DEAŞ’ın petrol sorumlusu, Suriye’nin doğusunda öldürüldü

Suriye Çölü’ne Şubat başından beri Rusya tarafından 700’den fazla hava saldırısı gerçekleştirildi

Suriye’nin kuzeydoğusundaki bir petrol tesisinin yakınında ABD askeri aracı (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki bir petrol tesisinin yakınında ABD askeri aracı (AFP)
TT

DEAŞ’ın petrol sorumlusu, Suriye’nin doğusunda öldürüldü

Suriye’nin kuzeydoğusundaki bir petrol tesisinin yakınında ABD askeri aracı (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki bir petrol tesisinin yakınında ABD askeri aracı (AFP)

ABD öncülüğündeki DEAŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon’a ait silahlı insansız hava araçları (SİHA), Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan Deyri Zor’da DEAŞ’ın Petrol Sorumlusu Ebu Yasin el-Iraki’yi hedef aldı.
Ebu Yasin el-Iraki, koalisyon ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) geçtiğimiz yılın başlarında ortaklaşa yaptığı bir operasyonda suikaste uğrayan Ebu el-Verd el-Iraki’nin yerine terör örgütü DEAŞ’ın Petrol Sorumlusu olmuştu. Koalisyonun operasyonları ile eş zamanlı olarak Rus savaş uçakları, ülkenin merkezinde Suriye Çölü’ndeki DEAŞ’ın kontrolündeki bölgeleri bombalamaya başladı. DEAŞ’ın rejim güçlerine ve rejimi destekleyen milislere yönelik saldırılarının tekrarlanması nedeniyle Rusya bu ayın başından beri yaklaşık 700 hava saldırısı gerçekleştirdi.

Petrol komisyoncusu
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün yaptığı açıklamada “Uluslararası Koalisyon’a ait dronelar Deyri Zor’un kuzeydoğusunda kalan Ravda Çölü’nde seyreden bir arabayı hedef aldı. Bu da arabanın içerisindeki iki kişinin ölmesine sebep oldu. Araba DEAŞ unsurlarına aitti ve öldürülenler de DEAŞ mensubuydu. Ancak şu ana kadar öldürülenlerin kimliği hakkında teyit edilmiş bilgiler mevcut değil. Diğer haberlerde öldürülenlerden birinin 2020 yılının başlarında öldürülen Ebu el-Verd el-Iraki’nin halefi olan Ebu Yasin el-Iraki olduğu iddia ediliyor” ifadelerini kullandı.
SOHR’a göre Ebu el-Verd el-Iraki Fuleytah, el-Ezrak ve el-Melh'deki petrol kuyularından sorumluydu. Hatta SDG bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra bile petrol tankerlerini SDG ve Suriye rejimine ait bölgelere ulaştırmak için DEAŞ ile SDG arasında koordinatör ve komisyoncu olarak kalmıştı. Ayrıca DEAŞ örgütü içerisinde “el-Badiye (Suriye Çölü) sorumlusu” olarak biliniyordu ve örgütün hücrelerini oluşturup desteklemekle görevliydi. Ebu el-Verd el-Iraki, daha önceden el-Ezrak kuyusunda SDG’nin istihbarat güçleri tarafından tutuklanmıştı ancak hemen hemen beş ay önce tahminlere göre yaklaşık 50 bin dolar değerinde bir meblağ ödedikten serbest bırakılmıştı. Ayrıca 2017 yılında Hecin şehrinde DEAŞ’ın radikal kanadı olan “el-Hazimiyyun” tarafından tutuklandıysa da el-Badiye’ye doğru kaçmayı başarmıştı ve ardından geri dönüp Hecin’deki el-Hazimiyyun’un içerisinde pek çok kişiyi öldürmüştü.
Bu olay ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü tarafından yapılan bir açıklamadan sonra geldi. Sözcü Suriye’deki ABD askerlerinin bu ülkede eski ABD Başkanı Donald Trump’un emrettiği gibi artık petrolü korumaktan sorumlu olmadığını ve tek görevlerinin DEAŞ ile mücadele etmek olduğunu ifade etti. Sözcü Suriye’deki ABD askerlerinin görevine ilişkin bir soruya karşılık Suriye’nin kuzeydoğusunda konuşlandırılan yaklaşık 900 ABD askerinin “Suriye’de DEAŞ ile mücadele görevini desteklemek için orada bulunduğunu ve orada olmalarının sebebinin bu olduğunu” vurguladı.

