Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Borge Brende Şarku'l Avsat'ta verdiği röportajda zorlukların üstesinden gelmek için ‘küresel uzlaşı’ çağrısı yaptı

Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Brende, Suudi Arabistan yatırım fırsatlarına olan ilginin arttığını teyit etti

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Borge Brende’in 2018 yılında düzenlenen forumumun etkinliklerine katılımından bir kare (WEF)
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Borge Brende’in 2018 yılında düzenlenen forumumun etkinliklerine katılımından bir kare (WEF)
TT

Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Borge Brende Şarku'l Avsat'ta verdiği röportajda zorlukların üstesinden gelmek için ‘küresel uzlaşı’ çağrısı yaptı

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Borge Brende’in 2018 yılında düzenlenen forumumun etkinliklerine katılımından bir kare (WEF)
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Başkanı Borge Brende’in 2018 yılında düzenlenen forumumun etkinliklerine katılımından bir kare (WEF)

Bu yıl kar, dünya liderlerinin fotoğraflarını süslenmeyecek. Karar vericiler, büyük yatırımcılar ve girişimciler, İsviçre Alpleri’ne bakan Palais Des Congres (Kongre Sarayı) koridorlarında karşılaşamayacak. Dünyanın en önde gelen ekonomik forumu olan Dünya Ekonomik Forumu (WEF), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirler nedeniyle son 50 zirvenin aksine bu kez oturumlarını çevrim içi olarak gerçekleştiriyor.  
WEF Başkanı Borge Brende, ‘2021 Davos Gündemi’ toplantılarının arifesinde, ortak zorlukların üstesinden gelmek için ‘küresel uzlaşı’ çağrısında bulundu. Brende, Şarku’l Avsat’a telefon aracılığıyla verdiği röportajda, dünyanın tanık olduğu ‘kırılma’ ve ülkeler arasında büyüyen ekonomik, iklimsel ve sosyal eşitsizlikler ile ilgili uyarıda bulundu. Brende ayrıca, Kovid-19 salgını nedeniyle Mayıs 2021'de Singapur'da gerçekleştirilecek olan 2021 Davos Gündemi’nin en önemli konu başlıklarından ve hedeflerinden bazılarına değindi.
Bununla birlikte yeni ABD yönetiminin çok taraflılığa ve ortak uluslararası eyleme olan bağlılığına ilişkin bir takım işaretler görmeyi uman Brende, büyümenin daha sürdürülebilir ve kapsayıcı olması koşuluyla, küresel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) oranlarını salgından önceki seviyelerine döndürmenin önemini vurguladı.
Öte yandan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından sunulan Suudi Arabistan yatırım fırsatlarına iş adamları ve yatırımcıların gösterdiği yoğun ilgiye de değindi.

İşte WEF Başkanı Brende’in Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın önemli noktaları:

Güvenin yeniden tesis edilmesi
WEF, bu yıl çevrim için düzenlenen zirvede, güvenin yeniden tesis edilmesini hedefliyor. Bunun sebebini ‘güven, ilerlemenin temelidir’ diyerek açıklayan Brende, dünya liderleri arasındaki iş birliği eksikliğine ve dünyanın tanık olduğu ve devam eden ‘kırılmaya’ karşı uyarıda bulundu. Brende, iş birliği eksikliği ve kırılmanın, iklim değişikliğine çözüm bulunması, salgınla mücadele edilmesi ve kapsayıcı bir ekonomik toparlanmanın devam etmesi karşısında bir takım zorluklara neden olacağını vurguladı.
Yeni ABD yönetiminden, uluslararası iş birliği konusundaki kararlılığını yenilediğini ve çok taraflılığa olan bağlılığını güçlü bir şekilde ortaya koyan işaretler almayı umduğunu ifade eden Brende, “ABD’nin Paris İklim Anlaşması’na ve Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) yeniden katılması, dünyanın en büyük ekonomisinin, iş birliğinin temeli olarak uluslararası kuruluşlara ve çok taraflı anlaşmalara bağlı olduğuna dair açık bir sinyal verecektir” dedi. WEF Başkanı, bunun başta ABD’nin Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) Temyiz Organı (Appellate Body) üyelerinin atamalarına onay vermemesi nedeniyle Uyuşmazlık Çözüm Mekanizması’na kilit vuran meselede olduğu gibi diğer meselelerdeki bir takım  ‘tıkanıklıkları’ gidereceğini umuyor.

