Dyatlov Geçidi vakası: 60 yıl önce 9 kişinin öldüğü gizemli olay açıklığa kavuştu

Ural Dağları (Rus Medyası)
Ural Dağları (Rus Medyası)
TT

Dyatlov Geçidi vakası: 60 yıl önce 9 kişinin öldüğü gizemli olay açıklığa kavuştu

Ural Dağları (Rus Medyası)
Ural Dağları (Rus Medyası)

27 Ocak 1959'da Sovyetler Birliği'nde Ural Politeknik Enstitüsü'nden 9 kişilik bir öğrenci ekibi, Ural Dağları'nın kuzeyine bir keşif için yola koyuldu; hedefleri Gora Otorten Dağı'na ulaşmaktı. Ancak yerel Mansice dilinde "Ölüm Dağı" anlamına gelen Kholat Syakhl Dağı'nın dondurucu yamaçlarının hırçınlığı nedeniyle hedeflerine asla ulaşamadı.
Ölümleri çok gizemliydi. Dağcıların ölümü "Dyatlov Geçidi vakası" diye tarihe geçti. Bu esnada talihsiz kaderleriyle ilgili pek çok fikir ortaya atıldı. Bunlar arasında panik tetikleyen ses dalgalarından uzaylılara ve gizli askeri deneylere kadar birçok fikir yer alıyordu.
Saygın bilim yayını Nature Communications Earth & Environment'da yayımlanan yeni bir makale ise nadir görülen bir tabaka çığının sorumlu olduğunu öne sürdü. Makalenin yazarlarından Profesör Alexander Puzrin şunları söyledi:
"Elbette işin gerçeği, o gece ne olduğunu kimse gerçekten bilmiyor. Ancak çığ fikrinin mümkün olduğuna dair güçlü sayısal (kantitatif) kanıtlar sunduk."
Tırmanışçıların çadırları 26 Şubat 1959'da yanındaki eşyaların tümü hala içerdeyken yırtılıp açılmış biçimde bulundu. Kar üzerindeki ayak izleri ise öğrencilerin yalın ayak olduklarını, sadece çorap veya tek bot giydiklerini ve çadırdan uzaklaşırken kaybolduklarını gösteriyordu.
İlk iki ceset 27 Şubat'ta bir sedir ağacının altında ateş kalıntılarıyla birlikte bulundu. Tırmanışçıların yanıkları vardı ve biri kendi parmak eklemlerini ağzıyla çiğneyerek parçalamıştı, yalnızca iç çamaşırı giyiyorlardı. Kalan üç bedense bu alanla çadır arasında, kampa dönmeye çabaladıklarına işaret eden bir pozisyonda donmuş bulundu. Yaklaşık üç ay sonra 4 Mayıs'ta geri kalan son 4 ceset ağaçtan yaklaşık 75 metre uzaktaki bir hendeğin içinde karın 4 metre altında bulundu. Çoğunun kafasında ve göğsünde ciddi yaralanmalar ve kırıklar vardı.
Soru şuydu: Bu çok deneyimli tırmanışçılar neden çadırlarından bu kadar az donanımla kaçmıştı? Bazıları uzaylıları suçluyordu. İddiaya göre vakanın gerçekleştiği zamanlarda gökyüzünde garip ışıklar görülmüştü ve tırmanışçılardan bazılarının kıyafetleri radyasyon izleri taşıyordu. Bu etkenler bazılarının da ölümlerin gizli bir askeri operasyonun ya da KGB operasyonunun sonucu olduğuna inanmasına yol açtı.
Başka fikirler yürütenler ise düşük frekanslı ses dalgaları üreten ve rahatsız edici psikolojik etkilere neden olabilen bir rüzgar biçimi olan Karman girdaplarının tırmanışçılarda panik atağa yol açtığını düşündü. 2014 tarihli bir Discovery Channel belgeselinin de aralarında yer aldığı başka kaynaklar da mitolojik bir kar canavarının tırmanışçıları öldürdüğünü ileri sürdü. Tırmanışçılardan birinin fotoğraf makinesinde canavara ait olduğu varsayılan ancak muhtemelen kar takımlarını giymiş birine ait fotoğraf da bu fikrin yayılmasını sağladı.
Çığ fikri en uzak ihtimal görünüyordu çünkü bununla çelişen pek çok gösterge mevcuttu. Öncelikle kurtarma ekibi olayın gerçekleştiği yerde bir çığa dair hiçbir kanıt bulamamıştı ve yamacın açısı sıradan bir çığ için yeterince dik değildi. Tırmanışçıların göğüs ve kafataslarındaki yaralanmalar da tipik çığ kurbanlarında bulunanlarla örtüşmüyordu. Ancak yeni araştırmada nadir görülen bu tür tabaka çığlarının Dyatlov vakasında ölenlere benzer yaralanmalara neden olabileceği anlaşıldı.
Araştırmanın yazarları, söz konusu çığ hadisesini meydana getiren faktörleri şöyle özetledi:
"Bu konumda bir çığ oluşması doğal koşullar altında pek de olası değil. Ancak 4 kritik faktör birleşince, nispeten küçük bir kar tabakasının doğrudan çadırın üzerine yığılabileceğini gösterdik. Bu faktörlerden ilki, çadırın, kampçıları rüzgardan koruması için daha dik bir yokuştaki çıkıntının altına kurulması. İkinci faktör, yukarı gittikçe incelen bir kar tabakasının bulunduğu, bölgesel açıdan daha dik olan kamp noktasına paralel uzanan zayıf kar tabakası. Üçüncüsü, grubun çadır kurmak için kar levhasında oluşturduğu kesinti. Son faktör de çadırın üstündeki çıkıntıda kar birikimine yol açan kuvvetli katabatik rüzgarların neden olduğu gecikmeli kırılma."
Makalenin yazarlarından Profesör Johan Gaume, "Önceki araştırmacılar o gece hiç kar yağışı yokken bir çığın gecenin ortasında nasıl tetiklenebileceğini açıklayamamıştı" dedi ve ekledi:
Biz bunu açıklamak için yeni bir fikirle geldik. Kar sürtünmesi ve yerel topoğrafya verilerini kullanarak, küçük bir tabaka çığının hafif bir eğimde, arkasında çok az iz bırakarak gerçekleşebileceğini gösterdik.
Bilgisayar simülasyonları yardımıyla, bir kar tabakasının vurmasının, bu dağcılarda gözlemlenenlere benzer yaralanmalara yol açabileceğini gösterdik.
Tırmanışçıların çadırlarını kurmak için yamacın bir kısmındaki karı açtığını söyleyen Puzrin, "Bu ilk tetiklemeydi ancak bu tek başına yeterli olmazdı" ifadelerini kullandı:
Muhtemelen katabatik rüzgar karı sürükledi ve fazladan yükün yavaşça birikmesine olanak tanıdı. Belirli bir noktada, bir çatlak oluşmuş ve ilerlemiş olabilir. Böylece kar tabakasının kopmasına yol açmıştır.



