Meryem Recavi: İranlı diplomatın Belçika'da yargılanması tarihi bir olay

İran Ulusal Direniş Konseyi lideri Meryem Recavi, Paris'in eteklerindeki Villepinte’de (2018/AP)
İran Ulusal Direniş Konseyi lideri Meryem Recavi, Paris'in eteklerindeki Villepinte’de (2018/AP)
TT

Meryem Recavi: İranlı diplomatın Belçika'da yargılanması tarihi bir olay

İran Ulusal Direniş Konseyi lideri Meryem Recavi, Paris'in eteklerindeki Villepinte’de (2018/AP)
İran Ulusal Direniş Konseyi lideri Meryem Recavi, Paris'in eteklerindeki Villepinte’de (2018/AP)

İran Ulusal Direniş Konseyi lideri Meryem Recavi,  İranlı bir diplomatın Fransa'daki İran muhalefetine yönelik saldırı planının bir parçası olarak yargılandığı Belçika'daki davayı tarihi bir olay olarak değerlendirerek, davada asıl yargılalanın İran rejimi olduğunu söyledi.
Belçika’daki Antwerp mahkemesinin bugün, Fransa'daki İran muhalefetini hedef alan 2018 yılındaki saldırıyı planlamakla suçlanan Esedullah Esedi hakkında kararını vermesi bekleniyor.
Recavi, Fransız basınına verdiği demeçte, “Bu davada aslında İran rejimi yargılanacak. Bu tamamen devlet terörü ile alakalı bir durum” diyerek, saldırı emrinin en üst düzeyde İran rejimi tarafından verildiğini sözlerine ekledi.
Viyana'da ikamet eden Esedi, hüküm giymesi halinde 20 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Davadaki diğer üç sanık, İran asıllı Belçikalı çift Amir Saadouni ve Nassima Naami ve Esedi'nin suç ortağı olduğu düşünülen  Mehrdad Arefani ise 15 ila 18 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Fransa Ekim 2018’de, İran istihbaratını saldırı planın arkasında olmakla suçladı. Tahran’ın yalanladığı bu iddia, İran ile Avrupa arasında yeni bir tartışma konusu haline geldi.
Recavi’nin yaptığı açıklamaya göre, Haziran 2018’ de Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın avukatı Rudy Giuliani gibi birçok tanınmış şahsiyetin katılacağı mitinge saldırmak amacıyla Fransa'ya patlayıcı sokma girişimini Belçikalı yetkililer boşa çıkarmıştı.
Recavi, sözlerine devamla, “Adalet bekliyoruz, ama aynı zamanda Avrupa'nın harekete geçmesini ve İran rejimine karşı tam yaptırımlar uygulamasını da bekliyoruz.” dedi. Rejimin Avrupa'daki büyükelçiliklerinin kapatılması, ajanlarının sınır dışı edilmesi ve casusluk ağlarının tasfiye edilmesi çağrısında bulunarak “Bu önlemler alınmazsa, İran rejiminin işlediği suçların bedelini ödemediği anlamına gelir" diye ekledi.
İran'da yasaklı olan İran Ulusal Direniş Konseyi (İUDK), Halkın Mücahitleri Örgütü’nün (HMÖ) siyasi kanadını oluşturuyor.
Örgüt, Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin devrildiği 1979 devrimini destekledi. Ancak, kısa süre sonra devrimden sonra kurulan molla rejimini devirmek için çalışmaya başladı.
Örgüt, Saddam Hüseyin dönemindeki 1980-1988 İran-Irak savaşı sırasında Irak'ın yanında yer aldı. Örgüte  üye olmakla suçlanan binlerce kişi seksenlerin sonlarında acımasızca idam edildi. O zamandan beri sürgünde olan ve İran rejimi karşıtı kampanya yürütmeye devam eden örgüt, kendilerini ülke dışındaki en büyük muhalif grup olarak görüyorlar.
Örgütün, birçoğu neo-muhafazakâr olan ve Washington'da büyük nüfuza sahip olan Batılı destekçileri, örgütü değişim yaratabilecek bir güç olarak görüyorlar. Avrupa Birliği 2009’da ABD ise 2012’de Halkın Mücahitleri Örgütü’nü (HMÖ) terör örgütleri listesinden çıkardı.

 



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.