Küresel uzlaşı yönelimi
Her ne kadar yeni ABD yönetimi ortak eylemin önemine ve uluslararası kuruluşların rollerinin güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapsa da, WEF Başkanı iyimserliğini dizginleyerek büyük ekonomiler arasındaki devam eden anlaşmazlıklara dikkati çekti. Brende, “Henüz krizi aştığımızı düşünmüyorum. Büyük ekonomiler arasında artan bir rekabete şahit olacağımıza hiç şüphe yok. Bazı alanlarda da anlaşmazlıkları net bir şekilde görebileceğimizi düşünüyorum. Diğer yandan çeşitli tarafların ortak çözümler bulunmasını istediği de açık” ifadelerini kullandı.
Dünyanın karşı karşıya olduğu sağlık krizinin uluslararası iş birliği alanları için bir örnek teşkil ettiğini belirten Brende, “Kovid-19'un sınır tanımadığını biliyoruz. Bir yere yayılırsa, her yere yayılmıştır demektir. İklim değişikliğinin de sınır tanımadığını biliyoruz. Bu yüzden, ortak zorlukların üstesinden gelmek için küresel bir uzlaşıya ihtiyacımız var” diye konuştu. Brende, ekonomiyi yeniden rayına oturtmanın ve küresel ham petrol üretim seviyelerini salgın öncesi seviyesine getirmenin yolunun ‘son bir buçuk yılda önemli ölçüde azalan doğrudan yabancı yatırım yoluyla ülkelerin birbirine yatırım yapmasından geçtiğini’ söyledi. ‘Son otuz yılda, milyonlarca insanın aşırı yoksulluktan kurtulmasına imkan veren bir büyüme motoru olarak’ küresel ticaretin desteklenmesi gerektiğini vurgulayan WEF Başkanı, “Küresel değer zincirlerinin ve ticaretin, Kovid-19 öncesi seviyelerine geri dönmek için mücadele ettiğini de biliyoruz” dedi.

Yoksulluk oranları
Dünyanın son 20 yıldır ilk kez aşırı yoksulluk seviyelerinde bir düşüşe değil, bir artışa tanık olduğu uyarısında bulunan WEF Başkanı Brende, “Gerçek şu ki, geçtiğimiz bir buçuk yıl içinde yaklaşık yüz milyon insan aşırı yoksullar arasına katıldı” değerlendirmesinde bulundu. Brende, salgının etkisinin, yoksul ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde diğerlerine kıyasla daha fazla olduğuna işaret etti.
WEF Başkanı Brende sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın salgından önce de sadece gelişmekte olan ülkeler arasında değil, aynı zamanda sanayileşmiş ülkeler arasında da artan eşitsizliklerle karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Artık iyi eğitimli ve iyi işleri olan vatandaşların evden çalışarak yeni duruma uyum sağladığını görüyoruz. Fakat bir markette, otelde veya bir yolcu gemisinde çalışanlar veya işsiz olanlar için durum farklı.”
Öte yandan salgınla mücadele kapsamında Kovid-19 aşılarının eşit dağıtılmasının önemini vurgulayan Brende, “(Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı’nın (GAVI) liderliğini yürüttüğü) Koronavirüs Aşısı Küresel Erişim Girişimi'nin (COVAX) başarılı olacağından gerçekten emin olmalıyız” ifadelerini kullandı.
GAVI, Salgın Hastalıklara Hazırlık İçin Yenilik Koalisyonu (CEPI) ve WHO tarafından, Kovid-19’a karşı aşı geliştirilmesi, üretiminin hızlandırılması ve tüm ülkelere adil ve eşit bir şekilde dağıtılmasını sağlamak amacıyla kuruldu. COVAX’ın iki milyar doz aşı sağladığını belirten Brende, “Ancak bu yeterli değil ve daha fazlasını yapmalıyız” dedi.
Norveç’in eski Dışişleri Bakanı olan Brende, iklim değişikliği ve dijital kalkınmanın etkileri açısından ülkeler arasındaki büyük eşitsizlikleri ele almanın önemine de değindi. Brende, “Büyüme seviyelerine bakarken, en çok yoksul ülkeleri etkileyen iklim değişikliğinin yanı sıra endişe verici boyutlarda bir dijital uçurumun olduğu ve 3,6 milyar insanın henüz hiç internetle tanışmadığı gerçeğini de ele almalıyız. Bu dijital uçurumu çözmezsek, önümüzdeki yıllarda eşitsizlik konusunda daha fazla artışa şahit olacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.

