El-Kaide liderlerinden Halid Batarfi’nin nerede olduğu bilinmiyor

Birleşmiş Milletler raporunda El-Kaide’nin bölgesel liderinin ekim ayında tutuklandığı bilgisi yer aldı.

Halid Batarfi. (Sosyal medya siteleri)
Halid Batarfi. (Sosyal medya siteleri)
TT

El-Kaide liderlerinden Halid Batarfi’nin nerede olduğu bilinmiyor

Halid Batarfi. (Sosyal medya siteleri)
Halid Batarfi. (Sosyal medya siteleri)

Hişam eş-Şebili
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bu sabah erken saatlerde yayınlanan raporda, El-Kaide örgütünün Arap Yarımadası’ndaki kolunun (AQAP) lideri Halid Batarfi’nin geçtiğimiz ekim ayında Yemen’de tutuklandığı bildirildi. Aşırılık yanlısı örgüt, Yemen’de geniş çapta yayılmış durumda.
BM’ye bağlı bir denetleme ekibinin hazırladığı ve BM Güvenlik Konseyi’ne ilettiği raporda, Ebu Mikdad el-Kindi adıyla bilinen ve bir yıl önce AQAP’nin liderliğini üstlenen Batarfi’nin geçen yıl ekim ayında Yemen’in el-Mehra ilinin merkezi el-Gayda kentinde düzenlenen operasyonda tutuklandığı, yardımcısı Saad bin Atıf el-Avlaki’nin de öldürüldüğü bilgisi paylaşıldı.
Aşırılık yanlısı grupları denetleyen uzman bir ekip tarafından yayınlanan raporda, daha önceden medyada yer alan ancak uzun süre teyit edilemeyen haberlerin ardından Batarfi’nin tutuklandığına ilişkin ilk resmi veri paylaşıldı.
BM raporunda Batarfi’nin bulunduğu yer ve kendisine ne olduğu ile ilgili ayrıntı ise verilmedi.

Alt grubun ana grubu geçmesi
Dünyanın dört bir yanındaki aşırılık yanlısı grupların faaliyetlerini izleyen ABD merkezli SITE Intelligence Group, geçen yıl ekim ayında Batarfi'nin Yemen güvenlik güçleri tarafından tutuklandığına dair “teyit edilmemiş haberler” olduğuna işaret etmişti.
40'lı yaşlarında olduğu düşünülen Batarfi, selefi Kasım er-Rimi'nin Yemen’de ABD tarafından düzenlenen bir hava saldırısında öldürülmesinin ardından, Şubat 2020'de AQAP’nin lideri olarak atanmıştı.
AQAP 2009 yılında ortaya çıktı. ABD, AQAP'yı dünya çapında faaliyet gösteren el-Kaide örgütünün en tehlikeli kolu, hatta en son Afganistan'da izlenen örgütün ana merkezinden bile daha tehlikeli olarak görüyor.
AQAP 2014 yılında Husilerin başını çektiği isyan sonucunda Yemen’de oluşan güvenlik ve siyasi boşluktan istifade ederek ülkenin güneydoğusundaki nüfuz elde etti.
El-Kaide’nin faaliyetlerinde gerileme olmasına rağmen örgütün Yemen’de konuşlanan kolu, geçtiğimiz yıllarda başta ülkenin güney ve güneybatı bölgelerindeki meşru hükümete bağlı güçler olmak üzere Yemen kuvvetlerine karşı saldırılar düzenlemeyi başarmıştı.
ABD 2017’den bu yana bu gruba yönelik saldırılarını artırdı. Uzmanlar söz konusu grubun etkisini eskisine nazaran kaybettiği görüşünde.

Dağılmış durumda ancak halen tehlikeli
BM raporunda “AQAP, kan kaybetmesinin yanı sıra temelde Batarfi’nin eski yardımcılarından birinin liderlik ettiği ayrılıklar nedeniyle de saflarında parçalanma ile karşı karşıya” ifadeleri yer aldı.
Ancak raporda örgütün Yemen’de oluşturduğu “tehlikenin devam ettiğine” dair uyarıda bulunularak “Batarfi’nin tutuklanmasının ardından nispeten bir sakinlik” ortamı oluşsa da özellikle Ebyen’in Lavdar ilçesinde çok sayıda kişinin ölümüne sebep olan “büyük saldırıya” işaret edildi.
Yeni ABD yönetimi, örgütü hedef almaya devam etme niyetini vurguladı. Zira ABD Başkanı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı konuya ilişkin yaptığı bir açıklamada, ABD ordusunun Yemen’deki AQAP’ye yönelik belirli hedefleri içeren faaliyetlerini sürdüreceğini duyurdu.