Petrol kuyularının korunması
Kamuya açık bir ABD belgesinde 1 Ekim 2020 ila 9 Aralık 2020 arasındaki dönemde DEAŞ örgütüne karşı yürütülen “İçsel Çözümleme Operasyonu’nda (Operation Inherent Resolve, OIR)” Ortak Görev Gücü’nün faaliyetlerine ilişkin bir rapora yer verildi. Söz konusu rapora göre SDG bir önceki çeyrekte 33 operasyon gerçekleştirirken, bu dönemde Suriye’nin kuzeydoğusundaki “koalisyon güçlerinin faaliyet gösterdiği” güvenlik bölgesinde DEAŞ’a karşı 34 operasyon gerçekleştirdi. Koalisyon güçleri, hayati öneme sahip petrol altyapı tesislerini korumak için kuzeydoğu Suriye’nin çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren SDG ile işbirliği içinde ortak devriyeler düzenledi.
Söz konusu raporda şu ifadelere yer verildi:
“Petrol Altyapısını Koruma Gücü’ne bağlı korumalar, Suriye'nin kuzeydoğusundaki çeşitli bölgelerde etkili ve bağımsız bir şekilde devriye gezme ve güvenlik misyonları yürütme konusunda ilerleme kaydetmeye devam ediyor. Bu güçler gittikçe artan bir motivasyon duygusu göstererek koalisyon güçleriyle işbirliği yapma isteklerini ortaya koydular. Petrol Altyapısını Koruma Gücü ile sürdürülen bu devamlı işbirliği, bu altyapının tesislerine karşı yapılan saldırıların sayısının azalmasına yardımcı olurken, aynı zamanda koalisyon güçleri, Petrol Altyapısını Koruma Gücü ve yerel halk arasındaki ilişkilerin de daha iyi bir boyuta taşınmasını sağladı.”
Raporun devamında “DEAŞ eskiden gelirlere erişimini güvence altına almak için petrol altyapı tesislerine saldırıyordu ancak gücünün zayıflaması, petrol altyapısıyla bağıntılı hayati bölgelerde konuşlandırılan askerlerle doğrudan çatışmaya girmekten kaçınmasına sebep oldu” ifadeleri yer aldı.

Günlük saldırılar
Buna ek olarak SOHR dün yaptığı açıklamada “Rusya savaş uçakları tarafından Suriye Çölü’ne yeni bir hava saldırısı dalgası başlatıldı. Büyük örgütün bölgedeki faaliyetlerini sınırlamak amacıyla yapılan günlük yoğun hava saldırıları kapsamında dört Rus savaş uçağı, DEAŞ’ın konuşlandığı Halep-Hama-Rakka üçgeninde kalan bölgelere en az 40 hava saldırısı gerçekleştirdi” ifadelerine yer verdi.
SOHR DEAŞ’ın rejim güçlerine, ona bağlı milislere ve Rus askerlerine yönelik saldırılar düzenlemesi, pusular kurması ve onlara kan kaybettirerek büyük ölçüde sahalara geri dönmesi çerçevesinde Suriye Çölü’nün büyük askeri operasyonlara tanık olduğuna işaret etti. SOHR açıklamasının devamında “Halep-Hama-Rakka üçgeni, Deyrizor Çölü ve Humus Çölü ekseni gibi Suriye Çölü’nün çeşitli bölgelerinde saldırı, pusu veya hedef alınma olmadan neredeyse bir gün geçmiyor. Buna karşılık da her gün bu bölgelerin semalarında Rusya savaş uçakları dönüyor ve büyük örgütü hedef alıp faaliyetlerini engelleme girişimi kapsamında onlarca hava saldırıları düzenliyor” dedi.
SOHR Rus savaş uçaklarının bu ayın başından beri neredeyse 700’den fazla hava saldırısı gerçekleştirdiğini, bu uçakların saldırılarını peş peşe yaptığını ve bu hava saldırılarının darbelerin hacmi ve yoğunluğu ile orantılı bir şekilde kayıplara yol açmadığını belirtti.
Son 10 günde 33 DEAŞ örgütü üyesi hava saldırılarında ve çatışmalarda öldürülürken, rejim güçlerinden ve Filistin Kudüs Tugayı, Ulusal Savunma Kuvvetleri, Bâkır Tugayı ve diğer milisler gibi rejimi destekleyen taraflardan da en az 56 kişi öldürüldü.
Rejim güçleri ve onu destekleyen milislerden hayatını kaybeden 26 kişi Deyrizor’un kırsal kesiminde düzenlenen bir pusuda öldürülürken 19’u Hama'nın doğusunda DEAŞ’ın yaptığı sürpriz saldırıda öldürüldü. Böylece ölenlerin 45’i DEAŞ’ın düzenlediği iki saldırıda hayatını kaybetmiş oldu.
SOHR’un istatistiklerine göre 24 Mart 2019 tarihinden bu yana rejim güçleri ve rejim güçlerine destek veren silahlı gruplardan toplamda bin 308 kişi öldürüldü ve içlerinde Suriyeli ve yabancı uyruklu kişiler bulunuyordu.