Trilyonluk canlandırma
Gelişmiş ülkelerin, salgının ekonomik yansımalarıyla mücadele stratejilerinde trilyonluk teşvik paketlerine güvendiklerini düşünen Brende, “Çoğunluğu gelişmiş ülkelerden olmak üzere toplamda yaklaşık 12 trilyon dolarlık teşvik paketi başlatıldı.  Bu ülkeler büyümeyi yeniden sağlamak için ne gerekiyorsa yapıyorlar çünkü bunu yapabilirler. Buna karşın birçok yükselen ekonomi ve gelişmekte olan ülke, gelişmiş ülkelerin mali gücüne sahip değiller. Bunların hepsi büyüme, istihdam yaratma, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik ile ekonomiyi rayına oturmak için dikkate ve ciddiye almamız gereken çok endişe verici sinyaller” yorumunda bulundu.

Çin’in çağrısı
Öte yandan bu yıl Davos Gündemi’nin Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in açılış konuşmasıyla başlaması dikkat çekti. Çin Devlet Başkanı, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve başlamasından günler önce düzenlenen 2017 Dünya Ekonomik Forumu Yıllık Toplantısı'na katıldığı Davos’ta dönüm noktası niteliğinde bir konuşma yapmıştı. Şi, serbest ticareti ve küreselleşmeyi savunarak dünyayı şaşırtmıştı. Trump ise tecrit önlemleri alma eğilimleriyle ve müttefiklerine yönelik ticaret savaşı tehditleriyle dünyayı şoke etmişti. Bu da Trump ve Şi’nin karşı roller üstlenmiş gibi görünmesine neden oldu.
Bu yıl her ne kadar çevrim içi de olsa Çin Devlet Başkanı'nın yeniden Davos'a katılmasından duyduğu mutluluğu dile getiren WEF Başkanı, “Başkan Şi'nin 2017'deki konuşması, Çin'in çok taraflılığın ve küreselleşmenin önemini vurguladığı bir konuşma olarak ünlendi” dedi.
Yoksulluk karşısında küreselleşmenin ve serbest ekonominin önemini vurgulayan Başkan Şi'ye bu bağlamda katıldığını söyleyen Brende, küreselleşmenin ‘çeşitli sorunları çözemediğini’ iddia ederek küreselleşmeyi eleştirenleri uyararak, “Küreselleşmenin gerçek anlamda başladığı 1990 yılından bu yana, dünya nüfusu 5 milyardan 7 milyara yükseldi. Bu süre zarfında dünya nüfusuna iki milyar insan eklenirken yoksulluk içinde yaşayan insan sayısı yüzde 40'tan yüzde 10'a geriledi. Küreselleşme pek çok başarıya imza attı, fakat gevşememeliyiz. Bu yılki WEF Küresel Riskler Raporu’nda servetin dağıtılmadığı ekonomilere sahip olamayacağımız için, dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan birinin eşitsizliği ele almak olduğunu gördük. Piyasa ekonomisi, ancak insana yakışır ücretlerle insana yakışır yaşam fırsatları sağlarsa meşru olur” değerlendirmesinde bulundu.