İsrail’in Gazze savaşındaki yapay zeka deneyleri tepki çekiyor

İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)
İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)
TT

İsrail’in Gazze savaşındaki yapay zeka deneyleri tepki çekiyor

İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)
İsrail ordusu, Gazze'deki hedefleri belirlemede "Lavender" adlı yapay zeka programını kullanıyor (AP)

İsrail'in Gazze savaşındaki yapay zeka deneyleri tepki çekiyor.

New York Times (NYT), İsrail ordusunun savaşta yeni yapay zeka araçları geliştirdiğini ve bazı teknolojilerin ölümcül sonuçlara yol açtığını yazıyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla NYT’ye konuşan yetkililer, İsrail’in son 18 ayda yapay zekayı yüz tanıma programlarıyla birleştirerek, kısmen gizlenmiş ya da yaralı yüzlerin kime ait olduğunu hızlıca tespit edebildiğini söylüyor. 

Hava saldırısı hedeflerinin belirlenmesi için yapay zekaya başvurulduğu, Arapça mesajlaşma ve sosyal medya paylaşımlarının analiz edilmesi için yeni bir sohbet robotu geliştirildiği belirtiliyor. 

Teknolojilerin, İsrail İstihbarat Kolordusu’nda bağlı Birim 8200’deki askerlerle sivilde Google, Microsoft ve Meta gibi ABD'li teknoloji şirketlerinde çalışan yedek askerler arasındaki işbirliğiyle geliştirildiği aktarılıyor. 

Üç İsrailli subay, ordunun eylülde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldürdükten sonra Lübnan’daki tepkilere ait videoları yapay zeka destekli sohbet botuyla analiz ettiğini söylüyor. Teknolojinin, Lübnan’daki çeşitli lehçeler arasında ayrım yapabildiği, tonlamaları yakalayabildiği belirtiliyor. Yazılımın, İsrail’e misilleme için kamuoyu baskısının anlaşılması amacıyla kullanıldığı aktarılıyor. 

Birim 8200, Filistinlilerden topladığı telefon konuşmaları ve mesajları kullanarak yapay zeka destekli bir sohbet robotu da geliştirmişti. 

Ancak İsrailli ve Amerikalı yetkililer, teknolojinin bazen yanlış kimlik tespitlerine, tutuklamalara ve sivil ölümlerine yol açtığını söylüyor. 

İsrail Holon Teknoloji Enstitüsü’nden Hadas Lorber, “Krizle başa çıkmak için duyulan acil ihtiyaç, çoğu yapay zeka destekli inovasyonu hızlandırdı” diyor. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi'nin eski üst düzey yöneticilerinden Lorber, bunun sorunlara yol açabileceğine de dikkat çekiyor: 

Bu teknolojiler, savaş alanında oyunun kurallarını değiştiren gelişmeler ve savaşta kritik olduğu kanıtlanan avantajlar sağladı. Ancak ciddi etik sorunları da beraberinde getirdi.

Yatırımcıları firmalarla buluşturan İsrailli sivil toplum kuruluşu Startup Nation Central'ın CEO'su Avi Hasson, Meta, Google ve Microsoft'ta çalışan yedek askerlerin, drone ve veri entegrasyonu teknolojilerinde önemli adımlar atılmasını sağladığını belirtiyor:

Yedek askerler, orduda bulunmayan temel teknolojilere erişmemizi sağlarken, önemli bir bilgi birikimi getirdi.

İsrail ordusundan bir sözcü, “gizlilik” nedeniyle teknolojiler hakkında bilgi paylaşılamayacağını bildirirken, “veri teknolojisi araçlarının yasal ve sorumlu şekilde kullanıldığını” savundu. 

Meta ve Microsoft yorum talebini reddetti. Google ise yedek asker olarak görev yapan çalışanların, ordudaki faaliyetlerinin şirketle bağlantılı olmadığını iddia etti. 

Independent Türkçe, New York Times, Guardian