Batarfi’nin adı uzun bir listeye eklendi
Batarfi, örgütün geçtiğimiz yıllarda tasfiye edilen veya tutuklanan liderlerinin adının yer aldığı uzun bir listeye dahil edildi.
Örgüt ilk kaybını 2002 yılında verdi. USS Cole isimli ABD savaş gemisini hedef alanlardan biri olan Ebu Ali el-Harisi, Yemen’de bir insansız hava aracı (İHA) tarafından öldürüldü.
Bundan sekiz yıl sonra, 2011’de, adı 11 Eylül saldırılarına karışan örgüt liderlerinden Enver el-Evlaki bir İHA tarafından hedef alınarak öldürüldü. Evlaki’nin ardından 2013 yılında Said eş-şehri ve komutan ez-Zeheb de aynı akıbeti paylaştılar.
AQAP’nin eski lideri Nasır el-Vahişi, ABD’nin 2015 yılında Mukalla’ya düzenlediği bir İHA saldırısında öldürüldü. Vahişi’nin ardından AQAP’nin başına Kasım Rimi geçti. Eski ABD Başkanı Donald Trump 7 Şubat 2020 tarihinde düzenlenen bir askeri operasyonda Rimi’nin de öldürüldüğünü duyurdu.
29 Ocak 2017 tarihinde, başkanlığının daha ilk haftasında olan Trump tarafından onaylanan ilk dış askeri operasyon gerçekleştiridi. ABD askerleri Yemen’deki Beyda ilinin Yakla köyüne baskın düzenlediler.
Saldırının hedefinde içlerinde Abdurrauf ez-Zeheb’in evinin de bulunduğu yaklaşık 10 evden oluşan bir köy vardı. Abdurraf ez-Zeheb’in kabilesinin nüfuzu altında bulunan bölgelerde el-Kaide liderlerine destek sağladığından şüpheleniliyordu.
Askerler ile teröristler arasında çıkan çatışmalar sonucu 12 el-Kaide unsurunun yanı sıra ez-Zeheb ve erkek kardeşi öldürüldü. Bir ABD askerleri de yaşamını yitirdi.
AQAP, hükümetin ulaşamadığı dağlarda ve sapa bölgelerde gizlenmiş silahlı gruplar halinde bulunuyor. Grup Yemen’in dağlık bölgelerini eğitim ve atış talimi alanı olarak kullanıyor.

AQAP
2009 yılı, AQAP’nin kuruluş tarihi olması nedeniyle uluslararası terörün yeni bir aşamasının başlangıcı sayılıyor. Zira bu tarihten itibaren Yemen, Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinde yerel ve uluslararası çıkarlara yönelik saldırılar arttı.
Örgüt 2015 yılının nisan ayında kıyı kenti Mukalla’ya geniş çaplı bir saldırı başlattı. Saldırı sonucunda Mukalla kentini tamamen ele geçirdi.
El-Kaide 2016 yılının nisan ayında Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun şehri geri almak için yerel güçlerle iş birliği içerisinde geniş çaplı bir operasyon başlattığını duyurmasına kadar Mukalla’yı kontrol etmeye devam etti.
Operasyonun başlatıldığına ilişkin yapılan duyurudan saatler sonra Arap Koalisyonu yerel güçlerle birlikte şehri tamamen geri aldıklarını ilan etti. Örgüt söz konusu dönemden bu yana Yemen’in doğusunda hükümet güçlerini hedef alan dağınık ve gelişigüzel eylemler düzenliyor.
Batarfi, 11 Eylül olaylarının ardından Yemen’deki el-Kaide’ye katılarak örgütün en önemli teorisyenlerinden biri haline geldi. BM raporuna göre Batarfi, Yemen’de el-Kaide’nin lideri olmadan önce örgütün dış operasyonlarının denetlenmesine de yardımcı oldu.



Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
TT

Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)

Rabia Abdusselam

Cezayir'in 1954 yılında Fransa’nın sömürgeciliğine karşı başlattığı Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümü kutlamaları sıradan bir etkinlik değildi. Ülke, 132 savaş uçağı ve insansız hava aracı (İHA), yüzlerce tank ve Rus yapımı İskender-E mobil kısa menzilli balistik sistemi gibi benzeri görülmemiş yeni silahların tanıtıldığı devasa bir askeri geçit törenine tanık oldu.

Cezayir bu büyüklükte bir askeri geçit törenini ilk kez düzenlemiyor. Bundan iki yıl önce, bağımsızlığının 60’ıncı yıldönümünde yetkililer, Cezayir hükümetinin 30 milyon euro (32 milyon dolar) ayırdığı büyük bir askeri geçit törenini düzenledi. Bu durum, askeri gücü göstermesinin arkasında yatan sebepler ve bu askeri geçit törenlerinin verdiği mesajlar hakkında soru işaretleri yarattı.

Askeri geçit töreninde, medya tarafından ‘Cezayir'in uyuyan canavarı’ olarak anılan Rus ordusunun envanterindeki versiyonu 500 kilometre, dışarıya ihraç edilen versiyonu 280 kilometre menzile sahip olan Rus yapımı İskender-E balistik füze sisteminin tanıtılması heyecan yarattı. Törende, yüksek savaş kabiliyetine sahip etkili bir silah olan BM-30 Smerç çok namlulu roketatar sistemi, çok sayıda hedefi tespit ve takip edebilen ve balistik füzeleri ve çeşitli uçakları püskürtme ve imha etmede üstün yeteneklere sahip olan S-300 karadan havaya füze savunma sistemi ve D-30 obüslerinin yanı sıra hareket halindeki düşman hedefleri hassas bir şekilde imha edebilen BARQ lazer güdümlü anti tank füze sistemleri başta olmak üzere savunma ve saldırı silahları ile modern füze sistemlerinden oluşan bir cephanelik de sergilendi.

Ordunun silahlarının modernizasyonu

Törende Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu silahlar da vardı. S-90 ve P-350 nakliye uçakları, S-130 taktik nakliye uçağı ve Ilyushin Il-76 havada yakıt ikmal uçağının yanında Suhoy-24 ve Suhoy-30 savaş uçakları uçuş yaptı. Cezayir Donanması da Akdeniz sularında Cercera, el-Hakkar ve Ouarsenis denizaltıları ve düşman topraklarının derinliklerindeki kara hedeflerini uzun mesafelerden yok etmek için derin denizden karaya kanatlı füzeler fırlatan ve gemileri ve denizaltıları yok etmek için torpido ve uzun menzilli füzeler kullanabilen Varshavyanka sınıfı denizaltısı gibi etkileyici gösterilerle geçit törenine katıldı.

Cezayir'in 2025 yılı genel bütçesi, Cezayir ordusu ve Savunma Bakanlığı bütçesinde 2024 bütçesine kıyasla ve 2018 yılından bu yana tahmini üç milyar dolarlık bir artışla 25 milyar doların üzerinde kayda değer ve kesintisiz bir artış olduğunu ortaya koyarken, askeri geçit töreni Cezayir'in savunma sektörüne her yıl harcadığı paranın büyüklüğünü gösterdi. Cezayir’in Savunma Bakanlığı ve ordu bütçeleri, yetkililerin ordunun teçhizat ve silahlarını yenileme ve modernize etme ve hatta gelişmiş silah sistemleri edinme arzusu nedeniyle rekor bir artışa tanık oldu. 2023 yılında 18 milyar dolar olan savunma bütçesi, 2024 yılında 22 milyar dolara yükselirken 2025 bütçesinde ise 25,1 milyar dolara ulaştı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, terörizm, Sahel bölgesindeki huzursuzluk, suç oranları, gizli göç ve insan kaçakçılığı ile ilgili artan güvenlik sorunları ve Cezayir'in etrafının Mali, Nijer ve Libya gibi güvenlik ve siyaset alanında zayıflıklarla boğuşan bir grup ülkeyle çevrili olması gerçeği göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar. Kasaba Merbah Ouargla Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü ve uluslararası ilişkiler uzmanı olan Dr. Mebruk Kahi, Al-Majalla'ya yaptığı değerlendirmede, askeri geçit törenlerinin özellikle zamanlaması açısından iktidarın hem yurt içine hem de yurt dışına göndermek istediği siyasi mesajı ve hedefleri olduğunu söyledi.