Suudi Arabistan’daki toplantı
WEF Başkanı, 2020 baharında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'da yapılması gereken, ancak salgın nedeniyle ertelenen Ortadoğu ve Dördüncü Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0) konulu olağanüstü bir toplantıya ‘büyük bir ilgi’ duyulduğunu hissettiğini söyledi.
Brende şunları söyledi:
“Suudi Arabistan'daki bu önemli toplantıya büyük bir ilgi vardı. Bu nedenle 14 Ocak'ta gerçekleşen stratejik diyalog oturumunda, en azından toplantıya katılacak yöneticilere Suudi Arabistan Veliaht Prensi ile (çevrim içi olarak) tanışma fırsatı sunmak istedik. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinden kadınları güçlendirmeyi amaçlayan reformlara ve yabancıların yararlanabileceği yatırım fırsatlarına kadar yöneticilerin sorduğu soruları takip etmek ilginç bir deneyimdi.”
Toplam 28 iş sektörünü ve 36 ülkeyi temsil eden 160'tan fazla uluslararası arenada etkili iş insanı ve girişimcinin katılımıyla gerçekleşen çevrim içi görüşmede, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin ülkesinin 2030 Vizyonu'nun duyurulmasından bu yana petrol dışı gelirlerin ikiye katlanması, kadınların işgücü piyasasında güçlendirilmesi ve iş ortamında rekabet edebilirlik seviyesinin yükseltilmesi, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’nun (PIF) rolünün artırılması, çevre koruma konusunda kaydedilen büyük gelişme ve Suudi Arabistan'ın, dönem başkanlığını yaptığı G20 Zirvesi tarafından onaylanan döngüsel karbon ekonomisine ilişkin girişimi gibi çeşitli alanlarda elde ettiği başarılara değinildi. 
Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan’ın kullanılmayan yeteneklerini ortaya çıkarmak için 2030 Vizyonu çerçevesinde sunulan fırsatlar kapsamında, yeni ve gelecek vaat eden büyüme sektörlerinin kurulmasının yanı sıra ülkesinde önümüzdeki on yıl içinde 3 trilyon doları yeni projelere yapılmak üzere 6 trilyon dolarlık büyük yatırım fırsatlarına da değindi.
Öte yandan Brende, WEF’in son teknolojilerle ilgili merkezi olarak Riyad’da Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezi'nin kurulduğunun açıklandığını belirtti.

WEF’in uyumu
Bir yılı 10 yıl gibi geçirdiğini hissettiğini söyleyen Brende, “WEF, dünyanın karşılaştığı yeni zorluklara uyum sağladı” dedi.
Geçtiğimiz yıl yapılması gereken 300 toplantıyı çevrim içi olarak yapmak zorunda kaldıklarını belirten Brende, ayrıca birçok girişim başlattıklarının da altını çizdi. Brende, WEF’in bu hızlı gelişmelere ayak uydurup uydurmadığı ile ilgili bir soruyu, “WEF’in gücünün, kendini kamu ve özel sektörün iş birliğine adamış uluslararası bir kuruluş olmasından aldığına inanıyorum. Gerek İklim değişikliği konusunda olsun, gerek salgınla mücadele gerekse ekonomik büyümeyi rayına oturtmak konusunda olsun, bugün karşılaştığımız zorlukların çoğunun kamu ve özel sektör arasında daha fazla iş birliği yapılmasını gerektirdiğine inanıyorum. Kamu sektörü bu krizi atlatmak için mali gücünün çoğunu kullandı. Bu yüzden devlet borcunun çarpıcı bir biçimde arttığını gördük. Bu nedenle gelecek yıl, hükümetlerin çalışmalarını tamamlamak için özel sektördeki kaynakları da seferber etmemiz gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
Öte yandan WEF’in çeşitli şirketlerle yaptığı bir takım çalışmalara da değinen Brende, “Geçtiğimiz yıl Mart ayında Kovid-19 platformu oluşturduk. Ayrıca aşılama sürecini hızlandırmak için özel şirketlerden 41 girişim başlattık. Bunlardan biri de çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim girişimiydi. 120 şirket, iklim yönetimi, yolsuzlukla mücadele, insana yakışır iş olanakları yaratma, eğitim ve becerilerin geliştirilmesi ile ilgili olarak hükümet düzenlemelerinin çok ötesindeki çevresel ve sosyal standartlara bağlı kaldı” ifadelerini kullandı.
WEF Başkanı Brende son olarak WEF’in sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmaya daha fazla katkıda bulunmaya odaklanmasını beklediğini söyledi.