Ankara’dan Suriyeli mültecilerin dönüşlerini hızlandırmak için “Halep'i kalkındırma” adımı

Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)
Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)
TT

Ankara’dan Suriyeli mültecilerin dönüşlerini hızlandırmak için “Halep'i kalkındırma” adımı

Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)
Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)

Türk basınında yer alan bazı haberlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla hükümetin, Suriyeli mültecilerin ülkelerine gönüllü olarak dönmelerine yönelik çabaları hızlandıracak bir adımla Suriye'nin kuzeybatısındaki Halep ilinde ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlamak amacıyla üçlü bir mekanizma kurduğu bildirildi.

Hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriyelileri mültecilerin Suriye’nin kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve onunla birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından güvenliğin sağlandığı yerlere gönüllü olarak dönmelerini teşvik etmek amacıyla İçişleri Bakanlığı, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve AK Partili milletvekillerinden oluşan üçlü bir mekanizma oluşturulması talimatı verdiğini aktardı.

hty
Suriye-Türkiye sınırında Halep’e açılan Bab es-Selame (Öncüpınar) Sınır Kapısı (Reuters)

Gazete, üçlü mekanizmanın Suriye’nin kuzeyinde güvenliğin sağlandığı bölgelerde ekonomik ve ticari hayatı canlandırmayı ve aralarında Türklerin de olduğu iş insanlarını, geri dönen mültecilerin istihdam edilmesi için bölgede proje uygulamaya, fabrika ve tesis kurmaya teşvik etmeyi amaçladığını kaydetti.

Halep’in canlandırılması

Gazete, üçlü mekanizmanın üzerinde çalıştığı yol haritasının en önemli ve öne çıkan yönlerinden birinin Suriye'nin ekonomi başkenti olan Halep’i ekonomik ve sosyal yönden canlandırmak olduğunu bildirdi.

Ankara, ülkelerine gönüllü olarak dönmeye teşvik edilecek yüzbinlerce Suriyeli mülteciye iş imkanı sağlamak amacıyla Halep'in yol haritasına dahil edilmesi için Şam ve Moskova ile görüşmelerini sürdürüyor.

Hürriyet gazetesinin hükümete yakınlığıyla bilinen yazarı Abdülkadir Selvi, geçtiğimiz hafta, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu ay olası Türkiye’ye ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşmede, masada Suriye ile ilgili iki konunun olacağını, bunlardan birinin mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmeleri, ikincisi ise Ankara ile Şam arasındaki normalleşme ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed arasında bir görüşme yapılması olduğunu yazdı.

Erdoğan ile Esed görüşmesinin önemine dikkati çeken Selvi, çünkü Türkiye'nin önceliğinin Suriyelilerin güvenli bir şekilde evlerine dönmesini sağlamak olduğunu belirtti. Türkiye'deki Suriyelilerin önemli bölümünü Halep’ten gelenlerin oluşturduğuna dikkati çeken Selvi, onların Halep’e güvenli bir şekilde dönüşünün sağlanması gerektiğini vurguladı.