Ordu ve halk arasındaki kutsal bağ

Bu mesajların hem yurt içinde hem de yurt dışındaki meselelerle ilgili olduğunu söyleyen Dr. Kahi, “Bunlar askeri düzeyde elde edilen başarıları tanıtmak ve Cezayir ordusunun vatanı savunmak ve korumak için tamamen hazır olduğuna dair bir güven mesajı göndermenin yanı sıra ordunun halkla olan ve Cezayir'in birliğini baltalamak niyetiyle kurulan pek çok komployu boşa çıkaran ilişkisini güçlendirmeyi amaçlayan bir girişim” ifadelerini kullandı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, artan güvenlik sorunları göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar.

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı habere göre Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, ordunun kara, hava ve deniz kuvvetleri ile jandarma, polis, sivil savunma ve sınır güçlerinin seçkin mensuplarının katıldığı bu geçit töreninin açılış konuşmasında çeşitli mesajlar verdi. Kısacası yetkililer, askeri geçit töreninin Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümünün boyutlarına ve temsil ettiklerine uygun olmasını sağlamaya ve emaneti koruyanların fedakarlıklarının karşılığını vermeye istekliydiler. Bu tören, halk ile onun kalbinde yer alan Cezayir ordusunun yüksek bir vatanseverlik duygusu, sarsılmaz bir bağlılık ve saf bir vatanseverlikle çalışan mensupları arasındaki kutsal bağın gücünü ifade ediyor.

ASCDvfg
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Cezayir Devrimi'nin 70’inci yıldönümü vesilesiyle düzenlenen askeri geçit töreni sırasında askeri bir aracın üzerinden törene katılanları selamlarken, 1 Kasım 2024 (AP)

Törende yaptığı konuşmada ordunun savunma doktrinini ve ülkenin güvenliğinin ve istikrarının korunması ilkesini yineleyen Cumhurbaşkanı Tebbun, Cezayir ordusunun misyonu sınırları savunmak olan bir barış, güvenlik ve konsantrasyon gücü olarak görülmesine dayanan sabit savaş doktrinini teyit eden bir mesaj verdi. Tebbun, bu mesajda “Cezayir Halk Ulusal Ordusu'nun doktrini bir savunma doktrinidir ve silahları sadece ulusal egemenliği korumanın yanı sıra ülkemizin uluslararası ve bölgesel taahhütleri ve anayasal ilkelerimiz ve kurallarımız çerçevesinde uluslararası hukuka saygı doğrultusunda uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmaya yöneliktir” dedi.

Cezayir ayrıca, Mağrip bloğu projesine yönelik mevcut yönelimi yansıtan birden fazla anlamı olan bir imajı vurgulamak istiyordu.

Tebbun, gözden geçirme faaliyetlerinin hedeflerini anlamak için bölgesel riskler ve zorluklarla ilgili dikkate değer önemli mesajlar da verdi. Mebruk Kahi, “Mali ve Nijer gibi ülkelerdeki siyasi yapının kırılganlığı ve yönetimin zayıflığı nedeniyle Sahel bölgesinde yaşananlar ve Sahra meselesindeki gelişmeler nedeniyle mesaj açık. Cezayir barışçıl çözümlere olan bağlılığını vurguluyor, ama bu onun zayıf olduğu anlamına gelmiyor. Aksine Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinin güvenliğinin garantörü olacak güce sahip olduğunu göstermeye çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Fransa'ya gönderilen mesajlar

Cezayir ayrıca, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliği konusundaki son tutumu ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un geçtiğimiz hafta Fas parlamentosunda yaptığı konuşmada teyit ettiği görüşlerinin ardından Fransa'ya doğrudan bir mesaj göndermeye çalışıyor. Macron, konuşmasında Sahra'nın geleceğinin ‘sadece Fas'ın egemenliği altında ve özerklik önerisi çerçevesinde olabileceğini’ vurguladı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Nurussabah Aknuş, “Bu görüntü, özerklik seçeneğine meseleyi çarpıtarak ve BM'nin meşru çerçevesinden çıkarıp yerleşim mantığına çekerek tamamen tasfiye etme eğiliminde olan ya da olabilecek Fransa ve diğer ülkelere bir cevap niteliğindedir” diye konuştu.