TikTok, ABD'deki birimini Amerikalı yatırımcılara satmaya karar verdi

Cep telefonunda TikTok uygulamasını açan bi kişi (Arşiv- AP)
Cep telefonunda TikTok uygulamasını açan bi kişi (Arşiv- AP)
TT

TikTok, ABD'deki birimini Amerikalı yatırımcılara satmaya karar verdi

Cep telefonunda TikTok uygulamasını açan bi kişi (Arşiv- AP)
Cep telefonunda TikTok uygulamasını açan bi kişi (Arşiv- AP)

Reuters'ın gördüğü TikTok CEO'suna ait bir nota göre TikTok'un sahibi ByteDance, ABD birimini Amerikalı yatırımcılar tarafından kontrol edilen bir ortak girişime satmak üzere bir anlaşma imzaladı.

Anlaşmanın 22 Ocak'ta tamamlanması bekleniyor ve bu, ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle Çinli ana şirket ByteDance'i ABD operasyonlarından vazgeçmeye zorlama yönündeki yıllardır süren çabalara son verecek.

Bloomberg ve Axios, şirket içi bir nota atıfta bulunarak, TikTok CEO'su Xu Zhou'nun çalışanlarına, sosyal medya şirketi ve Çinli sahibi ByteDance'in, Oracle, Silver Lake ve Abu Dabi merkezli MGX'in büyük yatırımcılar olduğu yeni bir kuruluş üzerinde anlaştığını bildirdiğini aktardı.

Oracle'ın kurucusu ve CEO'su Larry Ellison, ABD Başkanı Donald Trump'ın uzun süredir müttefiki. Xu, çalışanlarına ByteDance'in yeni kuruluşta yaklaşık %20'lik bir paya sahip olacağını, bunun da ABD yasalarına göre Çinli bir şirket için izin verilen maksimum oran olduğunu açıkladı.

Bu düzenleme, eski Başkan Joe Biden döneminde kabul edilen ve ByteDance'i TikTok'un Amerika Birleşik Devletleri'ndeki faaliyetlerini satmaya veya en büyük pazarında yasaklanmaya zorlayan bir yasaya yanıt olarak geldi. ABD yetkilileri, Trump'ın ilk döneminde de dahil olmak üzere, Çin'in TikTok'u Amerikalıların verilerini toplamak veya gelişmiş algoritması aracılığıyla etki uygulamak için kullanabileceği konusunda uyarıda bulunmuştu.

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg'ten aktardığına göre Chu notta, "Anlaşmanın tamamlanmasının ardından, ABD ortak girişimi, ABD veri koruma, algoritma güvenliği ve içerik denetimi mevzuatına tabi bağımsız bir kuruluş olarak faaliyet gösterecektir" dedi. Trump, eylül ayında Oracle'ın başkanı ve dünyanın en zengin adamlarından biri olan Ellison'ın anlaşmanın önemli bir yatırımcısı olduğunu belirtmişti.

Ellison, uzun süredir arkadaşı olan Trump'ın OpenAI ile büyük yapay zeka ortaklıklarına girmesini kolaylaştırmasıyla yeniden gündeme geldi. Ellison ayrıca oğlu David'in Paramount'u satın almasını da finanse etti ve şu anda Warner Bros için Netflix ile bir ihale savaşı içinde.