Selvi, bu yüzden Ankara’nın Türk ve Suriye askerinin koordinasyon içinde olacağı güvenlik noktaları oluşturulması gerektiğini düşündüğünü de sözlerine ekledi.

Ankara, geçtiğimiz mayıs ayında Suriye ile ilişkileri normalleştirme müzakereleri kapsamında Rusya'nın himayesinde ve İran'ın da katılımıyla Suriye'de dört ülkenin temsilcilerinin yer aldığı bir askeri koordinasyon merkezi kurulması için anlaşmaya varıldığını açıklamıştı.

Türk askerinin Suriye'nin kuzeyindeki varlığı meselesi, Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecinde ilerlemenin önünde engel teşkil ediyor. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarda, ‘Türkiye’nin Suriye topraklarını işgali’ dediği durum sona ermeden ilişkilerin normalleşmesinden ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmekten bahsedilmesinin mümkün olmadığını vurguladı.

Öte yandan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçtiğimiz cumartesi günü yaptığı bir açıklamada, TSK’nın Türkiye sınırlarının ve Türk halkının güvenliğini sağlamadan geri çekilmesinin düşünülemeyeceğini ve Esed'in ‘bu konuda daha aklıselimle hareket edeceğine inandığını’ söyledi.

Türkiye'de geçtiğimiz mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri sırasında en sıcak dosyalardan biri olan Suriyeli mülteciler dosyası 31 Mart'ta yapılması planlanan yerel seçimlere aylar kala yeniden gündeme geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetinin Suriye'nin kuzeyinde TSK tarafından oluşturulan güvenli bölgelerde bir milyondan fazla Suriyeli mülteciyi güvenli ve insana yakışır bir yaşam sağlayacak koşullarda barındırmayı amaçlayan projeler üzerinde çalıştığını ve yaklaşık 553 bin Suriyelinin Suriye’nin kuzeyinde TSK ve SMO tarafından kontrol edilen bölgelere geri döndüğünü çok kez vurguladı.

ascd
Rusya'nın BMGK’nın Türkiye ile Suriye arasındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı üzerinden yapılan insani yardımların süresini uzatma kararını reddetmesi üzerine 17 Temmuz’da Suriye'de düzenlenen bir protesto sırasında yere çizilen Rusya bayrağı ve üzerindeki veto yazısı (EPA)

Bunun yanında Ankara, Suriyeli mültecilerin ilerleyen süreçte sadece bahsi geçen güvenli bölgelere değil, Suriye ordusunun kontrolündeki yerlere de dönmelerini sağlamak istiyor.

3 milyon 321 bin Suriyeli mülteci

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı, Türkiye'deki Suriyeli mültecilere ilişkin son verilerinde geçici koruma sağlanan Suriyelilerin sayısının 3 milyon 321 bin 72 olduğunu açıkladı.

Geçtiğimiz mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinden sonra hükümet, ülkedeki yabancılar dosyasında katı bir politika izlemeye başladı. Başta İstanbul olmak üzere çeşitli illerde, Suriyeliler de dahil olmak üzere çeşitli milletlerden yasadışı göçmenleri ve ikamet koşullarını ihlal edenlere karşı üç aydır aralıksız devam eden bir güvenlik operasyonu sürdürülüyor.

Türkiye'de Suriyeli mültecilerin bazılarının zorla sınır dışı edildiğine dair haberler sık ​​sık basında yer alsa da İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Türkiye'de geçici sığınmacı statüsüne sahip Suriyelilerin sınır dışı edilmediklerini açıkladı. Göç İdaresi Başkanlığı, kayıtlı olmadıkları illerde ikamet eden Suriyelilere 24 Eylül'e kadar kayıtlı oldukları illere dönmeleri için süre tanıdı. Türkiye’de 6 Şubat meydana gelen depremden etkilenen 11 ilden İstanbul'a taşınan mültecilerin ise bir sonraki duyuruya kadar İstanbul’da kalmalarına izin verildi.