yandan Reşt Belediye Meclisi Üyesi Rıza Aşeri, İsrail'i İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a suikast düzenlemeye çağırdı.

Kuzeydeki Gilan eyaleti savcısı, Aşeri hakkında ‘kamuoyunu rahatsız etmek’ suçlamasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı. Aşeri, paylaşımının bir ‘şaka’ olduğunu belirtti.

fgtyu7
İranlı milletvekilleri geçen hafta bir genel kurul oturumunda İsrail aleyhine sloganlar attı. (İran Meclisi internet sitesi)

Cevan gazetesinde şu ifade yer aldı: “Savaşın sürdüğü ve yüzlerce vatandaşın şehit olduğu günlerde ortaya çıkma fırsatı bulamayan bu siyasi iftiracılar, çatışmaların sona ermesinin hemen ardından siyasi rakiplerine saldırmaya başladılar ve ayrılık tohumları ekmekten elde edecekleri önemsiz kazançlara göz diktiler.”

Şarku’l Avsat’ın Cevan gazetesinden aktardığına göre özellikle Paydari bloğuna bağlı sert bir din adamı olan milletvekili Resai'ye atıfta bulunuldu. Gazetede, “Sadece siyasi gangsterlere yakışır bir şekilde davrandılar. Bu yüzsüzlere son yılların en kritik anlarında Cumhurbaşkanı’yla alay etme ve ona hakaret etme cüretini kim verdi? Bu saçmalıklardan ne gibi önemsiz bir kazanç elde ediyorlar?” denildi.

Gazetede, “Savaş bize büyük bir sosyal sermaye kazandırdı. Ancak bu ulusal sermaye şimdi düşmanı memnun eden rüzgarlar ve uyumsuz kaprisler tarafından tehdit ediliyor. Bazıları alışıldık teslimiyetçi tavır takınarak hükümete ABD'ye boyun eğme reçeteleri dikte etmeye başladı, diğerleri ise düşmanın makasını keskinleştiriyor” ifadeleri yer aldı.

Diğer yandan İran Dini Lideri’nin ofisine yakın Kayhan gazetesi, İran Cumhurbaşkanı'nı hükümetinin müzakereler konusundaki tutumu nedeniyle eleştirmeye devam etti. Gazete dünkü sayısında şunları yazdı: “Tüm bu ihanetler ve suçlar, bazılarını ABD'nin güvenilir bir ortak olmadığına ve onunla yapılacak herhangi bir müzakere ya da anlaşmanın geçmişte olduğu gibi başarısızlığa mahkûm olduğuna ikna etmeye yetmiyor mu? Mümin aynı delikten defalarca ısırılır, tekrar tekrar aldatılır ve durmadan ihanete uğrar mı? Tüm düşmanlıkların ve saldırganlığın kaynağı olan ve ülkeyi açıkça boyunduruk altına almaya çalışan bir düşmanla müzakere etmek mantıklı mı? Hain, ahit bozan, kana susamış bir düşman karşısında vatanın varlığını tehdit edenlerle yeniden müzakere masasına oturmak saflık değil midir?”

“Trump'ı elimize geçirir geçirmez onu ortadan kaldıracağız” diyen İranlı milletvekili Kamran Gazanferi, ‘Donald Trump'ın öldürülmesi kararının dini otoritelerden alınan bir fetvaya dayanılarak verildiğini’ ifade etti.

Gazanferi basına yaptığı açıklamada, ‘İran Dini Lideri Ali Hamaney’in Trump'ın cezalandırılması gerektiğini en az iki kez vurguladığını’ belirterek, “Kasım Süleymani'ye suikast emrini bizzat Trump verdi ve bu nedenle operasyonun icrasına katılan herkesle birlikte o da sorumlu tutulmalı” dedi.

Gazanferi, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a da yüklenerek onu ‘saf ve çabuk inanan’ biri olarak tanımladı ve ‘danışmanlarının kendisine Trump'la mücadele fetvası örneğinde olduğu gibi onu yanlış pozisyonlara sürükleyen yanlış bilgiler verdiğini’ belirtti.

Gazanferi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet Pezeşkiyan, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in açıklamalarını araştırmak için birkaç dakikasını ayırmış olsaydı, Trump'ın cezalandırılması gerektiğini iki kez vurguladığını keşfederdi ve Amerikan medyasıyla görüşmesi sırasında çelişkili açıklamalar yapmazdı.”

“İran ve İsrail arasındaki mevcut durum gerçek anlamda bir ateşkes değil, resmi bir anlaşma olmaksızın düşmanlıkların geçici olarak durdurulmasıdır” diyen Gazanferi, ‘iki tarafın da düşmanlıkların kalıcı olarak durdurulmasını zorunlu kılan herhangi bir belge veya anlaşma imzalamadığını’ açıkladı. Gazanferi, “Mevcut mutabakat sözlü ve her an ihlal edilebilir. İran Silahlı Kuvvetleri azami hazırlık durumunda kalmalıdır” ifadelerini kullandı.

Muhafazakâr milletvekili Ali Yezdikhah ABD'yi yeni saldırılar düzenlememesi konusunda uyardı. Yezdikhah, “ABD askerlerinin cesetlerini içeren binlerce tabutun Washington'a gönderilmesini bekliyoruz. Amerikalılar bilsinler ki bu aşamada yapacakları en ufak bir saldırı İran'ın yıkıcı tepkisiyle karşılaşacaktır” şeklinde konuştu.

Trump pazartesi günü yaptığı açıklamada, “İran'a yeni bir saldırı düzenlemek zorunda kalmayacağımızı umuyorum” dedi ve İranlı yetkililerin İran'ın nükleer programı konusunda görüşmeler yapmak üzere ABD ile temasa geçtiğini belirtti.