Asya devinin Manhattan Projesi: ABD çip tedarik zincirlerinden çıkarılacak

ABD ve Çin arasındaki yapay zeka yarışı her geçen gün kızışıyor (Reuters)
ABD ve Çin arasındaki yapay zeka yarışı her geçen gün kızışıyor (Reuters)
TT

Asya devinin Manhattan Projesi: ABD çip tedarik zincirlerinden çıkarılacak

ABD ve Çin arasındaki yapay zeka yarışı her geçen gün kızışıyor (Reuters)
ABD ve Çin arasındaki yapay zeka yarışı her geçen gün kızışıyor (Reuters)

Çin, ABD'nin uzun yıllardır engellemeye çalıştığı yarı iletken çip üretim makinesinin prototipini geliştirdi. 

Guangdong eyaletine bağlı Shenzhen'deki gizli bir laboratuvarda geliştirilen makine, Batı'nın askeri gücünün önemli bir parçasını oluşturan ileri düzey yarı iletken çipleri üreten makinenin prototipini tamamladı. 

Reuters'ın aktardığına göre bu yılın başlarında tamamlanan makine, Hollandalı yarı iletken çip devi ASML'nin eski mühendislerinden oluşan bir ekip tarafından geliştirildi. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklar, mühendislerin ASML patentli aşırı ultraviyole litografi (EUV) makinelerine tersine mühendislik uyguladığını söylüyor. 

EUV'ler saç telinden binlerce kat daha ince devrelerin silikon yongalara yerleştirilmesini sağlıyor. Genellikle devreler ne kadar küçük olursa çipler de o kadar güçlü oluyor. 

Kaynaklar, prototip makinenin çalıştığını ancak henüz çip üretilmediğini söylüyor. 

Analizde, Batı'nın tekelindeki bu teknolojinin Çin'in eline geçmesiyle Devlet Başkanı Şi Cinping'in yarı iletken çip üretiminde ülkenin kendine yeterlilik kazanması hedefine yaklaştığı belirtiliyor.

Çin Komünist Partisi'ne bağlı Merkez Bilim ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ding Şueşiang'ın liderliğinde 6 yıl önce başlatılan program, Pekin yönetiminin özellikle Washington'a karşı sürdürdüğü yapay zeka yarışında dışa bağlılığının ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. 

Kaynaklar, ABD'nin II. Dünya Savaşı'nda atom bombası geliştirmek için başlattığı Manhattan Projesi'nin Çin versiyonu diye tanımlanan proje hakkında şunları söylüyor: 

Amaç, Çin'in sonunda tamamen Çin yapımı makinelerle ileri seviye çipler üretebilmesini sağlamak. Çin tedarik zincirlerinden ABD'yi tamamen çıkarmak istiyor.

Pekin yönetimi prototip makinede ilk çipi 2028'e kadar üretmeyi hedefliyor. Ancak uzmanlar bunun 2030'a kadar mümkün olmadığı görüşünü paylaşıyor.

Independent Türkçe, Reuters, Modern Diplomacy


Nvidia, İsrail'in kuzeyinde milyarlarca dolarlık yeni bir kampüs inşa etmeyi planlıyor

Nvidia logosu (Reuters)
Nvidia logosu (Reuters)
TT

Nvidia, İsrail'in kuzeyinde milyarlarca dolarlık yeni bir kampüs inşa etmeyi planlıyor

Nvidia logosu (Reuters)
Nvidia logosu (Reuters)

Amerikan teknoloji devi Nvidia bugün İsrail'in kuzeyinde büyük bir kampüs inşa etme planlarını resmi olarak açıkladı. Projenin, bölgedeki istihdam, konut ve kalkınma olanakları üzerinde geniş kapsamlı etkiler yaratması bekleniyor.

Şarku’l Avsat’ın Walla internet sitesinden aktardığına göre, Kiryat Tivon’da kurulacak bu dev kampüs için yapılacak yatırımlar, önümüzdeki yıllarda birkaç milyar şekel seviyesinde olacak. İnşaat çalışmalarının 2027’de başlaması, ilk kullanımın ise 2031’de gerçekleşmesi öngörülüyor.

Piyasa değeri yaklaşık 4,3 trilyon dolar olan Nvidia, kampüsü yaklaşık 22 dönümlük bir alanda geliştirmeyi planlıyor. Projede 160 bin metrekarelik kapalı alan bulunacak ve uluslararası bir mimarlık ekibi, Kaliforniya’nın Santa Clara kentindeki şirketin dikkat çekici merkezinden esinlenerek tasarımı üstlenecek.

Kampüs; yeşil alanlar, bir ziyaretçi merkezi, kafeler ve restoranların yanı sıra laboratuvarlar ve ortak çalışma alanlarını da kapsayacak. Amaç, Nvidia içindeki inovasyonu teşvik etmenin yanı sıra girişimlerle ve diğer iş ortaklarıyla iş birliğini artırmak.

İsrail, Nvidia’nın ABD dışındaki en büyük ve en önemli geliştirme merkezi konumunda bulunuyor ve şirket, ülkedeki ileri teknoloji sektörünün en büyük işverenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Planlanan kampüs, şirketin Silikon Vadisi’ndeki genel merkezinden sonra ikinci en büyük tesis olacak ve 10 binden fazla çalışana ev sahipliği yapacak. Bu sayı, Nvidia’nın İsrail’deki mevcut çalışan sayısının yaklaşık iki katı ve dünya genelinde 38 ülkede çalışan iş gücünün üçte biri anlamına geliyor.

Kiryat Tivon’un batı kesiminde konumlanan alan, proje için düzenlenen rekabetçi bir seçimin ardından belirlendi. Seçime, Yukarı Celile’deki onlarca yerel yönetim katıldı; Yokneam, Hayfa, Migdal HaEmek, Afula, Harish ve Netanya gibi şehirler projeye ev sahipliği yapmak için yarıştı.

Nvidia’ya ait araziler, değeri onlarca milyon şekel olan alan için yüzde 51 indirimle tahsis edilecek. Gerekli onaylar, yabancı bir şirkete arazi satışı için İsrail yasaları çerçevesinde Savunma ve Dışişleri bakanlıkları tarafından zaten verildi. İlk aşamada Nvidia’nın, vergi ve geliştirme maliyetleri hariç olmak üzere, arazinin bir bölümü için yaklaşık 90 milyon şekel ödemesi bekleniyor.

Nvidia, küresel ölçekte yapay zekâ alanında öncü bir şirket olarak öne çıkıyor ve süper bilgisayar teknolojilerinde lider konumda bulunuyor. Bu başarıda, özellikle yapay zekâ uygulamaları geliştirmeye uygun paralel işlem kapasiteleri sayesinde grafik işleme birimlerini (GPU) üretmesi önemli rol oynuyor.

İsrail’deki faaliyetler, Nvidia’nın 2019’da Mellanox Technologies’i satın almasıyla başladı ve bu sayede sunucu çiftliklerinde işlemciler arasında olağanüstü bağlantı hızları sağlayan teknolojiler geliştirildi. Mellanox’un satın alınmasının ardından Nvidia, İsrail merkezli üç startup’ı daha bünyesine kattı. Şirketin İsrail’deki ofisleri Tel Hay, Yokneam, Raanana, Tel Aviv ve Beerşeba’da yer alıyor.

İsrail’deki geliştirme merkezi, Prof. Dr. Gal Chechik liderliğinde yapay zekâ araştırmaları yürüten bir ekibe ev sahipliği yapıyor. Ekip, üretken yapay zekâ, makine öğrenimi ve doğal dil işleme konularında çalışıyor. Diğer ekipler ise robotik, otonom araç sistemleri, sürüş yazılımları, siber güvenlik ve oyun performansının iyileştirilmesi alanlarına odaklanıyor. Yokneam’daki tesis, Nvidia’nın İsrail’deki ilk süper bilgisayarı Israel-1’i de barındırıyor.

Planlanan kampüsün yanı sıra Nvidia, Yokneam yakınlarındaki Mevo Carmel sanayi bölgesinde yaklaşık 30 bin metrekarelik alana sahip, İsrail ve Ortadoğu’nun en büyük veri merkezlerinden birinin inşasına da yakında başlayacak. Tesis, Israel-1’den daha gelişmiş yeni bir süper bilgisayara sahip olacak ve yalnızca şirketin Ar-Ge faaliyetleri için kullanılacak.

Kampüs ve veri merkezinin inşa edilmesi, bölgenin önemli bir teknoloji merkezi haline gelmesine katkı sağlayacak ve binlerce iş imkânı ile yüzlerce yeni şirketi çekecek. Bu istihdamın bir kısmı doğrudan Nvidia’ya ait olacak, diğer kısmı ise yeni tesislerin hizmet sağlayıcıları olarak faaliyet gösterecek.

Nvidia... İsrail'in güçlü destekçisi

Nvidia CEO’su Jensen Huang, Tayvan doğumlu ve dokuz yaşında ABD’ye göç etmiş bir girişimci olarak biliniyor ve İsrail’in en güçlü destekçilerinden biri olarak tanınıyor. Huang, şirketin İsrail’deki faaliyetlerini sürekli övüyor ve yatırımlarını sürdürmeye devam ediyor.

Huang, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “İsrail, dünyanın en parlak teknik zekâlarını barındırıyor. Burası Nvidia için ikinci vatan haline geldi. Yeni kampüsümüz, ekiplerimizin bir araya gelip iş birliği yapacağı, yenilikler geliştireceği ve yapay zekânın geleceğini inşa edeceği bir merkez olacak. Bu yatırım, İsrail’deki ailelerimize ve yapay zekâ çağındaki benzersiz katkılarına olan derin ve sürekli bağlılığımızı yansıtıyor” ifadelerini kullandı.

FRG
Nvidia CEO'su Jensen Huang (AFP)

Huang geçen hafta, 738 gün boyunca Hamas tarafından gözaltında tutulan İsrailli Nvidia çalışanı Avinatan Or’u şirketin Silikon Vadisi’ndeki genel merkezinde ağırladı. Or, o sırada ABD’de bulunan İsrail’deki Nvidia yetkilileri tarafından karşılandı.

Or’un dönüşünün ardından Huang, Nvidia çalışanlarına dünya çapında etkileyici bir mesaj göndererek Or’un annesi Ditza Or’un cesaretini övdü ve İsrail’deki Nvidia çalışanlarının Or ailesine esaret süresince verdikleri sürekli desteği takdir etti.

Bugün yapılan açıklama sonrası, Nvidia’nın Kıdemli Başkan Yardımcısı ve İsrail Geliştirme Merkezi Başkanı Amit Craig, “Nvidia’nın İsrail’deki büyümesi dikkat çekici oldu; bu, ekiplerimizin olağanüstü yetenekleri ve mühendislik mükemmeliyeti sayesinde gerçekleşti. Nvidia yönetimine, bu yeni büyüme aşamasında güven ve destekleri için minnettarız. Maliye Bakanlığı ve İsrail Arazi İdaresi’ne de ortaklıkları için teşekkür ediyoruz. Bu vizyonu gerçeğe dönüştürmeyi ve yapay zekâ geleceğini inşa etmeye devam etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

Kiryat Tivon Yerel Konseyi Başkanı Ido Greenblum ise projeyi ‘kuzey bölgesi için önemli bir proje’ olarak nitelendirdi. Greenblum, “Nvidia'nın bu bölgeyi seçmesinin doğru bir karar olacağına inanıyoruz. Şirkete güvenleri için teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.